Kategori : ELECTRICITY ENERGY NEWS, ENERGY AGENDA NEWS, SOLAR ENERGY NEWS - Tarih : 17 August 2022
Küresel Enerji Krizi özellikle son günlerde Dünya ve Türkiye gündeminde yer alan çok önemli bir konudur. Ukrayna ve Rusya arasında 2022 yılı başlarında başlayan savaş ve bu sürece dair olarak Avrupa’nın ve Amerika Birleşik Devletleri’nin tutumları, uygulanan ambargolar, Avrupa’da doğalgaza erişimin limitlenmesi, artan doğalgaz ve petrol fiyatları, ithal kömürdeki artan maliyetler ve yükselen navlunlar neticesinde, enerjide tüketimin karşılanmasında güçlükler çekildiği ve bununla birlikte arz/talep dengesinin bozulduğu bir dönem içerisindeyiz.
Ülkemiz için bu durum değerlendirildiğinde, PTF (Saatlik Enerji Fiyatları)’nin sürekli yukarı yönlü bir hareketi olduğu net bir şekilde gözlemlenebilir haldedir. Ülkemiz enerji fiyatlarında yükselmenin ana sebebi; aynı Dünya’nın diğer ülkelerinde olduğu gibi kömür, doğalgaz ve petrol gibi doğrudan enerji fiyatına etki eden emtialardaki fiyat artışları, her türlü enerji verimliliği uygulamalarına rağmen kişi başına düşen enerji tüketiminin artması, teşvikler ile yeni sanayi tesislerinin hayata geçirilmesi ve mevcutların kapasitelerini yükseltmeleri ve elektrifikasyonun hayatımıza entegre olması ile de enerji talebinin arzı geçmesi ya da ancak arz kadar olması denilebilir.
Dünya ve ülkemiz için böylesi zor bir dönemden geçilirken, yenilenebilir enerji ve son birkaç yıldır bu alanın en büyük aktörü güneş enerjisi açısından da bir değerlendirme yapıldığında ise, 12/05/2019 tarihinde değiştirilen Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği kapsamında kurulan çok sayıda çatı GES projelerinin hayata geçirildiğini, toplam gücü 1300 MW’ı bulan lisanslı projeleri dahil etmediğimizde lisanssız projelerin toplam kurulu gücünün 7000 MW üzerinde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu tesislerin artması başta belirtmiş olduğumuz Enerji Krizi sürecinde ülkemizin kriz sürecinden daha az etkilenmesini sağlayacak, her geçen gün kurulacak yeni yenilenebilir enerji tesisleri sayesinde fiyat artışlarına etkileyen emtia artışlarından da daha az etkileneceğimiz açıktır.
Tabii ki, tüm bu projelerin hayata geçmesindeki en büyük etken 12/05/2019 tarihli yönetmelik ve yönetmeliğin ana dayanağı olan 1044 sayılı 09/06/2019 tarihli olan Cumhurbaşkanlığı Kararıdır. Kararda ne denildiğini birlikte hatırlayalım; “Güneş Enerjisinde üretilen üretim fazlası elektriğe EPDK tarafından yayınlanan abone grubuna ait perakende tek zamanlı aktif enerji bedeli uygulanır ve YEKDEM kapsamında değerlendirilmek üzere 10 yıl süreyle satın alınır”.
Bilindiği üzere; bu karar ve buna bağlı yönetmelik sonrasında 3000’in üzerinde farklı lisanssız tesis başvurusu yapılmış ve bu tesislerin büyük bir bölümü de hayata geçirilmiş, işletmeye alınmışlardır.
Geçtiğimiz birkaç haftadır sürekli duyumlarını aldığımız, doğruluğunu ise teyit etmek için birçok farklı girişimlerde bulunduğumuz ve yayınlandığında ancak öğrenebildiğimiz yeni yönetmelik değişikliği ise bahse konu Cumhurbaşkanlığı Kararı’nın içeriği ile uyumlu bir hal göstermemektedir.
Yapılan yönetmelik değişikliği ile daha önce Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 10 yıl süre ile satın alınacağı belirtilen elektriğin satışına EPDK Kurul Kararı ile limit getirilmiş, satışa esas fazla elektriğin bir önceki yıl tüketiminden fazla olması durumunda, bu elektriğin YEKDEM kapsamında bedelsiz alınacağı kararlaştırıldığı görülmektedir.
Bu noktada yapılan değişikliğe ilişkin Yönetim Kurulumuzca yapılan değerlendirmeler, uzman görüşlerinin alınması ve yapılan hukuki araştırmalar sonrasında bir değerlendirme yapılması gereği hasıl olmuştur.
Öncelikle kanun koyucunun 2013 yılında ilk gündeme aldığı lisanssız elektrik üretim yönetmeliğinin amacının, öz tüketim olduğu, yani yatırımcıların Lisanssız Elektrik Üretimi ile ülkemizdeki kendi tükettiği elektriği karşılayan enerji santralleri kurabilmesine imkan sağlaması olduğu bilinmelidir. Bu anlamda yeni yapılan düzenlemenin de kanun koyucunun amacı ile örtüşmekte olduğu görülmektedir. Yapılan yeni yönetmelik değişikliği ile ayrıca farklı dağıtım bölgelerinde lisanssız santral kurabilmek hakkı, farklı mahsuplaşma alternatifleri getirilmesi gibi sektörce çok olumlu görülen değişiklikler de mevcuttur.
Bununla birlikte değişiklikte yer alan “12/05/2019 tarihinden itibaren çağrı mektubu alanlar” diye başlayan madde ile yönetmeliğin geriye doğru işletildiği anlaşılmaktadır.
Hukuk güvenliği ilkesi yönünden “Kanunların Geriye Yürümezliği Prensibi” ele alındığında, yapılan düzenleme ile getirilen mevzuattaki bu uygulamanın 2019 yılından itibaren başlatılmış olması, yönetmeliğin kanunlara ve anayasaya uygunluğu yönünden hukuken oldukça tartışılır bir ortam yaratmıştır.
Önceki mevzuata güvenerek yatırım yapmış bulunan kişiler açısından değerlendirildiğinde, finans borçlarına karşılık bir güvence teşkil eden kamunun üretilen fazla elektriği alımından vazgeçmiş olması, borçlanma karşılığı elde edilecek gelir dengesini bozarak geriye dönülemez sorunlar teşkil edebilecek ve yatırımcıyı zarara uğratma ihtimali oldukça yüksek olacaktır.
Cumhurbaşkanlığı Kararında öngörülen güvence koşullarının hukuka uygun bir şekilde ve geriye dönük olmadan devamlılığının sağlanmasının; muhtemel tartışmaların, finansör kuruluşlardan oluşabilecek sektörel güvensizliklerin ve potansiyel hukuki problemlerin önüne geçerek sonlandıracağı yorumlanmaktadır.
GÜNDER olarak ilk önceliğimiz ülkemizde yapılacak olan Güneş Enerjisi Santrali yatırımlarının artması, sonsuz bir kaynak olan güneşin ülkemiz elektrik ağına olabildiğince hızlı ve kesintisiz bir şekilde kazandırılmasının sağlanmasıdır. Bugün ülkemiz bir güneş paneli ve hücresi üretim üssü olma noktasında oldukça güçlü adımlarla ilerlemektedir. Önce panel fabrikaları, sonrasında hücre fabrikaları ve güneş enerjisi yan sanayi fabrikaları gibi birçok alanda yapılan yatırımlar mevzuata duyulan güven ve doğru yatırım ortamının sağlanması sayesinde bu noktaya gelmiştir. Bu durumun devamı için yatırımcılar ve finansörler tarafından mevzuata güvenin en üst seviyelerde olması büyük önem arz etmektedir.
Yapılan yönetmelik değişikliğinin bundan sonra yapılacak tesisler için öz tüketim amacına uygun olduğunu, yeni maddeler ile alternatif birçok farklı alanda yatırımın önünün açıldığını değerlendiriyoruz. Bununla birlikte sunmuş olduğumuz gerekçeler de dikkate alınarak ve bahsettiğimiz gibi kanunun geriye doğru çalıştırılmasının yeniden değerlendirilmesi gerektiğine de inanıyoruz. Uygulamaya ilişkin usul ve esaslar yayınlandığında Derneğimiz tarafından yeniden değerlendirme yapılacaktır.
Kamuoyuna saygıyla arz ederiz.
GÜNDER YÖNETİM KURULU