Kategori : NATURAL GAS ENERGY NEWS, ENERGY AGENDA NEWS, OIL & FUEL SECTOR NEWS - Tarih : 05 April 2013
Son birkaç yılda ortaya çıkan yeni enerji kaynakları ve yeni keşfedilen rezervler oldukça ilgi çekiyor. Türkiye de milyar dolarları petrol, doğalgaz ve diğer enerji türevleri için ayırmak zorunda kaldığından bu gelişmeler bizleri de heyecanlandırıyor.
Diğer taraftan halen daha şehir efsanesi olmuş, “Yabancı şirketler petrol buldukları kuyuları betonla kapatıp gitmişler” mavralarıyla uğraşıyoruz.
Bu konuyla ilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız geçen hafta şu açıklamayı yaptı: “Fizıbıl olmadığı için daha önce beton dökülüp kapatılan petrol kuyularını açıp işletmeye alıyoruz, alacağız…”
Olaya şöyle bakmak gerekir: Yıllarca önce bir petrol varilin fiyatlarının 15-20 ABD Doları seviyesinde seyrettiği dönemlerde, sayısı çok olmayan bazı kuyularda günlük 5-10 varillik üretimler fizıbıl olmaması nedeniyle terk edilmiş. Yani yabancı şirketlerle ilgili yapılan “Kuyulara beton döküp kapatıp gittiler” spekülasyonları haklı bir gerekçeye dayanmıyor.
Fakat günümüzde petrolün varilinin iniş ve çıkışlara rağmen 100 dolar seviyelerinde olduğu dikkate alındığında, Türkiye’deki kuyuların da değer kazandığı gözleniyor. Hatta petrolün varilinin 20 dolar seviyelerinde olduğu 90′lı yıllarda kömür üzerine araştırmalar yapan Türkiye’den bir bilim adamı, şöyle demişti: “Petrolün varili 40 doları aşarsa Türkiye’deki kömürden petrol üretmek ticari hale gelir.” Halbuki petrolün varili 40 doları aşalı epeyce zaman oldu, ama bizim kömür yerin altından çıkarılıp ekonomiye kazandırılamadı.
Petrol İşleri Genel Müdürü (PİGEM) Selami İncedalcı, 1954 yılında Petrol Kanunu’nun çıkmasıyla birlikte Shell, Mobil, Texaco ve bunların alt grup şirketleri gibi Avrupa ve Amerika kökenli uluslararası ölçekteki önemli petrol şirketlerinin ülkemizde ruhsat faaliyetlerine başladıklarını belirtirken, bunlardan sadece Shell’in arama çalışmalarına 1997 yılına kadar devam ettiğini ve 26 adet petrol sahası keşfederek ülkemiz ekonomisine kazandırdığını söyledi.
Ancak yapılan keşiflerin hiçbiri zengin petrol üreticisi ülkelerdeki kadar büyük rezervlere sahip olmadığından, yüksek işletme maliyetleri, jeolojik risk ve bunların yanında zaman zaman ortaya çıkan ülkemizdeki petrol sektörüne gösterilen yaklaşımlar (1973 petrol krizi, ambargo uygulaması ve sonrasındaki millileştirme girişimleri) ile küresel boyuttaki ekonomik krizler nedeniyle dev petrol şirketlerini de cezbedecek bir ortam oluşmamış…
Kaya gazı ve kaya petrolü tahminleri iyi
Türkiye’de bugüne kadar açılmış petrol ve doğalgaz kuyularından elde edilen verilere göre Güneydoğu Anadolu ve Trakya’da kaya gazı ve petrolü bulunduğu; yapılan hacimsel hesaplamalara göre bu alanlarda toplam 420 milyar m3 kaya gazı ve 500 milyar varil kaya petrolü rezervine sahip olduğu tahmin ediliyor.
Türkiye’de şeyl (kaya) gazı aramaları için gereken yöntemle henüz bir kuyu çalışması yapılmamış olmakla birlikte, şeyl gazı arama çalışmalarına Türkiye Petrolleri’nin (TPAO) Diyarbakır civarındaki 2 adet ruhsatı üzerinde başlanmış ve bu çalışma TPAO ile Shell ortaklığında yürütülüyor.
Kaya gazı ihtiva eden Sarıbuğday-1 kuyusunun sondajına Ağustos 2012′de başlanmış, 2014 yılı sonuna kadar açılacak ilave kuyularla ekonomik üretime geçilmesi tahmin ediliyor. Şeyl gazı ve şeyl petrolü için diğer bir potansiyel alan ise Niğde-Konya ve Ankara civarları. Ciddi bulguların elde edilmesi halinde bu alanlarda da çalışmaların yakın zamanda başlaması bekleniyor.
Temennimiz en azından kendimize yetecek gaz ve petrolün İsrail gibi bize de sürpriz yapması…
Kaynak: Enerji Enstitüsü