Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, OIL & FUEL SECTOR NEWS - Tarih : 12 August 2013
AKDENİZ’in doğusunda başladığında, kozalak yangınının içerilere de sıçrayacağı belliydi. Kürt gruplar arasındaki petrol savaşının ilan edildiğini 22 Mayıs’ta bu sütundan duyurmuştum. Beklenildiği gibi gelişti, “Batı Kürdistan petrol savaşı” meydana indi. Suriye topraklarındaki petrol kuyularına hâkimiyet sağlanıp kimin işleteceği kesinleşinceye kadar da alevi şiddetlenerek artacak.
Ne bu ayın sonunda Erbil’de yapılması planlanan Kürt Konferansı, ne 30 Nisan’dan bu yana birkaç kez denenen “sulh görüşmeleri”, ne de Yüksek Kürt Konseyi bu savaşı keser… Petrol savaşları geçmişte başladığı topraklarda nasıl sonuçlandıysa aynı yolu izler.
BARZANİ’YE AĞIR SÖZLER
Nitekim yapılan açıklamalar da bunun açık göstergesi. Bazı örnekleri sıralamak gerekirse… PYD’nin bağlı olduğu PKK’nın yeni yönetimindeki ikinci adam Mustafa Karasu, geçen hafta bir televizyon programında “Güney Kürdistan” diye tanımladığı Kuzey Irak Kürt Yönetimi’ni Suriye politikası nedeniyle ağır dille eleştirdi. Irak üzerinden PYD’ye giden “insani yardımı”, Barzani yönetiminin sınırı kapatarak engellediğini belirterek şu tespiti yaptı: “(Barzani) sınırı kapatayım, benim dediklerime gelsinler anlayışıyla hareket ediyor. Bu, ciddi eleştirilecek bir konudur. Böyle dar, basit politika olabilir mi?” PKK’nın tepkisi bu noktada kalmadı. Desteğindeki medya organlarında da Barzani yönetimine salvo hareketi başladı.
Makalelerde Barzani yönetiminin, “Suriye petrolünün % 82′sinin bulunduğu Gir Ziro, Rimelan, Tirbesipiye bölgelerinin Kürtlerin (PYD) eline geçtikten sonra saldırıların farklı boyutlara” ulaştığı vurgulandı. Barzani‘nin, El Kaide’nin kolu Cephet El Nusra ile işbirliği içinde olduğu ileri sürüldü. Buna kanıt olarak Barzani ve El Nusra tarafından 50 kişiye verildiği iddia edilen petrol bölgelerinin “sahte tapuları” gösterildi.
ORTAKLIKLAR
Bir makaledeki şu özet bölüm sorunun nereye geldiğini anlatmaya yeter: “Bölgeler Kürtlerin eline geçmeye başladıktan sonra saldırılar daha planlı hal aldı(…) Bundan sonra Cephet El Nusra, ağırlığını bu bölgeye vermeye başladı. Çünkü bütün planlar petrolün Kürtlerin eline geçmemesine yönelikti…” İddia burada durmuyor, ABD, Türkiye ve Kuzey Irak yönetiminin anlaşarak bu petrolü Kuzey Irak’tan ortak akıtmayı planladığını iddia ediyor. Buna karşı mücadelenin süreceğine vurgu yapılıyor. Kürtler arası petrol savaşı başlamış bulunuyor.
Türkiye’ye etkisinin ne olacağına gelirsek… Sınırın iki tarafında var olan akrabalık bağlarının yarattığı kelebek çarpan etkisine yeni bir boyut eklendi. Bir süredir Ceylanpınar’da güvenlik güçleriyle kaçakçılar arasında yaşanan çatışma da bunun bir yansıması. PYD lideri Salih Müslim‘in Londra’da LSE’deki konuşmasında, ilkel yolla da olsa petrolü işlemeye başladığını açıklaması da yeni gelir kaynağını göstermeye yeter.
Asıl soru, 1990 başındakinden sert geçeceğe benzeyen Kürt çatışmasında Ankara’nın geçmişteki tavrını sürdürüp sürdürmeyeceğinde yatıyor. Süreçte farklı bir evreye geçiliyor…
Kaynak: Enerji Enstitüsü