Yayımlanan Endeks, en yüksek emisyona sahip 57 ülke ve AB’nin iklim değişikliği konusundaki performanslarını değerlendiriyor.
– Ankette yer alan ülkelerin hiçbiri, Paris Anlaşması hedefleriyle uyumlu bir yol izlemiyor.
– Analize dahil edilen ülkelerin yarısından fazlasının emisyonlarında düşüş yaşanıyor.
– Portekiz ve Yeni Zelanda en hızlı yükselişi kaydederken İsveç listenin başında yer alıyor.
– ABD üst üste 2’inci kez Suudi Arabistan‘dan düşük not alıyor ve sıralamanın sonunda yer alıyor.
– Türkiye iklim politikası olmamasına rağmen yenilenebilir enerjideki gelişmeler nedeniyle 42’inci sıraya yükseldi.
Berlin, 7 Aralık 2020: Bugün yayınlanan İklim Değişikliği Performans Endeksi 2021 (Climate Change Performance Index, CCPI), Avrupa Birliği’nin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamındaki ilerleyişin ülkeler arasında homojen şekilde gerçekleşmediğini gösteriyor. İskandinav ülkeleri, Portekiz ve bir bütün olarak değerlendirilen AB bloğunun performansı, diğer ülkelerle kıyaslandığında, üst sıralarda yer alıyor. Ancak Macaristan, Polonya ve Çek Cumhuriyeti, Avrupa Birliği içerisinde iklim değişikliğiyle mücadelede yaşanan ilerlemenin aksi yönünde ilerliyor.
Genel sıralamada AB, daha etkin iklim politikaları sayesinde geçen yıl bulunduğu 22’nci sıradan bu yıl 16’ncı sıraya yükseldi.
Endeks, küresel ölçekte emisyonların % 90’ını oluşturan 57 ülkeyi inceliyor
Endeks, küresel ölçekte emisyonların % 90‘ını oluşturan 57 ülkenin (ve AB’nin bütün olarak değerlendirildiği durumda) iklimi koruma yönündeki performansını değerlendiriyor ve ülkeler arasında karşılaştırmalar sunuyor. CCPI’nın 2021 versiyonu, koronavirüs krizi öncesinde atmosfere yayılan emisyonları analiz ettiği için krizin tetiklediği olağandışı emisyon azaltımını yansıtmıyor.
Endeks, Germanwatch tarafından NewClimate Institute ve İklim Eylem Ağı (Climate Action Network, CAN) kurumlarının katkısıyla hazırlandı. Germanwatch’da çalışan ve CCPI’nın yazarları arasında yer alan Jan Burck, “Güncel İklim Değişikliği Performans Endeksi, AB’nin dönüm noktasında bulunduğunu gözler önüne seriyor” diyor.
Türkiye 42’inci sırada
Türkiye ise bu yılki İklim Değişikliği Performans Endeksi (Climate Change Performance Index) CCPI sıralamasında 42’inci sırada yer alıyor. Muazzam yenilenebilir enerji potansiyeli ve mevcut trendler sayesinde, ülkenin hiçbir iklim politikası veya hedefi olmamasına rağmen Türkiye bir önceki yıla göre sıralamasını biraz iyileştirdi ve altı sıra yükseldi. Sera Gazı Emisyonları ve Enerji Kullanımı kategorilerindeki “zayıf” puanı ve iklim uzmanları tarafından İklim Politikası performansı için verilen “çok zayıf” puanı ile Türkiye’nin zayıf yönleri bir önceki yılla benzerlik gösteriyor. Bu benzerlik, Yenilenebilir Enerji kategorisindeki yüksek puanlı performansı için de geçerli. Ancak uzmanlar, yenilenebilir enerji alanındaki olumlu gidişatın büyük ölçüde hidroelektrik santrallerden kaynaklandığını belirtiyor.
Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz: “Türkiye’yi, artık Paris Anlaşması’nı onaylamaya ve mevcut halinde 2030’a kadar iki kat artış öngören emisyon azaltım hedefini (INDC) revize etmeye çağırıyoruz. Karar vericiler, iklim eyleminin topluma ve ekonomiye sağlayacağı faydaları kabul edip kesin bir kömürden çıkış taahhüdü içeren, enerji verimliliğini artıran ve yenilenebilir enerjiye dayalı bir gelecek inşa eden etkili bir enerji dönüşümü stratejisi geliştirmeli. Türkiye, güneş ve rüzgârdan elektrik üretiminin iletim-dağıtım sistemine ek yatırım yapmadan kolayca ikiye katlanabileceği, küçük bir yatırımla ise üç katına çıkarılabileceği büyük bir potansiyele sahip. Buna karşın, kömür hala ulusal enerji politikasının merkezinde duruyor” dedi.
Rapor, 2030 iklim hedeflerini konu alan AB zirvesi, BM’nin iklim değişikliğiyle mücadelede daha azimli adımlar atılması amacıyla yapılan UN Climate Ambition Summit ve 12 Aralık’ta beşinci yıl dönümü olan Paris Anlaşması’nın birkaç gün öncesinde yayınlandı.
Burck “AB, küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlama hedefiyle uyumlu şekilde 2030 için iddialı bir iklim hedefi belirleyerek ve Yeşil Mutabakat’ın etkin şekilde uygulanmasını ve geliştirilmesini sağlayarak, koronavirüs krizi sonrasında verilen yeşil kurtarma önlemleri uyarınca küresel iklimin korunmasında bir rol model olabilir. Ancak, yeşil toparlanma yerine ‘yeşil göz boyama’ (greenwashing) yoluna gittiği ve Yeşil Mutabakat’ın hedef ve araçlarını yetersiz şekilde uygulamaya koyduğu durumda, kötü bir şekilde tökezleyebilir” diyor.
Altı G20 ülkesi listenin en alt sıralarında yer alıyor. G20 ülkelerinin yalnızca üç tanesi liderlik gösteriyor
G20 ülkelerinin performansları bütüncül bir resim çizmiyor. Endekste yüksek puan alan G20 ülkeleri arasında İngiltere (5.), Hindistan (10.) ve AB yer alıyor. Bunun yanı sıra G20 ülkelerinin büyük bölümü Endeksin alt sıralarında yer alıyor. ABD (61.), Suudi Arabistan (60.), Kanada (58.), Avustralya (54.), Güney Kore (53.), ve Rusya (52.) sırada yer alıyor ve bu ülkelerin performansları “çok düşük” kategorisinde değerlendiriliyor. Türkiye ise 42’inci sırada ve “düşük” performanslı olarak listelendi.
Küresel emisyonlarda sistematik bir düşüş potansiyeli ulaşılabilir görülüyor. Ancak Paris Anlaşması’nın imzalanmasının üzerinden geçen 5 yılın ardından hiçbir ülkenin bu anlaşmanın hedefleriyle uyumlu bir yolda olmadığı belirleniyor. Genel olarak, sera gazı emisyonlarında bir miktar artış gözleniyor. Ancak değerlendirmede yer alan ülkelerin yarısından fazlasında (32 tanesinde) emisyonlar düşüyor. Ülkelerin üçte ikisinde (38 tanesinde), ihtiyaç duyulan toplam birincil enerjinin yüzde onundan fazlası yenilenebilir kaynaklardan karşılanıyor. On iki tane ülkenin birincil enerji üretiminin %20’sinden fazlası yenilenebilir kaynaklardan karşılanıyor.
NewClimate Enstitüsü’nün kurucularından olan Prof. Dr. Niklas Höhne “Dünya çapındaki ekonomik toparlanmanın ekonomileri canlandırmayı desteklemenin yanı sıra sıfır karbonlu küresel bir sisteme hazırlaması günümüzde büyük önem taşıyor. Endeks’te belirlenen kurtarma paketlerinin sera gazı emisyonlarında azalma ya da artışla sonuçlanacağı belirsizliğini koruyor. Ancak kurtarma paketlerini şekillendirmek için hala olanaklar var ve birçok etkin önlemin paketlerde yer alması hala tartışılıyor” diyor.
İspanya, Belçika ve Yunanistan’ın iklim performansında düşüş yaşanıyor
İsveç (4. sırada, “yüksek” kategoride) üst üste 4’üncü kez iklimin korunması kapsamındaki uluslararası liderliğini koruyor. Ancak İsveç’in de iklim değişikliğiyle mücadelede bir “rol model” olduğunu ileri sürmek mümkün değil. Günümüzde İsveç de diğer ülkelerde görüldüğü gibi Paris Anlaşması’nın hedefleriyle uyumlu bir yolda ilerlemiyor. CCPI‘nin ilk üç sırasının boş bırakılmasının nedeni budur. Diğer yandan İsveç, sera gazı emisyonları, yenilenebilir enerji ve iklim politikaları standartları belirliyor ve her bir kategoride en iyi performans gösteren kategoride yer alıyor. İsveç’in kişi başına düşen enerji tüketiminin çok yüksek olması (49. sırada), değerlendirmede daha yüksek bir sırayı almasını engelliyor. Genel sıralamada İsveç’i İngiltere (5.) ve Danimarka (6.) takip ediyor.
25. sıradan 17. sıraya yükselen Portekiz ve listenin 37.’ci sırasından 28’e yükselen Yeni Zelanda en hızlı yükselen ülkeler olarak gösteriliyor. Japonya da 51. sıradan 45. sıraya tırmanarak altı sıra yükseliyor, ancak “düşük” kategoride not alıyor (Japonya geçtiğimiz yıl “çok düşük” kategorisinde yer alıyordu). Öte yandan, Slovenya (44.’den 51.’e), İspanya (34’ten 41’e), Belçika (35’ten 40’a) ve Yunanistan (28’den 34’e) performansında en fazla düşüş görülen ülkeler oluyor.
Fas, Şili ve Hindistan: İlk 10 ülke arasında gelişmekte olan üç ülke bulunuyor
Üç adet gelişmekte olan ülke sıralamada ilk onda yer alıyor. Bu ülkeler 7. sıradaki Fas, 9. Sıradaki Şili ve 10. sıradaki Hindistan. İklim Eylem Ağ’nın (Climate Action Network, CAN) Küresel Enerji Politikaları Kıdemli Danışmanı Stephan Singer “Küresel nüfusun %10’undan daha az bölümünü barındıran ve fosil yakıt ihraç eden ve üreten ülkelerin başında yer alan Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Suudi Arabistan ve Avustralya sıralamanın sonunda yer alıyor. Bu ülkeler aynı zamanda karbon kirliliği ve enerji tüketimi en yüksek ülkeler olarak öne çıkıyor. Bu ülkelerin hiçbirinin, karbon kirliliğini azaltmaya yönelik ulusal ölçekte herhangi bir iklim politikası bulunmuyor. Bu durum, belirtilen ülkelerdeki fosil yakıt endüstrilerinin etkinliğini gözler önüne seriyor. Öte yandan Portekiz, Fas, Şili ve Avrupa’da yer alan birçok ülkenin daha etkin performans gösterdiğini görüyoruz. Sivil toplum olarak, iklim kriziyle etkin şekilde mücadele etmek adına, dünya çapında fosil yakıt şirketlerinin iş modelini geçersiz kılmamız gerekiyor’’ diyor.
ABD, Suudi Arabistan ve İran: En düşük performans gösteren ülkeler
ABD’nin performansı bu yıl da felaket şeklinde nitelendiriliyor. Trump yönetiminin son yılında ABD’nin performansı bir kez daha Suudi Arabistan’ın altında seyrediyor. ABD “düşük” olarak nitelendirilen yenilenebilir enerji kategorisi dışındaki dört kategorinin tamamında, tablonun en altında ve “çok düşük” kategorisinde yer alıyor. ABD aynı zamanda Avustralya ve Cezayir ile birlikte ulusal ve uluslararası iklim politikaları kategorisinde “çok düşük” notu alıyor. Başkanlık seçimini kazanan Biden’in planları, seçim kampanyasındaki vaatlerin hayata geçirilmesi durumunda, bu değerlendirmenin önemli ölçüde iyileştirilmesi adına önemli bir fırsat sunuyor. Senato’daki çoğunluğun belirsizliğini koruması sebebiyle seçim vaatlerinin ne kadarının uygulamaya geçeceği ise bilinmiyor.
Germanwatch ve NewClimate Institute (Almanya) tarafından geliştirilen İklim Değişikliği Performans Endeksi Bilgilendirmesi
Germanwatch ve NewClimate Enstitüsü tarafından Uluslararası İklim Eylem Ağı (Climate Action Network, CAN International) ile işbirliği içerisinde yayınlanan İklim Değişikliği Performans Endeksi, küresel ölçekte atmosfere yayılan sera gazı emisyonlarının yaklaşık %90‘ından sorumlu olan 57 ülkenin ve AB’nin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamındaki performansını değerlendiriyor. Değerlendirme dört kategoride gerçekleştiriliyor: Sera Gazı Emisyonları (%40), Yenilenebilir Enerji (%20), Enerji Kullanımı (%20) ve İklim Politikaları (%20). İklim politikaları kategorisinin değerlendirilmesi, bu ülkelerdeki STK’lar ve düşünce kuruluşlarının uzman görüşlerine dayanıyor. CCPI; Emisyonlar, Yenilenebilir Enerji ve Enerji Kullanımı kategorileri kapsamında, belirtilen ülkelerin küresel ısınmayı 2°C ile sınırlandırma hedefi olan Paris Anlaşması hedefleriyle uyumlu olma adına yeterli adımların atılıp atılmadığını da değerlendiriyor. Bu nedenle CCPI, uluslararası iklim politikalarında şeffaflığın artırılması adına önemli bir rol üstleniyor. CCPI, iklimin korunması çabaları kapsamında ülkeler tarafından gerçekleştirilen ilerlemelerin birbiriyle karşılaştırılmasına da imkan sağlıyor. Endeks 2005 yılından bu yana her yıl yayınlanıyor.