Kategori : ENERGY AGENDA NEWS - Tarih : 03 January 2020
Finansman deyince, ilk akla gelen banka kredisi olur. Bir çok alternatif finansman çeşidi ve bunları sağlayan çeşitli kuruluşlar olsa da, genel olarak kredi veya finansmanla ilişkilendirilen finansal kuruluşlar, Bankalardır. Ticaret (Mevduat) Bankaları, yani sermayelerinin yanısıra mevduat toplayarak, bunları kredi olarak plase eden, ve temel olarak mevduata ödenen faiz ve kredi faizi arasındaki farktan kazanç sağlayan kuruluşlardır. Kredi, üç temel banka ürün sınıfı içinde yer almaktadır. Bu temel banka ürün sınıfları; mevduat, kredi ve operasyonel işlemlerdir. Çevremizde sıkça rastlanan banka şubeleri, genelde bu tür (Ticari Bankalara) finansal kuruluşlara aittir. Doğal olarak, hem ekonominin pratikte döndüğü piyasaların ve bu piyasalarda faaliyet gösteren ticari kuruluşların vazgeçilmez destekçileridirler.
Ticari Bankalar, başta daha genel bankacılık yapmaktayken, dönemin/günün koşullarına uyarak, zaman zaman farklı segmentlerde uzmanlaşmaya giderek, niş hizmetler sağlamaktadırlar. Örneğin, 2000’li yıllara yaklaşırken, bankalar KOBİ Bankacılığı adı altında birimler kurmuş, hizmetlerini Kurumsal, Ticari, KOBİ ve Bireysel Bankacılık birimleri ile çeşitlendirmişlerdir. Daha sonra, bireysel bankacılık hizmetlerini, Özel Bankacılık kanalını da ekleyerek, üst gelir seviyesindeki müşteri potansiyelini kendilerine mal etme yarışına girmişlerdir.
Yukarıda sözü edilen, müşteri büyüklüğü ve gelir seviyelerine göre oluşturdukları hizmet kanallarının yanı sıra, sonraki kıylarda Tarım Bankacılığı birimleri ile, yatay kanallar oluşturmuşlar ve bu sayede, büyüklüğe göre oluşturdukları segment içine dahil ederek veya özel bir kanal oluşturarak, uzmanlaşmaya dayalı ürün ve hizmetler sunmuşlardır.
Gün geçtikçe, konvansiyonel enerji kaynaklarının tükeniyor olması, maliyetlerindeki yükselişler ve çevre bilincinin artışı ile, alternatif ve yenilenebilir enerjiye ilgi artmaktadır. Özellikle gelişmiş ülkeler ve dünya ekonomisinde büyük yer sahibi uluslar arası veya çok uluslu bankaların çevre ile ilgili taahütlere taraf olması, yaratması ve bu taahhütlere imza koyması ile, kredi-finansman konularında çevre ile ilgili sağlanması gereken koşullar aranmaya başlamıştır. Çevreye zararlı projeler, gittikçe finansal kaynak veya destek bulamamaktadırlar.
Diğer yandan, bu zorunluluklar dışında, hem çevre ile ilgili bilinç oluşturmak ve yerel ekonomilere destek sağlamak amacı ile bir çok çokuluslu yatırım bankaları da, programları ile destekler sunmakta, oluşturdukları programlara, yerel bankaları dahil ederek uygulama alanları yaratmaya çalışmaktadırlar. Yerel bankalar, çok uluslu yatırım bankalarından elde ettikleri fonları, programların özelliklerine göre çeşitli müşteri kitlelerine ve yine oluşturulan ilgili program şartlarını uygulayarak kullandırmaktadırlar. Ayrıca, doğal olarak yerel bankalar da, kendi kaynaklarından oluşturdukları fonları, bu amaçla kullandırabilmektedirler.
Günümüze değin gerçekleşen banka hizmetleri ve ürünlerindeki segmentleşme ve uzmanlaşmaya ek olarak, muhakkak “Enerji Bankacılığı” da, bu yapılar içinde yer bulacaktır. Hatta bankaların, çok yakın bir gelecekte, “Enerji Bankacılığı” tanımı ile kanal oluşturmaları, bir zorunluluk halini alacaktır. Özellikle enerji verimliliğine yönelik yatırımları, enerji verimliliğine sahip ürünlerin satın alınmasının finansmanını, yenilenebilir enerji, yeşil enerji vb konularını destekleyen ve finanse eden ürünleri ve hizmetleri çokça göreceğiz.
İşte tam burada, bankaların finansman yanında, ne gibi hizmetler sunacağı ile ilgili konu önem kazanmaktadır. Hepimizin de dilegetireceği gibi, finansman temel olarak finansmandır. Piyasalar, kredi deyince, bu kredinin öncelikle fiyatını dikkate alırlar. Tabi kredinin diğer bileşenleri olan vade, teminat etc gibi konular da önemlidir. Genel anlamda kredinin ucuz olması, uzun vadeli olması ve maddi teminat talep edilmemesi, kredi kullanıcıların işine gelir ve öncelikli tercihleridir. Ancak “Enerji Bankacılığı” dendiğinde, artık sadece krediden, onun fiyatından, vadesinden veya teminatından sözedemeyiz. İşte bu finansman türünde vaya “Bankacılığı” kanalındaki, gerçek katmadeğer, bankaların kredi ile birlikte sunacağı teknik destek ile sağlanabilecektir.
Enerji Verimliliği, Yenilenebilir Enerji, Yeşil Enerji, Çevre bilinci arttıkça, sadece finansmana değil, ayrıca bu yatırmların optimum şartlarının ortaya çıkarılacağı teknik değerlendirme de ihtiyaç ortaya çıkacaktır. Bu teknik destek ve değerlendirme, sadece yatırımın nasıl yapılması gerektiğini değil, kalitesini de garanti altına alacaktır. Böylece yatırımcılar, yapmak istedikleri ve gerçekleştirdikleri yatırıma finansman bulurken, bu yatırımların arzu edilen şartlarda ve kalitede yapılması şansını da elde edeceklerdir.
Hem bankaların, hem de tüzel ve gerçek kişi yatırımcıların bu ihtiyaçları, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, çevre konularında uzman kadrolara ihtiyaç duyacakları açıktır. Bu durumda, tüm tarafları bir araya getirecek yapıların kurulması veya işleyişlerin tasarlanması örneklerini yavaş görmekteysek de, çok yakın gelecekte tüm bu yapı, daha geniş bir uygulama alanı bulacaktır. Bankalar ya kendi bünyelerinde uzman kadrolar istihdam edecek veya zaten bu konuda aktivite gösteren ve teknik destek sağlayan danışman firmalarla işbirliğine gideceklerdir.
Özetle; yükselen enerji verimliliği ve çevre bilinci ile, “Enerji Bankacılığı” segmentinin oluşturulması ve uygulama bulması, teknik desteğin kredi ile kombine edilmesi çok yakın bir gelecekte hayat bulacaktır. Bu alandaki farkı ise, kesinlikle kredi kullanıcılarına/yatırımcılara sağlanan teknik destek ve bu desteğin kapsamı ve kalitesi yaratacaktır.
Mustafa Çavuşoğlu – Finans Uzmanı – mustiist@gmail.com