Kategori : ELECTRICITY ENERGY NEWS, ENERGY AGENDA NEWS, SOLAR ENERGY NEWS, HYDROELECTRIC POWER PLANT NEWS, GEOTHERMAL ENERGY NEWS, WIND ENERGY & RES NEWS - Tarih : 23 December 2020
EPDK tarafından hazırlanan Elektrik Piyasasında Önlisans veya Lisanslara Konu Üretim Tesislerinin Santral Sahalarının Düzenlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar, 25 Haziran 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Uluslararası Güneş Enerjisi Derneği Türkiye Bölümü GÜNDER, Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği JESDER ile birlikte, Birden Çok Kaynaklı (Hibrit) Elektrik Üretim Tesisi Mevzuatı ile ilgili sektör paydaşlarımızın görüş ve önerilerini almak ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na sunmak üzere, 21 Aralık 2020 tarihinde çevrimiçi bir toplantı düzenledi.
2021 yılında hibrit elektrik üretim tesisleri ile santral sahalarına yönelik sektörden alınan görüş ve öneriler şu şekildedir:
1- Günümüzde yürürlükteki mevzuata göre orman arazilerine, birincil kaynağı rüzgar olan santraller ikincil kaynağı güneş enerjisi olan hibrit tesis yapılabilmesi mümkün değildir. Bununla beraber, 30/06/2020 öncesinde kamulaştırılmış tapusu olan arazilere yapılabilmesi ise mümkün olmaktadır. Ancak bu araziler, genellikle türbin altlarında kalan alanlar ya da yol olan araziler olduğundan, mevcut durumda güneş santrali kurmanın bir yanda, ayrık yerleşim nedeni ile yüksek yatırım maliyetli olacağı diğer yandan da, gelecekteki rüzgar santralinin bakımı ve onarımı açısından mümkün olmadığı sektör temsilcileri tarafından belirtilmiştir. Bununla beraber, ortaya çıkabilecek kanat kopmaları vb. kazalar neticesinde her iki santralin aynı anda devreden çıkması gibi riskler barındırdığı belirtilmiştir. RES projelerinde santral arazisi koordinatları içerisinde mera, orman ya da tarım vasıflı olan yerler dışında kalan eğer araziler hala varsa, öncelik için bu arazileri kamulaştırmak ya da hazine arazileri üzerinde irtifak tesis etmek suretiyle bu alanlara hibrit santral kurulabilmesinin sağlanması, sektör temsilcileri tarafından talep edilmiştir.
2- Jeotermal santrallerde proje alanı ya da santral sahası tanımı (Kuyu lokasyonları ve isale hatları ile mevcut JES Santral sahası) son derece kısıtlı yapılmış, olmakla birlikte JES lerin Batı Anadolu Bölgesinde Gediz ve Büyük Menderes ovalarında ve Büyük Ova olarak korunan bölgelerde yapılmış olması nedeni ile GES yapma imkanı meri Tarım Mevzuatı gereği 1 nci sınıf Tarım Arazilerinin bulunduğu alanlarda hukuken mümkün olamamaktadır. dolayısıyla bu tanımın net bir şekilde açıklanması gerekmektedir. Jeotermal Kaynak İşletme Ruhsat sahası içerisinde Güneş enerjisi kurmaya müsait olan yer neresi ise gerek binaların çatıları; gerek tarım dışı olan arazisiler; gerek kuyu başlarındaki tarım dışı araziler gibi bunların hepsinin net şekilde tanımlanması GES santrallerinin jeotermal tesislere entegre edilmesi için büyük önem arz etmektedir. Diğer bir konu olarak, jeotermal santrallerde iç tüketimin karşılığı %20 mertebelerinde olduğu ve bu tesislerde kurulacak güneş santrallerinin iç tüketim kadar kurulu güç ile limitlenmiş olmasından kaynaklı olarak bu santrallerin iç tüketimlerinin iç tüketim kadar bir GES ile karşılanamayacağı; karşılamak için daha büyük tesislere (İç Tüketime yetecek kapasitede üretim miktarını karşılayacak) ihtiyaç duyulduğudur. Bu tesislerin de iç tüketim kurulu gücü üzerinden değil; yıllık enerji üretimi üzerinden değerlendirilmesi eğer mümkünse, bu şekilde değerlendirilmesinin sağlanması, yine ruhsat alanı içerisindeki tarım vasfı olmayan arazilerinin kullanımının serbest bırakılması, sektör temsilcileri tarafından ortaya konulmuş, kabul gören bir görüş olarak belirtilmiştir.
3- Kojenerasyon tesislerinde, bir yenilenebilir enerji kaynağının mevcut doğalgazla çalışan bir çevrim santraline nasıl entegre edileceği ve bu entegrasyon sonrasında da bunun hangi seviyede Alçak Gerilim mi, Orta Gerilim seviyesinden mi bağlanacağı konusunda EPDK nezdinde ya da Dağıtım Şirketleri nezdinde dahi bir çelişki bulunmaktadır. Bu hususun biz düzenleme ile netleştirilmesi gerekmektedir. Bununla beraber GES tesisinde üretilecek elektriğin tamamını iç tüketimde kullanan tesisler için nasıl mahsuplaşılacağı veya mahsuplaşma yapılıp yapılmayacağı konularında da mevzuat içerisinde net bir tanımlamama yapılmamış olup, bu hususlar uygulamada belirsizlikler yaratmakta, ya da uygulamanın yapılmasını engellemektedir.
4- Mevzuatta yer alan; EK-II Tablodan 5 yıl boyunca yerli kaynak desteği alarak işletmeye girmiş yenilenebilir enerji tesislerinde, ikincil kaynağa ilişkin olarak; bir önceki yıl alınmış en yüksek yerlilik oranındaki tesislerin oranında bir ekipman kullanılma zorunluluğu, eğer kullanılmazsa ana kaynağın da yerli Ek II’den faydalanamayacağı gibi bir madde mevzuatımızda yer almaktadır. Bu madde hakkında bir düzenleme yapılması sektör temsilcileri tarafından talep edilmiştir. İlgili madde rekabet ortamını daraltmaktadır ve belirli bir yerli katkı oranını sağlamış bazı firmaların ikincil kaynaklarda kullanılacak ekipmanlarda, zorunlu olarak tedarikçisi olacağı anlamına gelmektedir.
5- Hibrit mevzuatında talep edilen değişikliklerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Mevzuatta yer alan belirsizlikler nedeni ile yatırımlar gecikmekte, özellikle YEKDEM süresi bitecek olan tesisler burada elde edecekleri gelirleri bankalara göstermek yolu ile finansman yapabilmektedir. Bu anlamda, mevzuat değişikliklerinin bir an önce hayata geçirilmesinin büyük önem arz ettiği sektör temsilcileri tarafından belirtilmiştir.
6- 2’incil tesislere ilişkin olarak alınacak ÇED izinleri ile ilgili halen İl Çevre Müdürlükleri ve Bakanlık nezdinde belirsizlikler bulunmaktadır. Ek bir ÇED raporu mu hazırlattırılacağı, yoksa her iki tesis için yeni bir ÇED raporu mu hazırlattırılacağı noktasında bir ikilem yaşandığı toplantı içerisinde belirtilmiştir.
7- Devlet Su İşleri’nin HES projelerinin rezervuar alanlarına GES kurulumu için izin vereceği mevzuatta net olarak belirtilmiş, ayrıca rezervuar alanlarından kira alınacağı da mevzuatta yer almıştır. DSİ tarafından rezervuar alanlarından ne kadar kira bedeli alınacağı henüz belirlenmemiş olup, yatırım fizibilite raporları bu kira bedellerini de içereceğinden bu bedellerin hızlıca belirlenmesi büyük önem arz etmektedir.
8- HES projelerine ilişkin bir diğer husus, Enerji Katkı Payı (SKHA) ve DSİ havza gözlem bedellerinin nasıl ödeneceği hususudur. Bu bedeller üretilen enerji üzerinden alınmakta olup, HES projesinin ikincil kaynak üzerinden üreteceği (Su Kullanmadan) elektriğin ayrılması ve GES tarafından üretilecek enerjiden bu bedellerin alınmaması sektör temsilcileri tarafından belirtilmiştir.
9- Rezervuar alanları için bir imar izni gerekip gerekmediğinin mevzuatta yer almaması bir belirsizlik oluşturmaktadır.
10- Yapılacak mevzuat düzenlemeleri ile rüzgar santrallerinde sektör tarafından beklenenin dışında, yol ve türbin kanat altlarına yapılması ile ilgili bir karar çıkarsa bu alanlarla ilgili olarak mevcut durumda imar yapılmış durumdadır. RES projelerinde kanat altında yer alan araziler için RES için imar yapılmış olup, GES projeleri imar planlarında yer almamaktadır. Böyle bir durumda, yeniden imar mı yapılması ya da plan tadilatı ile revizyon mu yapılması gerekmektedir? Yeniden imar planı yapılması konusunun da netleştirilmesi gerekmektedir. Yeniden imar planın yapmak gerekir ise bu oldukça uzun zaman alacak olup yatırımın gecikmesine sebebiyet verebilecektir.
11- Lisans tadilatı sırasında, mevzuat gereği TEİAŞ’tan görüş istenildiği, TEİAŞ’ın ise eklenecek GES’i elektriksel güç artışı olarak değerlendirdiği, ancak bunların mekanik güç artışları olduğu ve değerlendirmenin bu minvalde yapılması gerektiği hususunda TEİAŞ’ın bilgilendirilmesi gerektiği yine sektör temsilcileri tarafından belirtilmiştir.