(Turkish) İran’ın Nükleer Programını ODTÜ’lüler mi Yapıyor? “Stuxnet v0.5”

Sorry, this entry is only available in Turkish. For the sake of viewer convenience, the content is shown below in the alternative language. You may click the link to switch the active language.

Değerli Okurlarım, Aşağıdaki yazı 25 Kasım 2006 günü Milliyet gazetesinde “Metin Münir” imzası ile yayınlandı. İçinde bir okur mektubuna atıf vardı.

Makale çok sayıda başka internet sayfasında (friendly-share) tekrar yayınlandı. Bahsi geçen okur benim.

***

1968 yıllarında Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Makina Mühendisliği bölümünde Nükleer dalı vardı.
Buradan, çok sayıda, o dönemin nükleer bilgileriyle ihtisas yapmış değerli arkadaşımız yetişti. Aralarında Ortadoğu ülkelerinden gelenler vardı. İran’dan gelenler de vardı.
Sonra herkes kendi ülkesine döndü ve kariyer yapmaya başladılar.
Türkiye’de bu konuda yetişenler öncelikle Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) Nükleer dairesinde işe başladılar.
Aradan yıllar geçti.
Türkiye kendi şartlarına uygun makul bir teknoloji geliştiremedi. İş tavsadı. İhaleler yolsuzluk haberleriyle doldu. Bu kadar büyük bir yatırım hacminin finansal riskini Hazine’nin karşılayamayacağı düşüncesiyle IMF sonunda nükleer konusunu hükümetin kapatmasını istedi. TEK Nükleer Dairesi kapatıldı.
Ve olay bitti.

68 kuşağının ürünü

1968 yıllarından bugüne 38 yıl geçmiş.
ODTÜ Makina (Mühendisliği) Nükleer bölümünü bitirenler ne yaptı dersiniz?
Türkiye’de bulunanlar kendi işlerini kurdular. Çoğu çok başarılı oldu.
Kömürlü santrallarda büyük kapasiteli kömür taşıma hatlarını yaptılar. Mekanik montaj işleri yaptılar. Kendi fabrikalarını kurdular.
Kamuda başka alanlarda yükseldiler.
Bazıları yurtdışına gitti. Gittikleri ülkelerin nükleer santrallarında çalıştılar. Kanada, İsviçre, ABD’de çok sayıda üst düzey profesyonel kadroları doldurdular.

En inanılmazı, ODTÜ Makina Nükleer bölümü (İranlı) mezunları, İranlı mühendislerle bugün İran’ın nükleer santrallarını yapıyor, çalıştırıyor.

İran’ın nükleer teknolojisi ODTÜ Makina Nükleer bölümünün, 1968 kuşağının ürünüdür. Keşke biz de aynı kuşağı akılcı kullanabilseydik…..

Türk firmaları kendi teknolojilerini üretemedi. Bırakın nükleeri, basit kömür yakan termik santral bile üretemedi. Yerli firmalarımız işlerini hâlâ basit, “inşaat artı saha montajı” amele kapsamı götürüyorlar.

Biz hâlâ küçük hesaplarla büyük işleri yapabileceğimizi sanıyoruz.

* * *
Yukarıdaki, geniş bir özetini okuduğunuz mektubu 1973 ODTÜ mezunu Haluk Direskeneli’den aldım.
Partizanlık, profesyonel kıyımı, ufuksuzluk, plansızlık, küçük düşünmek Türkiye’ye çok şeyler kaybettirdi ve kaybettirmeye devam ediyor. ODTÜ’nün 1968 nükleer mühendis kuşağı kayıp nesillerden sadece biridir.
Dünya yenilenebilir enerji ve nükleerin hâkim olacağı yeni bir dönemin eşiğinde. Bu sahalara yüz milyarlarca dolarlar yatırılacak, uygarlığın akışına yön verecek yeni buluşlar yapılacak. Biz her zaman olduğu gibi, kâh karanlıkta, kâh aydınlıkta, kıyıdan seyredeceğiz.

Kaynak: Milliyet 25 Kasım 2006 Metin Münir.

***
1968 yılından sonra başka neler değişti?? ODTÜ yönetimi, 30 yıllık Nükleer eğitimini 1999 yılında kapattı, 2000′den fazla yapılmış MSc ve PhD tezi kütüphanede duruyor. ODTÜ, çevre ve yenilenebilir enerji eğitimine geçti. Nükleer konusunu yeniden açmaya hiç niyeti yok.

Oysa Nükleer santral tasarımı, mühendisliği, imalatı, montajı ve işletmesi, Makina Mühendisliğinin alt disiplinidir. Nükleer santral prensipte bir termik santraldir. Fosil yakıt yerine nükleer yakıt kullanılır. Nükleer çekirdek sonrası tamamen bir termik santral tasarımıdır. Makina Mühendisleri Nükleer teknolojiden uzak olamazlar.

***

2007 yılında ABD ve Israel ortak bir çalışma ile “Stuxnet v.0.5” isimli bir bilgisayar virüsü ürettiler. 2009 yılında virüs ABD Başkanının izni ve gizli servislerin çalışmaları ile hafıza çubuğu kullanılarak Iran Busheir Natanz Nükleer santrallerinin kontrol merkezi Siemens Scada bilgisayarlarına bulaştırıldı. Santraldeki tüm bilgisayarlar, çalışanların evlerindeki tüm PC’ler çöpe gitti. Tümü yenilendi. Santral inşaat devreye alma süreci 2 (iki) yıl gecikti.

Bu arada Virüs İranlı bilgisayar mühendisleri tarafından izole edildi, mimarisi çözüldü, daha tehlikeli eklemeler yapıldı ve İran dışına geri gönderildi. Geçtiğimiz günlerde 2 (iki) adet herbiri 1000 Mwe güçte ABD Nükleer santrali bu virüs yüzünden 3 hafta devre dışı kaldı. Zarar tahminen 100 milyon US Dolarını buldu.

Google ile yaptığınız her arama, gmail ile yaptığınız her iletişim, “Büyük Birader” tarafından gözleniyor. Bu yüzden Iran, google ve gmail kullanımını bıraktı.

Stuxnet v0.5 Virüsü ve ondan üretilen yeni klon virüs (Flame) çok tehlikeli savaş silahı durumuna dönüştü. Gelecekte nükleer kontrol sistemini sadece durdurmakla kalmayacak, istem dışı- kontrol dışı işletmeye geçebilecek. Kaza durumunda açılması veya kapanması gereken valfler, sistemler çalışmayabilir, veya yanlış- ters çalışabilir, sonu yeni bir “Three-Mile Island”, “Chernobyl” veya “Fukushima” felaketi olabilir. Böyle saldırı Akkuyu Nükleer Santrali kontrol odası bilgisayarlarına yapılırsa, santral güvenliğini kim nasıl kontrol edecek?? Ortada bir savunma zaafiyeti yokmu? Bilim-kurgu felaketi gibi ama durum böyle.

Savaşan askerler günümüzde artık sadece cephane, top, tüfek, tabanca kullanmıyorlar. Ekran başında çalışan Siber asker mühendisler ortaya çıktı. İnsansız hava araçları ABD Nevada üssünden kontrol ediliyor ve Afganistan’da harekat yapıyorlar.

Bizim coğrafyamız zor. Bu coğrafyada varlığımızı devam ettirebilmek için güçlü olmak zorundayız. Etrafımızda nükleer silahı olan tehlikeli komşulara karşı caydırıcılığımızı sağlamak zorundayız. Sadece savunma ortaklıkları yetmiyor. Kendi kontrolümüzde konvensiyonel ve gerekiyorsa nükleer silah sahibi olmamız gerek. Bunlar insansız hava araçları olur (Drone), ATAK helikopteri olur, F-16 veya F-35 uçağı olur, gerekiyorsa nükleer silah olur. Bu yüzden nükleersiz bir Türkiye düşünmek zor.

Normal yöntemler ile sonuç alınamayınca, 2010 yılında sorgulamaya- denetlemeye kapalı, dayatmacı ve kolaycı yöntemle Kuzey Komşumuza Akkuyu Nükleer santrali projesi doğrudan ihale edildi. İlk bütçe fiyat 20 milyar US Dolar ve ilk işletmeye alınış 2020 yılı idi, sonra revizyon yapıldı- rakamlar değişti, bütçe arttı- yükseldi, ilk işletme tarihi herhalde ileriye ötelendi. Müteahhit gurup içinde Türk hissedar yok. Atık kontrolü ve santral bilgisayar kontrolleri- güvenliği bizce net değil. Zaten insiyatif – inşaat kontrolü artık bizde değil.

Bizim coğrafyada bize nükleer teknoloji, makul kapasitede nükleer santral lazım, ancak kapasite, yer ve uygulanan yöntem ne derece doğru? Bir siyasi proje, ancak siyasi kredi ile finanse edilebilir. Siyasi kredi zaman içinde biter. Büyük projeler ticari kredi desteği ile yürür. Siyasi projenin ticari kredi bulması zordur, belkide imkansızdır.

Projenin temel tasarımını kontrol etmek mümkün değil. Kafalarda bir sürü soru var.
Çok sıcak (+30C) deniz suyu ile Akkuyu nükleer santrali nasıl soğutulacak?
Atık kontrolünü kim nasıl yapacak? Atıklar nasıl taşınacak, nereye taşınacak?
“Allah Muhafaza” bir kaza durumunda çevre insanını kurtaracak, “Acil tahliye planı” varmı?

Her yıl 75 genç öğrencimizi eğitime gönderiyoruz. Nükleer santral işletme eğitimi alıyorlar, nükleer tasarım mühendisi değil, daha çok nükleer santral operatörü olarak eğitiliyorlar. Tecrübesiz yeni mezunlara nükleer santral sorumluluğunu bir anda nasıl vereceğiz?-

Daha önce aynı ihale yöntemi ile yine Kuzey komşumuz tarafından yapılan 210 Mwe Bursa Orhaneli termik santrali, SeydiŞehir Aluminyum Tesisleri, Iskenderun Demir ve Çelik fabrikası, bizim ortamımızda düzgün- kesintisiz çalışamadılar. Kuzey Komşumuzun çok soğuk iklimine uyumlu tasarımlar, bizim çok sıcak ortamımıza uyum gösteremedi. İşletmede çabuk yaşlandılar, piyasa uyumluluğu ve sürekliliği gösteremediler.

Fransa’da elektriğin %80′i nükleerden üretiliyor, ancak tüm santraller Fransız tasarımı, Fransız üretimi. İşletme tümüyle Fransız personel tarafından yapılıyor. Atık yönetiminde sorunları var, ancak herşey kendilerinden. Çözüm de kendilerinden. Ortada yabancı yok. Bizimki tümüyle bize yabancı. Bu iş nasıl olacak bilemem. En derin saygılarımla.

Yazan: Haluk Direskeneli

Kaynak: Ekonomik Çözüm

enerjienerji gündemiHaluk Direskeneliirannükleer enerjinükleer santralnükleer teknolojinükleer yakıt kullanımıodtüOrta Doğu Teknik ÜniversitesiStuxnet v0.5termik santraltürkiye
Yorumlar (0)
Yorum Ekle