(Turkish) Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2012 Raporu Ve Enerji Verimliliği…

Sorry, this entry is only available in Turkish. For the sake of viewer convenience, the content is shown below in the alternative language. You may click the link to switch the active language.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA), her yıl düzenli olarak yayımladıkları ve dünya enerji gündemini mercek altına alarak, enerjide yeni trendler hakkında önemli ipuçlarının verildiği World Energy Outlook 2012 (Dünya Enerji Görünümü Raporu) yayımlandı.

Londra’da 12 Kasım 2012 tarihinde piyasaya çıkan Ajans’ın ana yayın organı, küresel enerji haritasının önemli ölçüde değişmekte olduğunu ve küresel enerji verimliliğini artırma gereksiniminin her zamanki kadar büyük olduğunu söylüyor.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın yayımladığı, World Energy Outlook 2012 (WEO) adlı raporda dünya politikasını etkileyebilecek önemli bilgiler yer alıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde petrol ve doğal gaz üretiminde artışın küresel enerji akımlarında büyük değişimlere yol açacağını öngören WEO’nun ana senaryosu olan Yeni Politikalar Senaryosu’nda, ABD 2020 yılına kadar doğal gaz ihracatçısı konumuna geliyor. 2035 yılına kadar da, ABD enerjide net olarak kendi kendine yeter bir ülke haline geliyor. Rapordaki en çarpıcı tespitlerden biri ise, “ABD’nin 2020 yılına kadar Suudi Arabistan’ı da geçerek, dünyanın en büyük petrol üreticisi ülke konumuna geleceği.” Doğalgaz ve petrol üretiminde ABD’de yakın zamanda yaşanan canlanmanın, ekonomik aktiviteyi de teşvik ettiği kaydedilen raporda, ucuzlayan doğalgaz ve elektrik fiyatlarının sanayiye rekabet üstünlüğü sağladığı ve Kuzey Amerika’nın dünya enerji ticaretindeki rolünü sürekli değiştirdiği de belirtiliyor.

Rapora göre, yenilenebilir kaynaklar 2015 yılına kadar elektrik enerjisi üretimi açısından dünyanın ikinci büyük enerji kaynağı konumuna geliyor ve 2035 yılına kadar da ana kaynak olarak kömürü yakalıyor. Rapor, ancak bu hızlı artışın, önemli miktarda subvansiyonların devamına bağlı olduğunu da bildiriyor.

IEA Baş Ekonomisti ve WEO’nun baş yazarı Fatih Birol, “Analizlerimiz göstermiştir ki, yoğun bir politika değişikliğine hız verilmediği takdirde, 2035 yılına kadar enerji verimliliğini iyileştirme yolunda mevcut bulunan ekonomik olarak güvenilir projeler gerçekleştirilemeyecektir.

Enerji verimliliğini artırma çabaları 2oC altında olması hedeflenen izin verilebilir karbondioksit salımı projelerine tamamen ‘kilitlenme’ açısından – ki bunun 2017 yılına kadar gerçekleşeceği belirlenmiştir – 2022 yılına kadar geciktirecek, çok gerekli olan küresel ilkim anlaşmasının sağlanabilmesi için de zaman kazandıracaktır.  Bu aynı zamanda ciddi bir enerji güvenliği sağlanacak ve yakıt faturalarında %20’ye varan düşüşler de dâhil olmak üzere ekonomik faydalar da elde edilecektir” diye konuştu.

WEO 2012, Verimli Dünya Senaryosu’nun da sonuçlarını sunuyor. Raporda, sadece ekonomik olarak kabul görmüş bazı önlemlerin alınması ile enerji verimliliğinde ne tür iyileştirmeler sağlanacağı gösteriliyor. Enerji verimliliği konusunda gösterilecek daha büyük çabalarla küresel enerji talebindeki artış yarı yarıya düşürülebilecek. Küresel petrol talebi 2020 yılından önce en üst noktaya çıkacak ve 2035 yılına kadar günde yaklaşık 13 milyon varil düşüş gösterecektir ki, bu da Rusya ve Norveç’in toplam üretimlerine eşit olan bir düşüştür. Birikmiş kaynaklar, dünya ekonomisinde kademeli bir yön değişimine neden olacak, kümülatif ekonomik çıktıyı 2035 yılına kadar 1.8 trilyon ABD dolarına çıkaracak, en kazançlı ülkeler ise Hindistan, Çin, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa olacaktır.

Enerji verimliliği enerji güvenliğini artırabilir, ekonomik büyümeyi teşvik edebilir ve çevre kirliliğini en aza indirgeyebilir, ancak mevcut ve planlanan çabalar ekonomik potansiyelin tamamına erişmenin çok gerisinde kalmaktadır. Geçen yıl içinde, önemli miktarda enerji tüketen bir takım ülkeler (Çin, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Japonya) enerji verimliliği konusunda tedbirler aldı. Bu tedbirlerin uygulamaya konması sonrasında, Yeni Politikalar Senaryosu’nda, 2035 yılına kadar küresel enerji yoğunluğunda (birim GSYİH başına düşen enerji kullanımı) yıllık %1,8’lik bir katkı sağlanacağı hesaplanmaktadır ki, geçtiğimiz on yıl süresinde gerçekleşen %0,5’lik bir iyileşmeye oranla bu çok büyük bir gelişmedir. Yine de, teknik olmayan bir takım nedenlerden dolayı, enerji verimliliğine katkıda bulunabilecek, ekonomik potansiyeli yüksek bazı alanlara – bina sektörünün beşte dördü ve sanayinin yarısından fazlası – dokunulmamaktadır.

– Verimli Dünya Senaryomuz, enerji verimliliğinin ekonomik olarak gerçekleştirilebilir potansiyelleri anlayabilme konusunda belge niteliğindedir. Piyasadaki engelleri indirmek, böylelikle de işlem giderlerini azaltmak ve enerji verimliliği yatırımlarını başlatmak üzere hükümetlerin yürürlüğe koymaları gereken politikaları belirledik. Bu yatırımlar, enerji sermaye stokunun sona ermesinden çok daha önce kendi kendini ödeyecek ve ekonomik kazanımlar, enerji güvenliği ve çevre koruma açısından hedeflerin el çabukluğu ile gerçekleşmesini sağlayacaktır.

– Verimli Dünya Senaryosu kaynakların daha verimli olarak dağıtımını öngörmekte, 2035 yılına doğru kümülatif küresel ekonomik çıktıyı 18 trilyon ABD dolarına çıkarmaktadır. Bu da, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Meksika ve Şili’nin toplam GSYİH’na eşittir. 2035 yılında GSYİH, Hindistan (%3,0), Çin (%2,1), Amerika Birleşik Devletleri (%1,7) ve Avrupa’nın OECD’ye üye ülkelerinde (%1,1) en yüksek seviyededir. Kullanıcı tarafındaki verimli teknolojiler için yapılan 11,8 trilyon ABD doları tutarındaki ek yatırımlar, yakıt faturalarındaki 17,5 trilyon ABD doları tutarındaki düşüşler ve yan yatırımlarda kullanılacak 5,9 trilyon ABD dolarının kesilmesi ile fazlası ile karşılığını alacaktır.

– Yeni Politikalar Senaryosu’na göre Verimli Dünya Senaryosu’nda küresel birincil enerji talebi artışı yarı yarıya azalmakta ve son 25 yıla göre enerji yoğunluğunda 2,6 kere iyileşme sağlanmaktadır. 2020 yılından önce petrol talebi günlük 91 milyon varile çıkarak tepe noktasına ulaşmakta ve 2035 yılında günlük 87 milyon varil seviyesine düşerek, Yeni Politikalar Senaryosu’ndaki rakamın günde 12,7 milyon varil daha altında kalmaktadır. Bu rakam, Rusya ve Norveç’in mevcut toplam üretimine eşittir. 2035 yılına kadar, kömür talebi bu günkü talebin daha altında kalmakta, miktarı ise Yeni Politikalar Senaryosuna göre 1350 milyon ton kömür eşdeğerinden (Mtce) daha az olmaktadır. 2035 yılında, doğal gaz talebi Yeni Politikalar Senaryosu’ndan 680 milyar m3 daha az olmakta, bu da kabaca Amerika Birleşik Devletleri’nin 2010 yılı talebine denk gelmektedir. Düşen talepler nedeniyle de, petrol fiyatları 2035 yılında, Yeni Politikalar Senaryosu’na göre varil başına 16 ABD doları daha düşük olmaktadır.

– Verimli Dünya Senaryosu’nda, enerji ile ilgili CO2 salımları 2020 yılından önce zirve yaparak 2035 yılında 30,5 Gt’a çıkmakta, bu da uzun dönemde 3°C’lik bir ortalama sıcaklık artışına işaret etmektedir. Verimli enerji teknolojilerin hızlı bir biçimde devreye sokulması ile 2022 yılına kadar 2°C artışa izin veren – Yeni Politikalar Senaryosu’nda 2017 yılında gerçekleşeceği belirlenen ve küresel iklim mutabakatı için fazladan beş yıl kazandıran – CO2 salımına kilitlenmede gecikme olabilir. Ancak, 2°C hedefine erişebilmek için, enerji verimliliğinin yanı sıra düşük karbon teknolojileri de gerekecektir. Verimli Dünya Senaryosu’nda yerel çevre kirletici gazların salımı da kısa sürede azalmakta, özellikle Çin ve Hindistan için çevre ve sağlık faydaları sağlamaktadır.

– Yaygın olarak uygulamaya konduğu takdirde Verimli Dünya Senaryosunu gerçekleştirilebilir konuma getirebilecek altı kategoride politik eylem öneriyoruz. Bu kategoriler şunlardır: ölçümleme ve kazançları açıklama sistemlerini güçlendirerek enerji verimliliği görünebilirliğini artırma; hükümette, sanayide ve toplumda karar alma mekanizması ile bütünleştirerek verimliliğe öncelik verme; uygun iş modelleri ve finansman araçları yaratarak verimliliği daha bütçeye uygun hale getirme; en verimli teknolojileri teşvik edip, verimsiz teknolojilerden caydırarak verimliliği teşvikin ana unsuru haline getirmek; izleme, doğrulama ve tatbik etme eylemleri ile verimliliği gerçek hale getirme, her seviyede yönetim ve idare kapasitesini artırarak, verimliliği fark edilebilir kılma.

Kaynak: EnverDergisi

dünya enerji gündemienerji gündemiEnerji Tasarrufuenerji verimliliğiIEAküresel enerjiküresel enerji gündemiUluslararası Enerji Ajansıverimli enerjiWEOWorld Energy Outlook 2012
Yorumlar (0)
Yorum Ekle