Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, OIL & FUEL SECTOR NEWS - Tarih : 17 October 2017
Bu makalede Türkiye ve İran’ın diğer yandan Moskova’nın kaynaklar ve menfaatler doğrultusunda giderek daha da yakınlaşmasmasını sağlayan diplomasi trafiğini arttıran gerekçeler ve Avrupa’da Fransa’nın arabuluculuk vazifesi üstlenme gayretleri de dahi olmak üzere Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY)‘de tartışmalı hale gelen referandum sonrası süreçte yaşanan güncel gelişmelere dikkat çekilirken, bölgedeki dengelerin enerji anlamında gerek doğal gaz gerekse de petrol açısından bölgesel ve küresel aktörlere temas ettiği noktalara buna ilaveten de petrol vanasının kapatılması mevzuna değinilmesi için bir ön inceleme ve derlemeye yer verilecektir. .
9 Ekim 2017 ‘te(Bugün) Sputniknews’e Irak Milli Güvenlik Kurulu, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) gayrimeşru şekilde tabir edilen referandumunu gerçekleştirenler hakkında ‘hukuki işlem’ başlatıldığını duyurduğu haberi yanısıdı ve buna göre .Irak Başbakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada Milli Güvenlik Kurulu Bağdat’ta Başbakan Haydar el İbadi başkanlığında toplandığı ve KBY’deki referandumu gerçekleştiren memurların tespit edildiği ve bunlarla ilgili ‘hukuki işlem’ başlatıldığı buna ilaveten IKBY ve tartışmalı bölgelerdeki yönetimin federal hükümete geçmesi için yeni adımlar atılması yönünde karar alındığı kaydedilmekteydi.
.IKBY’deki yetkililerin petrol gelirini içeren banka hesaplarına el konulması hakkında da atılan adımların takip edildiği ifade edilen açıklamada, “Bu adımlar ve alınacak kararlarla Irak gelirlerinin iadesi ve yolsuzluk yapanların peşinden gidilmesi sağlanacak” şeklindeki konuşmalara da yer verildi. . Öte yandan Milli Güvenlik Kurulu cep telefonu operatörlerinin de Bağdat yönetiminin kontrolüne geçip buraya taşınmasına karar Verdi ve ayrıca Bağdat yönetiminin, İran ve Türkiye’den de IKBY ile olan tüm sınırların kapatılması ve sadece Bağdat hükümetiyle ilişki kurulmasını talep ettiği kaydedilen açıklamada, yönetimin IKBY ile özellikle petrol ihracatı ve satışı gibi tüm ticari ilişkilerin durdurulması ve bu konuda sadece Bağdat ile çalışılmasını istediği aktarıldı.Irak Milli Güvenlik Kurulunun ise konuyla ilgili başka kararlar aldığı belirtilirken, bu kararların detayına ilişkin bir haber yoktu .
Bugün yaşanan bir diğer gelişme ise Barzani’nin danışmanı ABD’li eski diplomat Peter Galbraith’ın , anlaşmada madde olduğu için Türkiye’nin siyasi sebeplerden ötürü petrol akışını kesemeyeceğini iddia etmesiyle ilgiliydi. [i]Enerji Enstitütsnde yayınlanan habere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tahran ziyaretinden “bağımsızlığa karşı daha fazla adım” kararı çıkması sonra ne yönde adımlar beklediğine ilişkin eski diplomata sorulan souya verdiği yanıt “Tabii ki kara sınırlarını kapatabilirler. Elbette bu Kürdistan’a zarar verir ancak bir yandan da Bağdat’a ve Türkiye’nin ticaretine de zarar verir. Petrol boru hattının kapatılması da konuşuluyor. Ama ikili anlaşma ‘Boru hattı siyasi nedenlerden kapatılamaz’ eklinde olduğundan şayet hat kapatılırsa Erbil tahkim mahkemesine gider ve ciddi miktarda tazminat kazanır. Asıl kaybedense Rusya olur çünkü aldıkları petrolün çoğu önceden satıldı. Bölgesel yönetim çoktan parasını almış durumda.” şeklindeydi.
İçinde bulunduğumuz 2017 yılının Ekim ayı başında gelişmelere baktığımızda Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) lideri Mesud Barzani’nin danışmanı Kefah Mahmud, bölgedeki başkanlık ve parlamento seçimlerinin 1 Kasım’da yapılacağını kaydetti. Ve Sputnik’e açıklamada bulunan Mahmud, “Başkanlık koltuğuna adayların sürülmesi için sadece birkaç gün kaldı. Muhalefetteki Goran (Değişim) Hareketi başkanlık adayının kaydını yaptı bile. Önümüzdeki günlerde, seçim komisyonu adayların tam listesini açıklayacak” ifadelerini kullandı. Önümüzdeki seçimler için organizasyon ve teknik hazırlıkların 3 aydır sürdüğünü belirten Mahmud, “Genel hazırlıklar ise 1 yıldan fazla bir süredir devam ediyor. Seçimleri zamanında yapmak, olası iktidar boşluğunu önlemek açısından çok önemli. Mevcut parlamento ve başkanın görev süresinin sona ermekte olduğunu herkes biliyor”.şeklinde konuştu.[ii] 5 Ekim tarihinde ise yine aynı kaynakta Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) gerçekleştirilen referandumun ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İran ziyaretinin özel önem kazandığını belirten Sadikan, referandumun zaten yakın işbirliği içinde olan Ankara ve Tahran’ı daha da birbirine yakınlaştıracağını kaydetti.Ankara ile Tahran arasında güvenlik, ticaret ve ekonomi alanındaki ilişkilerin son 15 yılda kesintiye uğramadığını dile getiren Sadikan, iki ülkenin Suriye konusundaki siyasi anlaşmazlıkları aşmayı başardığını belirterek: “Türkiye ve İran, Astana görüşmelerinden başlayarak konumlarını birbirine çok yaklaştırdı. Buna Suriye’de gerilimi azaltma bölgelerinin oluşturulması da yardımcı oldu. Kuzey Irak’la ilgili durum bölge için yeni sorun oldu. Muhtemelen Ankara ile Tahran’ın daha fazla yakınlaşmasına yol açacak.”şeklinde konuştuğuna dikkat çekilirken resmi bir ziyaret için İran’a giden Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme sonrası ortak basın açıklaması yapan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, yaptıkları görüşmede iki ülkenin ekonomik ilişkilerini daha ileri götürmek için mühim kararlar aldıklarını belirterek, Türk tarafın daha fazla doğalgaz almaya hazır olduğunu bildirdiğini kaydeden haberlere de yer verilmişti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise “Enerji alanındaki işbirliğimizi yoğunlaştırmaya kararlıyız” ifadesini kullanmış. ayrıca, yıllar önce İran ile yıllık ticaret hacmi için 30 milyar dolar hedef belirlendiğini hatırlatarak, son dönemlerde bu hedefin 10 milyar dolarlarda kaldığını ve iki ülke ekonomik ve ticari ilişkilerini daha da geliştirerek bu hedefe ulaşmak istediklerini de belirtmekteydi. Ertesi gün Referandum sonrası süreci BBC Türkçe’ye değerlendiren Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Hükümet Sözcüsü Sefin Dizayi, Türkiye ve İran’ın iki komşu ve bölgesel güç olarak ilişkilerinin olmasını normal bulduklarını kaydederken “Askeri açıdan karşı karşıya gelinmeyeceğinden eminiz çünkü bu iki ülke de büyük ordulara sahip ve biz de dert aramıyoruz. İstikrar, dostluk ve daha fazla karşılıklı anlayış istiyoruz” diye konuşmuştu.
Rus Rosneft şirketinin IKBY ile yaptığı anlaşmanın IKBY Hükümet Sözcüsü Sefin Dizayi,’ye hatırlatılmasına istinaden yorumları da Moskova’nın Suriye’de yaşananlar sonrası Ortadoğu’ya dönüş yapmak istediği ve bölgenin Suriye’den ibaret olmadığı yönündeydi ve “Kürdistan’ın Sovyetler ile geleneksel ilişkileri vardı hatta SSCB’den de önce Çarlık döneminde de” diyen Dizayi, Moskova’yla yaptıkları mezkur anlaşmayı politize etmek istemediklerinin vurgulamaktaydı “Rusya’da büyük bir Kürt kitlesi var. Rusya son zamanlarda buradaki enerji kaynakları ile çok ilgilendi. Haziran ayında St. Petersburg’da yapılan enerji forumuna başbakanımız katıldı. Rosneft ile enerji sektöründe yatırım için anlaşma yaptılar. Doğalgazın boru hattı ile Türkiye üzerinden Avrupa’ya ihracına dair bir anlaşma. Bu anlaşmayı politize etmek istemiyoruz, tamamen ticari.” diyor, Rusya’nın referandum sürecinde diğer ülkelere göre daha sessiz kaldığını da kabul ederken “Çünkü Ruslar buradaki şartları ve Kürtlerin tarihini diğerlerine göre daha iyi biliyorlar ve daha pragmatik davrandılar. Evet, Rusya Dışişleri Bakanlığı Irak’ın bütünlüğü açıklamasında bulundu ama aynı zamanda Kürdistan’ın isteklerine saygı duyduklarını da açıkladılar. Yani çok dengeli ve gerçekçiydiler.” diyerek bu duruma da bir açıklama getiriyordu.
5 Ekim’de yaşanan bir başka gelişme de Rusya Devlet Başkanı Putin’in , “Türkiye IKBY petrolü ithalatını keserse fiyatlar yükselir” şeklindeki açıklamalarıydı. Putin, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) düzenlenen tartışmalı referandum sonrasında buradaki bölgesel hükümete petrol ambargosu uygulanması çağrılarına ilişkin olarak “IKBY’ye yönelik petrol ambargosu, petrol fiyatlarının artmasına neden olur. Fakat kimsenin bu yola başvuracağını sanmıyorum” demiş, Rusya’nın başkenti Moskova’da düzenlenen Rus Enerji Haftası’nın ana oturumunda, IKBY’de geçen hafta düzenlenen bağımsızlık referandumu hakkındaki bir soruya da. “Kürt halkıyla tarihsel olarak iyi ilişkileri var. Bu sürece karışmıyor, hiçbir şeye karşı kışkırtmıyor, kimseyi de bir şeye itmiyoruz. Irak’ın Kürt bölgesi etrafındaki tartışmalar konusunda durumu alevlendirmemek için gerekli olan her şeyin yapılması gerektiğine inanıyoruz.” şeklinde yanıt vermişti. Buna ilaveten “Söylediklerimizin hepsi, tarafların birbirlerine ulaşıp herkes için kabul edilebilir bir çözüm bulmasına yönelik. Nitekim bağımsızlık referandumu, Irak’ın iç meselesi” diye konumasını sürdüren Putin, bunun Türkiye, İran ve Suriye için çok hassas bir konu olduğunu da anladıklarını belirtmişti. Putin, Türkiye’den IKBY’den petrol akışının kesilebileceğine ilişkin yapılan uyarıların uygulanması halinde bunun Erbil’i ne derece etkileyeceği şeklindeki soru üzerine ise şunları söylemiş, petrol akışının kesilmesi küresel enerji piyasalarına da yansır, petrol fiyatlarının artacağı yönünde görş bildirmiş, ve kendi düşüncesine göre de bunun kimsenin çıkarlarına uygun olmadığının ve yapılan çağrıların durumu alevlendirmemesi gerektiğine işaret etmişti.
Bu arada Rusya Federasyonuna değinmişken Gazprom Neft’in Irak’ta yer aldığı dört projesinden üçü kuzey Irak’ta yer aldığını diğer yandan 2017 Eylül ayı sonu itibarıyla Rus petrol şirketi Gazprom Neft’in Orta Doğu Direktörü Sergey Petrov, coğrafi zorlukları nedeniyle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) Halepçe petrol kuyusunun geliştirilmesinden vazgeçtiklerini açıkladıklarını da hatırlatmakta fayda var. Zira Rus Neftekompas dergisine değerlendirmelerde bulunan Petrov, petrol kuyusuna erişimdeki zorluklar ve bölgedeki çatışmalardan arta kalan mayınların varlığı nedeniyle, IKBY’ye ait Halepçe petrol kuyusunun geliştirilmesinden vazgeçtiklerine ilaveten bölgedeki jeopolitik risklerin azaltılması için önemli oranda yatırım gerektiğine dikkat çekmişti. Petrov, konuya ilişkin “Ancak mevcut durum, üstlenmek istemediğimiz oranda risk barındırıyor.” ifadesini kullanmıştı.
Yine 5 Ekim’de Batı cephesi gelişmeere baktığımızda ise Fransa’yı ziyaret eden Irak Başbakanı Haydar el İbadi, IKBY ile silahlı çatışma istemediğini söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Bağdat’ın talep bulunması durumunda IKBY ile aralarında arabuluculuk yapmaya hazır olduklarını söyledi. Macron ayrıca Kürtlerin haklarına saygı duyulmasını istediğini belirtiyordu. Fransız diplomasisinin bu konuda eski konumunu koruduğunu ve uluslararası toplumun ortak görüşüne katıldığını söyleyen Hollanda’daki Leiden Üniversitesi öğretim görevlisi Myriam Benraad, “Fransa, ABD’nin Kürtlerin tek taraflı olarak elde etmeye çalıştığı bağımsızlığa karşı çıkan politikasının arkasına saklanıyor.Fransa dahil Batı ülkelerinin IKBY’nin ilan ettiği bağımsızlığının kağıt üzerinde kalması için tüm yöntemlere başvuracağını dile getiren Benraad, bununla birlikte dostça ilişkilerin sürdürüldüğü ve IŞİD’le mücadelenin ön saflarında bulunan peşmergeyi kırmamaya çalıştıklarını kaydederek, “Paris, Bağdat ile Erbil arasında manevra yapmak zorunda kalıyor” şeklinde ifadelerle yorumlarda bulunuyordu. Gelecekte gerilimin daha fazla tırmanabileceği ihtimali olduğunu söyleyen Benraad, “Kürtler strateji konusunda aralarında bile anlaşmaya varamıyor. Kerkük’te PKK da var, Şii milisler de. Erbil ile Bağdat arasındaki çatışmada diğer taraflar da yer alıyor” ifadelerini kullanmaktaydı .
Çeşitli kaynaklar, Erbil yönetiminin petrolünün Ceyhan terminaline petrol sevkiyatının 25 Eylül itibariyle normal seyrinde devam ettiğini bildirmekteydiler.
Nüfusu etnik Kürtlerden oluşan ve Bağdat’la ilk özerklik anlaşması 1970’te yapan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY), Irak’tan ayrılmayı öngören bağımsızlık referandumu Dünya’nın küresel ve bölgesel gelimeleri bağlamında gündeminin üst sıralarındaki yerini halen korumakta. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron‘un, tartışmalı referandum sonrası gerilen Bağdat-Erbil ilişkilerinde arabuluculuk teklifine her iki taraftan olumlu yanıt vermesine istinaden Barzani ile İbadi, Paris’te bir araya gelişi meselesi manşetlerden inmeyen haber haline geldi. 2005 yılında kabul edilen anayasayı işletmeyen Irak’ta Kürdistan halkı nasıl bu yola geldi meselesine dair hatırlrsak Temmuz ayında France 24 televizyon kanalına konuşan Barzani, IKBY’de 25 Eylül’de “bağımsızlık referandumu” yapılacağını tüm dünyaya duyurmuştu. Ağustos ayı ortasında da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Bağımsız Yüksek Seçim ve Referandum Komisyonu’nda , referandumun 25 Eylül 2017 tarihinde yapılması kararını oy çokluğuyla onaylanmıştı. Bu tarihte düzenlenen bağımsızlık referandumu nedeniyle Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından petrol vanasını kesmekle tehdit edilen Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin(Kurdistan Regional Government – KRG) petrol akışının normal olduğu kaydedilmekteydi.
Irak’ın kuzeyindeki petrol sahalarından çıkarılan petrol, Kerkük-Ceyhan boru hattı üzerinden Ceyhan terminaline aktarılıyor ve ihraç için tankerlere yükleniyor. Yani hali hazırda Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin ( IKBY ) sahalarından Ceyhan terminaline petrol akışının normal seyrinde
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, referandumun düzenlendiği gün yaptığı konuşmada, IKBY ‘nint ek resmi petrol ihracat kanalı olan boru hattı hakkında, “Artık Kuzey Irak yönetimi petrolünü hangi kanalla nereye aktaracak, nereye satacak? Vana bizde, vanayı kapattığımız anda o iş de bitti” şeklinde konuşmuştu.
Bu bağlamda analist ve uzmanların ekseriyasının görüşü IKBY’nin Türkiye başta olmak üzere komşu ülkelerle ticaretindeki hareket dururusa sade petrol parası ile IKBY ekonominin çarklarının kesintisiz dönmeye devam edeceğini varsaymanın realist bir yaklaşım olmayacağı yönünde. Zira her ne kadar petrolün kendi toprakları üzerinden geçişinden Türkiye’nin taşıma ücreti dışında direk geliri olmasa da bu etmen düşünüldüğünde vanayı kapatmak Türkiye’nin elindeki tek koz değil. IKBY’nin uluslararası pazarlara petrol satabilmesi, Türkiye ihracatı üzerinde etkili bir faktör.
Vanalar konusunda liderler uzmanlar ve analistler hukuki süreçlerin işletilmesi ihtimallerinin yanısıra petrol fiyatlarının artacağı yönünde görüş bildirmektedirler.
Bölgesel ve kresel açıdan ise ,Türkiye ve İran’ın ulusal güvenliği için sorun teşkil etmesi hasebiyle hem bu ülkeler hem de menfaatleri doğrultusunda başta Rusya,olmak üzere pek çok ülke Barzani’ye bayrak kaldırmış vaziyette. Ana akım medyaya yansıyan haberler, açıklamlar ve veriler doğrultusunda bu ülkeler içinde çekinik bir tavırla ABD’de var fakat dğer yandan bıyık altından Türkiye ve İran’ın da yer aldığı Yeni İpek Yolu Projesine bir anlamda balta vurma potansiyeli taşıyan, ve istikrarsızlık ve teröre gebe gelişmelerden de hoşnutluk duyduğunu söylemek de pek suizan sayılmaz. Hülasa mevcut veriler ışığında ABD referandumuna tepki gösterse de, stratejik ortağı İsrail’in çıkarlarına yarayan bu tablo konusunda ikircikli bir tutum içinde görünmektedir. Siyasi ve askeri diyalog mekanizmasının çalıştırılmadan çökmesi konusunda iştah duyduğunu hissettiren İsrail ise Kuzey Irak Kürtlerinin ayrı bir ulus olarak bağımsız devlet kurma haklarına destek verme paravanının arkasında Filistin meselesinden Doğu Akdeniz’deki enerji pastasından pay kapmaya kadar geniş yelpazedeki menfaat ve emelleri doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmekte. Bu minvalde Lübnan, Suriye ve Irak’ın parçalanması suretiyle bölge için yeni bir harita çizmek gerek İsrail gerekse de ABD’nin menfaalerine olmasından mütevellit meselenin bu yönü üzerine düşünlerek bölgesel ve küresel aktörlerin dış politika ekseninde sade etnik temelli değil özellikle enerji boyutunda nasıl pozisyonlanacaklarına ve sürecin neye evrileceği konusunda alternatif senaryolar üreterek belli öngörlerde bulunmak mümkün olacaktır ki bu da yeni bir araştırmanın konusu olacaktır.
Hazırlayan: H.Çiğdem Yorgancıoğlu http://www.cigdemyorgancioglu.org/
[i] Enerji Enstitusu 9 Ekim 2017 http://enerjienstitusu.com/2017/10/09/barzaninin-danismani-turkiye-petrol-akisini-kesemez/
[ii] Sputniknews 5 Ekim 2017 https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201710051030453741-ikby-baskanlik-ve-parlamento-secimleri-zamaninda-yapilacak/