Kategori : ENERGY AGENDA NEWS - Tarih : 06 May 2020
Birleşmiş Milletler (BM) Küresel İlkeler Sözleşmesi ile Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ne 2016 yılında imza atan Aygaz, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) ile birlikte “Şiddete Sessiz Kalma!” diyerek Covid-19 sürecinde yaşanan aile içi şiddete ve sürecin kadınlar üzerindeki sosyal ve ekonomik etkilerine dikkat çekiyor. Covid-19 salgınıyla mücadele sürecinde ev içinde kadınlara yönelik şiddetin artması üzerine harekete geçen Aygaz, bayi ve istasyon ağı ile diğer iletişim kanallarını devreye sokarak BM Kadın Birimi çalışmalarına katkı sağlamayı hedefliyor.
İstanbul, 6 Mayıs 2020 – Koç Topluluğu’nun toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmaları kapsamında, 2016 yılında BM Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi (UN Women) ortaklığında oluşturulan Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ne imza atan Aygaz Covid-19’la mücadele sürecinde aile içi şiddete maruz kalan kadınlara yönelik bir dizi çalışma başlattı. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Türkiye Ofisi iş birliğiyle başlatılan çalışma kapsamında Aygaz, bayi ve istasyon ağı, Aygaz İletişim Hattı ve sosyal medya kanallarını seferber ederek kadınlara ulaşıyor.
Aygaz ve Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Türkiye Ofisi iş birliği ile hazırlanan içerikler, Covid-19’la mücadele sürecinin kadınların iş ve sosyal hayatına etkileri, kadınların karşı karşıya kaldıkları zorluklar ve yardım alabilecekleri kanallar konusunda bilgi veriyor.
Aygaz bayileri aracılığıyla kadın müşterilere bu dönemde artan şiddetle ilgili bilgilendirici broşürler dağıtılırken, e-posta ve SMS’ler Aygaz izinli müşteri veri tabanında bulunan kadınlarla paylaşılıyor. Aygaz Hizmet Hattı’nı arayan kadınlara aile içi şiddet ve şiddete uğramaları durumunda yardım almak için başvuracakları kurumlar ve telefon numaraları hakkında bilgi veriliyor. Ayıca, Opet iş birliğiyle otogaz istasyonlarının tuvaletlerine de bilgilendirici etiketler yerleştiriliyor.
İlk kez 2016 yılında Kadına Şiddete Hayır Manifestosu’nu yayınlayarak ülke çapında bir bilinçlendirme kampanyası başlatan Aygaz Covid-19 döneminde de konuyu gündeme taşıyarak bu dönemde artan aile içi şiddete dikkat çekiyor. Kadına yönelik şiddetin sadece kadın sorunu değil, çözülmesi gereken toplumsal bir konu ve bir insan hakları ihlali olduğuna inanan Aygaz toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına, özgür ve katılımcı bir sosyal ve ekonomik hayatın inşasına katkıda bulunmaya katkı sunmayı hedefliyor.
Aile içi şiddet artıyor!
Covid-19’la mücadele sürecinde ailelerin evde kalmasının kadınların bakım ve ev işi yükünü daha da artırdığı, buna ek olarak zorlu süreçte ev içi şiddet vakalarının da artış gösterdiği belirtiliyor. Türkiye’deki kadın örgütlerinin acil durum hatlarına gelen çağrılardaki artış ve İstanbul Emniyet Genel Müdürlüğü’nün mart ayı verileri bu artışı gözler önüne seriyor. Buna göre İstanbul’da Mart 2020’de ev içi şiddet vakaları Mart 2019’a kıyasla % 38,2’lik artış gösterdi.
Dünyada da Covid-19 sürecinde kadınlara yönelik şiddet arttı. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi tarafından 6 Nisan tarihinde yayınlanan bir açıklamada*, Arjantin, Kanada, Fransa, Almanya, İspanya, İngiltere, ABD, Singapur, Avustralya gibi dünyanın birçok ülkesinde sığınma evlerine talebin arttığı, acil yardım hatlarına gelen çağrıların artış gösterdiği belirtiliyor.
Covid-19’un sosyal ve ekonomik etkilerine dikkat çekiliyor
Küresel salgının yaşandığı bir dönemde, dayanışma ve karşılıklı anlayışın kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Aygaz, BM Kadın Birimi Türkiye Ofisi tarafından hazırlanan Covid-19’un kadınlar üzerindeki sosyal ve ekonomik etkilerini aktaran bilgilendirici içerikleri paylaşarak toplumsal farkındalığı artırmayı amaçlıyor.
Dünyanın yaşadığı sürecin sadece bir sağlık tehdidiyle sınırlı olmadığına dikkat çekilen çalışmada, Covid-19’un toplumun tüm kesimleri ve ekonomiler için tehdit oluşturduğu belirtiliyor. Bununla birlikte, bu süreçten en çok etkilenen kesimin ücretli ya da ücretsiz tüm bakım işlerinin merkezinde olan kadınların yer aldığına vurgu yapılıyor.
Kadın ve erkekleri farklı şekilde etkileyen Covid-19 gibi salgın hastalıkların, toplumda kadın ve kız çocuklarına yönelik mevcut eşitsizlikleri artırırken, engelliler, yoksullar gibi kırılgan gruplara yönelik dolaylı ve doğrudan ayrımcılıkları daha görünür hale getirdiğine dikkat çekiliyor. Buna göre, ülkemizin özellikle içinde bulunduğu dönemde büyük özveriyle çalışan doktorların % 50’sini, hemşirelerin % 70’ini, ebelerin tamamını, dünyada ise sağlık ve sosyal hizmet sektörlerinde çalışanların % 70’ini kadınlar oluşturuyor. Çalışmada, kadınların ev ve bakım işlerini erkeklere oranla 3 kat daha fazla üstlenmiş durumda olduğu bu rakamın Türkiye’de 5 kata kadar ulaştığı kaydediliyor.