(Turkish) Irak’taki Petrol Denklemi Türkiye’ye Nasıl Yansıyacak?

Sorry, this entry is only available in Turkish. For the sake of viewer convenience, the content is shown below in the alternative language. You may click the link to switch the active language.

Genel Energy’nin Başkanı Mehmet Sepil ‘Zaten bölünmüş bir Irak var. Irak’ın tek parça kalmasının tek yolu bu federatif yapının yaşayabilmesi. Bu nedenle de üzerinde oturdukları büyük servetin doğru paylaşılması gerekiyor. Kuzey Irak petrollerinin kısa sürede dünya pazarlarına açılması Irak’ın sorunlarının çözümüne katkı yapacaktır’ diyor.

Kuzey Irak’ta petrol çıkaran ilk Türk şirketi Genel Energy’nin Başkanı Mehmet Sepil ile Erbil-Bağdat geriliminin temelindeki petrol denklemini, bunun Türkiye’ye yansımalarını ve ABD’nin pozisyonunu anlattı.

– Irak’ta son dönemde yaşanan kavgayı farklı boyutlarıyla mercek altında. Geçmişten bugüne Irak’a bakınca bu son kavgalarla ilgili sizin yorumunuz nedir?

Yazı dizinizde yansıttığınız tarihsel arka plan, bölgeyi ve bölgedeki petrol ve gaz kaynakları ile ilgili mücadeleyi anlamak bakımından önemli. Bu arka planın ışığında bugüne bakıldığında aslında pek fazla bir şeylerin değişmediğini, mücadele eden aktörlerini aynı olduğunu, belki biraz farklı araçların kullanıldığını görebiliyoruz.

Türkiye dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde olmayı hedefliyor. Bunun için kendine yeni bir enerji politikası oluşturması ve kendi enerji kaynaklarını daha fazla kendi kontrolü altında tutabilmesi gerekiyor. Irak petrol ve gaz kaynakları yönünden hiç kuşkusuz dünyanın önemli ülkelerinden biri.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın son raporlarındaki verilere göre önümüzdeki on-yirmi yıl içinde Irak’ın petrol ve gaz üretimi ciddi ölçüde artacak. Bu da Irak’ı tek başına çok önemli bir noktaya getiriyor. Enteresandır, Irak tarihine bakıldığında petrol ve gaz kaynaklarının ağırlıklı olarak Basra bölgesinde geliştirildiğini, Kerkük dışında ülkenin Kürt ve Sünni Arap bölgelerindeki kaynaklarına dokunulmadığı görülüyor.

BAĞDAT ENGELLEDİ

– Niye Kürt ve Sünni bölgeler bugüne kadar geliştirilmedi?

ABD işgalinden önce, 2000′li yılların başında Irak Kürt bölgesinde ilk petrol anlaşmasını imzalayan firma olarak Bağdat’taki merkezi hükümetle ilişki kurmak için çok uğraştık. Aldığımız sahayla ilgili verileri, geliştirme planlarımızı paylaştık, Ankara’da, Bağdat’ta birçok toplantılar yaptık.

Merkezi hükümet Kürt bölgesindeki sahaların geliştirilmesine hiç ilgi göstermediği gibi, işgalden önce ve özellikle işgal sonrasında yeni tesis edilen anayasal düzende Kürt ve Sünni bölgelerindeki sahaların geliştirilmesine hep engel olmaya çalıştı.

Bırakalım Kürt bölgesini, anayasanın kabul edildiği 2005 yılından bu yana Sünni bölgelerinde merkezi hükümet herhangi bir sahanın geliştirilmesi için bir çaba içinde olmuş mu? Biz, örneğin Musul’daki yetkililerle de temas halindeyiz, Maliki hükümetinden şikayetlerini biliyoruz. Buralara çivi çakılmadı. Musul hala elektrik ihtiyacı içinde kıvranıyor. Erbil’de ise, artık 24 saat elektrik var. Dolayısıyla soru şu: Terslik nerede Irak’ta?

–  Nerede terslik var? Neden bir çivi bile çakılmadı sizce?

Sünni ve Kürt bölgelerinde çeşitli bölgelerinde petrol arama ve üretim çalışmalarının geliştirilmemesi siyasi bir olay.

KÜRTLER GÜÇLENİR DİYE

– Ne yapmaya çalışıyor Bağdat yönetimi bu tavırla?

Geçmişte Kürt bölgesinde petrol aramamalarının nedeni Kürtlere böyle bir imkan vermek istememeleri. Şimdi Şii olmayan bölgelerde de benzer bir durum söz konusu. Şu an Basra dışındaki Sünni bölgelerde de petrol aramamalarının nedeni bir hükümet politikası. Güçlensinler istenmiyor.

– Dizinin önceki bölümlerinde ‘Bağdat Yönetimi Kürtlerin bağımsızlığa gideceğinden endişe ettiği için Türkiye’nin Irak’ın Kürt ve Sünni bölgeleriyle ekonomik yakınlaşmasının Irak’ı bölebileceğinden endişe ediyor’ görüşü dile getirildi. Maliki Yönetimi’nin bu endişelerini siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben açıkçası tam tersini düşünüyorum. Bu bölgelerin kendi kararlarıyla gelişmesiyle Irak bir ve bütün kalabilir, son Kerkük ve Maliye Bakanı Rafi İsavi’ye yönelik operasyonlarda görüldüğü gibi Maliki politikalarıyla değil… Burada her şeyi anayasaya oturtmak lazım. 2005 yılında Irak halkı tarafından onaylanan anayasa federal bir anayasa. Hem Kürtlere, hem de diğer bölgelere çeşitli haklar veriyor. Maliki’nin yaptığı gibi, anayasayla verilen bu hakları onların elinden almaya çalışıp, tamamen merkeziyetçi bir yapı oluşturulduğunda Kürtler bölgelerinde çok güçsüz duruma düşüyor. Zaten Irak’ın geçmişteki sorunu da buydu.

ANAYASADAN MEMNUN DEĞİL

– Ne kastediyorsunuz?

Yani Irak’ın merkezindeki çok güçlü bir liderin, ülkeyi yanlış yöne götürmesiydi. Dolayısıyla Irak halkı tarafından onaylanmış anayasanın çalışması için federal bölgelerin kendi haklarını kullanabilmesi gerekiyor. Onların kendi içinde belli bir ekonomik güce ulaşması gerekiyor ki, mevcut anayasadaki sistem yürüsün.

Ancak şu an ülkeyi yöneten güçler bu anayasadan mutsuz olduğu için uygulamamaya çalışıyor. Irak’ın tek parça kalmasının tek yolu bu federatif yapının yaşayabilmesi. Zaten bölünmüş bir Irak var, siz bunu ancak federasyonla bir arada götürebilirsiniz. Bu nedenle de üzerinde oturdukları büyük servetin doğru paylaşılması gerekiyor. Kuzey Irak petrollerinin kısa sürede dünya pazarlarına açılması Irak’ın sorunlarının çözümüne katkı yapacaktır. Exxon K.Irak’ta dengeleri değiştirdi

– Bir de bu işin Amerika boyutu var. ABD ne yapmaya çalışıyor?

ABD’nin ne yapmaya çalıştığını anlamak için denklemin neresinde onu anlamak lazım. ABD zaten K. Irak’ta. Exxon’nuyla, Chevron’uyla orada. Şunu söyleyelim, Bağdat-Kürt anlaşmazlığına bakıldığında en önemli aşama Exxon’un girmesidir. Exxon girdiği andan itibaren bütün dengeler değişti.

Exxon’un aldığı bloklar çok önemli rezervler taşıyan bloklardır. ExxonGüney’deki kontratlarını bırakıp, Kuzey’e girmeye razı oldu. Dolayısıyla ABD ‘Kuzey Irak’ta ne düşünüyor?’ sorusunun cevabı burada. Bugün birçok ABD şirketinin Kuzey Irak’ta olduğu bir durumda ABD Kuzey Irak petrollerini onaylamıyor şeklinde bir düşünce doğru değil. ABD buradaysa tabii ki Türk şirketleri de rezervleri dünya için çok önemli olan petrol sahalarından yararlanmak durumundadır.

MALİKİ GÜÇ KAZANMAYA ÇALIŞIYOR

– Maliki ‘Türkiye’nin Irak’ı bölmeye çalıştığını ve bunu engellemek için de erken seçime gidilmesi’ çağrısı yapıyor. Maliki erken seçim çağrısıyla sorunu nasıl çözeceğini düşünüyor?

Maliki şu an ipler gerilmişken, kendi kurduğu senaryoda bir anlaşma ortamının olamayacağını gördüğü için en azından erken seçime gidip, şu an oluşturduğu Arap milliyetçiliğinin ana temsilcisi olarak kalmak ve merkeziyetçi pozisyonunu güçlendirmek istiyor.

Korksak yatırım yapmazdık

Maliki neticede burada çalışan bütün firmaları ürkütüp, kaçırmak istiyor. Ama orada da 50 tane firma var ve şu anda Exxon dahil tümü işlerine ve yatırımlarına devam ediyor.  Biz de son altı ayda bölgeye bir milyar dolar civarında yeni yatırım yaptık.

Mevcut anayasaya buradaki varlıklar da diğer bölgelerindeki kaynaklar gibi tüm Iraklılara ait. Dolayısıyla bu kaynaklardan elde edilecek gelirler de tüm Iraklılara ait. Yani aslında Irak’ın uzun yıllar süren savaş ve kaos ortamından sonra normalleşmesi için Maliki’ye rağmen yapılması gerekeni yapıyoruz.

Türkiye’nin hızlı büyümesinin önündeki en büyük engel enerji

Türkiye’nin tercihinin Irak’ın bölünmemesi olduğuna işaret eden Mehmet Sepil, bunu sağlayabilmek için mevcut federal anayasasının işlerlik kazanması gerektiğini belirtiyor. Sepil ‘Türkiye’nin bu hızlı ilerlemesinin yürütülebilmesinin önündeki en büyük engel enerji’ diyor

– Dinlediğim bir konuşmanızda, ‘Kuzey Irak’ın petrol ve doğalgazı Türklerin eline geçmiş en büyük fırsat’ diyordunuz. Nedir kastettiniz tam olarak?

Bugün artık sahalardan elde ettiğimiz somut verilerle konuşuyoruz, Irak’ın Kürt ve Sünni bölgelerinde önümüzdeki on-onbeş yıl içinde, doğru politikalar uygulandığı takdirde, 3 milyon varil/gün petrol üretimi ve ihracatı mümkün.

Aynı şekilde sadece Kürt bölgesinden on yıl içinde 20 milyar metreküp civarında gaz ihracatı yapılabilir gözüküyor.  Şimdi hep birlikte düşünelim: Avrupa’nın enerji güvenliği için geliştirilen TANAP projesinde 16 milyar metreküp gaz için binlerce kilometrelik boru hattı, milyarlarca Euro para harcanarak yapılmaya çalışılıyor.

Ruslar Güney Akım projesinde Karadeniz’i boydan boya kat edecek ve sonuçta Avrupa’nın içlerine doğru uzanacak yine binlerce kilometrelik boru hattını, yine milyarlarca Euro yatırım yaparak gerçekleştirmeye çalışıyor.

Halbuki hemen yanı başımızda, 150-200 km ötemizde Türkiye’nin ihtiyacını uzun yıllar karşılayabilecek ve hatta bir kısmı Avrupa’ya gönderilebilecek kaynaklar duruyor. Şimdi bu önemli varlıkları görmezden gelip, kayıtsız mı kalacağız? Yoksa tarihten de dersler çıkarıp, oyunu kuralına göre oynayarak, uygun siyasetler mi geliştireceğiz?

– Peki, Osmanlı döneminde petrol pazarlıklarının oyunlarla dışında kalan Türkiye bugün ne yapmalı ki aynı senaryoyu yaşamasın?

BUGÜN Bağdat’la Erbil arasında, Kürtlerle merkezi hükümet arasında büyük bir karmaşa var. Türkiye’nin tercihi Irak’ın bölünmemesi. Bunu sağlayabilmek için Irak anayasasının işlerlik kazanması gerekiyor. Türkiye gerçekten çok hızlı büyüyor.  Türkiye’nin bu hızlı büyümesinin sürdürülebilmesinin önündeki en büyük engel enerji.

Burada iki unsur çok önemli birincisi enerji arzı, ikincisi de fiyatı. Enerji arz güvenliğini hemen yanı başımızdaki bir komşudan sağlayabilmek Türkiye için önümüzdeki yıllarda çok büyük bir avantaj olacaktır. Peki, şu anki merkezi hükümetin politikalarıyla Türkiye bu imkandan faydalanabilecek mi? Cevap hayır, merkezi hükümet buna engel olmak istiyor..

– Durum biraz kilitlenmiş gibi görünüyor. Ankara bunu aşmak için ne yapabilir?

Şu an Türkiye’nin yapması gereken Irak Anayasası’nın çerçevesi içinde bu Kürt petrol ve gazından yararlanmak ancak, gelirlerin paylaşılmasında da Irak Anayasası’nın hükümlerini uygulamak.

Kaynak: Enerji Enstitüsü

enerji gündemigenel energykuzey ırakmehmet serpilpetrolpetrol denklemipetrol enerjisi
Yorumlar (0)
Yorum Ekle