Kategori : ENERGY AGENDA NEWS - Tarih : 13 September 2015
Sorry, this entry is only available in Turkish. For the sake of viewer convenience, the content is shown below in the alternative language. You may click the link to switch the active language.
İstanbul’da düzenlenen rapor toplantısında konuşan Prof. Lucka Kajfez Bogataj, Akdeniz ve Türkiye başta olmak üzere Avustralya, Brezilya ve ABD’de yaşanacak kuraklığın tarımda da ciddi sıkıntılar getireceğini söyledi.
5. İklim Değişikliği Değerlendirme Raporu, dün Türkiye’de tartışmaya açıldı. Aralık ayında Paris’te düzenlenecek Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) öncesinde Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen rapor toplantısında İklim Bilimi Profesörü Lucka Kajfez Bogataj, önlerindeki en kötü senaryoya göre özellikle Akdeniz ve Türkiye başta olmak üzere Avustralya, Brezilya ve ABD’de yağışlarda ciddi azalma görüleceğini, yaşanacak kuraklığın beraberinde tarımda da ciddi dönüşümler ve sıkıntılar getireceğini söyledi.
Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Kurnaz’ın açılış konuşmasıyla başlayan toplantıda Slovenya Üniversitesi’nden Lucka Bogataj rapor ışığında iklim değişikliğinin neden olacağı küresel etkiler konusunda bilgi verdi.
5. İklim Değişikliği Değerlendirme Raporu’nun çarpıcı sonuçlarından bazıları şöyle:
İklim değişikliğine neden olan sera gazlarının yüzde 90’ı insanların enerji kaynağı olarak kullandıkları fosil yakıtlar nedeniyle salınıyor.
Sera etkisi ve buna bağlı olarak ortaya çıkan iklim değişikliği, atmosferde kalan karbondioksitten kaynaklanıyor. Yaktığımız karbondioksitin yarısı yaklaşık 100 yıl atmosferde kalıyor.
Dünya 1 derece ısındı
Eğer atmosfer olmasaydı birkaç yıl içerisinde gezegen tamamen donardı. Sıcaklıklar -18 dereceye düşerdi. Atmosfer bu gazları tutarak dünyanın ısısının ortalama 15 derece olmasını sağlıyor fakat küresel ısınma ile birlikte bu sıcaklık 16’ya çıktı. Çünkü dünyada karbondiokist oranı yüzde 41 arttı.
Yerküre son yüzyıl içerisinde 1 derece ısındı. Bakınca 1 derece çok gelmeyebilir ama enerji açısından bakınca bu muazzam bir değişiklik. Önümüzdeki 10 yılda da benzer bir artış devam edecek.
Burada en önemli noktalardan biri de okyanusların ısısının artmış olması. Okyanuslar çok zor ısınır ve ısınınca soğumaları çok zaman alır. O yüzden iklim değişikliği kolay geçmeyecek diyoruz. Okyanuslardaki ısı birikimi, iklim değişikliğini artık durduramayız çünkü okyanuslar arık ısındı. Bundan sonra ancak etkilerini azaltabiliriz.
Hayvanlar iklim değişikliği nedeniyle farklı davranmaya başladılar. Isı değişimi insanlar üzerinde de etkilere neden oldu ve olacak.
İnsanlar gelecekteki ısınmadan bahsediyorlar ama aşırı hava koşullarını aslında şimdiden yaşamaya başladık. İklim değişikliği sıcaklıkların yavaş yavaş arttığı bir olgu değil. Bizi aniden bir uçtan öbür uca sürükleyebiliyor. Aşırı iklim olayları bize zarar vermeye başladı bile… Mesela kuraklık, mesela seller, mesela rüzgar fırtınaları, mesela tropik tornadolar, bunların hepsinin nedeni iklim değişikliği.
Reasürans şirketlerinden Munich RE tarafından hazırlanan bir rapor, 200 yıl önce 200 doğal afet yaşanırken son yüzyılda bu rakamın 800’e ulaştığını belirtti.
Okyanuslar ısınmaya, buzullar küçülmeye, deniz seviyesi artmaya, dağlardaki buzullar hacmen küçülmeye devam edecek.
Siyasetçiler bir araya gelerek iklim sıcaklığındaki artışın 2 derecede tutulması için çalışılmasını kararlaştırdılar. Bence 2 derece bile çok ciddi bir artış ama en azından en kötü senaryo değil.
2 derece artışla neler olacak? Özellikle kuzey ülkelerinde ciddi bir ısınma olacak, güneyde ısınmanın etkisi bu kadar hissedilmeyecek. Bu iyi senaryo, kötü senaryoda ise 10-15 dereceye kadar sıcaklık artışı görülüyor.
Her şey sıcaklığa değil su seviyesine de bağlı. En iyi senaryo ile en kötü senaryolar şöyle: En iyi senaryoda yağış paterninin az değişmesini öngörüyoruz. En kötü senaryoya göre özellikle Akdeniz ve Türkiye başta olmak üzere Avustralya, Brezilya ve ABD’de yağışlarda ciddi azalma görülecek, yaşanacak kuraklık beraberinde tarımda da ciddi dönüşümler ve sıkıntılar getirecek.
Akdeniz’de 1 metreye yakın bir artış bekleniyor. Bu ciddi bir artıştır. İstanbul civarında 50 santimlik bir artış bile çok ciddi sorunlara neden olur. Bütün limanlar ve rakımı düşük alanlar sular altında kalabilir. Su seviyesi yükseldiğinde su kalitesi de kötüye gidecektir.
Kaynak: Enerji Enstitüsü