Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, OIL & FUEL SECTOR NEWS - Tarih : 19 November 2014
ABD Temsilciler Meclisi’nin onayladığı “Keystone XL Petrol Boru Hattı”na ilişkin yasa tasarısının Senato’da kıl payıyla reddedilmesi bu konudaki tartışmaları bir kez daha alevlendirirken, politikacıları olduğu kadar kamuoyunu da ikiye ayırmış ihtilaflı boru hattını destekleyenler projenin ekonomik faydaya, muhalifler ise çevreye odaklanıyor. Obama yönetimi tarafından uzun süredir ertelenmekte olan Keystone XL Petrol Boru Hattı’na yönelik yasa tasarısı önceki gece ABD Senatosu’nda oylamaya sunuldu.
Senato’dan geçmek için gerekli 60 oyu bulamayan tasarıya, 45’i Cumhuriyetçi ve 14’ü Demokrat olmak üzere toplam 59 Senatör destek verirken, geri kalan 41 Demokrat Senatör karşı oy kullandı. Bu sonuçla, Senato’nun onayını alamayan yasa tasarısı, Cumhuriyetçilerin çoğunluğa sahip olduğu Temsilciler Meclisi’nde geçen cuma günü yapılan oylamada ise 161’e karşı 252 oyla kabul edilmişti.
Öte yandan, ABD kamuoyu da Keystone XL Petrol Boru Hattı konusunda ikiye bölünmüş durumda…
Maliyeti yaklaşık 8 milyar dolara mal olacak tartışmalı petrol boru hattını destekleyenlerin en önemli argümanlarını projenin sağlayacağı ekonomik yararlar oluşturuyor.
42 binin üzerinde istihdam imkanı
Keystone XL projesinin en büyük getirilerinden birinin istihdam alanında görülmesi bekleniyor. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın projeyle ilgili en güncel raporuna göre, Keystone XL Petrol Boru Hattı inşaatı süresince ülke genelinde 42 binin üzerinde Amerikalıya istihdam imkanı yaratacak. Adı geçen projenin inşaatını üstlenen TransCanada adlı boru hattı şirketinin, Kuzey Amerika’nın başta gelen işçi sendikalarıyla anlaşma imzaladığı ve inşaat işçilerine sağlık sigortasından emeklilik maaşına kadar birçok olanak sağlayacağı ifade ediliyor.
Bakanlığın raporu, ayrıca boru hattının geçtiği bölgelerden toplanacak gayrimenkul vergisi gelirlerinin en az yüzde 10 oranında artarak, bölgesel kalkınmaya önemli katkı sağlayacağını öngörüyor.
Buna karşın, projeye karşı çıkanlar boru hattı inşaatının yaratacağı istihdamın kısa süreli olacağına dikkati çekerek, projeye izin verilmesi durumunda istihdamın uzun vadede artmaktan çok azalacağını ileri sürüyor. Bununla birlikte, ABD petrol sektöründeki istihdamın önemli bir kısmını benzin istasyonlarında asgari ücretle çalışan Amerikalılar’ın oluşturduğunu savunan muhalifler, Exxon Mobil, Chevron, Shell ve BP gibi büyük petrol üreticilerinin 2005-2010 yılları arasında 11 binin üzerinde işçiyi işten çıkardığına işaret ederek, petrol şirketlerine verilen teşviklerin daha uzun süreli istihdam olanağı sağlayacak sektörlere aktarılmasını talep ediyor.
ABD’nin dışa bağımlılığını azaltacak
Keystone XL Petrol Boru Hattı projesinin ekonomik getirilerine ilaveten ABD’nin müttefikleri arasında bulunmayan ya da politik açıdan istikrarsız ülkelere olan bağımlılığını azaltacağı belirtiliyor. ABD Enerji Enformasyon İdaresi’nin (EIA) 2013 yılına ilişkin verilerine göre, ülkede tüketilen ham petrolün yüzde 7’si Suudi Arabistan’dan, yüzde 5’i Meksika’dan, yüzde 4’ü de Venezuela’dan temin ediliyor. Kanada ise yüzde 16 ile ABD’nin petrol ithal ettiği ülkelerin başında yer alıyor.
Projeyi savunanlar, ülkenin ağır tip petrol ihtiyacını ilişkilerinin uzun süredir kötü olduğu Venezuela yerine Kanada’dan ithal etmesinin yararlı olacağına inanıyor.
Sıcaklıkları en az 2 derece yükseltebilir
Öte yandan, projeye karşı çıkanlar, Kanada’nın Alberta eyaletindeki katranlı kumlardan elde edilen ve normalden daha fazla karbon salınımına neden olan ağır tip petrolün ABD’ye taşınmasının iklim değişikliğini hızlandırarak ekonomiyi olumsuz etkileyeceğini öne sürüyor.
New York Üniversitesi’nin bu konuda yaptığı bir araştırmanın sonuçları da bu noktada dikkati çekiyor. Araştırmaya göre, katranlı kumdan elde edilen petrolün tüketimi dünya sıcaklığını en az 2 derece yükseltebilir. Rapor, yükselen sıcaklıklığın tetikleyeceği doğal afetlerin, ABD ekonomisini yüzde 2,5 oranında küçültebileceğini ortaya koyuyor.
İklim değişikliğinin ABD ekonomisine etkilerini araştıran Risky Business adlı kuruluşun hazırladığı rapor da benzer sonuçlara işaret ediyor. Rapora göre, ABD’nin doğu kıyısında bulunan milyonlarca ev ve iş yeri küresel ısınma nedeniyle önümüzdeki 15 yıl için sular altında kalabilir. Raporda, ayrıca bu kayıpların yıllık 3,5 milyon dolara ulaşabileceğini öngörüsüne yer veriliyor.
Projeyle ilgili bir başka risk de uzunluğu yaklaşık bin 900 kilometre olacak boru hattı üzerinde ortaya çıkabilecek sızıntılar… Uzmanlar, Keystone XL Petrol Boru Hattı önemli su kaynaklarının yakınından geçtiğini hatırlatarak, olası bir petrol sızıntısının bölgedeki tarım topraklarına ve doğal hayata ciddi zarar verebileceği uyarısını yapıyor.
Buna karşılık, boru hattını inşa eden TransCanada, projenin ham petrol ve doğal gazın en güvenli ve verimli şekilde taşınmasına olanak sağlayacağını, böyle bir durumun yaşanmayacağı taahhüdünde bulunuyor.
ABD Dışişleri Bakanlığının projeyle ilgili raporu da TransCanada’nın açıklamalarını destekler nitelikte…
Raporda, Keystone XL projesi kapsamında döşenecek boru hattının ABD’de mevcut durumda faaliyette olan diğer petrol boru hatlarına kıyasla daha yüksek güvenilirlik kriterlerine sahip olduğu vurgulanıyor.
Ocak 2015’te tekrar oylanabilir
Keystone XL Petrol Boru Hattı’na yönelik tartışmalar tüm hızıyla devam ederken, projenin destekçileri Senato’nun dün reddettiği yasa tasarısının çoğunluğun Cumhuriyetçilere geçeceği yeni Senato göreve başladığında tekrar gündeme getirileceğinin sözünü verdi. Projeye ilişkin yasa tasarısının Ocak 2015’te göreve başlayacak yeni Senato tarafından onaylanacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Bu noktada, asıl merak edilen ise Başkan Obama’nın projeyle ilgili görüşünün önümüzdeki 2 ay içerisinde değişip, değişmeyeceği, eğer Obama fikrini değiştirmezse, Keystone XL Petrol Boru Hattı projesinin hayata geçirilmesi uzun bir süre daha mümkün olmayacak.
Kaynak: Enerji Enstitüsü