Kategori : ENERGY AGENDA NEWS - Tarih : 24 October 2013
Hiç şüphesiz ki yaşayan her canlının ihtiyacı olan enerji, devletlerin de en önemli gündem konularından biridir.Buhar makinasının icadının sanayi devrimini başlatmasından bu yana ülkeler için enerji ihtiyacı sürekli ivmelenmesinden dolayı enerji en stratejik argüman olmuştur.
21.yüzyılda teknolojik gelişmelerin yol açtığı enerji tüketimi öyle boyutlara gelmiştir ki, petrol, doğalgaz, kömür şeklinde tabir ettiğimiz birincil enerji kaynaklarının rezervleri noktasında kritik tahminler yapılmakta bu süreler 30-40 yıl gibi kısa sürelerle ölçülmektedir.
Böylesine kıt kaynaklarla ülkelerin hayatiyetini devam ettirebilmeleri zor göründüğünden, yenilenebilir enerji kaynakları yatırımlarına gelişmiş ülkeler hız vermiştir.Diğer bir yandan da esasında en büyük enerji kaynağı enerjiyi verimli kullanmaktan geçmekte ve enerji verimliliği özellikle enerjiyi ithal eden ülkeler için daha bir önem kazanmaktadır.
Günümüzde enerji, enerji arz güvenliği gibi konularda uzun vadeli stratejik programlar yapmak her ülke için zaruret arz etmekteyken enerjide Türkiye gibi dışa bağımlı ülkeler için ciddi bir gelecek kaygısı yaşanmaktadır.
Türkiye’nin enerjide bağımlılık oranı % 72’ler seviyesinde olmakla birlikte, özellikle HES projeleri ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar bu oranı önümüzdeki dönemde düşürecektir. Öte yandan nükleer enerjide Akkuyu’da inşaa edilecek olan reaktörün tek başına bir çözüm olmayacağı da aşikardır.
Türkiye enerji ithalatının sebep olduğu cari açıkla, Cumhuriyetimiz’in 100. yılında hedeflediği 500 milyar$ ihracat rakamına ulaşması mümkün gözükmemektedir. Sürdürülebilir bir büyüme oranı yakalayabilmek için enerji bağımsızlığının elde edilmesi ilk şarttır. 2012 yılı itibarıyle ülkemizin enerji maliyeti 60 milyar $’a ulaşmıştır.Bu kadar yüksek enerji maliyetleriyle sürdürülebilir kalkınma yakalanamaz ve hedeflere ulaşılamaz. Bu sebeple; 2023 ‘ e kadar ülkemizin enerji maliyetlerini kabul edilebilir miktarlara indirmesi özellikle henüz bir çok noktada devam eden petrol ve doğalgaz aramalarına devam edilmesi, klasik olmayan yöntemlerle kayagazı elde edip enerji ithalat eden bir ülke iken, enerji ihracatçısı haline gelen ABD gibi, yatırımcıların önünün açılması ve ülkemizde çok yüksek oranda rezervi bulunan kömür kaynaklı fosil enerji kaynaklarına bir an önce dönülmesi gerekmektedir.
HES projelerine bugüne değin yapılan 12 milyar liralık yatırım hiç şüphesiz enerji bağımsızlığımıza yapılan en büyük katkı olmakla birlikte, enerji verimlilik oranı %40 kadar da artırılabilirse, enerji verimliliği en büyük enerji kaynağımız olacaktır.
Ülkemiz , darı ambarının üzerinde açlıktan ölen tavuk misali; 3 tarafı enerji kaynaklarıyla dolu olmasına rağmen enerjiyi çok pahalıya mal etmektedir. Aynı şekilde ülkemizin güneş ve rüzgar enerjisi potansiyeli çok yüksektir. Almanya ülkemizle kıyaslandığında yok denecek kadar az güneş almasına rağmen , 2012 yılı itibarıyla Almanya’nın kullandığı enerjinin %19’u yenilenebilir kaynaklardan sağlanmaktadır. Ülkemizin ise henüz % 10’lara ulaşmış değildir.
Bu bilgilerin ışığında gelecek te ülkeler arası siyaset ilişkileri enerjiden ayrı düşünülemez, bundan dolayı da bağımlı ülkelerin yumuşak karnı enerjidir. Ülkemizin bir an evvel enerji bağımsızlığına ulaşması için, gerek hükümet, gerek siyasiler gerekse Üniversiteler, STK’lar ve yatırımcılarımızın elbirliği ile çalışması gereklidir.
Yazan: Ramazan Ergün – Makine Mühendisi / Enerji Gazetesi
Yayıncı: Enerji Gazetesi