CLA Akademi | Enerji Gazetesi

(Turkish) Verimli Enerji: Tasarrufu Kaynağında Yapmak

Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, ENERGY EFFICIENCY NEWS - Tarih : 03 December 2012


Sorry, this entry is only available in Turkish. For the sake of viewer convenience, the content is shown below in the alternative language. You may click the link to switch the active language.

Avrupa’da enerji verimliliğine yönelik önlemler şu ana kadar son tüketimdeki verimliliğe yoğunlaşmış ve enerjinin üretim ve dağıtımı sürecindeki büyük kayıplardaki potansiyel göz ardı edilmişti.

AB’de son tüketimdeki enerji verimliliğini artırma çabaları, büyük elektrikli cihazlar için ilgili bandrollerin getirilmesi ve yüksek sarfiyatlı ampullerin aşamalı olarak piyasadan çekilmesi sürecini getirdi.

Bu düzenleme artık yürürlükteyken Brüksel, dikkatini tüketici odaklı önlemlerden, hükümet ve bölgeleri sürdürebilirlik konusunu kaynağında çözmeye teşvike kaydırıyor: Verimliliğin ‘arz tarafı’.

Küresel enerji sistemi çok fazla israfa yol açıyor. GE Enerji’nin hesaplamalarına göre, üretilen toplam 49 bin 555 TW/saat elektriğin sadece 15 bin 623 TW/saati tüketicilere ulaşıyor.

Atılabilecek adımlar arasında elektrik üretiminin daha çevreci yollarının teşviki, yenilenebilir enerjiye destek ve ülkelere, bölgelere, mevcut altyapılarını iyileştirmek için yardımcı olmak geliyor.

Avrupa’da enerji alanında değişim için ‘bölgeler’ önemli rol oynayacak. Petrol, doğalgaz, kömür ya da yenilenebilir enerji gibi kaynakların hangilerinin kullanılacağını ulus düzeyinin altındaki merciler belirleyecek.

Konular:

Arza yoğunlaşmak

Avrupa Komisyonu, 2011’in Mart ayında yayınladığı Enerji Verimliliği Planı’nda, üye ülkelere enerji verimliliği politikalarını enerji zincirinin sadece ‘talep tarafını’ değil, üretim ve dağıtım sektörlerini de işin içine katarak ‘arz tarafını’ da kapsayacak şekilde genişletme çağrısında bulunmuştu.

Komisyon’un enerjiden sorumlu üyesi Günther Oettinger, planı sunarken ‘Alınan yola rağmen, eğer enerji verimliliği konusunda daha fazla kararlı ve uyum içinde adım atmazsak, AB’nin 2020’ye kadar yüzde 20 enerji tasarrufu hedefine ulaşamayacağız.’ demişti.

Komisyon’a göre ulusal enerji politikaları enerjinin sadece nasıl daha verimli tüketileceğiyle değil, aynı zamanda nasıl daha verimli üretileceğiyle de ilgilenmeli.

Planda, ‘Eskiyen tesislerin yerine geçecek yeni üretim tesislerine ve altyapıya ihtiyaç duyuluyor. Bu süreçte enerji verimliliğinin göz önünde bulundurulduğundan ve yeni tesislerde mevcut olan en iyi teknolojinin (best available technology – BAT) kullanıldığından emin olmamız gerekiyor.’ ifadelerine yer veriliyor.

Komisyon, bu süreçte kat edilen yolun yetersiz olması halinde, üye ülkelerin tesislerde BAT kullanmasını sağlayacak yasa tasarıları sunmaktan geri durmayacağını açıklıyor.

Çevreci üretim yöntemleri, yeni teknolojiler 

AB’nin birincil enerji tüketiminin yüzde 30’u, enerjinin elektrik ve ısıya çevrimi ve dağıtımı için yine enerji sektörü tarafından kullanılıyor.

Avrupa Komisyonu, elektrik ve sınai üretim süreçlerindeki ısı kayıplarının nasıl geri kazanılabileceğine dair yollar araştırıyor.

Enerji Verimliliği Planı’na göre ‘Enerjiden tasarruf potansiyeli henüz tükenmedi ve Avrupa’nın termal enerji ihtiyacının büyük bölümünü kapsayabilir.’ Plan, ortak üretim, bölgesel ısıtma ve soğutma sistemleri ve birleştirilmiş ısınma ve elektrik sistemlerinin kullanımına çağrıda bulunuyor.

Komisyon, ulusal şebekelerin de enerji verimliliğini dikkate almalarına ve faaliyetlerini takip etmeye önem veriyor.

Plana göre enerji verimliliği, tarifeler ve ağ düzenlemelerinde de dikkate alınmalı.

Delta Energy & Environment tarafından yapılan, İngiltere ile Polonya arasında birincil arzdan kaynaklanan tasarruflar ile talepten kaynaklanan tasarrufları karşılaştıran çalışma, arza yönelik önlemlerin fayda açısından tüketime yönelik önlemlerle karşılaştırılabilir düzeylerde olduğunu gösteriyordu.

Delta’nın hesaplarına göre Fransa, İngiltere ve Polonya’da arza yönelik önlemler; yüzde 20’lik emisyon azaltımı hedefine yüzde 32’lik, yüzde 20’lik enerji tüketimi hedefine yüzde 26’lık katkıda bulunabilir.

Geniş teknoloji yelpazesi

Daha temiz üretim yöntemleri ve yeni teknolojiler, enerji verimliliğini sağlayarak sürdürülebilir enerji üretimi çağını açabilir. Bunlar arasında:

·        Kullanılan kaynağın değiştirilmesi; örneğin kömürden doğalgaza geçmek.

·        Elektrik santrallerinin verimliliğinin en üst düzeye çıkarılması.

·        Küçük ve konut temelli projelerden büyük ve sınai düzeyde tesislere kadar birleştirilmiş ısı ve enerji üretimi.

·        Akıllı şebeke teknolojisi, binaların enerji tüketimi için sürekli veri sağlayarak tüketici alışkanlıklarını değiştirebilir.

 

Akıllı şebeke ve sayaçlar, akıllı cihazların belkemiğini oluşturacaklar. Bunlar arasında elektriğin daha ucuz olduğu gece saatlerinde çalışan dondurucular sayılabilir.

Akıllı teknolojiler, binaların enerji kullanımına dair teşhislerde bulunarak ısıtma, soğutma ve enerji yönetimi sistemlerindeki bozulmaları erkenden haber verebilir. Akıllı teknolojiler aynı zamanda AB’nin enerji kaynaklarında yenilenebilirlerin payının artırılması ve daha fazla elektrikli araca elektrik sağlayabilmek için ihtiyaç duyulan düşük emisyonlu elektrik üretim sisteminin ayrılmaz bir parçasıdırlar.

Avrupa Komisyonu’nun düşük emisyonlu rekabetçi ekonomi için 2050 yol haritası, üye ülkelerde 2020 yılına kadar nihai tüketicilerin en az yüzde 80’inin akıllı elektrik sayaçları kullanmasını şart koşuyor.

 

Akıllı sayaçların kurulması Brüksel’deki siyasi çevrelerde çok tartışılan bir konu olmakla beraber akıllı şebekelerle ilgili olarak pek çok ülkede henüz bir çerçeve oluşturulmuş durumda değil.

Elektrik santrallerinin verimliliğinin artırılması

Elektrik santrallerinin verimliliğinin artırılması düşük emisyonlu bir ekonomiye geçiş için anahtar bir rol oynayabilir Avrupa Komisyonu, sektörün karbon emisyonlarını 2050’ye kadar tamamen sona erdirebileceğini, öte yandan düşük emisyonlu teknolojilerin, Birliğin elektrik üretimindeki payının 2020 yılına kadar yüzde 45’ten yüzde 60’a çıkabileceğini tahmin ediyor.

Uzun vadede, yenilenebilir kaynakları kullanan yeni santrallerin ve daha temiz diğer seçeneklerini çözümün bir parçası olabileceği bildiriliyor. Ancak bu sırada, mevcut santrallerin performansının artırılması için önemli adımlar atılabilir.

Teknolojilerin güncellenmesi, performansın izlenmesi ve santrallerin açılıp kapanma sıklıklarının azaltılması, santrallerdeki verimliliğin iyileştirilmesi için üç yol arasında sayılıyor. Teknoloji güncellemeleri arasında, türbinlerin verimliliğini artıracak, sızıntı ve kayıpların azaltımı için önlemler bulunuyor.

Ancak mevcut santrallerin iyileştirilmesinin ekonomideki karşılığı her zaman net değil. Avrupa’daki elektrik piyasalarının işleyişi ve emisyon ücretlerinin seviyeleri santral sahiplerinin verimlilik alanında güncellemeye gitmesini sağlamak için yeterli değil.

Dahası, enerji kayıpları çoğu zaman tespit edilmiyor. Şu anda pazar, enerji ya da emisyon verimliliğinden çok maliyeti gözeten bir düzlemde faaliyet gösteriyor.

Özellikle Doğu Avrupa’daki bölgeler, yakıt olarak kömür kullanan eski santrallerini kombine gaz çevrim türbinleriyle değiştirerek emisyonlarını azaltabilir ve enerji verimliliğini artırabilir.

Yakıt olarak kömür kullanan santraller, gaz türbinlerine oranla KW/saat başına iki kat CO2 emisyona sebep oluyor. Yeni bir kombine gaz çevrim türbinin verimliliği tipik olarak yüzde 50 civarındayken, yakıt olarak kömür kullanan 25 yıllık bir santralin faaliyet verimliliği yüzde 35 ve altında bulunuyor.

Elektriğin büyük oranda kömürden üretildiği (yüzde 90’ın üzerinde) Polonya, bu noktada öne çıkıyor. Polonya’daki santrallerin büyük bölümü 30 yaşın üzerinde ve 1990’dan bu yana sadece 7.5 gigavat yeni enerji kapasitesi kurulmuş bulunuyor. Bu kapasitenin tamamı kömür kullanıyor.

Delta’nın yürüttüğü araştırma, kömürden doğalgaza geçişin Polonya ekonomisine katkı sağlayarak karbon salınımını maliyet açısından verimli bir şekilde azaltabilir. Örneğin 3.6 gigavatlık bir kombine doğalgaz çevrim santralinin inşası; inşaat, faaliyet ve bakım alanında 3 bin 500 kişiye istihdam sağlayabilir.

Bu sırada, Polonya’nın rüzgar enerjisi için çok küçük bir potansiyeli bulunan Aşağı Silezya bölgesinde, kömür yakan eski santrallerin yerine biyogaz santrallerinin kurulması planlanıyor.

Bölgelerin öncülüğünde

Avrupa’da bölgeler, Avrupa ve ulus düzeyinde alınan kararları somut adımlara dönüştürmek için uygun pozisyonda bulunuyor.

Yenilikçi finansman programları, enerji performansı anlaşmaları ve çevrecilik sertifikaları, enerji tasarrufu alanında bölgelere yardımcı olacak unsurlar.

Örneğin İsviçre’nin Valais kantonu, enerji verimliliği ve enerji üretiminde yeşil çözümler için iktisadi teşvik paketi hazırladı. Macaristan’ın Békés bölgesi ise enerji güvenliğini sağlamak için doğalgaz tedariki gibi stratejik öneme haiz projelere finansman sağlıyor.

Bu tür projeler, enerji teknolojilerini ile makro-ekonomik dinamiklerin bir araya getirilebileceğini ve enerji tasarrufunun mali tasarrufa yol açabileceğini gösteriyor.

Bölgeler aynı zamanda Avrupa Birliği çapında mevcut kaynakları en üst düzeye çıkarabilmek için yeni ortaklıklar kuruyor. Örneğin gazı bölgeler, bilgilendirme faaliyetlerinde bulunacak ve enerji sektöründeki tarafların desteğini çekecek ajanslar kuruyor.

Avrupa Komisyonu, kamu yetkililerinden bölgesel enerji ajansları kurulması için yılda ortalama 60 başvuru alıyor.

Ajanslar, AB’nin enerji politikalarının bölgeye uyarlanırken bölgeye özel karakteristiklerin dikkate alınmasını sağlıyor. Ajanslar öte yandan yeşil ve sürdürülebilir kalkınma projelerine ilgili duyan, kamudan ve özel aktörler arasında işbirliği ve diyalog kurmaya çalışıyor.

Avrupa’daki en büyük bağımsız bölgeler ağı olan Avrupa Bölgeler Asamblesi (AER) Başkanı Michéle Sabban, ‘Bu ajansların kendi kendilerini finanse edebilme kapasitelerindeki belirsizlik göz önünde bulunduğunda, Avrupa Birliği, Avrupa Akıllı Enerji Programı kapsamındaki finansmanı genişletmeyi ya da ajansların gelir getiren aktiviteler yapabilmesini sağlayan ortaklıklar kurmasına yardımcı olmayı gündemine almalıdır.’ diyor.

AER’in yaptığı araştırmaya göre 67 bölgenin yüzde 77’si kendi çevre stratejilerini yürütüyor. Bölgeler, böyle yaparak düşük emisyonlu bir ekonominin gelişimini, bir yandan binlerce kişi için istihdam, eğitim ve iktisadi grup yaratarak sağlayabilir.

Brüksel’in yol göstericiliği ve bölgesel fonlarına ihtiyaç

Bu sırada Brüksel, bölgelerin çevreci politikaları benimsemesini teşvik için anahtar bir rol oynuyor.

Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinin Enerji Politikaları ve Binalar Departmanı Başkanı Karl Greissing, ‘Enerji stratejimizi oluştururken önce Brüksel’de, ardından Berlin’e baktık. İki ya da üç yıl önce, Berlin’in kendi enerji stratejisi yoktu.’ Dedi.

Eyalet, 100 adet ‘biyo-enerji köyü’ oluşturulmasına destek veriyor. Örneğin Mauenheim köyü, elektrik ve ısı üreten bir biyogaz santraline sahipti, ancak ısı kayıpları yaşanıyordu.

Greissing, ‘Köye kaybedilen ısıyı geri kazanmaları için yardımcı olduk. Şimdi yılda 300 bin litre petrolden tasarruf ediyorlar. Petrolün şimdiki fiyatıyla hesaplarsak bu miktar, bölgenin cebinde 270 bin Euro’ya denk geliyor.’ Dedi.

Baden-Württembeg, elektrik ve ısınma alanlarında yenilenebilir enerjinin payının artırılması için de çaba gösteriyor. Yetkililer, bu konuda somut hedeflerin bulunduğunu söylüyor.

Gressing, ‘Bu iki alanda gerçek hedeflerimiz var. Stratejimizin diğer bölümlerinde hedeflerimiz yok. Örneğin enerjiyle ilgili araştırmalarda kesin hedefler belirlemek zor. Araştırma için para harcıyoruz, ancak sonuçları sayılara dökmek zor.’ Dedi.

AB yapısal fonları çerçevesinde Avrupa’daki bölgelere tahsis edilen para, bölgelerin çevreyi koruyan projeleri finanse etmelerinde önemli rol oynuyor.

 

AER Başkanı Sabban, ‘Bu fonlar bölgede çevreyi daha yeşil hale sokmak, temiz enerji kaynaklarını ve yenilenebilir enerjiyi geliştirmek için halen önemli.’ dedi ve bu durumun özellikle yapısal fonların sağladığı fırsatlardan eskiden yararlanamayan Orta ve Doğu Avrupa’daki yeni AB ülkeleriyle, AB’ye aday ülkeler için öneminin altını çizdi.

Ancak Sabban, fonlar için uygunluk kriterleri ve kriterlerin ağırlıklarıyla ilgili bilgi eksikliğinin bölgesel idarelerde orantısız bir yüke sebep olduğunu dile getirdi.

Sabban aynı zamanda Avrupa Komisyonu ve Avrupa Yatırım Bankası tarafından sağlanan yeni finansal araçlar konusunda bilginin hala eksik olduğunu söyledi.

Yeşil istihdam, inovasyon ve kamuoyunda kabul

Yeni altyapı inşası için daha fazla işçinin istihdam edilmesine ihtiyaç duyulacak. Avrupa Komisyonu’nun hesaplarına göre binaların enerji açısından verimli hale getirilmesi için 2015 yılına kadar gereken 2.5 milyon nitelikli inşaat işçisinin yarısından azı bulunuyor.

Enerji verimliliği konusunda öncü bölgelerden biri de Avusturya’daki Steiermark. Bölgedeki DaWindSchi projesi, rüzgar tarlaları için mevcut kayakçılık altyapısını kullanarak bölge halkına rüzgar enerjisinin faydalarını göstermeye çalışıyor.

Avusturya’daki diğer bölgeler ise en iyi çevrecilik performansını gösterenlere sertifika vererek sürdürülebilir topluluklar yaratmaya çalışıyor.

Hollanda’nın Flevoland vilayetindeki iyi arazi yönetimi ise halkın rüzgar tarlalarına muhalefetini hafifletti. Flevoland’da aynı zamanda teknik ve çevreye dair inovasyonu finanse eden bir sistem bulunuyor.

Portekiz’in Azores bölgesi ve Güney Danimarka’da ise fikir üretimini teşvik etmek için ‘Enerji Kümeleri’ kuruldu.

İngiltere’deki Hampshire bölgesi, kendi enerji şirketini kurup ulusal şebekeye elektrik satmak istiyor. Bölge, 2050’ye kadar emisyondan arınmayı hedefliyor.

Bölgesel konsey, Basingstoke ve Winchester kentlerindeki kamu binaları, okullar ve hastaneler için kendi ısısını üretip, fazlasını satmanın yollarını arıyor.

Ancak bundan önce Hampshire’ın yönetim için bir tüzel kişilik kurup, onay alıp, hibe ve kredi başvurusunda bulunması gerekiyor.

Hampshire, AB’nin Avrupa Yerel Enerji Yardımı’ndan (ELENA) destek almak istedi, ancak çok fazla zaman ve bürokratik işlem gerektirdiği için vazgeçti.

Hampshire Konseyi ve bölgenin İklim Değişikliği Komisyonu üyesi Mel Kendal, ‘Güçlükler ve zaman kısıtlamaları o kadar büyük bir sorun ki; bir anlaşmaya varabildiğimizde, işi yapma fırsatımız kaçmış oluyor. Bürokrasi çok ağır.’ dedi.

Araştırmayı artırmak…

Hem üretim, hem de tüketim aşamalarındaki verimlilik sorunlarına yeni çözümler getirmek için araştırmanın da kritik bir rol oynaması bekleniyor. AB’nin bu konudaki çabaları arasında Stratejik Enerji Teknolojisi Planı, (SET) ve şu ana kadar toplam 1 milyar Euro’luk katkı sağladığı Araştırma İçin Çerçeve Programı bulunuyor.

 

Örneğin Fransa’da, iklim değişikliğiyle mücadele ve Midi-Pyrénees bölgesinde sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek için geliştirilen PRELUDE II projesinin yedi yıllık bütçesi 48 milyon Euro.

Plan, düşük tüketim ve enerji verimliliğini teşviki, bölgedeki kaynaklara göre yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmeyi, tüketicilerin ve endüstrinin alışkanlıklarını değiştirmeyi amaçlıyor.

Ancak projenin daha erken aşamalarındayken engeller ve gecikmelerle karşılaşması, hedeflerin somut planlara çevrilmesinin zorluğunu gösteriyor.

Midi Pyrénées Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Departmanı Başkan Yardımcısı Françoise Dedieu-Casties, ‘Program içinde, anlaşmayı imzalayanlarla olanlar gibi pek çok kriter var. Bunların ötesinde, her alan için sübvansiyonların belirli verilme yolları var. İletişim, bilgi, başlangıç gibi konularda engel çıkmaması gereken bir konu söz konusu.’ dedi.

Casties, Avrupa’nın 2013 sonrası için finansman programı belli olmadığı için, programdaki pek çok kısmın yeniden görüşülmesi gerekeceğini söyledi ve ‘esasen bir model oluşturmuyoruz’ dedi.

…ve binaların renovasyonu

Avrupa’da yeni binaların inşa edilmesi ve eskilerinin renove edilmesi, enerji verimliliği ve tasarruf konusunda çok büyük katkıda bulunabilir.

Avrupa Komisyonu’nun Enerji Verimliliği Planı, binaların renovasyonunu sağlayacak ve cihazların enerji performansını iyileştirecek araçlar üzerinde yoğunlaşıyor.

2011’in Mart ayında açıklanan önergede, kamu otoritelerinin, binalarının her yıl en az yüzde 3’ünü yenilemesine yer veriliyor.

Ancak pek çok bölgede bu yenilemeyi gerçekleştirecek işgücü sıkıntısı çekiliyor.

AB’de şu anda bulunan 1.1 milyon kadar kalifiye işçi, Avrupa Komisyonu’nun 2015 yılında ihtiyaç duyulacağını tahmin ettiği miktarın yarısından daha az.

Komisyon, eğitimi artırmak üzere ‘Yetenek GELİŞTİR: Sürdürülebilir İnşa İşgücü Girişimi’ni başlatıyor. Girişim, üye ülkelerin eğitim sistemlerini incelemeye, geliştirmeye ve desteklemeye yardımcı olmayı hedefliyor.

Öte yandan 2 bin kadar şehir, sürdürülebilir enerji önlemlerini AB destekli ‘Belediye Başkanları Sözleşmesi’ aracılığıyla uygulamak için gönüllü oldu. Başkanlar Sözleşmesi, belediyeler düzeyinde yenilikçi düşük emisyon ve enerji verimliliği çözümlerinin geliştirilmesi için ‘Akıllı Şehirler ve Akıllı Topluluklar’ gibi girişimler içeriyor.

Avrupa çapında pek çok bölgede güzel fikirler uygulanıyor. Şimdi, diğer bölgelerin de bu örneklerden bir şeyler öğrenmesiyle AB’nin bir bütün olarak enerji verimliliği hedeflerini yakalayıp yakalayamayacağı merak ediliyor.

Taraflar

Avrupa Komisyonu, 2011 Enerji Verimliliği Eylem Planı’nda, ‘Eskiyen tesislerin yerini alacak ve talebi karşılayacak daha fazla üretim kapasitesine ve yeni altyapılara ihtiyaç duyuluyor. Yeni üretim kapasitesinin, enerji verimliliğini göz önünde bulundurularak kurulmasına ve mevcut olan en iyi teknolojiyi (best available technology-BAT) kullanmasına dikkat edilmeli.’ görüşlerine yer verdi.

GE Enerji Batı Avrupa ve Kuzey Afrika Başkanı Ricardo Cordoba, ‘Tüm tahminler Avrupa’da önümüzdeki on yıllarda elektrik talebinin artacağını gösteriyor. Bu durumda arz tarafındaki fırsatların canlandırılması ya da kaynakların daha verimli kullanıldığı bir elektrik üretimi ve dağıtımı, Avrupa için stratejik bir zorunluluk olarak görülebilir.’ dedi.

GE Enerji Hizmetleri Dijital Enerji Başkan Yardımcısı Bob Gilligan, ‘Avrupa daha temiz enerjiye geçtikçe ve eskiyen şebekeler yeni ve ‘akıllı’ olanlarıyla değiştirildikçe, hanelerin elektrik faturalarının artmasını beklediğini’ söyledi. Gilligan,  ‘İyi haber ise akıllı cihazların yakında, faturaları kontrol etmeye yardımcı olacak olması. Açıkça söylenmeyen şu ki, istesek de istemesek de şebekelere devasa yatırımların tekrar yapılması gerekecek.’ dedi. Tüketicilere eş zamanlı kullanım verilerinin iletilmesinin bile herhangi bir otomatik sisteme gerek kalmadan enerji sarfiyatında yüzde 3’lük azaltım sağladığını anlatan Gilligan, ‘İşin içine otomasyon girdiğinde bu rakam daha da artacak. Yüzde 9 ile 10 arasında azalma olacak. Ancak sadece bilgilendirmek bile güçlü etkide bulunuyor.’ dedi.

Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinin Enerji Politikaları ve Binalar Departmanı Başkanı Karl Greissing, ‘Almanya’da enerji verimliliğini artırmak için federal düzeyde pek çok program var. Bu programlar, sanayi tesisleri ve hanelerde enerji verimliliğini artırmak için bol miktarda para sağlıyor.’ dedi. Enerjide verimliliği her yıl yüzde 2 artırmayı hedeflediklerini belirten Greissing, enerji tüketimini de azaltmak istediklerini söyledi.

Greissing, ‘kombine ısı ve enerji üretimi, şu andaki enerji üretimimizin yüzde 10’una denk geliyor. Bu oranı 2020 yılında ikiye katlamak istiyoruz. Önemli olan, enerji üretimimizde yenilenebilir kaynakların oranının en az yüzde 20 olması. Şu anda yüzde 14 seviyesindeyiz. Ancak bu oranı yüzde 14’ten yüzde 20’ye çıkarmak kolay değil.’ dedi.

Hampshire İklim Değişikliği Komisyonu üyesi Mel Kendal, ‘Enerji ihtiyaçlarımızı sürdürülebilir ve çevreci bir şekilde karşılamak istiyoruz.’ dedi.

 

Midi-Pyrénées bölgesinin Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Departmanı Başkan Yardımcısı Françoise Dedieu-Casties, ‘Binalarla ilgili gelişim sağlamak için halen çok alanımız var. Kullanacağımız materyallerin çevre için iyi olup olmadığını, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmasını ve içerideki hava kalitesini göz önünde bulunduran bir yaklaşım benimsiyoruz.’ dedi.

Polonya’nın Güney Silezya bölgesi Ekonomik Kalkınma Departmanı Direktörü Mieczyslaw Ciurla, bölgesinin enerji stratejisi kapsamında enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiye yönelik projeleri finanse etmek için bir ‘Bölgesel Ekonomi Programı’ oluşturduğunu söyledi. Ciurla, bölgesinde konuyla ilgili olarak yaşanan en büyük sıkıntılarını kalifikasyon ve kaynaklar olarak sıraladı.

Kuzey Avusturya enerji ajansının müdür yardımcısı Christiane Egger, ‘İyi bir sürdürülebilir enerji programı aynı zamanda iyi bir sanayi politikası olabilir. Sürdürülebilir enerji programlarına birkaç açıdan bakıyoruz: Birincisi iklim değişikliği. Ancak bu aynı zamanda önemli bir ekonomi politikası. Biyomas ısınma sektöründe şu anda 6 bin kişi çalışıyor.’ dedi.

Avrupa Binalarda Enerji Verimliliği için Şirketler Birliği’ne göre (EuroACE) ‘Enerji verimliliğinin, enerjide tasarruf sağlamak için en düşük maliyetli ve en hızlı yol olduğu, öte yandan topluma pek çok iktisadi fayda sağladığı’ biliniyor. Ancak çoğu girişim için ön sermaye gerekiyor.

EuroACE, ‘Enerji verimliliğinde 2020 hedeflerine ulaşmak için finansal çözümler hem özel sektörden, hem de kamudan yatırımlara ihtiyaç duyuyor.’ dedi.

Takvim

Aralık 2002: AB, Binaların Enerji Performansı Yönetmeliğini kabul etti.

Ekim 2005: Avrupa Komisyonu, yayınladığı Enerji Verimliliği Eylem Planı’nda AB’nin enerji tüketimini 2020’ye kadar yüzde 20 azaltma hedefi koydu.

10 Şubat 2009: Belediye Başkanları Sözleşmesi başlatıldı.

23 Nisan 2009: Güncellenmiş Yenilenebilir Enerji Verimliliği, yenilenebilir enerji için şebeke kullanımına öncelik tanıdı.

18 Mayıs 2010: AB, yenilenen Binaların Enerji Performansı Yönetmeliği’ni kabul etti.

3 Aralık 2010: On Avrupa ülkesinden (Belçika, Danimarka, Fransa, Almanya, İrlanda, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, İsveç ve İngiltere) bakanlar, denizde şebeke gelişitirilmesi için ‘Anlaşma Memorandumu’nu’ imzaladılar.

18 Ocak 2011: Almanya Ekonomi Bakanı Rainer Brüderle, şebekelerin yeni yenilenebilir enerji kapasitesini kaldırabilecek şekilde genişletilmesi çağrısında bulundu.

31 Ocak 2011: Avrupa Komisyonu, ilerleme raporunda 2020 yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşılabilmek için yatırımları ikiye katlama çağrısında bulundu.

4 Şubat 2011: Brüksel’deki ilk Enerji Zirvesi’nde, çevreci büyümenin sağlanması için yüksek teknolojili akıllı şebekelerin 200 milyon Euro’ya mal olacağı açıklaması yapıldı.

8 Mart 2011: Avrupa Komisyonu, 2011 Enervi Verimliliği Eylem Planı’nı kabul etti.

21 Haziran 2011: AB, ‘Akıllı Şehirler ve Topluluklar’ girişimini başlattı.

22 Haziran 2011: Avrupa Komisyonu, yeni Enerji Verimliliği Yönergesi’ni sundu.

2011 sonuna kadar: Sürdürülebilir İnşa için Komisyon bildirisi.

2013 İlkbahar: 2020 enerji verimliliği hedeflerinde ilerleme raporu.

2020: AB’nin enerji kaynaklarının yüzde 20’sini yenilenebilir enerjiden sağlamak için koyduğu hedef.

2020’ye kadar: AB’deki tüketicilerin en az yüzde 80’inin akıllı ölçüm cihazları kullanması gerekecek.

Kaynak: Euractiv


Yorum Yaz
Ad Soyad :
E-mail :
Yorum :

Green Pi Enerji

EcoGreen | Biyokütle - Biyogaz - Güneş Enerjisi Santralleri



   GÜNCEL ENERJİ KÖŞE YAZILARI

   TÜM ENERJİ KÖŞE YAZARLARI VE YAZILARI>>

LANGUAGE SELECT:

  • Turkish
  • English

HABER KATEGORİLERİ

ENERGY SEARCH

Enerji Sektörü İş İlanları & Kariyer

Enerji Kütüphanesi



WhatsApp chat