Kategori : BIOMASS & BIOGAS ENERGY NEWS, ENERGY AGENDA NEWS - Tarih : 07 January 2016
Türkiye Biyoenerji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaşması ve sağlıklı uygulanmasında biyokütlenin önemine dikkati çekerek, “Yenilenebilirin bir sıkıntısı sürekli olmaması, biyokütle ise güneş enerjisini depolama özelliği sayesinde yenilenebilir enerjinin fosil yakıtlardan bağımsızlığını sağlıyor” dedi.
Türkiye’deki biyokütle enerji potansiyalini değerlendiren Uyar, bu kaynaktan daha çok yararlanılması gerektiğini vurguladı.
Uyar, 2023 yenilenebilir enerji hedefleri içerisinde biyokütlenin düşük paya sahip olduğuna işaret ederek, “Biyokütle için bin megavat çok az bir hedef, ülkedeki bütün orman, belediye ve tarım atıkları düşünüldüğünde 5 bin megavat ulaşılabilir potansiyel var. Türkiye biyokütleden daha çok yararlanabilir hatta elektrikte hedef yüzde 25-30 olabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının sürekli olmamasının bir sıkıntı olduğunu dile getiren Uyar, şunları kaydetti:
“Güneş gündüz var akşam yok, rüzgar bazen esiyor bazen esmiyor, biyokütle ise güneşin depolanmış enerjisi olduğu için daha değerli ve daha çok kullanılmalı, bir anlamda depolama kapasitesi var. Yenilenebilirin depolanmasında ve istenildiği zaman kullanılmasında önemli bir işlevi var, güneş olmadığında gece kullanabilmek için ihtiyaç duyulan enerji depolanıyor. Bunlar olduğunda kömür, petrol ve doğalgaza ihtiyaç kalmıyor. Böylece, yenilenebilir enerjinin fosil yakıtlardan bağımsızlığı sağlanıyor.”
“Yüzde 100 yenilenebilir mümkün”
Uyar, yenilenebilir enerjide kaynak problemi olmadığının altını çizerek, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin 2023 yenilenebilir hedefi içerisinde hidroelektrik enerjisi olmamalı, çünkü büyük çaplı hidroelektrik santrallerin mevcut elektrik içerisindeki payı zaten yüksek. Hedeflere hidroelektrik dahil edilmeden de yenilenebilirde yüzde 30-40’a ulaşacak potansiyel var. Bunun üzerine de çıkılabilir, enerjinin son kullanım verimliliği, yani elde edilen ürün başına en az enerji tüketimi politikası sayesinde enerji tüketim talebi artmaz, azalır. Verimli enerji kullanımı için altyapı mevcut. Bu sayede, Türkiye 2023’e kadar hem enerji tüketimini yüzde 50 azaltabilir, hem de yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçebilir.”
Uyar, serbest piyasada temiz enerjiye dönüşümün gerçekleştiğini aktararak, “Herhangi bir enerji türünün çözüm olabilmesi için bir kaç şey gerekiyor. İlk olarak, yeterli kaynak olmalı. Daha sonra, teknolojik gelişmeler ve kaynağın kullanımının ekonomik olması önem arz ediyor. Yetkililerin bu çözümü görüp, destekleyip o yönde adım atmaları ve yatırım gerçekleştirmeleri gerekiyor. Ayrıca, bu yönde eğitim ve araştırma altyapısını geliştirmemiz lazım” ifadelerini kullandı.
Yenilenebilir enerjide bu aranan özelliklerin hepsinin olduğunu belirten Uyar, gelecekte yenilenebilirin etkin kullanabilmesi için elektrik şebekelerinin yenilenerek akıllı şebeke uygulamasına geçilmesi gerektiğini vurguladı. Uyar, “Yenilenebilirin entegre olduğu ülkeler bunu ihtiyaç olarak görüp yapmaya başladı, Türkiye’de de büyük firmalar bu görevi üstlendi” diye konuştu.
Uyar, Türkiye’nin yenilebilir enerjideki potansiyeli ve bu konudaki olasılıkların yurtiçi ve yurtdışından gelecek akademisyen, iş adamları ve kurumlarla detaylı değerlendirmek üzere, 26 – 28 Mayıs 2016 tarihlerinde IRENEC 2016 konferansını gerçekleştireceklerini de söyledi.
Türkiye’de biyokütle enerjisi
Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) verilerine göre, 30 Kasım 2015 itibariyle ülkede 335 megavatı aşan kurulu gücüyle 67 biyokütle santrali bulunuyor.
Biyokütle enerjisi mısır, buğday gibi özel olarak yetiştirilen bitkiler, otlar, yosunlar, denizdeki algler, gübre ve sanayi atıkları, evlerden atılan tüm organik çöpler, meyve ve sebze artıklarından üretilebiliyor. Bitkilerin ve canlı organizmaların kökeni olarak ortaya çıkan biyokütle, genelde güneş enerjisinin fotosentez yardımıyla depolayan bitkisel organizmalar olarak adlandırılıyor.
Kaynak: Bugün