Kategori : ENERGY AGENDA NEWS - Tarih : 05 June 2017
Dünya, 5 Haziran Çevre Günü’ne yeni bir tartışmayla giriyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın ülkesini Paris Anlaşması’ndan çekeceğini açıklaması uluslararası gündemin merkezine oturdu. Doğa koruma kuruluşu WWF’e göre bu gelişme küresel iklim hareketini yolundan döndüremez.
2015’in Aralık ayında imzalanan ve küresel sıcaklık artışını 1,5 derecenin altında tutmayı hedefleyen Paris Anlaşması 200’e yakın ülkenin üzerinde uzlaşmasıyla tarihe geçmişti. Trump’ın, iklim değişikliğiyle mücadele için kabul edilen ilk küresel anlaşma olma özelliğini taşıyan Paris Anlaşması’ndan çekilme yönündeki açıklamasını, başta Fransa’nın yeni Başkanı Macron olmak üzere çok sayıda lider ve çeşitli toplum kesimlerinden gelen tepkiler izledi. Bundan sonra iklim değişikliği için dünya çapında taahhütlerin ve baskıların artması, iklim mücadelesinin güçlenmesi gerekiyor.
Google, Apple, Tesla gibi teknoloji şirketlerinin veya Royal Dutch Shell, BP gibi petrol şirketlerinin dahi Paris Anlaşması’nı desteklediğini ve çekilme kararını üzüntüyle karşıladığını hatırlatan WWF-ABD’nin Genel Müdürü Carter Roberts, “Ülkemizde gelişen temiz enerji ekonomisinin 3,3 milyon Amerikan vatandaşından fazlasına istihdam sağladığını unutmamalıyız. Bu sayı, fosil yakıt sektöründeki iş imkanının tamamından fazla. Dolayısıyla ekonomik refah ve insanlarımız için daha güvenli bir gelecek arasında seçim yapmak zorunda değiliz” dedi ve Trump’ı kararını gözden geçirmeye çağırdı.
Amerika’da her on kişiden yedisinin Paris Anlaşması’nı desteklediğinin altını çizen WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli, “Çevre Günü öncesi Amerika gibi ekonomide dünya devi bir ülkenin Paris Anlaşması’ndan desteğini çekiyor olması elbette talihsiz bir gelişme. Neyse ki iklim süreci yalnızca liderlerin ya da ülkelerin tek taraflı kararlarının yönlendirdiği bir alan değil. Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşmak için başka yollar da var. İklim hareketi artık önüne geçilemeyecek şekilde büyüyor, insanlık artık bu tehdidin farkında. Washington, California, Atlanta, New York gibi ABD ekonomisinin lokomotifi olan eyaletler kendi emisyon azaltım ve düşük karbonlu ekonomi planlarını hayata geçirirken, kömür endüstrisi lehine yapılan bu tür girişimlerin pek de önemi kalmıyor” dedi.
Öte yandan Trump’ın kararının, Türkiye’nin iklim politikasının da tekrar gündeme gelmesine vesile olduğunu belirten Pasinli, “AB ve Çin, Paris Anlaşması’na verecekleri desteği artıracaklarını duyururken, Türkiye’nin de artık bu yeni sürece karşı kayıtsız kalmaması gerekiyor. Türkiye’nin Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) yenilenebilir enerji, enerji verimliliği vb. fonlarından en çok yararlanan ülkelerden birisi olduğunu düşünürsek, Paris Anlaşması’nın dışında kalmak Türkiye’nin gelecekte bu gibi fonlara ulaşımına zarar verebilir. Türkiye’yi bu rüzgarı arkasına alarak Paris Anlaşması’nı bir an önce onaylamaya ve ulusal katkı beyanını küresel sıcaklık artışını 1,5°C altında tutma hedefine uygun şekilde gözden geçirerek yenilemeye çağırıyoruz” dedi.