Karbon ayak izi ile ilgili taahhütlerini yerine getirmeye devam eden Schneider Electric, 14.000 şirket aracını 2030 yılı itibariyle elektrikli araçlarla (EV) değiştirmek üzere EV100 inisiyatifine üye olduğunu duyurdu.
Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümünde dünya çapında uzman olan Schneider
Mobilitenin geleceği elektrikte: hızlı bir dönüşümün yakın olduğu görülüyor
IPCC’nin özel raporuna göre iklim değişikliğinin 1,5°C ile sınırlanması için global CO2 emisyonlarının 2030’a kadar %45 azaltılması gerekiyor. Bu hedefe ulaşılmasında kilit öneme sahip olan elektrikli mobilite, enerjide karbondan arındırma, merkeziliğin azaltılması ve dijitalleşme gibi birçok avantaja sahip. Ancak elektrikli mobilite gerekenden daha yavaş ilerliyor. Schneider Electric hayata geçirdiği taahhütlerle, sürücülerin konforunu ve maliyetleri güvenceye almanın ve aynı zamanda elektrikli araçlara hızlı bir geçişin mümkün olduğunu kanıtlamayı amaçlıyor. 2030 itibariyle Schneider Electric, 50’den fazla ülkede 14.000 şirket aracını EV’lerle değiştirmeyi planlıyor. Şirket ayrıca 2030’a kadar önemli ofis ve fabrikalarına EV şarj altyapıları kuracak. Bu doğrultuda önemli sahalarda mikro şebeke, varlık yönetimi ve yeni enerji yönetimi sistemleri içeren yenilikçi EcoStruxure e-mobilite mimarisinin tanıtımı da yapılacak.
EV100, 2030 itibariyle operasyonlarda net sıfır CO2 için güçlü bir destek sunuyor
2019 yılında Schneider Electric iklim stratejisine hız verdi. Önemli unsurlar arasında 2025 yılı itibariyle kendi ekosisteminde karbon ayak izimizi sıfırlamak ve 2030 yılı itibariyle de onaylanmış 1,5°C SBT (Bilim Temelli İklim Hedefi) doğrultusunda net sıfır emisyona ulaşma hedefleri bulunuyor. Son olarak, The Climate Group tarafından yönetilen ve öncü kurumları bir araya getiren EV100 inisiyatifine katılan Schneider Electric, iklim konusundaki eylemlerini daha da hızlandırmayı hedefliyor. Elektrikli bir filoya geçiş ile şirket, 2030 yılı itibariyle şirket araçlarından kaynaklanan doğrudan CO2 emisyonlarını sıfıra çekecek.
Schneider Electric Global Stratejiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Leonid Mukhamedov, şirketin EV100’e katılımı hakkında şu şekilde konuştu; “Schneider Electric olarak, 1.5°C Bilim Temelli İklim Hedefine uygun şekilde 2030 yılı itibariyle operasyonlarımızdan kaynaklanan karbon emisyonlarında net sıfır seviyesine ulaşmayı hedefliyoruz. EV100 inisiyatifine katılmak bu hedefe ulaşma anlamında önemli bir adım. Böyle bir dönüşümle çalışanlarımızı, müşterilerimizi ve yeni şirketleri inovasyona teşvik edebiliriz. Mobilitenin geleceğinin elektrik olduğuna inanıyor ve 10 yıl içinde EV’lere hızlı bir geçişin mümkün olduğunu göstermek istiyoruz. Aynı zamanda Schneider Electric EcoStruxure’ın e-Mobilite altyapısına özel uçtan uca yaklaşımı filolar ve kamusal alanlar için kapsamlı, sorunsuz, ölçeklenebilir ve siber güvenlikli bir EV şarj pazarı oluşturmaktadır.”
Schneider Electric The Climate Group’un EP100, RE100 ve EV100 inisiyatiflerinin 3’lü katılımcısı. Bu inisiyatifler; 2030 itibariyle 1,5°C iklim yönü doğrultusunda operasyon emisyonlarını kesmeye yönelik tamamlayıcı dönüşümler. 2017’de başlatılan ortaklıklar ise şu şekildedir;
EP100 inisiyatifi: Tüketilen her birim enerji için ekonomik çıktıyı 2 katına çıkarmaya yönelik iddialı bir hedef olarak 2030 yılı itibariyle enerji verimliliğini 2005’e göre 2 katına çıkarmak amaçlanıyor.
RE100 inisiyatifi: 2020’deki %80’lik ara hedefle 2030 itibariyle %100 yenilenebilir elektrik kullanmak hedefleniyor. Bu ortaklığın ilerleme durumu Schneider Sürdürülebilirlik Etkisi (SSI) aracılığıyla raporlanıyor.
The Climate Group CEO’su Helen Clarkson konuyla ilgili şunları dile getirdi; “Global şirketler enerjide dönüşümün hızlandırılmasında önemli bir role sahiptir. EP100 ve RE100’ü birleştiren ve akıllı enerji kullanımını iş stratejisinin merkezine yerleştiren Schneider Electric bu anlamda iş dünyasında bir örnek olarak liderlik etmektedir. Schneider Electric’in EV100‘e de katıldığını görmek bizi çok mutlu ediyor. Şirketlerin bu 3 taahhütte bulunması daha temiz, daha akıllı enerji ve taşımacılığın el ele olabileceğini gösteriyor.”
e-Mobilite Schneider Electric’te yeni bir kavram değil, birçok çalışan için bir gerçeklik
Son birkaç yılda geliştirdiği ve dünyanın çeşitli yerlerinde birçok sahada kullanılan şarj çözümleriyle Schneider Electric çalışanları, elektrikli mobilitenin erken uygulayıcıları arasında yer alıyor. Örneğin Almanya’da Schneider Electric, EUREF kampüsünün bir düşük CO2 enerji ve mobilite alanına dönüştürülmesine yardımcı oldu ve Almanya’nın 30 yıllık FUTURE 2050 karbonsuz hedefine katkıda bulundu. Schneider Electric çalışanları EUREF kampüsünde bu geleceğe hazır altyapıdan faydalanan 150 şirket ve araştırma tesisiyle birlikte çalışıyor.
Schneider Electric‘te Norveç gibi çeşitli ülkeler çalışmalarda hemen ilerledi ve çalışanlarının profesyonel ihtiyaçları için elektrikli araçlar sunmaya başladı. Gelecek 10 yılda 50 ülkede yürütülecek olan bu dönüşüm birçok yeni çalışanın alışkanlıklarını değiştirecek.
Schneider Electric Norveç İnsan Kaynakları Başkan Yardımcısı Henrik Holck-Clausen bu gelişmeleri şu şekilde yorumladı; “Schneider Electric‘in gezegenimiz üzerindeki etkilerini azaltma yönündeki çabaları çalışanlarımızın DNA’sına işlemiştir. Çalışanlarımızın daha sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmak konusunda istekli ve katılımcı olduğunu görüyorum.”
Yeni e-Mobilite şirketleriyle ortaklıklar
Kendi araç filosunu elektrikli araçlarla değiştirmesinin yanı sıra Schneider Electric, yeni şirketlere yatırım yapıyor ve bu şirketlerle iş birliği yaparak şirketlerin elektrikli filoya geçişine yardımcı oluyor. Bu şirketler arasında filo elektriklendirme danışmanlık ve yazılım hizmetlerine odaklanan eIQ Mobility ve 16.000’den fazla elektrikli aracıyla elektrikli filo lojistik hizmetleri sağlayan DST gibi şirketler bulunuyor. Schneider Electric, ayrıca yenilikçi iş modelleriyle reklam karşılığında mülk sahipleri ve sürücüler için ücretsiz EV şarj imkanı sağlayan Volta’nın da yatırımcısı ve ortağı.