Kategori : NATURAL GAS ENERGY NEWS, ENERGY AGENDA NEWS, OIL & FUEL SECTOR NEWS - Tarih : 23 August 2019
Uç (ekstrem) sıcak hava dalgası Avrupa’da pek çok ülkeyi etkisi altına alırken mevsim normallerinin üzerinde seyreden bir coğrafyada Doğu Akdeniz’de sular kaynıyor zira bölgedeki sondaj faaliyetleri; hidrokarbon kaynaklarınının içinde çıkması muhtemel, gazın hangi güzergâh üzerinden, nasıl ve ne şekilde taşınacağı gibi meseleler bölgenin güvenlik ortamını ve jeopolitiğine etki etmekte. Yıllarca kısık ateşte az suda pişirilen nasıl oldu da böye harlı l ateşte pişirilmeye başladı daha önce Eneri Gazetesi’nde yayımlanan çeşitli makalelerimde bunu konu olarak ele almıştım.
23 Temmuz’da (2019) Milli Savunma Bakanlığı tarafından, Doğu Akdeniz’de vazifeli sondaj gemilerine refakat eden Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurlarına ilişkin görüntüler Twitter’dan paylaşıldığı haberi servis edildi ve haberde İnsansız hava aracından alınan görüntülere yer verilen paylaşımda, “Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız, Doğu Akdeniz’de sondaj çalışması yapan gemilerimize, havadan BAYRAKTAR TB-2 İHA, deniz karakol uçağı ve deniz helikopterleri, su üstünden fırkateyn, korvet ve hücumbotlar, su altından denizaltılar ile sürekli ve kesintisiz refakat ediyor.” ifadelerine yer verildi.
Temmuz sonunda Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ersin Tatar, Kuzey Kıbrıs Turizm İşbirliği Toplantısı ve Resepsiyonunda “45 yılın sonunda görmekteyiz ki KKTC, Türkiye’nin güvenliği için de fevkalade önemli bir devlet olarak belirmiştir. Tarih bunu asla silemez. Bundan dolayı buradan Kıbrıs’a gelip mesaj veren Yunanistan’ın Başbakanına sesleniyorum. Türk ulusu arkamızdadır. İstediğiniz kadar konuşun” şeklinde konuştu ve Osmanlı’nın Kıbrıs fethinde 70 bin şehit verdiğe de vutgu yaparak, tarih boyunca Ada’da Türk varlığının karşılaştığı sıkıntıları anlattı. Tatar, Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’de son derece güçlü bir pozisyon yakaladığının altını çizdikten sonra “Çok zahmetler çektik. Ekonomik yapıyı daha da güçlendirmek zorundayız. Anadolu’dan getirilen suyun verdiği nimetle tarımda yakalanan başarıyla KKTC devleti kendi insanına refah ve esenlik vermeye devam edecektir. Rekabet var. Komşularla mukayeseler var. Halkımızın esenliğini ve refahını artırmak için daha fazla üretmemiz lazım. Yine bu noktada ana vatandan çok şeyler bekliyoruz. Daha fazla turist ve öğrenci bekliyoruz.” şeklinde konuştu.
İçinde bulunduğumuz 2019 yılı Ağustos ayı ilk haftası Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki doğalgaz çalışmalarını Birleşmiş Milletler’e (BM) şikayet etti. Kıbrıs’ın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçisi Andreas Mavroyannis, bu yönde BM’ye bir mektup gönderdi. Mavroyannis mektubunda, ‘Türkiye, Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’ndeki (MEB) eylemleriyle BM tüzüğü ve uluslararası hukuk kurallarını çiğnemekte ısrar ediyor. Böylece bölgedeki barış ve istikrarı olumsuz etkiliyor. Uluslararası sivil havacılık uçuşları tehlikeye atılıyor. Ve barış sürecinin gerçekleşmesi için olumlu ortam yaratılması engellenmekte ” şeklinde değerlendirirken mezkur Mektupta, ‘bölgede uçuş gerçekleştiren sivil ve askeri uçakların, telsiz yoluyla Türkiye tarafından sürekli rahatsız edildikleri’ de öne sürüldü. Kıbrıslı Büyükelçi mektubuna, “Türk ticari uçakları Ercan Havalimanı’nı kullanmaya devam ediyor” notu da düştü.
Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Yunanistan, İsraiil Lübnan, Suriye ve Libya hali hazırda Doğu Akdeniz‘de aktif politika yürütmekteler GKRY’nin Doğu Akdeniz’de tek taraflı olarak ilan ettiği kendi münhasır ekonomik bölgeside (MEB) 13 parselden oluşuyor. Kuzeyde sırasıyla 1. 2. ve 3. parsel, ortada 4. 5. 6. 7. 8. 9. ve 13. parsel ve güneyde ise 10. 11. ve 12’inci parselde yer almakta. Mezkur bölgede enerji arama yetkisi verdiği firmalar arasında Fransız TOTAL, İtalyan ENI, Amerikan Noble Energy, Amerikan ExxonMobil, İsrailli Delek, Hollandalı Royal Dutch Shell ve ExxonMobil’le ortağı Katar Petrol Şirketi gibi dünya enerji piyasasının dev aktörleri mevcut.
2019 senesi itibarıyla ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi verileri, Doğu Akdeniz‘in Levant adı verilen ve Suriye kıyılarını da içinde barındıran bölgesinde yaklaşık 3,5 trilyon metreküp doğalgaz ve 1,7 milyar varil civarında petrol rezervi bulunduğunu kaydetmektedir.
Bölge, GKRY tarafından tek taraflı olarak ilan edilen sözde 13 parselden oluşuyor.
Kuzeyde sırasıyla 1. 2. ve 3. parsel, ortada 4. 5. 6. 7. 8. 9. ve 13. parsel ve güneyde ise 10. 11. ve 12. parsel yer almakta.
İran’a ait bir petrol tankerinin 4 Temmuz’da İngiliz donanması tarafından durdurulması sonrası iki ülke karşılıklı sert açıklamalarda bulundu. İngiltere’ye bağlı olan İspanya’nın güneyindeki Cebelitarık özerk yönetimi İran tankerinin Avrupa Birliği’nin (AB) Suriye’ye uyguladığı ambargoları ihlal ettiği gerekçesiyle alıkonulduğunu açıklamıştı. Birleşik Arap Emirlikleri’nin Fuceyra Limanı’ndan yola çıkan Stena Impero isimli tanker ise 18 Temmuz’da İran Devrim Muhafızları tarafından alıkondu. Tahran yönetimi, tankerin uluslararası denizcilik kurallarına uymadığı gerekçesiyle” İran kara sularına çekildiği duyurdu. Cebelitarık ve Hürmüz Boğazı’ndaki yakın dönem gelişmeler suları ısıtan küresel ve bölgesel gelişimler idi bunlar Fakat suların aşırı sıcak hale gelmis bir başka deniz daha vardı . O’nun adı ‘Doğu Akdeniz’
Bu makale Doğu Akdeniz’de yakın dönem gelişmelere enerji özelinde ışık tutarken konu özelinde kendisine Türkiye’nin kendisine karşı yönlendirilen haksız her türlü girişim ve harekete karşı dirayetli, boyun eğmeyen kararlı tutum sergilemesine bu doğrultudaki eylemlerini de ortaya koymayı gaye edinmiştir. İlaveten gelecekteki analiz makalelere tarihsel kayıtlarla notlar düşmeyi amaçlamaktadır.
Gerek bölgesel gerekse küresel anlamda jeopolitik açıdan geride bıraktığımız 2019 yılı Temmuz ayının ikinci haftasının dünya basınında manşetlere taşınan en önemli gelişmelerinden biri Türkiye’nin hava ve füze savunma ihtiyacının karşılanmasına yönelik S-400 Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi‘nin 11 Nisan 2017’de Başkanlık ile Rosoboronexport/Rusya Federasyonu arasında i imzalanan Tedarik sözleşmesine binaen 3 parti halide gerçekleşecek teslimatına dair birinci grup malzemelerinin Mürted Hava Meydanı’na intikal etmesiydi. Aynı tarihlerde Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin petrol – doğalgaz arama sondaj faaliyetlerine başta küresel güçleri ve üyesi olduğu AB’yi arkasına almış olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Yunanistan ve dahi AB’den olmak üzere tazyik politikasının da hız kesmeden devam ettiği, Türkiye’ye derhal sondaj çalışmalarını durdurma çağrısında bulunarak efelenenlerin seslerini yükseltmeye devam ettiği bir zamandaydık. “Münhasır Ekonomik Bölge” sınırları retoriğinden de aldığı güçle Avrupa’nı şımarık çocuğu ruhsat sahası ve kıta sahanlıklarında yaramazlıklarına devam ediyordu. Sözkonusu sondaj faaliyetlerini “yasadışı, Güney Kıbrıs’ın egemenliğinin ihlali” olarak niteleyen AB cephesinin yaptırımları içeren taslağı da e görüşmeye açtığı bir hafta idi. Diğer yandan PKK terör örgütüne karşı Irak’ın kuzeyinde “Pençe-1 ve Pençe-2 Harekatları“nın da muvaffakiyetle yürütüldüğü bir döneme denk geliyordu bu gelişmeler.
Haftanın sonu ise daha enterasndı zira Rum Fileleftheros gazetesi, Baf açıklarında görev yapan Fatih sondaj gemisinin 170 milyar metreküp doğalgaz rezervi keşfettiğini öne sürmekteydi.
Fileleftheros gazetesi AB kaynaklarına dayandırarak servis ettiği haberde, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz sondaj çalışmaları yürüten Fatih sondaj gemisinin Baf açıklarında 170 milyar metreküp doğalgaz rezervi keşfettiğini yazmaktaydı. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin KKTC’nin Akdeniz’deki hidrokarbonun kullanımıyla ilgili sunduğu ‘doğalgaz komitesi’ teklifini kabul etmediğini bildirildiği 16 Temmuza gelindiğinde Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanlarının katılımıyla Brüksel’de tertiplenen Dış İlişkiler Konseyi toplantısının ardından yapılan yazılı açıklamada, Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarına ilişkin Türkiye’ye karşı fon kesintisi, üst düzey toplantıların şimdilik yapılmaması ve Avrupa Birliği’nin finans kurumu olan Avrupa Yatırım Bankası’nın Türkiye’ye yönelik mali yardım şartlarını yeniden gözden geçirmeye davet edilmesini içeren yaptırımların onaylandığı bildirirken Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’de, Akdeniz’deki arama ve sondaj faaliyetlerine ““Fatih ve Yavuz Sondaj gemilerimiz ve Barbaros Hayreddin Paşa Sismik Arama gemimizle bölgede sürdürdüğümüz faaliyetlerimize şimdi dördüncü gemimizi de dâhil ediyoruz. “şeklinde konuşarak ve Ağustos 2017’den bu yana Karadeniz ve Marmara’da sismik araştırmalarını sürdüren MTA Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimizi kastederek gemi sayısının 4’e çıkacağını bildirdi.
Türkiye’nin sondaj gemilerini Kıbrıs açıklarına göndermesi ve geminin Kuzey Kıbrıs’ın ruhsat verdiği bölgelerde doğalgaz aramalarına başlaması baştan bu yana GKRY Yunanistan, AB,ABD İsrail ve ABD’nin yanı sıra 2003 senesinde Rum Kesimi ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlandırma anlaşmasını imzaladıktan sonra Doğu Akdeniz’de kilit ülke pozisyonuna geçen Mısır’ın da tepkisini çekmekteydi.Türkiye’nin Akdeniz’de sondaj çalışmalarına bir anlamda karşılık kurulan Doğu Akdeniz Gaz Forumu bakanlar seviyesinde 2. kez Doğu Akdeniz’de en uzun sahil şeridine sahip ikinci ülke olan Mısır’ın başkenti Kahire’de toplandı. Forumun ilk toplanmasının arkasındaki dinamik te bu sonda çalışmalarıydı. Türkiye’nin yalnızlaştırılmasına yönelik ittifak ve koalisyonların örneği niteliğinde bir mekanizmaydı adeta , Sözkonusu Forum, 2’nci Bakanlık Toplantısı İsrail’in de aralarında bulunduğu 7 ülkenin katılımıyla düzenlendi. Geride bıraktığımız Ocak ayında Kahire’de bir araya gelen GKRY, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin ve Mısır Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nu kurduklarını ilan etmişlerdi. AB’nin desteğini arkasına alan BD Enerji Bakanı Rick Perry, AB Komisyonu Enerji Genel Müdürü Dominique Ristori ile Fransa ve Dünya Bankasından temsilcilerin de katıldığı iDoğu Akdeniz Gaz Forumu’na Türkiye dahil edilmemesi ve Bölgede kendi başına faaliyet yürüten 7 ülkenin toplanmasını yanı sıra AB’nin de bu birliğe destek olması Türkiye’nin saf dışı tutulmak istendiğini belirgin hale getrmekte. Sözkonusu forma ilişkin “Katılımcılar, üyelerin doğal kaynaklarındaki haklarının saygınlığı için forumu, uluslararası hukuka uygun uluslararası bir örgütlenme seviyesine yükseltme taahhüdünde bulundu” ifadelerinin yer aldığı açıklamalarda bir sonraki toplantının Ocak 2020’de Kahire’de yapılması kararlaştırıldığı da duyuruldu.
Halihazırda sahada sondaj ve sismik araştırma gemileriyle çalışmalarını sürdüren ve ortak uluslararası tepkiye haksızca maruz kalan Türkiye, bölgeye savaş kemiler, denizlatılar ve hava destekleri getirmekte ve olası müdahalelelere karşı teyakkuzda beklemekte. Zaten Suriye savaşı yüzünden askeri hareketliliğin sürdüğü bölgede Doğu Akdeniz’in yeni bir çatışma sahasına dönüşmesi endişesi gündemi hayli sıcak tutmakta
28 Temmuz’da Türkiye’nin Doğu Akdeniz‘de petrol aramasından rahatsız olan Ermeni basını, Türkiye’yi hedef alan çirkin ve hakksızca bir skandal haber servis ederek Türkiye için “savaş çığırtkanı” ve “istikrar bozan” ifadelerini kullanmaya cüret etti. ‘Armenian Weekly’ isimli Ermenistan yayın organı, Kıbrıs’taki Türk varlığını hiçe sayarak, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervlerini “sömürmeye” çalıştığını iddia etti.
30 Temmuz (2019) da 6 saat 10 dakika süren Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen toplanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı sonrası yayımlanan bildiride, ”Doğu Akdeniz’deki uluslararası hukuktan kaynaklanan hak ve menfaatlerimiz ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerinin korunmasına yönelik bölge barışı ve istikrarını esas alan, iş birliğinin gelişimine katkıda bulunan, kararlı ve ilkeli tutumumuzun sürdürülmesinin hayati önem arz ettiği kaydedilmiştir” ifadeleri ana akım medyada manşetlere yerleşti.
Ve Temmuz ayının sonunda GKRY, Doğu Akdeniz’de Türkiye‘nin kıta sahanlığı içerisinde bulunan 7. Blok’ta, doğal gaz arama ve sondaj yapma konusunda Fransız Total ve İtalyan Eni şirketlerine yeşil ışık yaktı ve Rum Bakanlar Kurulu’nda konu karara bağlandı.. Zira Ada basınına göre Rum yönetimi, Türkiye’nin hak iddia ettiği 5, 6 ve 12. blokta denizaltı araştırmaları için Navtex yayımlamış ve Rum Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis de iki şirketle anlaşmanın hukuki ve teknik şartnamesinin hazırlandığını duyurmuştu. Uzmanlara göre Rum Yönetiminin aldığı mezkur karar bölge için büyük risk taşımakta . 15 Mayıs’ta GKRY ile savunma konusunda anlaşma imzalayan Fransa, ihtilaflı bölgelerde yapılacak çalışmalara Türkiye’nin müdahalesi durumunda askeri koruma sağlayacağı taahhüdünde bulunmuştu. Ada’nın güneyinde deniz üssü kuran Fransız donanmasının Türkiye’ye yönelik olası bir adımın istenmeyen bir sıcak çatışma riski doğurması endişesi de dile getirilmeye başlandı. Türkiye’nin Akdeniz’de kıta sahanlığını koruma konusunda kararlığını vurgulayan Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, “Şayet iddialar gerçeğe dönüşür ve Türkiye’nin ‘benim alanım’ dediği yerde TOTAL gemileri çalışma yapmak isterse, Fransa Donanması da eşlik etse bir şey değişmez ve ülkemiz ‘mavi vatanda’ haklarını en üst şekilde korur” dedi. GKRY yönetimi 1,4,5,6,7, sayılı parsellerde kanunsuz bir şekilde ‘kıta sahanlığı’ ilan ederek Türkiye’den pay çaldığını belirten Gürdeniz, “Bu pay çalma işlemi aslında Türkiye’nin ilan ettiği ‘Mavi Vatan’ sınırlarını delmek anlamına gelir. Eğer TOTAL, Türkiye’nin deklare ettiği hattın içinde bir delme işlemi yaparsa ülkemizin bu konuda adım atmaması ve savunma yapmaması gibi bir şey söz konusu olamaz. Ancak bu hattın dışında bir çalışma yapılır ve kazı-delme faaliyetleri icra edilirse, bunun 6 ve 10 numaralı parsellerdeki işlemlerden bir farkı olmaz ve Türkiye de buna göre davranır. Hatırlanacağı üzere Türkiye bu alanlarda yapılan çalışmalara askeri olarak müdahale etmedi. Önce ‘ikaz’ mekanizmaları çalıştırılır ardından askeri seçenekleri de içinde barındıran önleme hakkını kullanır. Burada önemli olan bu sürecin silahlı bir çatışmaya dönüşmeden yönetilebilmesidir. GKRY’nin Türkiye’yi bu şekilde kışkırtacağını düşünmüyorum” Fransa Donanması şuan için henüz bir iddia. Ancak tekrar ediyorum: Türkiye kendi alanında bu tarz bir faaliyete kim olursa izin vermez. Fransız Donanması da eşlik etse kararlılığımızda değişiklik olmaz.” şeklinde konuştu.
Ağustos ayına gelindiğinde 7. Blok’ta Fransız ve İtalyanlar ile gaz arama anlaşması imzalaması yetmezmiş gibi GKRY daha da ileriye giderek, bu defa Avustralya merkezli CSnet International’a bağlı “PSV Highland Navigator” gemisine yetki verdi. uluslararası hukuktan doğan haklarını sonuna kadar savunma konusundaki kararlılığını bir kez daha sürdüren ve oldu “bitti”lere pabuç bırakmayacağını gösteren Türkiye yayımladığı iki Navtex ile bölgeye yönelecek tüm deniz araçlarını uyardı. Türkiye, Doğu Akdeniz’de Rumların hukuksuz adımlarına izin vermeyeceğini açıkladı.
Gelişmelerin Öncesinde de yine Temmuz ayında AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Parti ortak bildirisinde; “Doğu Akdeniz Bizler Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan siyasi partiler olarak Doğu Akdeniz bölgesi hidrokarbon kaynaklarının paylaşımı konusunda, bir oldu-bittiye getirerek Kıbrıs Türk’ünün ve Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası hukuk temelindeki meşru hak ve çıkarlarını görmezlikten gelme, yok sayma, hesaba katmama yönündeki tüm girişimleri, hesapları şiddetle telin ediyor, bu yönde siyaset yürüten çevrelerin politikalarına her hal ve şartta karşı olduğumuzu en açık ifade ile ortaya koyuyoruz Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon çalışmalarının ‘doğru ve yerinde’ bulunduğu belirtilen açıklamada “Türkiye’nin ve KKTC’nin, hiçbir baskıya boyun eğmeksizin uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru haklarını koruyacak kudrete sahip olduğu bilinmelidir” şeklindeki ifadelere yer verildi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, yine Temmuz ayının (2019) ikinci yarısındaki Gemi Kurtaran Römorkörü Kıbrıs Türk Kıyı Emniyeti’ne Görevlendirilmesi Töreni’nde açıklamalarda bulundu. Seyir emniyetini artırma ve denizleri her türlü olumsuzluktan koruma kapasitesine sahip römorkörün Türk bayrağıyla Akdeniz’de hayırlı görevler ifa edeceğini aktaran Oktay, “Bizim için her karış toprağımız kıymetli olduğu kadar denizlerimizin her bir damlası da kıymetli ve vazgeçilmezdir. Gemi Kurtaran Römorkörü bugünden itibaren Akdeniz’de oluşacak muhtemel deniz kazalarına müdahale edecek ve deniz kirliliğinin önlenmesine katkı sağlayacaktır. Bölgemizde yaşanan gelişmeler ve deniz yetki alanlarında son dönemde hızla değişen güvenlik denklemi, Deniz Kuvvetlerimizin caydırıcı gücünü daha ileri seviyelere taşımamızı gerekli kılmıştır. Milli maksatlarla Doğu Akdeniz’de bulunan araştırma gemilerimize ve sondaj platformlarımıza her türlü koruma, destek ve refakat faaliyetleri çelikten irademizle sürdürülmektedir. Türk denizcileri, Ege’de ve Doğu Akdeniz’de ülkemizin ve KKTC’nin haklarının güvencesi, uluslararası garanti ve ittifak antlaşmaları kapsamında barış ve güvenliğin teminatıdır. Türkiye olarak her zaman Doğu Akdeniz’in bir barış denizi haline gelmesini, bunun için de doğal kaynakların adil bir şekilde çıkartılması ve paylaşılması gerektiğini her zaman savunduk, savunmaya da devam ediyoruz. Türkiye’yi Antalya Körfezi’yle sınırlamaya niyetlenenler bilmelidir ki kıta sahanlığımızda arama ve çıkarma faaliyetlerimizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Ülkemiz hem kendi haklarını hem de Kıbrıslı Türklerin haklarını bundan önce olduğu gibi bundan sonra da en güçlü şekilde korumaya devam edecektir.” şeklinde konuştu.
Temmuz 2017 de Nikos Anastasiades ve Mustafa Akıncı’nın o yıl gerçekleşen Crans-Montana görüşmeleri esnasında kaleme aldığım “Kibris Müzakereleri Ekseninde, Doğu Akdeniz’de Enerji Boyutuna Bakiş” başlıklı makalemde 24 Temmuz 2014 ‘te GKRY lideri Anastasiadis, müzakere masasını, asabi i tavırlar sergilemesinin ardından görüşme henüz bitmeden terk ettiğine ve ertesi gün KKTC Dışişleri Bakanı Özdil Nami, ‘Rum tarafının tavrı nedeniyle müzakere sürecinin tıkandığını’ duyurmasından bahsetmiştim. Ne var ki çözüm süreçlerinde Annan Planı dahil her nevi çözümü hie sayan rinsan zihni bazen balık hafızalı olmaya meylediyor.
İçinde bulunduğumuz 2019 yılı Mayıs ayı sonunda Enerji Gazetesi temsilcisi ve kıdemli editör yazarı olarak bizzat katıldığım 25. si “Enerjide Dönüşüm ve Değişim” temasıyla İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı kapsamında enerji sektörü temsilcileri ile bir araya gelen konuklardan biri de “Enerji Tarihi ve Savaşları” başlığı altında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Danışmanı Barış Sanlı’nın sorularını yanıtlayan Doğu Akdeniz ve Kıbrıs açıklarındaki gaz yataklarından Azerbaycan ile enerji alanındaki yakın ilişkiye, nükleer enerjiden rüzgar güllerine kadar pek çok farklı konuya temas eden tarihçi ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı idi. Özellikle Kuzey Kıbrıs’ın gaz yatakları açısından itinalı bir şekilde değerlendirilmesi gerektiği uyarısında bulunan Prof. Dr. Ortaylı, “Akdeniz’in en verimli bölümü Doğu Akdeniz’dir ve buranın nasıl verimli bir bölge olduğunu bilmeden şansımızı kendimiz yarattık. Bu bölgenin en verimli ovası olan Çukurova ve bölgesine tarih boyunca yatırımlar yapılmış. 2 milyar dolar ihracat hacmi bulunmasına rağmen ne yazık ki şu an kullanılamıyor. Tek şansımız Kuzey Kıbrıs’ın elde olması. Sanıyorum bu gaz yatakları Kuzey Kıbrıs’a kadar uzanmakta. Dünya enerji mevzunda ham petrolden gaza doğru yönelmekte. Şu anda bu Katar’da var. Bu nedenle Katar’la ittifak içinde bulunmamız çok iyi. Doğu Akdeniz bereketli bir bölge ve buna sahip çıkmamız lazım” şeklimde değerlendirmelerde bulunmuştu.
Doğu Akdeniz Gaz Forumu
Mısır Petrol ve Madencilik Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, DAGF’ın 2’nci Bakanlık Toplantısı İsrail, İtalya, Yunanistan, Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Filistin yönetiminin Enerji Bakanlarının yanı sıra Ürdün Enerji Bakanı temsilcisinin katılımıyla Kahire’de gerçekleşti. Açıklamada, toplantıya ABD Enerji Bakanı Rick Perry, AB Komisyonu Enerji Genel Müdürü Dominique Ristori ile Fransa ve Dünya Bankasından temsilcilerin de katıldığının yanısıra Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığını dışlayan grupta yer alan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Enerji Bakanı Kıbrıs gazının 2024-2025 yılları arasında Mısır’a ulaşacağını tahmin ettiklerini söylediği ifadelerine yer verildi. İlaveten, “Katılımcılar, üyelerin doğal kaynaklarındaki haklarının saygınlığı için forumu, uluslararası hukuka uygun uluslararası bir örgütlenme seviyesine yükseltme taahhüdünde bulundu” ifadeleri kullanılan açıklamada, bir sonraki toplantının Ocak 2020’de Kahire’de yapılması kararlaştırıldı. Mısır Petrol ve Madencilik Bakanlığı, geçen ocak ayında yaptığı yazılı açıklamada, Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nun kurulması için bölgedeki 7 ülkenin anlaşmaya vardığını duyurmuştu. Mısır, GKRY, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin’in içinde yer alacağı forumun ana hedeflerinin, arz ve talebi sağlayarak üye ülkelerin çıkarlarına hizmet edecek bölgesel bir gaz piyasasının kurulması olduğuna işaret edilen açıklamada, Doğu Akdeniz’deki üretici, tüketici ya da geçiş ülkelerinden herhangi birinin foruma daha sonra da üye olabileceği vurgulanmıştı. Bu ara Türkiye, Mısır ile ikili ilişkilerini geliştirerek, bir Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlandırma anlaşması imzalamayı dış politikada öncelik olarak belirlemesinin nedeni Türkiye’ye göre, söz konusu MEB sınırlandırma anlaşması imzalanmadan yapılan diğer ikili anlaşmalar, uluslararası hukuka ve onun temel prensiplerinden olan hakkaniyet ilkesine aykırıydı. Haziran ayında (2019) “casusluk” suçlamasıyla yargılandığı mahkeme salonunda hayatını kaybeden ve 6 yıl önce askeri darbeyle iktidardan uzaklaştırılan Muhammed Mursi’nin 2012’de ülke tarihinde demokratik yollarla göreve gelen ilk Cumhurbaşkanı olarak iktidara gelmesiyle birlikte Mısır-Türkiye yakınlaşması başladı. Doğu Akdeniz’de her yıl dönüşümlü olarak bir ülkenin ev sahipliğinde yapılan deniz tatbikatları ile Yunanistan ve GKRY’ne, bölgede Mısır-Türkiye’nin içerisinde yer almadığı bir oluşumun sonuca ulaşamayacağı mesajı verilmeye çalışıldı. Ancak, 2013 yılında 2012 yılından itibaren doğalgaz ithal etmeye başlamış olan Mısır’da Sisi’nin yönetimi devralmasıyla ikili ilişkilerdeki iyimser bahar havası yerini kışa bırakmaya başladı zira askeri ve diplomatik ilişkiler askıya alınmıştı. Mısır doğalgaz ithal etmeye başlamıştı ama 2015 senesinde Zohr sahasında bulunan 850 milyar metre küp (bcm)’lik doğalgaz rezervi, yıllık 30 bcm’lik üretim kapasitesi ile O’na uluslararası bir aktör olma şansını verdi. Yıllık üretim kapasitesi 19 bcm olan Idku ve Damietta LNG terminalleri tekrar faal hale geldi. 2018 senesinde yürürlüğe giren doğalgaz(DG) piyasası düzenleme kanunu ile özel sektöre doğrudan gaz ithal etme yetkisi verilerek Mısır’ın DG dağıtım merkezi olma yolunda önemli bir adım atıldı. Ve İsrail ile imzalanan 15 milyar dolarlık anlaşmaya göre İsrail Mısır’a 10 yıl süre ile yıllık 7 bcm doğalgaz satacak; Gelecek gazın bir kısmı iç piyasada kullanılacak, kalanı ise LNG olarak ihraç olarak edilecek. Türkiye, Doğu Akdeniz’de daha evvelinden Mısır ile yaşadığı sürecin bir benzerni de İsrail ile de yaşamıştı. ABD-İsrail-Türkiye arasında askeri alanda başlatılan ve Doğu Akdeniz’de her yıl yapılan “Reliant Mermaid -Güvenilir Deniz Kızı Tatbikatı” ile şekillenen yakın iş birliği, Mavi Marmara olayının yaşandığı 2010 yılına kadar devam etti. İsrail için Türkiye, 320 bcm kapasiteli Tamar ve 640 bcm kapasiteli Leviathan sahalarından çıkarılacak doğalgaz için hem bir pazar hem de Avrupa piyasasına çıkış noktası idi. Ancak iki ülke arasındaki diplomatik ve askeri ilişkilerin askıya alınması bu seçeneği zora soktu. İsrail, Güney Kıbrıs ile MEB sınırlandırma anlaşması imzaladı.[i]
Yüksek vergiler, işsizlik gibi ekonomik sorunlar, göçmen akını, yüksek vergiler, işsizlik ve Kuzey Makedonya krizinin de aralarında bulunduğu meselelerden ötürü iktidar partisine tepkili seçmenlerin de durumunun zorladığı istifa çağrılarına istinaden. Yunanistan 7 Temmuz’da (2019) Başbakan Aleksis Çipras’ın talebiyle erken genel seçime gitti ve iktidar değişti ve Yeni Demokrasi Partisi tek başına iktidara geldi. Çiçeği burnunda Dışişleri Bakanı Nikos Dendias çalışmaya başlar başlamaz “Türkiye Doğu Akdeniz’in yaramaz çocuğu olmayı bırakıp ciddi anlamda bir oyuncu olmalı” açıklamasında bulunmasına karşılk Türkiye de şöyle bir açıklama yaptı: “Avrupa’nın şımarık çocuğu’ unvanı esasen Yunanistan’a aittir. Avrupa’nın yaramaz ,haylaz çocuğu ise, uluslararası hukuka aykırı bir şekilde AB üyesi olan ve Yunanistan’la birlikte yıllardır Doğu Akdeniz’i istikrarsızlığa sürükleyen Güney Kıbrıs Rum Yönetimidir.”
AVRUPA BİRLİĞİ (AB)
Yukarıda giriş bölümünde değindiğimiz Rum Fileleftheros gazetesi, Baf açıklarında görev yapan Fatih sondaj gemisinin 170 milyar metreküp doğalgaz rezervi keşfettiğini öne sürmesi ve AB kaynaklarına dayandırarak servis ettiği haberde, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz sondaj çalışmaları yürüten Fatih sondaj gemisinin Baf açıklarında 170 milyar metreküp doğalgaz rezervi keşfettiğinin kaleme alınmasına bianen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin KKTC’nin Akdeniz’deki hidrokarbonun kullanımıyla ilgili sunduğu ‘doğalgaz komitesi’ teklifini kabul etmediğini bildirildiği 16 Temmuz’da Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanlarının katılımıyla Brüksel’de tertiplenen Dış İlişkiler Konseyi toplantısının ardından yapılan yazılı açıklamada, Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarına ilişkin Türkiye’ye karşı fon kesintisi, üst düzey toplantıların şimdilik yapılmaması ve Avrupa Birliği’nin finans kurumu olan Avrupa Yatırım Bankası’nın Türkiye’ye yönelik mali yardım şartlarını yeniden gözden geçirmeye davet edilmesini içeren yaptırımların onaylandığı bildirirken Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’de, Akdeniz’deki arama ve sondaj faaliyetlerine “Fatih ve Yavuz Sondaj gemilerimiz ve Barbaros Hayreddin Paşa Sismik Arama gemimizle bölgede sürdürdüğümüz faaliyetlerimize şimdi dördüncü gemimizi de dâhil ediyoruz.” şeklinde konuşarak ve Ağustos 2017’den bu yana Karadeniz ve Marmara’da sismik araştırmalarını sürdüren MTA Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimizi kastederek gemi sayısının 4’e çıkacağını bildirmesi hususlarına dair bazı konulara hatırlatma yapmak açısından KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın 16 Temmuzda açıklanan önerisinde hidrokarbon konusunun gerginlik ve çatışma alanı olmaktan çıkarılıp verimli bir işbirliği alanına dönüştürülmesinin amaçlandığı belirtilmişti. Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nicos Anastasiadis’in müsteşarı Vassilis Palmas, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti liderinin teklifi, Kıbrıs sorununun özünden ve uygulanabilir ve işlevsel bir çözüme yönelik önemli müzakerelerin derhal yeniden başlatılması ihtiyacından uzaklaştırdığı için kabul edilemez” dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, KKTC’nin sunduğu işbirliği teklifinin kabul edilmemesi halinde ada etrafındaki faaliyetlerin kararlılıkla sürdürüleceğini söylemişti. Öncelikli hedefi, Avrupa Birliği’nin dengeli gelişimine katkıda bulunmak olan Avrupa Yatırım Bankası’nın temel görevini oluşturan alanlara baktğımızda, Trans-Avrupa ulaşım ve telekomünikasyon ağlarının geliştirilmesine, çevrenin korunmasına, enerji kaynaklarının sürdürülebilirliğinin sağlanmasına ve Avrupa sanayinin ve KOBİ’lerinin uluslararası düzeyde rekabet gücünün arttırılmasına yönelik finansman kredisinin sağlanmasını görmekteyiz. İlaveten Banka ayrıca, Avrupa Birliği’ne üye olmayan üçüncü devletlerdeki uygun projelerin kredi yoluyla desteklenmesi aracılığıyla Birliğin üye olmayan devletlere yönelik işbirliği politikalarının hayata geçirilmesine yardımcı olmaktadır.[ii]
Bakan Dönmez açıklamasında Türkiye’nin bölgedeki egemenlik haklarını yok sayacak her nevi girişime karşı gerekli tedbirleri almaya devam edeceklerini kaydederken “Türkiye, Doğu Akdeniz’deki arama ve sondaj faaliyetlerine aynı azim ve kararlılıkla devam ediyor. Hem kendi kıta sahanlığımızda hem de KKTC’nin Türkiye Petrolleri’ne verdiği ruhsat alanlarında çalışmalarımızı aralıksız sürdüreceğiz. Arama ve sondaj gemilerimiz bölgedeki bütün operasyonlarını planlandığı şekilde yürütüyor ve yürütmeye devam edecek. Türkiye bölgedeki kaynakları arama, üretme ve uluslararası pazarlara iletme kabiliyet ve gücüne sahiptir. Ağustos 2017’den bu yana Karadeniz ve Marmara’da sismik araştırmalarını sürdüren MTA Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimiz de Marmara’daki çalışmalarının hemen ardından Akdeniz’deki sismik araştırmalarını yapmak üzere bölgeye gönderilecek. Öte yandan, Türkiye’nin bölgedeki egemenlik haklarını yok sayacak her türlü girişim karşısında ilgili Bakanlıklarımızla beraber koordinasyon içerisinde gerekli tedbirleri almaya da devam edeceğiz” şeklinde ifadelerde bulunmuştu.
TPAO’nın ilk sondaj gemisi Güney Kore yapımı Deepsea Metro-2 isimli gemi, 2018 yılı başında Türkiye’ye ulaşmıştı. Fatih adı verilen gemi sondaj çalışmalarına Antalya’nın Alanya ilçesi açıklarında başlamış ve ardından Akdeniz’e gönderilmişti. Mevcut durumda Kıbrıs sularında ikinci sondajına Finike-1 aldı sahada devam eden Fatih Sondaj Gemisi’nin Temmuz sonu gibi hedeflenen derinliğe ulaşarak çalışmasını tamamlaması beklenmekteydi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Yunanistan’ın yabancı dev enerji şirketleriyle birlikte Doğu Akdeniz’deki hamlelerine Ankara, KKTC’den yükselen tepkilere sessiz kalan Avrupa Birliği (AB), Türkiye’nin de bölgede sondaj faaliyetlerine başlamasına yönelik karşı söyleminde yaptırım tehdidini masada tutuyor.Türkiye’nin Kıbrıs açıklarındaki petrol-doğalgaz arama/sondaj faaliyetlerini “yasadışı, Güney Kıbrıs’ın egemenliğinin ihlali” olarak niteleyen AB cephesinin yaptırımları içeren taslağı dün itibarıyla görüşmeye açtığı, nihai kararını gelecek pazartesi günü birlik üyesi ülkelerin dışişleri bakanları toplantısında verebileceğine işaret ediliyor.
Reuters ajansının haberinde taslak metinde, sondaj faaliyetlerinden vazgeçilmemesi halinde Türkiye ile AB arasında yürütülen Kapsamlı Hava Taşımacılık Anlaşması müzakerelerinin durdurulması, Ankara ile üst düzey temasların askıya alınmasının da yer aldığı iddia edildi.
Tüm bunlar oladursun 17 Temmuz da Doğu Akdeniz için Türkiye’den yeni hamle! başlıkları ile Türkiye, Azerbaycan, Romanya’yı kastederek 3 ülke güçlerini birleştiriyor şeklinde manşetleriyle dikkat çeken ana akım medya Türkiye’den kıta Avrupa’sında olası yeni iş birliklerine ve girişimlere işaret ediyorlar ve bu bağlamda “Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği’nin Romanya’da düzenleyeceği enerji konferansında Türkiye ve Azerbaycan etkisi dikkati çekiyor. Buna göre Türkiye ve Azerbaycan’ın diyaloğu, Romanya ile geliştirilecek süreçte de etkin olabilir ve bu üç ülke yakın dönemde çok önemli icraatlara birlikte imza atabilir” şeklinde haberleri yayın organlarına taşıyorlardı.
Kısa adı EED olan Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu ise Türkiye’nin birlikle yaşadığı sıkıntıları proaktif bir siyaset yürüterek, ikili diyaloglarla aşabileceğinin altını çizerken ve konuya ilişkin Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği’nin (IAEE) Romanya’da düzenleyeceği Güneydoğu Avrupa Konferansı’nın bu süreç için ‘anahtar rol’ üstlenebileceğini kaydettiği konuşmasında Kumbaroğlu, “Romanya’da böyle bir etkinlik düzenlenmesi çok önemli. Türkiye’nin AB ile sıkıntılar yaşadığı bir süreçte AB Dönem Başkanı Romanya’da atılacak adımlar ülkemizin işbirlikçi yaklaşımı için kritik bir virajın dönülmesini beraberinde getirebilir. Bu konferansta ‘enerji birliği’ ve yeni teknolojiler masaya yatırılacak. Romanya Parlamentosu Enerji Komisyonu Başkanı Iulian Iancu, Enerji Bakanlığı Müsteşarı Doru Visan, Nükleer Enerji Ajansı Başkanı Horia Grama, Eski Enerji Bakanı Victor Grigorescu gibi kamudan ve özel sektörden birçok tanınmış ismin konuşmacı olduğu konferans 5-6 Eylül 2019 tarihlerinde Bükreş’te gerçekleştirilecek” ifadelerine yer veriyordu. [iii]
https://boun.academia.edu/CigdemYorgancoglu adresinde “ KIBRIS MÜZAKERELERİ EKSENİNDE, DOĞU AKDENİZ’DE ENERJİ BOYUTUNA BAKIŞ “Yavru Vatanda Kuvvet Çarpanı Enerji” By Çiğdem Yorgancıoğlu” adresinden erişilebilir.
Gemi Kurtaran Römorkörü KKTC Görevlendirme Töreni
21 Temmuzda (2019) Anaakım medya, KKTC Başbakanı Ersin Tatar, Gemi Kurtaran Römorkörü Kıbrıs Türk Kıyı Emniyeti’ne Görevlendirilmesi Töreni’nde konuşmasına ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın açıklamalarına dikkat çekti. Oktay, “Türkiye‘yi Antalya Körfezi’yle sınırlamaya niyetlenenler bilmelidir ki kıta sahanlığımızda arama ve çıkarma faaliyetlerimizi kararlılıkla sürdüreceğiz.” Şeklinde konuşmaktaydı ve sözkonusu Gemi Kurtaran Römorkörü Kıbrıs Türk Kıyı Emniyeti’ne Görevlendirilmesi Töreni’nde yaptığı ve Türkiye‘nin karasularında ve uluslararası sularda yardım çağrısında bulunan her bir deniz taşıtına zaman kaybetmeden ve milliyet farkı gözetmeksizin yardımda bulunan Kıyı Emniyeti ekiplerine şükranlarını sunduğu konuşmada, römorkörün KKTC‘ye hayırlı olmasını dilemekteydi. Konuşmasında “Seyir emniyetini artırma ve denizleri her türlü olumsuzluktan koruma kapasitesine sahip römorkörün Türk bayrağıyla Akdeniz’de hayırlı görevler ifa edeceğini aktaran Oktay, “Bizim için her karış toprağımız kıymetli olduğu kadar denizlerimizin her bir damlası da kıymetli ve vazgeçilmezdir. Gemi Kurtaran Römorkörü bugünden itibaren Akdeniz’de oluşacak muhtemel deniz kazalarına müdahale edecek ve deniz kirliliğinin önlenmesine katkı sağlayacaktır.” ifadelerini kullanmaktaydı.
Sonuç olarak; her an bir çatışma sahasına dönüşmesi endişesi taşınan mezkur bölgede yani Doğu Akdeniz’de yakın dönem gelişmeler karşısında Türkiye’nin mezkur bölgedeki egemenlik haklarını hiçe sayan mentalite ve her nevi girişime karşı gerekli tedbirler sürerken Türkiye, Doğu Akdeniz’de kendi kıta sahanlığımızda hem de KKTC’nin Türkiye Petrolleri’ne verdiği ruhsat alanlarında arama ve sondaj faaliyetlerine kesintisiz şekilde sürdürmek konusunda da azim ve kararlılğına devam edecektir. Bölgede Türkiye’nin yalnızlaştırılmasına yönelik her türlü çabayı da sonuçsuz bırakabilecek dirayetini sürdürme konusunda da benzer bir azim ve kararlılıkta olmayı benimseyen Türkiye için, bu kıyasıya rekabet zemininde ayağını kaydırma azmindeki haksız her nevi işbirlikteliğinin gayretlerinin sonuçsuz kalması ise temennimiz…
Çiğdem Yorgancıoğlu – Energy Contracts Expert / Forensic Person / ‘Enerji Gazetesi’ Author – cigdem.yorgancioglu@enerjigazetesi.ist – http://www.cigdemyorgancioglu.org/
[i] Navaltoday.com— Israel-hosted exercise Reliant Mermaid 2018 comes to an end–Sailors aboard the US Navy’s Arleigh Burke-class guided-missile destroyer USS Carney (DDG 64) concluded participation in exercise Reliant Mermaid 2018, a maritime search and rescue and anti-terrorism force protection exercise on August 8, 2018.
Navaltoday.com— Israel-hosted exercise Reliant Mermaid 2018 comes to an end–Sailors aboard the US Navy’s Arleigh Burke-class guided-missile destroyer USS Carney (DDG 64) concluded participation in exercise Reliant Mermaid 2018, a maritime search and rescue and anti-terrorism force protection exercise on August 8, 2018.
Kaynakça:
https://navaltoday.com/2018/08/14/military-drill-reliant-mermaid-2018-comes-to-an-end/
[1] https://www.eib.org/en/index.htm
[1] .Çiğdem YORGANCIOĞLU http://www.cigdemyorgancioglu.org/article/115/kibris-muzakereleri-ekseninde-dogu-akdenizde-enerji-boyutuna-bakis