Kategori : ENERGY AGENDA NEWS - Tarih : 19 September 2013
Vadeli İşlem ve Emtia Piyasaları Uzmanı Zafer Ergezen, kurdaki dalgalanmanın doğalgaz ve kömür fiyatlarına olası etkilerine ilişkin, “Bu sene bahar aylarında tedarik edilen kömür, daha yüksek maliyetli oldu. Stok maliyetleri arttı. Hem yüksek maliyet hem de kur artışı olunca kömür şirketlerinin satış fiyatı, düşen küresel fiyatlara rağmen, geçen seneye göre yüksek olacaktır. Kısaca, kömür bu sene cep yakacak” dedi.
Ergezen, enerji ürünlerinde alım fiyatını belirleyen unsurlardan birinin petrol fiyatları olduğunu belirterek, “Petrol fiyatları arttıkça, doğalgaza alımına ödediğimiz maliyetler de artıyor. Son dönemde artan petrol fiyatları, bu açıdan önemli bir tehdit unsuru.
Bununla beraber doğalgaz yurtdışından dolar karşılığı alınırken, tüketiciye ise Türk Lirası karşılığında satılıyor. Yani tüketim ve fiyat artışının yanı sıra bir de kur kaynaklı fiyat etkisi bulunuyor. Oysa yükselen doğalgaz maliyetleri, henüz tüketiciye yansıtılmadı. Bir nevi devlet tarafından sübvansiyon yapılıyor. Bunun sonucunda maliyetler, doğalgaz sağlayıcı şirketler üzerinde kalmakta ve zarara yol açmaktadır” diye konuştu.
Küresel kırılganlıklar nedeniyle kur ve petrolde yaşanan artışların Türkiye’nin ithal ettiği enerji ürünlerine de yansıyabileceğini dile getiren Ergezen, “Artan kur ve fiyatlar göz önüne alındığında, daha sonraki aylarda bir doğalgaz zammı kaçınılmaz görünüyor. Maliyetlerdeki artışın, doğalgaz fiyatlarında yüzde 5′den daha yüksek bir zamma yol açabileceğini düşünüyorum. Bu bir anda değil ama zamana yayılmış zamlar şeklinde de ortaya çıkabilir” ifadelerini kullandı.
Türkiye için doğalgaz ve kömürün, elektrik üretimi için önemli kaynaklar olmaya devam ettiğine dikkati çeken Ergezen, geçen sene toplam enerji üretiminin yüzde 31,6′sının doğalgaz santrallerinden, yüzde 20,3′ünün de kömür santrallerinden elde edildiğini anımsattı.
“Elektrik üretiminin yanı sıra her iki ürün, Türkiye’nin ısınma ihtiyacında da önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye, konumu gereği büyük petrol ve gaz rezervlerine çok yakın ve enerji yollarının üzerinde bulunuyor. Fakat aldığı ürünlerin bir maliyeti var. Türkiye geçen sene doğalgaz ithalatı için 23,2 milyar dolar öderken, kömür ithalatı içinse 4,6 milyar dolar ödedi.
Enerji yatırımları tamamlandığında Türkiye, bölgesinde önemli bir enerji merkezi haline gelecek. Ayrıca elektrik üretiminde dışa bağımlılık azalacak. Fakat yapılan yatırımların geri dönüşü uzun zaman alıyor. Bu sürede malesef Türkiye, yüksek enerji maliyetlerini ödemek zorunda kalmaktadır. Örneğin geçen yıl enerji ithalatı yapılmamış olsaydı, Türkiye yaklaşık 12-13 milyar dolar cari fazla verebilecekti.”
Türkiye’nin yıllık enerji tüketiminin, ekonomik büyüme ve ısınma ihtiyacıyla paralellik gösterdiğine değinen Ergezen, “Büyüme arttıkça enerji tüketimi ve havalar soğudukça kömür ve doğalgaz ihtiyacı artıyor. EPDK tahminlerine göre bu sene doğalgaz tüketiminin 47,6 milyar metreküp olması beklenmektedir.
Yapılan doğalgaz alım anlaşmaları göz önüne alındığında, Türkiye’nin bu sene bir doğalgaz açığı bulunmadığını görüyoruz. Fakat artan tüketim ve fiyatlar ile beraber ödenen maliyetler de yükselmektedir. Türkiye’nin Rusya, İran ve Azerbaycan başta olmak üzere doğalgaz alım anlaşmaları mevcut” bilgisini verdi.
Kömürün, Türkiye için stratejik bir ürün kategorisinde olduğunu kaydeden Ergezen, doğalgaz maliyetinin yüksek olmasının, enerji üretimi ve ısınma için kömürü daha cazip hale getirdiğini anlattı. Sektörde hem yerli kaynakların bulunması hem de sektör içerisinde gelirin çok daha geniş kesimlere yayılmasının, kömürün sadece ısınma amaçlı değil gelir dağılımı açısından da önemini artırdığına işaret ederek şunları kaydetti:
“Dünya enerji tüketiminin yüzde 42′i halen kömürden sağlanmaktadır. Türkiye’de ise geçen sene yapılan toplam kömür ithalatı, yüzde 24 artarak 30 milyon ton seviyesine yükseldi. Bu rakamın yüzde 72′si Rusya, Kolombiya ve ABD tarafından sağlandı. Artan doğalgaz kullanımı nedeniyle kömür tüketiminin yalnızca yüzde 14′ü ısınma amaçlı olarak kullanıyor.
Yüzde 76 gibi yüksek bir oran ise elektrik üretimine yönlendirilmektedir. Kısaca kömür fiyatlarındaki artış, sadece ısınma giderlerini değil aynı zamanda elektrik giderlerini de artırıyor.”
Kömür şirketlerinin, normal şartlarda kış için gerekli olan kömür ihtiyacını bahar aylarında birlikte tedarik ettiğini aktaran Ergezen, “Kış ayları geldiğinde, tüm bayilerde ve satıcılarda yeterli kömür sağlanıyor. Fakat bu sene bahar aylarında tedarik edilen kömür, daha yüksek maliyetli oldu. Stok maliyetleri arttı.
Bunun yanı sıra bir de kur artışı yaşandı. Tedarikçilerin karşılaştığı maliyetlerin, son tüketiciye yansıtılması beklenmektedir. Hem yüksek maliyet hem de kur artışı olunca kömür şirketlerinin satış fiyatı, düşen küresel fiyatlara rağmen, geçen seneye göre yüksek olacaktır. Kısaca, kömür bu sene cep yakacak diyebiliriz.”
Isınma ihtiyaçlı kömürün çok daha fazla sübvansiyon ihtiyacı bulunduğunu öne süren Ergezen, sözlerini şöyle tamamladı:
“Özellikle İç ve Doğu bölgelerimizde kömür önemli bir ısınma aracı olarak kullanılmaktadır. Artan ısınma maliyetinin, bu bölgelerin büyüme ve gelir dağılımına da olumsuz etkisi olabilir.”
Kaynak: Enerji Enstitüsü