Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, ENERGY EFFICIENCY NEWS - Tarih : 04 January 2019
Gezegenimizle ilgili yazılan felaket senaryolarının başında uzunca süredir bildiğimiz küresel ısınma konusu yer alıyor. Sürekli alınan ölçümler ve geçmişe dönük çalışmalarda, Dünya’nın ortalama sıcaklığının artma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Küresel ısınma olarak adlandırılan bu süreçte küresel ısınmaya eşlik edenlerse iklim değişikliği, hızlı nüfus artışı ve buna bağlı olarak doğal enerji kaynaklarının tükenmesi, çevre kirliliği ve ormansızlaşma.
Atmosfere atılan gazların bir gün küresel ısınmaya neden olabileceği Nobel Ödülü kazanmış Svante August Arrhenius tarafından 1890’lı yıllarda ortaya atıldı. Bu dahi kimyacıya göre atmosferdeki CO2 miktarı ikiye katlanırsa, hava sıcaklığında 5-6 derecelik bir artış olabilir. Bugün modern bilgisayarlarla yapılan hesaplamalar ±5’lik sapmalarla, Arrhenius’un söylediği oranda olacağını gösteriyor. Ancak küçük bir ayrıntı var: Arrhenius bu ısınmanın 3000 yıl sonra gerçekleşeceğini söylemiş. Küresel ısınmanın tekrar gündeme gelmesi, Keeling adında genç bir Amerikalı doçentin atmosferdeki CO2 miktarını devamlı olarak 1958 yılında ölçmeye başlamasıyla ortaya çıktı. Küresel ısınmanın sonuçlarının, giderek çevre alanındaki en temel sorunu oluşturmaya başlaması karşısında, 1992 Rio Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılan iki sözleşmeden birisi, “İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi” olmuştur. Ayrıca 2005 yılında Türkiye’de yürürlüğe giren Kyoto Protokolüyle 2008-2012 döneminde gelişmiş ülkeler, sera gazı salınımlarını 1990’daki düzeyin %5 altına indirmeyi kabul ettiler. 2018 Ekim ayında Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nde sera gazı emisyon değerlerinin bu hızla artması halinde 1.5 ᵒC’lik küresel ısınma limitinin 2030 itibariyle aşılabilir olduğu belirtildi.
Hawaii’deki Mauna Loa Gözlemevi’nde yapılan son ölçümlere göre atmosferdeki CO2 yoğunluğu Kasım 2018’de 408.02 ppm seviyelerine ulaştı. Scripps Oşinografi Enstitüsü’nden yapılan açıklamaya göre, atmosferdeki CO2 yoğunluğu son 800,000 yıldaki en yüksek seviyeye ulaşmış durumda. Gözlemevi, 1958 yılında dünyanın atmosferdeki CO2 yoğunluğunu izlemek için sürekli ölçümlere başladığında bu değer 315ppm seviyelerindeydi. 2013’te 400ppm çizgisinin geçilmesiyle %30’luk bir artış yaşanmış durumda.
Aileniz Atmosfere Ne Kadar CO2 Salıyor?
Bir ailenin CO2 bedeli 40,000kg’a ulaşabiliyor. Nasıl bu kadar fazla olur dediğinizi duyar gibiyim çünkü bir aile yalnızca evde oturmuyor, yolculukta yapıyor. Ayrıca verilen rakam büyük evde yaşayan, 2 arabalı, yılda birkaç kere uçakla yolculuk yapan bir aileye ait. Şimdi basit bir hesaplama yapalım. Orta büyüklükte bir otomobiliniz olduğunu düşünün. Bu otomobil, 100 km’de 9.7 litre benzin yaksın. Yani km başına 0.0097 litre benzin. Bir litre benzini CO2’e dönüştürme faktörü 2.4 yani 1 litre benzin yaktığınızda atmosfere yaklaşık 2.5 katı CO2 salıyorsunuz. Benzin büyük oranda karbondan oluşuyor. Motor içindeki patlama, yakıttaki hemen her karbon atomunu iki oksijen atomuyla birleştiriyor. Oksijen karbondan 1.33 kat daha ağır. Bu durumda her kilometrede otomobiliniz 0.23 kg CO2’i atmosfere salıyor.
Peki otomobilinizin yıllık karbon salınım değeri ne kadar? Bu yıllık ne kadar yol kat ettiğinize bağlı; 10,000km yol kat ediyorsanız, 2300 kg CO2 atmosfere bırakıyorsunuz. Bu arada bir yıl içinde ulaşımda kullandığımız diğer araçları da düşünün, istatistikler ortalama bir ailenin ulaşım CO2 bedelinin yıllık 5-10 bin kg arasında değiştiğini gösteriyor.
Eviniz Atmosfere Ne Kadar CO2 Salıyor?
Bir evin CO2 salınımını hesaplamak için, herhangi bir elektrikli eşyanın kilowatt-saat(kWs) cinsinden yıllık ne kadar enerji harcadığı bulunuyor. Bu değer kg cinsinden salınan CO2 miktarına dönüştürülüyor. Örneğin standart bir buzdolabı yıllık 1239kWs enerji harcıyor. Ev eşyaları için enerjiyi CO2’e dönüştürme faktörü 0.75 yani bir buzdolabı yıllık 920 kg CO2 üretiyor.
Peki, bir ev ısınması, aydınlatması ve diğer elektrik tüketen eşyalarıyla atmosfere ne kadar CO2 salıyor? Bu noktada son yıllardaki yaşam tarzına bakmak gerekiyor. Konforlu lüks bir evin atmosfere bıraktığı CO2 miktarı yaklaşık 12,000 kg olarak hesaplanıyor. Bu miktar mütevazi bir evde 1600-1700 kg’a düşebiliyor. Rakamlar çoğunlukla kentlerdeki yaşam koşullarını yansıtmakla beraber her ülkenin kendi yaşam koşullarına göre farklı sonuçları var.
Küresel Isınma için 2019 Öngörüleri Neler?
NASA ve İngiliz meteoroloji kurumu Met Office’in açıkladığı verilere göre 1880 yılından bu yana kaydedilen en yüksek değer 2016 yılına ait. 2018 yılı dünyadaki ortalama sıcaklık seviyesi sanayi öncesi seviyelerin neredeyse 1oC’nin üzerinde kaydedildi. Dünya Meteoroloji Örgütüne göre ısınma bu yüzyılın sonuna kadar 3-5oC arasında olabilir. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), önümüzdeki 12 yıl boyunca sera gazı emisyonlarında artışın devam etmesi durumunda 1.5oC sınırının ihlal edilmesine sebep olacağını belirtmişti. Bilim adamları El Nino etkisinin devam etmekte olduğunu, 2019’un başında yeni bir El Nino oluşması ihtimalinin yüksek olduğunu belirtiyor. iklim değişikliğinin giderek kötüleşmesinden dolayı 2019 yılının tarihin en sıcak yılı olacağı ihtimaline karşı uyarıda bulunuyor.
Küresel Isınmayı Önleyebilir Miyiz?
Her yıl atmosfere toplam 30 milyar ton CO2 bırakılıyor. Bunun %46’sı enerji tüketimi, %24’ü sanayi etkinlikleri, %18’i ormansızlaştırma, %9’u tarım ve %3’ü de diğer nedenlerden kaynaklanıyor. Bu miktarın yarısı ormanlar, toprak ve okyanuslarca emiliyor, ama geri kalan miktar atmosferde birikiyor. CO2 yoğunluğu endüstri devrimi öncesinden günümüze, 2,2 trilyon tondan 3 trilyona çıkmış. Birçok bilim insanı bu oranda sera gazı salmaya devam edersek, 2040’larda atmosferdeki CO2 miktarının ciddi bir tehlike oluşturacak boyutlara erişeceğini söylüyorlar. Bu nedenle birçok yerde bireysel olarak da almamız gereken önlemlerden söz ediliyor. Birleşmiş Milletler istatistiklerine baktığımızda, ortalama bir Avrupalı’nın yıllık CO2 ayak izinin 12 ton olduğunu görüyoruz. Bu sayı Amerika ve Avustralya’ya gidildiğinde neredeyse iki katına çıkıyor. Bununla birlikte, genel olarak sorumlusu olduğumuz salımın yaklaşık yarısını denetlemek elimizde. Bu, daha çok ulaşım için kullandığımız araçlar, yılda kaç kez uçağa bindiğimiz hatta evlerimizi ne kadar ısıtıp aydınlattığımızla ilişkili. Bizim denetimimizde olmayan kısmın % 25’ini işyerlerimizin aydınlatılması ve ısıtılması oluştururken, % 10’unu kamu hizmetleri, % 20’si kadarında gıda dahil satın aldığımız ürünlerin üretimi için salınan CO2 oluşturuyor.
Konutlarda, iş yerlerinde yalıtım çok önemli! Tavan ve duvarlarınıza yalıtım yaparak, hem bütçenize %20-30 yarar sağlar, hem de yıllık karbondioksit salınımınızı yıllık 950’den 70 kg’a çekebilirsiniz. Pencerelerinize iki kat arasına argon doldurulmuş camlardan taktırmak, doğal gazla ısınıyorsanız yıllık yaklaşık 2 ton, kışın kapı ve pencerelerdeki hava sızıntılarını önlemek, yıllık yaklaşık 500 kg karbondioksit salınımını azaltır. Bahçenizi ağaçlandırmak ve evinizi ılıman iklimde yaşıyorsanız açık renge, soğuk iklimde yaşıyorsanız koyu renge boyamak yıllık yaklaşık 2 ton karbondioksit salınımını azaltır. Bir ağaç, yıllık yaklaşık 10 kg karbondioksiti tutabilir. Buzdolabınız, elektrik tüketiminizde %20’lik bir paya sahip. Buzdolabınızı mevsime göre ayarlayıp kullanım koşullarına dikkat edebilirsiniz. Giysilerinizi soğuk yada ılık suyla yıkayabilirsiniz. Böylece haftada iki kere çalıştırılan bir makineyle haftada yaklaşık 220kg CO2 salınımını önlersiniz. Bulaşık makinenizi ancak dolduktan sonra çalıştırabilirsiniz. Makinenizin varsa enerji korunumu ayarlarını kullanabilirsiniz. Su ısıtıcınızın termostatını ayarlayabilirsiniz. Her 10 derecelik azalma, gazla çalışıyorsa yıllık yaklaşık 200 kg, elektrikle alışıyorsa yaklaşık 70kg CO2 salınımını önler Güneş enerjisiyle çalışan bir su ısıtıcıysa, atmosferde yıllık 4.9 CO2’den kurtulmak demek.
Özge EFE – Enerji Sistemleri Mühendisi – ozge.efe@enerjigazetesi.ist
Kaynakça
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46696416
Kurt, Latif. Küresel Isınma ve İklim Değişikliğinin Türkiye’nin Bitki Çeşitliliği Üzerine Etkileri, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi,2011
Tont, Sargun A. Küresel Isınma: Birde Doğal Etki Binerse, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi,2007
Can, Tuğba. Küresel Isınmada payınız, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi,2005
Yılmaz, Elif. Doğaya Dönüş İçin Fırsat: Ekokentler, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi,2006