Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, SOLAR ENERGY NEWS - Tarih : 07 September 2014
Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında elektrik talebi en çok artan ve güneş potansiyeli en yüksek ülkelerden biri olmasına rağmen, güneşten elektrik üretmede (PV) son sıralarda yer alıyor. Oysa güneşten su ısıtması konusunda Çin, Amerika ve Almanya’dan sonra az farkla 4. sırada . Peki Türkiye güneşten su ısıtma konusunda bu kadar başarılı iken, neden elektrik üretiminde sonlarda?
Akla ilk olarak elektrik üretim ekipmanlarının su ısıtmaya kıyasla çok daha pahalı olması gelebilir. Evet bu önemli nedenlerden biri. Ancak, maliyet bu kadar ön planda olsa; İtalya, Yunanistan gibi bol güneşli ülkelerde su ısıtma kapasitesi Türkiye’den çok da düşük olmazdı.
Kanımca en önemli neden “bürokrasi”dir. Türkiye, güneşten su ısıtma konusunda bilmeden de olsa güzel bir şey yaptı. Bu sistemler için özel bir izin sistemi ve bürokrasi geliştirmedi. Yani herhangi bir yerden özel bir izin almadan insanlar kısa bir süre içinde çatılarına su ısıtma sistemlerini monte edip yararlanmaya başlayabiliyorlar. Ama Avrupa’da bu o kadar da kolay değil. Çatının statiğini etkilemeyecek şekilde sistemin detay teknik ve tasarım projelendirmelerinin yapılması, ekipmanların belirlenen kalite standartlarını karşıladığının gösterilmesi gibi birçok çalışma yapılması ve izinlerin alınması gerekiyor. Türkiye’de isteyen herkes, bu prosedürlerin neredeyse hiçbirine gerek duymadan, bir firma ile anlaşıp kısa sürede çatısına su ısıtma sistemlerini koyabiliyor.
Peki PV’de durum nasıl? Neredeyse tam tersi. Avrupa’da özellikle çatı tipi PV uygulamaları için regülasyonlar oldukça standartlaştırılmış ve basitleştirilmiştir. Ev sahipleri en fazla birkaç hafta süren işlemler sonrasında PV sistemleri için gerekli tüm izinleri alabilmekteyken, Türkiye’de bu en iyi ihtimalle dört ayı buluyor. Daha da kötüsü, kuracağınız sistem 15 kW da olsa 1.000 kW da olsa prosedür aynı. PV projelerinden istenen en yüksek maliyetli ve en uzun süre alan “TEDAŞ Onayı”nın artık ölçeklendirilmesi ve basitleştirilmesi gerekiyor. İstenen detay projelerin, uzman firmalara 15-20 bin TL fiyatlarla yaptırıldığı göz önünde bulundurulursa küçük sistemeler için bu onayın tek başına projeyi öldürmeye yettiği görülebilir. Tabii bir de projeniz Hakkari’de de olsa Edirne’de de olsa 11 kW ve üstü ise, tüm işlemleri Ankara’daki TEDAŞ Genel Merkezi’nden yürütmeniz gerekiyor.
Peki çatı tipi PV sistemleri için bu kadar detay projelendirme gerçekten gerekli mi? Bence değil. Güneş panellerinin tüm dünyada standartlaştığı ve yüksek kalitede üretildiği göz önünde bulundurulursa, PV sistemlerinin montajının TEDAŞ tarafından sertifikalandırılacak firmalara yaptırılması koşuluyla proje onayına gerek kalmayacak bir sistem kurulabilir. TEDAŞ’ın sadece santrallerin devreye alınması sırasında kontrolör görevi üstleneceği bu sistemde izin süreçleri hızlanacağından ve maliyetler düşeceğinden, PV uygulamaları kısa sürede yaygınlaşabilir.
Rivayet odur ki, güneşten su ısıtmada Türkiye’nin başarısına hayran kalan bir Avrupalı, üst düzey bir bürokrattan bu işin sırrını öğrenmek ister. Karşılık olarak yüksek teşvik bedelleri ve devletin bu alandaki özel uygulamaları gibi bir cevap beklerken, “özel hiçbir şey yapmadık” cevabını alır. Diyojen’in ünlü “Gölge etme başka ihsan istemem” sözünü başka birçok durumda kullanıyoruz ama herhalde hiçbirine devletin PV sistemleri ile olan ilişkisi kadar yakışmıyor. E çünkü güneş panelleri gölgede çalışmıyor…
Ramazan ASLAN
Lifenerji Genel Müdürü
Kaynak: Energy Time