Kategori : ELECTRICITY ENERGY NEWS, ENERGY AGENDA NEWS, ENERGY EFFICIENCY NEWS, HYDROELECTRIC POWER PLANT NEWS, OIL & FUEL SECTOR NEWS - Tarih : 25 March 2013
BP’nin Enerji Görünümü 2030 Raporu’na göre, enerji verimliliğindeki artışlara rağmen dünyada enerji talebi 2030’a kadar yüzde 36 oranında artacak.
BP, enerjide yeni trendler hakkında önemli ipuçları veren Enerji Görünümü 2030 Raporu’nu (Energy Outlook 2030) yayımladı.
Uzman analistler ve akademisyenler işbirliğinde hazırlanan rapora göre küresel enerji talebi, yıllık artış oranı yavaşlamakla birlikte, OECD dışındaki ülkelerde ekonomik büyüme ve nüfus artışının etkisiyle önümüzdeki yirmi yılda artmaya devam edecek. Söz konusu rapora göre enerji verimliliğinde artış ve yenilenebilir enerjide güçlü bir büyüme de öngörülüyor.
Rapora göre, dünyada enerji talebi, 2030’a kadar yüzde 36 oranında artacak. Talep edilen enerji miktarının, 12 milyar ton petrolden 16.6 milyar tona ulaşması bekleniyor. Bu artışın, neredeyse tamamına yakınının, gelişmekte olan ülkelerin talebindeki yükselişinden kaynaklanacağı öngörülüyor. OECD üyesi ülkelerin enerji talebi 5.6 milyar ton petrolden, 5.8 milyar tona yükselmesi beklenirken, OECD dışında yer alan ülkelerde ise 6.4 milyar tondan, 10.9 milyar tona çıkacağı tahmin ediliyor.
ABD Petrol Üretiminde İlk Sıraya Yerleşecek
Amerika’nın petrol arzının, kaya petrolü üretiminin etkisiyle 2030’da dünyada toplam büyümedeki oranının yüzde 65 olacağı tahmin ediliyor.
Bölgesel olarak artışta en ön sırada gelmesi beklenen ABD’nin, 2013’te ham petrol arzında, OPEC ülkelerinin üretimdeki kesintilerinin de etkisiyle, Suudi Arabistan ve Rusya’yı geçeceği öngörülüyor. ABD’nin enerjide artan üretiminin, 2030’da kendi kendine yeterli seviyeye ulaşması öngörülüyor.
ABD’nin 2030’da küçük petrol ithalatçısı olacağı, net ithalatının yüzde 70 azalacağı tahmin ediliyor. Enerji üretiminin tüketimi karşılama oranı yüzde 99’a ulaşacak. ABD, Suudi Arabistan ve Rusya’nın, dünyada petrol arzının 3’te 1’ini karşılayacağı ifade ediliyor.
Nüfus ve gelir artışı, artan enerji talebinin arkasındaki temel faktör olarak görülüyor. 2030’a kadar, dünya nüfusu 8.3 milyara ulaşmasının beklendiğine dikkat çekilen raporda, bu artışın 1.3 milyar insanın enerji ihtiyacının ortaya çıkacağı ve 2030’daki dünya gelirinin ise 2011 seviyesindekinin iki katı olması gerektiği anlamına geliyor. OECD’de yer almayan düşük ve orta seviyedeki ekonomilerin, 2030’daki nüfusun artışındaki payının yüzde 90 olacağı ifade edilen raporda, hızlı sanayileşme ve kentleşmeden dolayı, bu ülkelerin global gelir artışında yüzde 70, enerji talebindeki artışta ise yüzde 90 oranında payı olacak.
Enerji tüketiminde en fazla artışın sanayi sektöründe olacağı, özellikle de gelişmekte olan ülkelerin sanayide ilerlemesinin bu artışta önemli bir etkisi bulunacağı ifade ediliyor. Sanayi sektörünün enerji talebi oranının, 2030’da, toplam talep edilen enerjinin yüzde 57’sine karşılık gelmesi bekleniyor.
Petrolün Pazar Payı Düşüyor
Çin’in 2030’da en fazla enerji ithal eden konumda olacağı yönünde tahminlere yer verilen raporda, bu ülkenin enerji ithalat oranının tüm Avrupa ülkelerine denk düşecek. 2017’ye kadar en büyük petrol ithalatına sahip ülke olarak ABD ile yer değiştireceği öngörülen Çin’in, enerji ithalatındaki artışın, ekonomik büyümeye bağlı gerçekleşeceğinin altı çiziliyor.
Rusya’nın da tüm fosil yakıtlarındaki ihracatıyla dünyanın en büyük enerji ihracatçısı konumunda olacağı, net enerji ihracatının yüzde 25 oranında artacağı belirtiliyor. Rusya’nın da 2013’yılının ikinci diliminde, Suudi Arabistan’ı petrol üretiminde geçeceği, ancak Suudi Arabistan’ın 2027’de yeniden en fazla petrol üreten ülke konumuna geleceği öngörülüyor. Suudi Arabistan’ın, 2030’da petrol ihracatı, tahmini olarak 2010 seviyesinin yüzde 17 yukarısında olacak. Afrika da artan bir şekilde önemli fosil yakıtı ihracatının kaynağı olacak.
Raporda, enerji üretiminde kullanılan kaynak türlerinin geleceğine ilişkin de tahminler yer alıyor. Petrolde artan fiyatlar ve teknolojik yenilikler, global enerji dengelerini değiştirecek. 1970’lerdeki petrol fiyatında yaşanan şokun ardından, birincil enerji tüketimindeki payı 1973’te yüzde 48 olarak gerçekleşen petrolde, bu oranın 1985’de yüzde 39’a düştüğüne dikkati çekilen raporda, yeniden tırmanışa geçen fiyatların, petrolün ekonomik olarak ağırlığını artırdığı ifade ediliyor. Bu nedenle 2011’de daha da daralan petrol pazar payının, önümüzdeki 20 yılda yüzde 28’e düşmesi tahmin ediliyor. Petrolün sektörlere göre kullanımına ilişkin, 2011’de yüzde 4 olarak gerçekleşen elektrik üretimindeki payının yüzde 2’ye düşmesi bekleniyor.
En hızlı artan enerji türü ise yenilenebilir yakıtların olacağı vurgulanıyor. Bu tür enerjide üretim artış hızı oranının, 2011 ve 2030 arasında yıllık yüzde 7.6 olacağı öngörülüyor.
Nükleer yakıtta, söz konusu dönemde yıllık yüzde 2,6, hidroelektrikte ise yüzde 2’lik artış bekleniyor. Hidroelektrik ve nükleer enerji, 2030’daki toplam enerji arzında yüzde 17’lik payı olacağı tahmin ediliyor. Fosil yakıtlar arasında en hızlı artması beklenen ise yüzde 2’lik oranla gaz, bunu ise yüzde 1,2’lik oranla kömür ve yüzde 0,8’lik oranla da petrolün takip etmesi bekleniyor. Kaya petrolünün ise 2011’den 2030’a kadar toplam global enerji arzında beşinci sırada yer alması bekleniyor. Kaya petrolü ve yenilenebilir enerjideki artışa rağmen, fosil yakıtların söz konusu dönemde yine de enerji arzının yarısını oluşturacağına dikkati çekiliyor.
Kaynak: Energy World