(Turkish) Köşe Yazısı: Çatışmalarda Yükselen Ateş ve Düşen Petrol Fiyatları!

Sorry, this entry is only available in Turkish. For the sake of viewer convenience, the content is shown below in the alternative language. You may click the link to switch the active language.

Petrol ve doğalgaz vanalarının yoğun olduğu coğrafyada çatışma ve iç savaşlar hızla sürerken normalde olması gereken enerji piyasasında fiyatların yükselmesidir. Üstelik Çin ve Avrupa gibi enerji konusunda dışa bağımlı devlerde ekonomik durgunluk nedeniyle talebin düşük olduğu bir dönemde, uluslararası piyasalarda petrol fiyatlarında süren aşağı yönlü hareket, fiyatlardaki düşüşünü ve arz artışının nedenlerini sorgulamamızı gerektirir.

Haziran’da IŞİD’in Musul’u ele geçirmesinin ardından, 115 dolar seviyelerindeyken düşüşe geçen Brent petrol varil fiyatı bugün itibarıyla ICE’de 80 dolar seviyelerine inmiş durumda. Tüm gözlerin çevrildiği 27 Kasım’daki OPEC toplantısı yaklaşırken uzmanlar tarafından yapılan yorumlar, her şeye rağmen toplantıdan üretim kısma kararı çıkmayacağı yönünde olunca, beklenti fiyatlardaki düşüşün devam edeceği şeklinde. OPEC ülkelerinde yaşanan düşüş Batı Teksas petrolünü de etkiliyor, NYMEX’te varil fiyatı 77 dolara inmiş vaziyette.

Bilindiği gibi, düşük petrol fiyatları, petrol üreten ve ihraç eden ülkelerin işine gelmez. Örneğin Suudi Arabistan için petrol fiyatının 85 dolar/varilin altında olması, gelirinin %85’inin petrole bağımlı olduğu krallığın bu durumdan olumsuz etkileneceği anlamına gelir. Günlük petrol üretimini son dönemde sürekli artıran ve killi şistten elde edilen petrole yaptıkları yatırımla enerji piyasasında lider olmayı kafasına koyan ABD ise, Suudi Arabistan’a göre üretim maliyetleri daha yüksek olduğu için yükselen petrol fiyatlarına karşı daha dirençsiz aslında. Varil fiyatının 75 doların altına düşmesi bazı üreticilerin oyun dışı kalmasına neden olabilir. Ve Rusya için fiyatların 100 doların altına düşmesi bile sıkıntı oluştururken düşüşün devam etmesinin sarsıcı sonuçları olacağı malum. Rus Rublesi sene başına oranla %30 oranında değer kaybetmiş durumda. Ukrayna nedeniyle yaptırımlarla karşı karşıya kalan Rus şirketleri kredi bulmakta, bankalar kredi vermekte zorlanıyor.

Peki hal böyleyken petrol fiyatları neden düşüyor? Cevabın herkesin hem fikir olduğu kısmı, bu düşüşün şoför koltuğunda Suudi Arabistan’ın olduğu. Öyleyse Suudi Arabistan bunu neden yapıyor? Suudi Arabistan’ın nedenleri konusunda görüşler ikiye ayrılmış durumda. Bir gruba göre, Suudi Arabistan petrol piyasasında patronun kim olduğunu, ‘devrim’ olarak lanse edilen killi şistten elde edilen petrol sayesinde liderliğe oynamak isteyen ABD’ye göstermek istiyor. Üretim maliyetlerinin ABD’ye göre katbekat düşük olması nedeniyle biraz acıya katlanırım diyor ve ABD’ye bu alanda krallığı bırakmayacağını gösteriyor. İkinci grup ise Suudi Arabistan’ın fiyatları aşağı çekmesinin esas nedeninin politik olduğu ve hedefinde Rusya ile İran’ın olduğu görüşünde. Özellikle Ruslar, Körfez’in fiyatları ABD ile yaptıkları anlaşma çerçevesinde düşürdüklerine inanmış durumda ve oldukça öfkeli. Suudi Arabistan Kralı Abdullah ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry arasında Eylül ayında, İran ve Rusya’nın Suriye’de, ve yine Rusya’nın Ukrayna’da elini zayıflatmak amacıyla gizli bir anlaşmaya imza attığı yönünde haberler de medyada geçtiğimiz günlerde yankı bulmuştu. Yine bu hafta basına sızan, Tony Blair’in, Suudi işadamı Tarık Ubeyd ve Suudi Kralı’nın oğullarından Prens Turki bin Abdullah’ın sahibi olduğu PetroSaudi şirketiyle imzaladığı anlaşma, Blair’in Suudi’ler ve Çinli şirketler arasında arabuluculuk yapacağını göstermesi bakımından önemli. Düşük petrol fiyatı, yavaşlayan ekonomisini hareketlendirmek isteyen Çin için bir avantajken, son yıllarda İran ve Rusya’yla yaptığı yoğun enerji anlaşmalarına ne kadar sadık kalabilecek, bunu göreceğiz.

Öte yandan, bu ekonomik baskı altında hala Doğu Ukrayna’daki etkinliğini azaltmaya yönelik bir adım atmayan Rusya Devlet Başkanı Putin, enerji piyasasında oynanan oyunun dünya ekonomisindeki dengeleri alt üst edeceği ve bunun neticesinde yeni bir soğuk savaş olacağı konusunda tehditlerine devam ediyor. Bu sırada Gorbaçov ortaya çıkıp Putin’in tezlerine destek verirken, Ronald Reagan’ın oğlu enerji piyasasındaki bu oyunun, aynı babasının 80’lerde yaptığı gibi soğuk savaşı bitireceğini ve nihayetinde Putin’in belini bükeceğini söylüyor.

Öyleyse 80’leri bir hatırlamak gerek. Suudi Arabistan bugün yaptığının bir benzerini 80’lerde de yaparak petrol fiyatını 32 dolardan 10 doların altına çekmişti. Sovyetler Birliği 20 milyardan fazla zarar etmiş ve demir perdenin çöküşünün en önemli ekonomik etkenlerinden biri de bu olmuştu. Yani ABD komünizmi Körfez’in de yardımıyla çökertebilmişti. Ancak Suudiler’in aynı zamanda diğer amacı Saddam rejimini zora sokmaktı. Ve nitekim başarılı da oldu. Ancak, Saddam Hüseyin’in petrol ihraç eden ülkelere düşürülen petrol fiyatlarının yükseltilmesi konusunda taleplerinin Kuveyt tarafından reddedilişi ve yine Kuveyt’in Irak’ın talep ettiği 30 milyar dolarlık borcu silmeyişiyle devam eden gelişmeler, birkaç yıl sonra Saddam’ın Kuveyt’i işgal etmesi ve onun ardından da Körfez Savaşı’nın başlamasıyla sonuçlandı.

Bugün Suudiler ya ABD’yle ortaklaşa İran ve Rusya’ya karşı bir oyun kuruyor ya da Obama yönetimini dahi karşısına alarak Suriye konusunda Rusya, İran ve gevşek davranan ABD’yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Obama ile Hamaney arasındaki nükleer ve IŞİD üzerinden yürüyen mektuplaşmayı da göz önünde bulundurunca, ikinci seçenek de göz ardı edilemezmiş gibi görünüyor. Her iki türlü de, bu oyunun kısa vadede sonuçlanmayacağı görülebiliyor. Kısacası, Halep’ten Kiev’e, Tahran’dan Moskova’ya yaşanan tüm gelişmeleri yorumlarken petrol piyasasındaki savaşı da takip etmek gerekiyor.

Yazan: Merve Şebnem Oruç

Kaynak: Yeni Şafak

abdDüşen petrol fiyatlarıenerjienerji gündemienerji haberlerienerji sektörüIŞİDkörfez ülkeleriNymexopecpetrolpetrol enerjisipetrol fiyatlarıpetrol ve doğalgazrusyaukrayna
Yorumlar (0)
Yorum Ekle