Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, ENERGY EFFICIENCY NEWS - Tarih : 16 February 2013
2050 yılına kadar, dünyadaki enerji ihtiyacının 2 katına çıkacağı ve nüfusunun da %46 artacağı öngörülmektedir. Bunun yanı sıra küresel sıcaklık artışını 2 ‘ta sınırlayabilmemiz için Sera Gazı salınımını %50 oranında düşürmüş olmamız gerekmektedir.
Kısaca enerji ihtiyacımız artarken, atmosfere saldığımız Sera Gaz’larını azaltmamız zorunludur. Bizler dünyanın nüfus artışını veya enerji ihtiyacı artışını durduramayız, ama enerji kullanım ÅŸeklimizi deÄŸiÅŸtirebiliriz ve Sera Gazı salınımını azaltabiliriz.
Sera Gazı Kaynakları
Sera Gazlarının %44’ü Binalarda ve Endüstride oluÅŸmaktadır. Binaların ve Endüstrinin bu pastada en büyük dilimi almasının altında yatan nedenler kuÅŸkusuz ki, buralarda kullanılan elektriÄŸin %70’inin hidrokarbonlardan ve ısı ve proses ihtiyaçlarının %90’ını yine hidrokarbonlardan saÄŸlanmasıdır.
Enerji Tüketim Dağılımı
Enerji tüketim dağılımına baktığımızda ise, yine karşımıza çıkan tablo Endüstri ve Binaların %72 ile en büyük enerji tüketicisi olduğudur.
İkilemin Çözümü
Enerji İkilemi çözümüne, arz ve talep tarafı olarak iki yönden yaklaşılabilir. Arz tarafındaki çözüm, yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam elektrik üretimdeki paylarının artırılmasıdır. Bu durum kullanılan teknolojilerin geliştirilmesi ve yeni santraller kurulması ile sağlanabilir.
Talep tarafındaki çözüm ise, enerjimizi daha verimli kullanmaktan geçmektedir. Günümüz teknolojileri, enerjimizi daha verimli kullanarak %30’a kadar (%10-15 verimli cihazlar ve verimli kurulum, %5-15 cihazların en uygun kullanımı ve %2-8 daimi izleme bileÅŸimi ile) enerji tasarrfu yapmamıza olanak veriyor. Ayrıca uygulanması için gereken süre arz tarafına göre daha kısadır.
Ölçüm ve analizlere dayandırılmış, arz talep yönetimi ile enerji verimliliği ile elde edeceğimiz 1 birimlik tasarrufu, %35 verimli bir santrali devre dışı bırakıp hat kayıplarını da dikkate alarak 3 birimlik bir tasarufa çevirebiliriz.
Kısaca Enerji Verimliliği
Bir işin, yapılış amacını etkilemeden, harcadığı enerjinin azaltılmasıdır.
Daha Ucuzdur; Yapılan tasarruf yaklaşık 3 katı kadar üretim gereğini ortadan kaldırır.
Daha Hızlıdır; Kısa vadeli çözümler için günümüz teknolojisi yeterlidir
Daha Temizdir; ‘Negawatt’ tüketilmeyen enerji karbon izine neden olmaz
Daha Güvenlidir; Yerli malıdır, dışa bağımlılığı azaltır.
Türkiye Açısından
Ãœlkemiz açısından, enerji verimliliÄŸinin önem kazanmasında 3 ana etkenden söz edilebilir. Ä°lki, Kyoto Protokolü’dür.
Kyoto’nun amacı kısaca, taraf alan ülkelerin 2008-2012 yılları arasında Sera Gazı salımlarını 1990 yılındaki salımlarından %5 aÅŸağı indirmek olarak bilinir. Åžu andaki durumda bizim için her hangi bir yaptırım söz konusu deÄŸildir. Fakat 2012’de Kyoto’nun yerini alacak protokolde bize de yaptırımlar gelmesi olasıdır.
Ä°kinci etken, her ne kadar ‘Enerji’ olarak adlandırılsa bile yaÅŸadığımız ‘Güç’ sıkıntısıdır. AÄŸustos ayı itibari ile kurulu gücümüz 41,2 GW (%33’ü HES, %0,8’i Rüzgar, kalanı Termik kaynaklı) puantımız ise 31,5 GW’tır. Kuraklık yaÅŸadığımız yıllarda puant zamanlarında (AÄŸustos ve Aralık) aylarında ‘Güç’ dengesinde sıkıntı yaÅŸamaktayız. Enerji VerimliliÄŸinin, her yıl artan güç gereksinimizi dizginlenmesinde (büyüme amacımızdan sapmadan) ve sıkıntının giderilmesinde payı olacaktır.
Son etken, 1000$’lık Milli Gelir için harcadığımız TEP (Ton EÅŸdeÄŸer Petrol) miktarıdır. Bu ölçütteki oranımız, 0,38 k$/TEP Japonya’dan 5 kat, OECD’den 2 kat, Yunanistan’dan 1,9 kat, ABD’den 1,5 kat son olarak Dünya’dan 1,3 kat daha yüksektir. Her ne kadar bu sonucun çıkmasında ana üretim sektörlerimizin enerji tüketim yoÄŸunluÄŸu yüksek sektörler olmasının etkisi olsa da, bu durum iki sonucun habercisidir. Birincisi, ‘Bilgi Toplumu’ olmanın çok başında olduÄŸumuz, ikincisi ne olursa olsun bu oranı aÅŸağıya çekmek zorunda olduÄŸumuz, ki uygulanacak ilk çözüm Enerji VerimliliÄŸinin hayata geçirilmesidir.
Enerji Verimliliği Döngüsü;
BaÅŸlıca ‘ölçümlendirme araçlarımız’ aydınlatma, pompa ve fan, kompressör, kompanzasyon, HVAC sistemlerine aittir. Ayrıca bu araçlara, denetim sonuçlarında duyulan gereksinime göre yenileri de eklenmektedir.
Sistemlerinizde yaptıracağınız denetim sonuçlarınızdan yararlanıp ‘Güç Kalitesi’ni artıracak çözüm temelleri belirleyip, uygulamak yaÅŸam döngümüzün ikinci halkasıdır.
Yaşam döngümüz, artırdığımız güç kalitesinin sağladığı verimliliği otomasyon uygulamalarını gerçekleştirerek ayarlamak ve optimize ederek artırmaktır. Bu dönemdeki çözümlerimiz motor ve talep kontrolünü ve bina yönetimini kapsamaktadır.
YaÅŸam döngümüzün son, ama aslında ‘baÅŸlangıç’, evresi daimi Enerji ve Güç Kalitesinin izlenmesidir. Bu sayede bundan önce yapılan verimlilik çalışmaları geriye dönmeyecek ve yeni verimlilik artırma fırsatlarını, tesisimizi bizlere daha yakından tanıtarak, yapacağımız analizlerle görmemizi saÄŸlayacaktır.
Enerjinizle daha fazlasını yapabilirsiniz.
Görüşmek dileÄŸiyle…
Burcu Keskin
Kaynak: Elektrikport