TÜRKONFED ve CIPE iş birliğinde yerel kalkınma politikaları kapsamında çözüm önerileri geliştirilmesi ve farkındalık yaratılması amacıyla düzenlenen Yerel Kalkınma Webinar’larının sonuncusu “İklim Krizi” temasıyla gerçekleşti. İklim krizinin farklı çerçevelerden ele alınarak, söylemden eyleme geçilmesi için çağrıda bulunan katılımcılar, bunun için yapılması gerekenleri ve öncelikli yol haritalarını da aktardı.
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve ABD merkezli Center for International Private Enterprise (CIPE) tarafından “İş Dünyası için
Orhan Turan: “Yeni ekonomik dönüşüm stratejimiz yeşil dönüşüm ile uyumlu olmalı”
İklim değişikliğini iş dünyası açısından sadece ekonomik perspektifte değil insan-çevre odaklı bir bakış açısıyla da ele aldıklarını söyleyen TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, “Ülkemiz için esas beka meselesi olarak gördüğümüz iklim değişikliğinin yarattığı kriz dünyamızı tehdit ederken, insani bir krize de dönüşüyor. Ham maddeden iş süreçlerine, üretimden nihai tüketiciye uzanan, insan-çevre odaklı yeşil ve dijital bir eko-sistemin kuralları yazılırken, ülke olarak kaybedecek bir saniyemiz dahi yok. Ülkemiz afet kurtarma çalışmalarındaki etkinliğini, afet öncesi hazırlık ve özellikle iklim krizi çerçevesinde bütüncül politikalarla geliştirmek zorunda” dedi. Türkiye’nin yeni ekonomik dönüşüm stratejisinin, yeşil dönüşüm ile uyumlu olması gerektiğini belirten Turan şöyle devam etti; “Bu zorunluluk kamunun öncülüğünde, akademiden sendikalara, STK’lardan iş insanlarına kadar her bir kurum ve kuruluşa büyük sorumluluk yüklüyor. ‘Yarın değil, bugün hemen şimdi’ söylem birliğinden eylem birliğine geçmemiz gerekiyor.”
Simone Kaslowski: “COP 26 öncesinde Paris Anlaşması’nın onaylanması gerekiyor”
Pandemi, afetler ve ekonomide yaşanan darboğazların kritik tecrübeler edindirdiğini ifade eden TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinden kurtulmak için tüm ilgili politikaların zemininde sürdürülebilir kalkınma ve iklim perspektifi olmasının önemine vurgu yaptı. Türkiye’nin COP 26 öncesinde Paris Anlaşması’nı onaylaması gerektiğine dikkat çeken Kaslowski, “Özellikle en önemli ticaret ortağımız olan AB’deki gelişmelerin yakından takip edilmesi önemlidir. 2050 yılı için karbon nötr hedefini yansıtan, bilimsel temellere dayalı, ölçülebilir ve uygulanabilir bir yol haritası oluşturulmalı ve kararlılıkla uygulanmalıdır. Söz konusu yol haritası sanayinin, enerjinin, ulaştırmanın, tüketici tercihlerinin karbon nötr ve döngüsellik prensipleri gözetilerek dönüşümüne yönelik tedbirler içermelidir. Bunların yanı sıra iklim değişikliğine uyum da önceliklendirilmelidir. Su ve arazi yönetimi, iyi tarım uygulamaları, orman rehabilitasyonu ve orman bütünlüğünün sağlanması ile karbon yutak alanlarının korunması gibi kilit politikalara ağırlık verilmelidir” diye konuştu.
Louisa Vinton: “Eylemsizliğin bedeli ağır”
“Kaybedecek vaktimiz yok” diyen UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, “Bu yaz Türkiye’de ve dünyanın pek çok başka yerinde gördüğümüz ani seller ve orman yangınları, iklim değişikliğinin insanlar ve gezegen üzerinde yarattığı zararın kanıtı. Zaman içinde daha sık ve daha yıkıcı aşırı hava olaylarına tanık olacağımızı tahmin edebiliriz. İşte bu nedenle hükümetlerin ve işletmelerin emisyonları azaltmak, üretimi karbondan arındırmak ve afetleri önlemek amacıyla çok daha iddialı politikalar benimsemeleri için acilen eyleme geçmelerine ihtiyacımız var. Eylemsizliğin bedeli, en cesur iklim taahhüdünün maliyetinden bile katbekat fazla olacak” şeklinde konuştu.
Deniz Ataç: “İklim değişikliği sadece bir çevre sorunu değil aynı zamanda ekonomik, sosyal ve politik bir sorun”
Konuşmaların ardından gerçekleşen panelde “İklim Krizinde Savunuculuk ve Farkındalık Çalışmalarının Önemi”ne değinen TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Bilimsel çalışmalar ve yaşadığımız felaketler iklim değişikliğinde artık çok kritik bir eşikte olduğumuzu gösteriyor. Bilim insanları, tüm karar alıcıları iklim değişikliğine dur demek ve bir yandan da yaşam alanlarımızı değişen iklime uyumlu hale getirmek için köklü değişiklikler yapmaya çağırıyor. Bugün geldiğimiz noktada iklim değişikliği sadece bir çevre sorunu değil aynı zamanda ekonomik, sosyal ve politik bir sorun. Türkiye’ye baktığımızda ise iklim değişikliği ile mücadeleye dair bütüncül adımların atılamadığını görüyoruz. Türkiye aynı zamanda Paris İklim Anlaşması’nı onaylamayan altı ülkeden biri. İklim değişikliğinin en önemli nedenlerinden biri olan kömür madenciliği ve kömürlü termik santral yatırımlarına ise devam ediliyor” diye konuştu. Bugün kapsamlı değişiklikleri sağlayamazsak yarın yaşamlarımızın çok daha zor bir hale geleceğini de vurgulayan Ataç, toplumun tüm kesimlerini iklim politikaları süreçlerine dâhil olmaya çağırdı.
Prof. Dr. Orhan Şen: “Dere yatakları ıslah edilip bu bölgeler imara kapatılmalıdır”
İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Orhan Şen, dünyanın ortalama sıcaklığındaki bir derecelik artışın doğa kaynaklı afetlerin sayısını yüzde 30 oranında artırdığına dikkat çekti. Yaşamını bilimsel verilere göre planlayamamış toplumlarda bu olayların tekrar tekrar yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu ifade eden Şen şunları söyledi; “Artık tüm politika, plan ve programlarda ‘İklim Risk Yönetimi’ bütünleşik bir şekilde ele alınmalıdır. Şehirlerdeki altyapı ve imar projeleri, artan doğal afetler de göz önünde bulundurularak güncel şekilde düzenlenmelidir. İklim değişimlerinin neden olduğu kuraklık, orman yangınları gibi olaylar sonucunda yerleşim yerleri zarar görüyor ve birçoğu yaşanamaz hâle geliyor. Bu nedenle dere yatakları ıslah edilip bu bölgeler imara kapatılmalı, heyelan, sel ve çığ yataklarındaki yerleşimler en kısa zamanda daha uygun yerlere taşınmalıdır. Bu sayede muhtemel riskler ortadan kalkacaktır. Islah çalışmaları yapılan alanlarda da kesinlikle imara izin verilmemelidir.”
Önder Algedik: “Yeşil Mutabakat’ın ötesinde bir dönüşüm gerekiyor”
İklim krizinde son duruma ve bunun iş dünyası için anlamına değinen Enerji ve İklim Uzmanı, İKLİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Önder Algedik, “Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) son raporu ile iklimin değiştiğini, daha çok değişeceğini ve bu değişikliklerin kalıcı olacağını tekrar gördük. Yaşanılan son yangınlar ve su baskınları hazırlıksız olduğumuzu ortaya koyarken bu tür olayların IPCC’nin bulgularından daha fazla yaşanması tehlikesiyle de karşı karşıyayız” dedi. Şirketlerin Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı izlediğini ve bu dönüşüme dahil olma arzusunda olduklarını belirten Algedik şöyle devam etti; “Kısıtları olan, dar bir ekonomik ve karbon bütçesi dahilinde beklenilenden daha hızlı bir dönüşüm artık masada ve bu, Yeşil Mutabakat’ın ötesinde bir dönüşüm gerektiriyor.” Algedik ayrıca bir sunum yaparak iş dünyası için bir yol haritası önerdi.