Kategori : ELECTRICITY ENERGY NEWS, ENERGY AGENDA NEWS, SOLAR ENERGY NEWS - Tarih : 09 November 2019
Yenilenebilir enerji teminindeki büyüme gelişme göstermekte fakat bu konuya bir bütün olarak bakılmalı. Uluslararası Enerji Ajansı’nın geçen hafta yayımladığı rapor, düşen maliyetin yardımıyla yenilenebilir enerji tarafından üretilen güç miktarının, güneş enerjisinin başı çekmesiyle önümüzdeki beş yıl içerisinde % 50 oranında büyümesi gerektiği doğrulandı. Fakat Ajans’a göre, bu da sürdürülebilir bir enerji sistemi sağlamak için yeterli değil.
Sektör içinde, petrol, gaz ve kömürü içeren hidrokarbonlar marketi domine etmeye devam etmekteler. 2050 yılı itibarı ile, şu sıralar 60’dan fazla ülke tarafından onaylanıp net sıfır karbon hedefine ulaşması gereken yatırım hala yürürlükte değil. Eğer sermaye piyasaları enerji dönüşümünü finanse etme konusunda isteksiz ise, alternatif yaklaşımlar benimsenmek zorunda kalınacak.
Yerleşik enerji ekonomisinin esnekliği rakamlardan da belli durumda. Yenilenebilir enerji şu sıralar küresel enerji talebinin % 5’ini temin etmekte. 10 yıl içinde, güçlü bir büyüme ile % 12’sine denk gelecektir. Marketin % 38’ine olan hakimiyeti ile kömür dünya çapında en büyük sağlam kaynak olmaya devam etmekte ve Hindistan, Polonya ve Endonezya gibi ülkelerde yeni kömür yakıtlı güç istasyonları hala inşa edilmektedir.
Zamanla yenilenebilir enerji temel elektrik kaynağı olacaksa da bu süre 20 ya da daha fazla yılı bulabilir. Ve elbette elektrik tek güç sağlayıcısı değil. Kömür ve gaz hala ağırlıklı olarak yakıt endüstrisi ve ısıtma, petrol de büyük çoğunlukla ulaşımı temin etmekte. Enerji dönüşümünün hala gitmesi gereken uzun bir yolu var. Bu arada, 2018’de, enerji sektörünün her yönüne yatırılan 1.8tn $’ın yaklaşık 300bn $’ı yenilenebilir enerjiye gitti. Geri kalanın çoğunluğu petrol ve gaz öncülüğündeki fosil yakıtlara adanmıştı.
Bu dengesizliğin sebepleri çok açık. Yenilenebilir enerjinin düşük maliyeti ve hazır ulaşılabilirliği, birkaç projenin % 5’den 8 oranına veya daha fazlaya doğru dönüşler yapabileceği anlamına gelmekte. Sektöre giriş için pek engel yok, herhangi biri bir elektrik üreticisi olabilir ve fazlalıkların şebekeye geri satılmasını sağlayan tasarımlar hem işletmeleri hem de ev sahiplerini kendi verimlerini kurma konusunda cesaretlendiriyor.
Elektrik sektörü, yerleşik nükleer, hidro, doğal gaz ve pek çok marketteki kömür rekabetinde pazar payı açısından oldukça rekabetçi durumda. Fiyatlardaki düşme eğilimi kazanç ve kar oranlarında ayrı bir baskı oluşturacak. Yenilenebilir enerji ve fosil yakıtlar arasındaki seçimin yarattığı gerilim pek çok ana enerji şirketinin yatırım komitesinde belirgin durumda. Giriş engellerinin daha fazla olduğu petrol ve gaz projelerindeki tipik yatırımlar % 15 veya daha fazla kar kazandırıyor. Bir sonraki kıyı rüzgar santrali ve rekabetin fazla olduğu elektrik marketine güç satma, sonraki petrol sahası üzerinde nasıl gerekçelendirilebilir?
Kaynak: “The Private Sector Alone Will Not Deliver the Energy Transition”, Financial Times
Hazırlayan: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi