Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, ENERGY EFFICIENCY NEWS, OIL & FUEL SECTOR NEWS - Tarih : 13 November 2021
Paris İklim Anlaşması’nın onaylanmasıyla Türkiye’de iklim değişikliği gündemi büyüyor. Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin kömür kullanımını bırakması için ortak açıklama yapan 15 kurumun ardından, Türkiye’deki sağlık uzmanları da Paris İklim Anlaşması’nı onaylayan ve 2053 için net sıfır karbon hedefini açıklayan Türkiye’yi daha hızlı adım atmaya ve kömürden çıkış tarihini belirlemeye davet etti.
Çevre, İklim ve Sağlık için İş Birliği Projesi (ÇİSİP), Tekirdağ Tabip Odası, Halk Sağlığı Hemşireliği Derneği ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (KLİMUD) gibi Türkiye’nin önde gelen tıpta uzmanlık dernekleri İskoçya’nın Glasgow kentinde sona yaklaşan BM İklim Değişikliği 26. Taraflar Toplantısı (COP26)’ya yönelik çağrı yaptı. ÇİSİP ve dernekler DSÖ’nün hazırladığı özel rapora ve küresel ölçekte iklim değişikliğinden kaynaklı sağlık sorunlarına dikkat çekti.
Türkiye’deki tıpta uzmanlık dernekleri ve sağlık uzmanları, salgın sonrası toparlanma sürecinde yapılacak yatırımların iklim kriziyle mücadele edecek, sağlık eşitsizliklerini azaltacak ve insan sağlığını gözetecek şekilde gerçekleşmesini talep ediyor.
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ’NDEN ÇOK SESLİ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ UYARISI
DSÖ, COP26 öncesi duyurduğu COP26 Özel Raporu’nda ve raporla eş zamanlı yayınladığı açık mektupla hükümet liderleri ve COP26 delegasyonlarına iklim krizine yönelik gerçekçi adımların atılması için çağrıda bulundu. DSÖ’nün tüm dünyadan 450’den fazla kuruluşta temsil edilen 45 milyondan fazla sağlık çalışanın görüşüne yer verdiği Sağlıklı İklim Reçetesi mektubundaki öneriler Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor.
TÜRKİYE’DEKİ SAĞLIK UZMANLARINDAN COP26 DELEGASYONU’NA ÇAĞRI
COP26’ya en yüksek katılımı gösteren ülkelerden biri olan Türkiye’nin COP26 Delegasyonu’na çağrı yapan Türkiye’deki sağlık uzmanları, orman yangınları, kuraklıklar, aşırı yağışlar ve tarımsal verimin düşmesi ile iklim değişikliğinin Türkiye’de her zamankinden daha görünür hale geldiğine dikkat çekti. DSÖ raporunda yer verilen önerilerin ülkemizde de uygulanabileceğini vurgulayan uzmanların Türkiye için önerdiği tavsiyeler şunlar:
– Türkiye’nin Paris Anlaşması şartlarını yerine getirmek ve 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefini tutturmak için bir yol haritasına ihtiyacı var.
– Paris Anlaşması ve 2053 sıfır karbon hedefinin yolu karbon emisyonlarını azaltmaktan geçiyor, Türkiye’de karbon emisyonunun en büyük kaynağı ise kömürden elektrik üretmek. Türkiye’de büyük kömürlü termik santrallerden kaynaklanan hava kirliliğinin her yıl yaklaşık 5.000 erken ölüme neden olduğu tahmin edilmekte. Termik santrallerden kaynaklanan hava kirliliğinin yarattığı sağlık sorunları, Türkiye’ye yılda 2,86 Milyar Euro’ya mal oluyor ve bu rakamın 5,88 milyar Euro’ya kadar yükselebileceği tahmin ediliyor. Hem hava kirliliği hem de iklim değişikliğinden kaynaklı ölümlerin ve diğer sağlık yüklerinin önlenmesi için Türkiye kömürden çıkacağı tarihi belirlemeli.
– Dünyadaki enerji fiyatlarındaki artış dikkate alındığında enerji dönüşümü, Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşmasında katkıda bulunurken, aynı zamanda ekonomik kalkınma sağlayabilir. Daha fazla yenilenebilir enerjinin sisteme entegrasyonu Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltarak dış ticaret dengesi üzerinde olumlu etki gösterir. Diğer yandan dağıtık elektrik üretimi gibi temiz alternatiflerinin yaygınlaşması konutlardaki enerji yoksulluğunu sonlandırmakta ve fiyat artışını önlemekte önemli rol oynayabilir.
– Küresel ölçekte, ekonomiler fosil yakıt finansmanından ve kömür madenciliği, petrol ve doğal gaz arama gibi operasyonlardan uzaklaşıyor. Dönüşümle birlikte madencilik ve fosil yakıta dayalı enerji üretimindeki istihdamın olumsuz etkilenmesini önlemek, meslek hastalıklarının azaltılması ve daha iyi çalışma koşullarının sağlanması için kömür madenciliğinin yapıldığı ve termik santrallerin bulunduğu bölge ve ilgili meslekler için sorunsuz ve adil bir dönüşüm sağlanmalı.
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, İNSANLIĞIN KARŞI KARŞIYA OLDUĞU EN BÜYÜK SAĞLIK TEHDİDİ”
ÇİSİP uzmanlarından Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan, “COVID-19 salgını sağlık sistemlerinin kitlesel acil durumlara ne kadar hazırlıksız olduğunu ortaya koymuştur ve bu durumun doğuracağı sosyal ve ekonomik maliyetin ne kadar yüksek olacağını göstermiştir. Aynı zamanda iklim değişikliğinin yaratacağı sorunlar nedeniyle, bu sorunlara yanıt vermesi ve çözüm üretmesi gereken kişiler ve kurumlar arasında işbirliğine ve açıkça tanımlanmış koordinasyon mekanizmalarına ihtiyaç vardır. Bu nedenle iklim krizine yanıt geliştirirken sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi amacıyla iklim-sağlık uyum planlarının hazırlanması büyük önem taşımaktadır. Bu planlar sağlık tehditlerinin entegre gözetimini ve izlenmesini, erken uyarı ve yanıt sistemlerinin geliştirilmesini ve devreye alınmasını içermelidir” dedi.
Tekirdağ Tabip Odası Başkanı Doç Dr. Gamze Varol: “İklim değişikliğine neden olan karbon emisyonlarının tüm dünyada en büyük sorumlusu olan fosil yakıtlar hava, toprak ve su kirliliği yoluyla sağlık sorunlarına yol açıyor. Türkiye’nin – 6 Ekim’de mecliste onayladığı ve resmi olarak 10 Kasım’da yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması’nın şartlarının yerine getirilmesi fosil yakıtların kullanılmamasına bağlı, karbon emisyonlarını düşürmenin başka bir yolu yok. Geç olmadan fosil yakıtlara dair her türlü yatırım ve desteğin sonlandırılması gereklidir.”
DSÖ’DEN 10 MADDELİK YOL HARİTASI
DSÖ raporunda, öncelikli olarak sağlık ve sosyal adalet tartışmalarının BM iklim görüşmelerinin merkezine alınması çağrısı yapıldı. Raporda iklim kriziyle mücadele ederken insan sağlığını ve gezegeni korumak amacıyla öncelik verilmesi gereken alanlar ve öneriler ise şöyle sıralandı.
1- COVID-19 salgını sonrası ekonomik toparlanma sürecini sağlıklı, yeşil ve adil bir şekilde gerçekleştirin.
2- BM iklim müzakereleri’nin merkezine sağlık ve sosyal adalet tartışmalarını koyun.
3- İklim değişikliğiyle mücadelede en yüksek sağlık, sosyal ve ekonomik kazanımları sağlayacak müdahalelere öncelik verin.
İklim değişikliğine dirençli ve sürdürülebilir sağlık tesisleri ve sistemleri inşa edin ve tüm sektörlerde sağlık sistemi adaptasyonunu ve güçlendirilmesini destekleyin.
4- Hava kirliliği kaynaklı, özellikle kömür kullanımına bağlı ölümleri azaltmak için adil ve kapsayıcı bir yenilenebilir enerji dönüşümüne öncülük edin. Konutlarda ve sağlık tesislerinde enerji yoksulluğunu sonlandırın.
5- İyileştirilmiş arazi kullanımını, yeşil ve mavi kamusal alanlara erişimi, yürüyüş, bisiklet kullanımı, toplu taşıma gibi sürdürülebilir ve sağlıklı kentsel tasarım ve ulaşım sistemlerini teşvik edin.
6- Ekosistemleri, sağlıklı yaşam için gerekli altyapıları, sürdürülebilir gıda sistemlerini ve geçim kaynaklarını koruyun ve iyileştirin.
7- Hem iklim hem de sağlık açısından olumlu, iklim değişikliğine dirençli, sürdürülebilir gıda üretimini ve daha uygun fiyatlı, besleyici diyetleri teşvik edin.
8- Sağlığımızın temeline, doğa korumayı ve yeşil ve adil bir geleceğe yatırım yapmayı yerleştirin.
9- Sağlık çalışanlarını iklim eylemi konusunda mobilize edin ve destekleyin.
Daha Detaylı bilgi İçin: https://www.env-health.org/wp-content/uploads/2021/11/COP26_Arkaplan_Dokumani.pdf adresini ziyaret edebilirsiniz.
Çevre, İklim ve Sağlık için İş Birliği (ÇİSİP) Projesi
Nisan 2020- Nisan 2023 arasında, HEAL – Sağlık ve Çevre Birliği, HASUDER (Halk Sağlığı Uzmanları Derneği) ve Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı tarafından, Türkiye’de çevre sağlığı alanında çalışan tüm aktörleri buluşturma amacıyla hayata geçirildi.