İklim krizinin etkileri her geçen gün artıyor. Dünyamızı tehdit eden bu tehlikeyi bertaraf etmek için hem ülkeler hem de bireyler önlemler alıyor. Özellikle enerjiden kaynaklı emisyonların yüzde 17 ila 21’inden sorumlu olan konutlarda yapılan iyileştirmeler, iklim kriziyle mücadelede kilit rol oynuyor. Peki, evlerimizi sıfır karbonlu evlere dönüştürmek için ne yapmamız gerekiyor?
Dünya genelinde ki konutlar iklim krizinin birincil nedeni olan emisyon sorununda önemli rol oynuyor. Çünkü konutlar küresel emisyonların % 17 ila 21’inden sorumlu tutuluyor. Bu nedenle konutlarda yapılacak iyileştirmeler, Paris anlaşmasının karbon emisyonlarını 2050 yılına kadar net sıfıra düşürme hedefine ulaşılmasında önemli rol oynuyor.
Enerji yüzde 100 yerinde ve yenilenebilir enerji ile sağlanmalı
“Evlerimizi sıfır karbonlu evlere dönüştürmek için binanın yıllık net enerji ihtiyacının yüzde 100 yerinde ve yenilenebilir enerji ile sağlanması gerekiyor” diyen Üçay Grup Enerji Direktörü İlgin Eray, 28 Temmuz Dünya Doğa Koruma Günü kapsamında yaptığı açıklamada iklim krizinin çevresel etkilerini düşürmek ve doğayı korumak için “Zero House” konseptinin önemine dikkat çekti.
“CO2 emisyonlarını azaltmak ve nihayetinde ortadan kaldırmak küresel bir hedeftir. Küresel karbon emisyonlarında önemli bir rol oynayan konutlar, bu hedefe ulaşılmasında kilit rol oynuyor. Günümüzde birçok ev sahibi, konutlardaki enerji sarfiyatının çevreyi ve dünyayı nasıl etkilediğinin farkında. Eski evini, net sıfır bir ev yapmak ve tükettiği kadar enerji üretmek isteyen konut sahiplerinin sayısı her geçen gün artıyor.
Konutlarda yapılacak dönüşüm ilk etapta göz korkutucu olarak görülse de; dikkatli planlama, uzman tavsiyesi ve yeterli bütçe ile kısa sürede yapılabiliyor. Üstelik renovasyon sonrası yapıların çevresel etkilerinin azalması ve enerji faturalarından tasarruf sağlanması da yatırım kararı alacak kişileri motive ediyor.
‘Net sıfır emisyon’ hedefi için güneş önemli bir kaynak
Biz Üçay Grup olarak, eski bir evi net sıfır yapmak için çeşitli faktörleri göz önünde bulunduruyoruz. Evin elektrik enerjisini karşılamak için güneşten elektrik üretebilen fotovoltaik paneller kuruyor, ısıtma ve soğutma sistemlerini iyileştiriyor ve elektrikli araçların şarj istasyonu kurulumunu da Zero House konseptine entegre ediyoruz.
Ne kadar az enerji tüketirseniz, bunu telafi etmek için o kadar az üretmeniz gerekir. Bu nedenle evlerde enerjinin ortalama yüzde 45’ini tüketen ısıtma ve soğutma sistemlerini doğru projelendirmek, doğru kapasite ve donanımlara sahip ürün seçmek de oldukça önemli.
‘Zero House’ konseptinde evin çatısına kurulan güneş enerjisi panellerinden (GES) sağlanan elektrik enerjisi evinizin; ısıtma, soğutma ve sıcak suyunu sağlayacak cihaza enerji sağlıyor. Bu cihaz, ısı pompası ya da birden fazla iklimlendirme cihazının kombine edildiği VRF sistemi olabiliyor. Meskenin büyüklüğüne göre tek bir cihazla ya da kombine çalışan birden fazla cihazla iklimlendirmeyi gerçekleştirebiliyoruz. Evsel kullanımda en çok tercih edilen yöntem ‘ısı pompası’ oluyor. Isı pompası ile çok az elektrikle ısıtma ve sıcak su ihtiyacını karşılayabiliyoruz. Birden fazla cihazın birlikte kullanıldığı multi sistemleri yani VRF sistemleri de daha büyük alanların (fabrikalar, büyük ofisler ve yapılar) iklimlendirmesinde kullanıyoruz. GES’lerde üretilen elektrik iklimlendirme dışında farklı amaçlarla da değerlendiriliyor.
Ayrıca evlerdeki ısıtma soğutma sistemlerinin akıllı ev konseptinde yani otomasyon sistemleri vasıtasıyla uzaktan yönetilmesi de gerekiyor. Yalnızca ısıtma ve soğutma sistemleri değil, aynı zamanda doğru yönetilmediğinde enerji sarfiyatını artıran; aydınlatma sistemlerinin, televizyonların ve daha birçok elektronik aletin bir ev otomasyon sistemi üzerinden kontrol edilebilir olması gerekiyor. Tüm bu iyileştirmeler yapıldığında iklim değişikliğini yavaşlatmak ve enerji faturalarından kaynaklı giderlerden tasarruf etmek mümkün hale geliyor” dedi.