Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, WIND ENERGY & RES NEWS - Tarih : 01 May 2020
Dünya genelinde, endüstriyelleşmede ve nüfus da yaşanan artışlardan dolayı enerji ihtiyacı da ciddi oranda artış göstermektedir. Her yıl enerji ihtiyacı bir önce ki yıla göre %5 oranından artarken, enerji ihtiyacının büyük bölümünün karşılandığı fosil kaynak rezervlerinde de azalmalar görülmektedir. Çevre kirliği, karbon salınımı gibi bir çok olumsuz etkiye sebep olan fosil kaynaklı rezervlerin kaynaklarının azalması ile de gelecek nesillere sorun oluşturma ihtimali hayli yüksektir. Bu yüzden dünya genelinde neredeyse her ülke de yenilenebilir enerjiye olan ihtiyaç benimsenmiş ve bu alanda ciddi yatırımlar yapılmaya başlanmıştır.
Asya ile Avrupa arasında köprü görevi gören ve 3 tarafı denizlerle çevrili Türkiye coğrafi konumundan dolayı pek çok yeraltı ve yenilenebilir enerji kaynağına sahip ülkelerin başında gelmektedir. Ülkemizin coğrafi konumundan dolayı güneş ve rüzgar enerji potansiyelleri çoğu ülkeden daha yüksektir. 2017 yılının dönüm noktası olarak görüldüğü güneş enerji sistemleri, 2020 yılı itibariyle toplam kurulu gücü 6000 MW seviyesine yükselmiştir. Yine ülkemiz de sadece kara üstü uygulaması bulunan ve hali hazırda çalışan 196 rüzgar enerji santralinin toplam gücü 10000 MW seviyelerine ulaşarak toplam enerji ihtiyacının %7’sini karşılamaktadır. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’nin rüzgar potansiyeli toplamı 90000 MW olarak tespit edilmiştir. Eğer bu potansiyelden faydalanabilirse ülkenin neredeyse tüm enerji ihtiyacı rüzgar enerji sistemlerinden karşılanabilir. Ancak bu yüksek potansiyelinin büyük kısmını deniz üstü (offshore) rüzgar enerji potansiyeli oluşturmaktadır. İngiltere, Çin ve Danimarka olmak üzere bir çok ülkede deniz üstü rüzgar enerji sistemlerinden faydalanılmaktadır. Deniz üstü rüzgar enerji sistemleri, rüzgar potansiyeli daha yüksek ve daha stabil bir akışa sahip olan ayrıca daha düşük amorti sürelerine sahip olan enerji yatırım türleridir. 3 tarafı denizlerle çevrili olan ve şuana kadar herhangi bir deniz üstü rüzgar enerji sistemine sahip olmayan Türkiye’de bu enerji sektöründen faydalanılması gerekmektedir. 2023 enerji hedefleri kapsamında, Türkiye enerji ihtiyacının %30’unu yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamayı hedeflemektedir. Potansiyeli kara üstü rüzgar enerji santrallerine göre daha yüksek olan deniz üstü rüzgar enerji santralleri ile bu hedef kolayca sağlanabilir.
Deniz üstü rüzgar enerji potansiyel değerlendirme çalışmaları Türkiye’de akademik anlamda yeni yeni yapılmaya başlanmıştır. Kimi çalışmalarda bölgesel değerlendirmeler kimi çalışmalarda ise ulusal enerji potansiyel çalışmaları yapılarak 5-10 yatırım projesi aralığında deniz üstü rüzgar enerji santralleri için uygun alanların tespiti yapılmaktadır. Bende, hem deniz üstü rüzgar enerji santralleri hem de bir akademisyen olarak deniz üstü rüzgar enerji sistemlerinin ülkemize katacağı yenilikçi bir enerji sektörü ve yüksek istihdam alanından dolayı destekliyor üzerine çalışmalar gerçekleştiriyorum. Yaptığım analiz çalışmalar kapsamında Türkiye’nin deniz üstü rüzgar enerji potansiyelini teknik, çevresel, sosyal ve ekonomik olarak tarafımca değerlendirilmiştir. Değerlendirme çalışmalarım sonucunda, Türkiye denizleri için rüzgar potansiyeli yüksek, çevresel, sosyal ve ekonomik yönden yatırıma elverişli 8 büyük yatırım alanı belirledim. Bu çalışmaların gerçek hayata dönüştürülüp yatırımların yapılabilmesi için ülkemizde ilgili kurum-kuruluşlardan tarafından gerekli alt yapı çalışmaların yapılması gerekmektedir. Yapılacak olan bu çalışmalar ile ülkemize yepyeni bir enerji üretim alanı kazandırılmış ve yüksek oranda yabancı ülkelere bağlı kalınan enerji ihtiyacı probleminin de ortadan kalkacağını düşünmekteyim.
Evde Kalın, Güven ile Kalın..
Fatih KARİPOĞLU – Enerji Sistemleri Mühendisi / Akademisyen – karipoglufatih@gmail.com