Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, ENERGY EFFICIENCY NEWS - Tarih : 21 November 2019
Karakovan Arıcılığı, Su Samurları ve Şah Kartalları “Anılarda Kalmasın” diye Korunacak
Türkiye’nin tehlike altındaki biyolojik zenginliklerinin yerel girişimlerce korunmasını teşvik etmek amacıyla WWF-Türkiye tarafından desteklenecek yeni projeler belli oldu.
WWF-Türkiye, (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) tarafından, ülkemizin sahip olduğu biyolojik çeşitliliğin korunması için yerel sivil toplum kuruluşlarının girişimlerini teşvik etmek amacıyla yürütülen Türkiye’nin Canı Küçük Destek Programı’nın 4’üncü döneminde desteklenecek projeler belli oldu.
“Anılarda Kalmasın” çağrısı ile yola çıkılan 4’üncü dönemin başvuruları, Türkiye’nin Canı Küçük Destek Programı Seçici Kurul Toplantısı’nda değerlendirildi. Akademi, sivil toplum, basın, kamu ve özel sektör kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan Seçici Kurul’un değerlendirmeleri sonucunda Türkiye’nin Canı Programı’nın yeni döneminde Rize Hemşin’deki karakovan arıcılığı, Muğla Fethiye’deki su samurları ile Trakya ve Bolu’daki şah kartallarını korumaya yönelik projelerin desteklenmesine karar verildi. Bireylerin ve kurumların bağışlarıyla oluşturulan fon bu kez, Türkiye’de doğa koruma alanında çalışma yapan 3 yerel sivil toplum kuruluşunun projelerinin hayata geçirilmesini sağlayacak.
Türkiye’nin Canı Programı ile bölgelerinde kaybolmaya yüz tutmuş canlı türlerinin korunması için çalışan yerel sivil toplum kuruluşlarının projelerine hem maddi hem de bilimsel destek sağlanıyor. WWF-Türkiye’nin 2011’de başlattığı program ile bugüne dek 13 proje hayata geçirildi.
Aslı Pasinli: “Ülkemizin doğasını koruyabilmemiz, yöre halkının değerlerine sahip çıkmasıyla mümkün”
WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli, seçici kurulun değerlendirmesi öncesinde Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğinin önemine dikkat çekti: “Biyolojik çeşitlilik açısından gurur duyulacak zenginlikte bir doğal mirasa sahibiz. Topraklarımızı, 160’ın üzerinde memeli, 460’dan fazla kuş, 10 bini aşkın bitki, 364 kelebek, 141 sürüngen ve çift yaşamlı, 405 balık türü ile paylaşıyoruz. Diğer yandan ne yazık ki yine aynı topraklarda çok sayıda tür doğal yaşam ortamlarıyla birlikte tehlike altında. Ülkemizin doğasını koruyabilmemiz, ancak yöre halkının kendi değerlerine sahip çıkmasıyla mümkün. WWF-Türkiye olarak, yerel sivil toplum kuruluşlarının kendi yörelerine ait biyolojik mirası korumak için verdikleri çabaya destek olmaktan mutluluk duyuyoruz.”
Gezegenimiz ciddi yaşamsal sorunlarla karşı karşıya olduğuna değinen Pasinli “Canlı popülasyonları, 1970’lerin başından bu yana dünya genelinde ortalama %60 azaldı. İnsanın dünya üzerindeki ekolojik ayak izi hızla büyürken doğal hayata bıraktığımız alan da o ölçüde daralıyor. Süreçte Türkiye’de küresel düzeyde tehlike altında olan tür sayısı da son 10 yılda dört katına çıkarak 400’e ulaşmış durumda. Ülkemiz biyolojik çeşitlilik için cazip bir coğrafya olmaktan giderek uzaklaşıyor” dedi.
“Doğa ve İnsanlık için Yeni bir Başlangıç”
Pasinli konuşmasında ayrıca, gidişatı tersine döndürmek için acil harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı: “Doğayı koruma, sürdürülebilir bir yaşamı gerçekleştirme konusunda bugüne kadar gösterdiğimiz çabalar ne yazık ki yetersiz kaldı. Bu tablo karşısında, WWF olarak “Doğa ve İnsanlık için Yeni Bir Başlangıç” çağrısı yapıyoruz. Dünyanın sürdürülebilir geleceği için her zamankinden daha samimi, daha işbirlikçi, daha etkin çaba göstermemiz ve doğa ile yeni bir ilişki kurmamız gerekiyor.”
Türkiye’nin Canı Küçük Destek Programı kapsamında destek almaya hak kazanan projeler, WWF-Türkiye’nin vereceği proje uygulama eğitiminin ardından, Ocak ayında faaliyetlerine başlayacak.