(Turkish) Enerji Verimliliğinin Esası Kamusal Denetimdir

Sorry, this entry is only available in Turkish. For the sake of viewer convenience, the content is shown below in the alternative language. You may click the link to switch the active language.

Enerji Kurumları Özelleştirilerek, Kamu Denetimi Yok Edilerek Enerji Verimliliği Sağlanamaz. Yaşam Kalitemizden Taviz Vermeden, Daha Verimli Enerji Kullanımı Mümkündür!

Çağımızda enerjiye ulaşmak en doğal insan haklarından biridir. Ekonomik/sosyal kalkınma ve insanca yaşam için; güvenilir, ucuz ve temiz enerji arzı günümüzün en önemli sorunu haline gelmektedir. Dünya`da halen 1.6 milyar insanın (yüzde 25.1) enerjiden yararlanma olanağına sahip olmadığı bilinmektedir.

Enerjinin üretim ve kullanımının toplumsal yarar doğrultusunda olması, ekonomik ve sosyal gelişmişliğin bir göstergesidir. Özellikle elektrik enerjisi, insan yaşamında tartışmasız bir önceliğe sahiptir. Günlük yaşamın birçok alanında vazgeçilmez, sınai üretim, ticari ve evsel kullanımda ikame edilemezdir. Refah seviyesinin sürdürülebilmesi için de günlük yaşamda geri dönülemezdir. Enerjisiz bir yaşam, günümüz koşullarında neredeyse olası değildir. Gelişen teknoloji ve artan enerji açığı bütün ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmesini, yeni enerji kaynakları üzerinde daha fazla düşünülmesini ve hızlı bir şekilde alternatiflerin üretilmesini gerekli hale getirmiştir.

Enerjinin büyük bir kısmı fosil yakıtlardan elde ediliyor. Ama yakın gelecekte fosil kaynakların tükeneceği bilinmektedir. Ekolojik denge alarm veriyor ve tükenen enerji kaynaklarımızın yanında bir başka tehlike ortaya çıkıyor. Türkiye OECD ülkeleri içinde geçtiğimiz 10 yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleşen ülke konumundadır. Aynı şekilde ülkemiz, dünyada 2000 yılından bu yana elektrik ve doğalgazda Çin`den sonra en fazla talep artışına sahip ikinci büyük ekonomi konumunda olmuştur. Enerji talebinin her yıl artan oranda yükselmesi ve dolayısıyla maliyetlerin artması enerji açısından bizleri dönülemez noktaya getirmektedir.

Ülkemizde birincil enerji tüketiminde % 70`leri aşan, elektrik üretiminde % 60`lara yaklaşan dışa bağımlılık sorununu aşmak, 54 milyar dolara ve toplam ithalat içinde % 22 paya ulaşan dış alım faturalarını düşürmek, enerjiye ucuz, sürekli, güvenilir ve sürdürülebilir bir şekilde erişmek, enerji yatırımlarının çevreye zararlarını asgariye indirmek, enerji ekipmanlarının yerli üretimini sağlamak için ulusal ve kamusal çıkarlara dayalı enerji strateji, politika ve programlarını tasarlamak ve uygulamak gerekir. Oysa ülkemizde yıllardır izlenen özelleştirmeci politikalarla enerjide dışa bağımlılık daha da fazlalaşmış ve kamunun etkinlik alanı daraltılmış enerji fiyatları artmış, düşük gelirli ailelerin çağdaş yaşamın gereklerine uygun şartlarda enerji kullanım imkanları sınırlanmıştır.

Bu tablo vahim bir tablodur. Ayrıca bugün elektrik arz güvenliğimiz bıçak sırtındadır. 2002 yılından itibaren kamunun yatırım yapması neredeyse yasaklanmış, yapılan özelleştirmeler sonucu, özel şirketler ise beklenen yatırımları yapamamıştır.

Enerji Verimliliği Yasası 2007 yılında, Enerji Kaynakları ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına Dair Yönetmelik ise 25 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girdi. 2008 yılı  “Enerji Verimliliği Yılı” ilan edildi. Enerji verimliliği gibi yaşamsal önemdeki bir konunun gündeme getirilmesindeki yoğun çaba toplumsal duyarlılığın gelişmesi açısından son derece önemli olmakla birlikte; enerji özelleştirmelerinin hız kazandığı döneme rastlaması ve ele alınış şekli, enerji alanındaki serbest piyasa uygulamalarıyla olan bağını da sorgulamayı gerektiriyor. Bir yandan özelleştirmelerle ülke enerji üretimi ve dağıtımını tümüyle piyasalaştırıp diğer yandan toplumsal duyarlılığı artırma girişimi hükümetin tutarsızlığını ortaya koymaktadır.

Yapılan özelleştirmeler sonucu, kar amaçlı şirketlere havale edilen arz güvenliğinin tehlikeli boyutta olduğu bir süreçte, mevcut enerjimizi yaşam kalitesinden taviz vermeden verimli olarak kullanmak önem arz etmektedir.

ENERJİDE ÖZELLEŞTİRME ve OTOMATİK FİYATLANDIRMA MEKANİZMASI AÇIK BİR SOYGUNDUR

Elektrikte Soygun

2011 yılı içinde dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi -7 dağıtım bölgesi dışında- tamamlanmış, 18 adet termik ve 28 hidrolik enerji üretim santralı özelleştirme sürecine sokulmuştur.

Akkuyu`da nükleer enerji santral kurulması yönünde Rusya ile yapılan ikili anlaşma doğrultusunda arazi tashih işlemi tamamlanmıştır. Enerji Bakanlığı projeksiyonlarında 2023 yılında elektrik enerjisinin yüzde 20`sinin nükleer üretim santrallarından elde edileceği ilan edilerek Sinop ve Trakya`da nükleer santral kurulması yönünde görüşme ve pazarlıklar sürdürülmektedir.

Doğalgaz anlaşmalarının ve dışa bağımlılığın sürdürülmesi, enerjide otomatik fiyatlandırma ve daha birçok nedenden dolayı, elektriğin “yeterli, kaliteli, kesintisiz, ucuz ve çevreyle uyumlu bir biçimde kullanıma sunulması” savlarıyla yürürlüğe konulan Elektrik Piyasası Yasası`nın öngördüğü sistem, halkın çıkarlarına aykırı sonuçlar doğurmaktadır. Son 20 yıldır sürdürülen piyasalaşma sürecinin ülkemizde elektrik alanında yarattığı sonuca baktığımızda, iddialarla derin çelişkiler oluşturan bir manzara ile karşı karşıya olduğumuz ortadadır. Son üç yıldır kendini hissettiren ve giderek artış gösteren “elektrik arz güvenliği” ve “fahiş fiyat uygulaması” sorunları bu sürecin ürünüdür.

Diğer kamu hizmetlerinde olduğu gibi elektrik için de daha yüksek para ödemek zorunda kalan yurttaşlara, çeşitli kampanyalarla verimlilik ve tasarruf kavramları anlatılırken, enerji verimliliği etkinlikleri de yeni zamlarla taçlandırılıyor. Tersinden söyleyecek olursak, enerji ne kadar pahalılaşırsa, tasarruf bilincinin de o denli artmış olacağı düşünülüyor. 2010 yılı raporlarına göre dünyada sanayi ve konutta en pahalı elektrik kullanan ülkelerin başında ne yazık ki Türkiye gelmektedir.

Üç kişilik bir ailenin asgari yaşam standartlarına göre kullanması gereken aylık tüketim bedeli 174 kWh olması gerekirken ülkemizde bu rakamının aşağısında kullanıldığını görmekteyiz. Bu nedenle elektrik enerjisinin kullanımı teşvik edilmesi gerekirken, (Avrupa ülkelerinde kişi başına düşen yıllık elektrik tüketim miktarı 6000 kWh iken, Türkiye`de 2.162 kWh`dir). “Tasarruf” adı altında kendi yanlış politikalarına alet edilen insanlarımızın karanlıkta yaşamaları istenmektedir.

Doğalgazda Soygun

Tamamen dışa bağımlı doğalgaz enerjisi kullanımı hızla artmaktadır. Oysa:

140 milyar kWh/yıllık Türkiye Hidrolik enerji potansiyelimizin ancak yüzde 37`lik kısmı.

118 milyar kWh/yıl civarında olan linyit potansiyelimizin yüzde 33`lük kısmı,

11 milyar kWh/yıl potansiyele sahip olan taşkömürümüzün yüzde 22`lik kısmı,

31.500 MWt düzeyinde tahmin edilen ve Avrupa`da 1. sırada yer alan Jeotermal enerji potansiyelimizin ancak yüzde 15 civarındaki kısmı (4.757 MWt) işletmeye alınmıştır.

Yaklaşık 25 yıl önce kurulan ve Belediye İktisadi Teşebbüsü statüsünde bir kamu kuruluşu olarak hizmet veren İstanbul Gaz Dağıtım Anonim Şirketi`nin ( İGDAŞ ) 2013 yılı sonuna kadar özelleştirilmesi planlanmaktadır. Başkent Doğalgaz A.Ş.`den sonra İGDAŞ`ı da özelleştirmeyi planlayan siyasal iktidar ve onun yerel yöneticileri temel bir insan hakkı olan enerjiye erişim hakkını gasp etmekte, bu karlı kamusal nitelikteki hizmetleri “özel” şirketlere “peşkeş” çekmekte, gelecekte büyük kamusal zarar doğmasına davetiye çıkartmaktadırlar. Özelleştirme en başta hizmet kalitesinden taviz ve temel güvenlik prensiplerinin, maliyetlerin düşürülmesi ve yüksek kar uğruna göz ardı edilmesi sonucunu doğuracaktır. Yüksek risk taşıyan bu tür hizmetlerle ilgili alınan kararlarda TMMOB`ye bağlı Odaların ve diğer ilgili Meslek Odalarının dahil edilmesi zorunluluktur, tam tersi uygulamalar ise sorumsuzluktur, aymazlıktır, kötü niyetli basiretsiz yöneticilik örneğidir.

BİNALARDA ENERJİ PERFORMANSI

TMMOB Makina Mühendisleri Odası olarak son yıllarda ardarda yapılan verimlilik artışını destekleyecek düzenlemelere olumlu bakıyor ve destekliyoruz. Ancak uygulama ve denetimin sağlıklı olarak yapılması çok önemlidir.

Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Anadolu Yakası Eğitim Merkezinde 20 Aralık 2010 tarihi itibari ile Enerji Kimlik Belgesi Uzman Eğitimleri başlamıştır. Şubemizde ve Kadıköy Temsilciliğimizde açılan kurslarda enerji Yöneticileri eğitimleri başarıyla devam etmekte ve Enerji Verimliliği Kanunu ve Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği ülke ekonomisi ve toplum yararı doğrultusunda hayata geçirilmektedir.

Eski adı Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü yeni adı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü verileri,  sanayimizde en az % 15, binalarımızda en az % 35 ve ulaşımımızda en az % 15 tasarruf potansiyeli olduğunu ve bu oranlar tutturulduğunda toplam olarak yıllık 4 milyar TL`nin üzerinde bir tasarruf sağlanabileceğini göstermektedir. Enerji verimliliğinde kararlı ve başarılı adımlar atabilirse, 2020 yılı talep tahmini gerçekleşme oranı en az % 20 (45 milyon TEP enerji) azaltılabilecektir. Bu miktar yerli ve temiz kaynaklarımızdan üretebileceğimiz elektrik enerjisinin 2,5 katı ve ortalama 30 milyon konutun yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecektir.

Enerji verimliliği çalışmalarının organizasyonunun odak noktası “Enerji Yönetimi” kavramıdır. Geniş kapsamlı Enerji Yönetimi programlarının uygulanması ile enerji verimliliği çalışmalarına süreklilik kazandırıldığı gibi enerji verimliliğindeki iyileşme oranı da %25`i aşabilmektedir.

Sanayi tesislerinde yıllık enerji tüketimi 1000 TEP`den fazla olan işletmelerde çalışanları arasından SEY (Sanayi Enerji Yöneticisi) görevlendirilmesi, yıllık tüketimi 50.000 TEP`den fazla olan işletmelerde ise “enerji yönetim birimi” kurulması gerekmektedir. Bu enerji yönetim birimlerinde enerji yöneticisi dışında bir elektrik veya elektrik elektronik mühendisi ile bir makina mühendisini çalıştırmalıdır.

ENERJİ VERİMLİLİĞİ HAFTASI

TMMOB`ye bağlı odaların uzmanlık alanlarında karşı çıkmadığı yasalardan biri Enerji Verimliliği Yasası`dır. Odalarımız, 5627 sayılı Enerji Verimliliği Yasası`nı desteklerken, Yasanın Odalara verdiği sorumluluk ve görevleri yerine getirmek üzere çalışmalar yürütmektedirler. Odalarımız “kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü” olma bilinciyle; Elektrik İşleri Etüt İdaresi`nde (Yani adı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü) özverili ve iyi niyetli çabalar ile hazırlanan yasa ve yönetmeliklerin uygulanmasında “art niyetli”, “kar mantıklı”,  “piyasacı” yaklaşımların egemen olmaması için çaba sarf etmektedir. Ancak burada şunu da belirtmek gerekir; yakında meclise gelecek olan Torba Yasa içinde yer alan TMMOB yasasında yapılaması düşünülen değişiklikler meslek Odalarımızın birikimlerini, halkın çıkarına yaptıkları kamusal denetim vazifelerini tasfiye girişimi bizim iyi niyetli çalışmalarımıza hükümetin verdiği manidar bir cevap niteliğindedir. Bizler tüm engellemelere rağmen ülke ve halkımızın çıkarına her çalışmayı destekleme kararlılığındayız bunu da buradan bir kez daha belirtmek isteriz.

Her yıl ocak ayının ikinci haftasında kutlanan Enerji Verimliliği Haftası`nda, verimlilik ve tasarrufun “piyasalaştırma ve pahalı enerji” uygulamalarıyla sağlanmasına yönelik politikalardan vazgeçilmesini talep ediyoruz. Enerji verimliliği ve tasarrufu konusunun tam tersine kamu hizmeti anlayışı ile ele alınması ve kamu yararı çerçevesinde toplumsal bilincin yükseltilmesi gerekmektedir.

İhtiyaçlarımızı karşılayabilmek için enerji yatırımları öncelikle yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları olmak üzere, kamu tarafından planlanarak yapılmalıdır. Enerji iletim ve dağıtım hatlarındaki % 15`ün üzerinde olan kayıp ve kaçaklar azaltılmalıdır.

Türkiye`de lamba üreten tek bir fabrikanın bile bulunmadığı ortamda göstermelik kampanyaların ötesinde verimliliğin gerçek ekonomik çözümlerle birlikte ele alınması da temel bir zorunluluktur.

Türkiye`nin eski tip, çok enerji tüketen cihazlarla çöplük haline getirilmesine göz yumulmamasını, bir an önce enerji verimliliği standartlarının yerleştirilmesi ve gerekli mevzuatın yürürlüğe konulmasını, ciddi bir denetim yapısının sağlanmasını istiyor ve tasarruflu lamba kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik olarak dar gelirli yurttaşlara ücretsiz lamba dağıtımı yapılmasını ve asgari yaşam standardına uygun elektrik miktarının ücretsiz verilmesini öneriyoruz.

Beyza METİN                                                              Zeki ARSLAN

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası                           TMMOB Makina Mühendisleri Odası

İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı                      İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı

Kaynak: Enerji Gazetesi

enerji gündemienerji kurumlarıenerji verimliliğiözelleştirme
Yorumlar (0)
Yorum Ekle