Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, ENERGY EFFICIENCY NEWS - Tarih : 05 September 2018
Japonya’dan İspanya’ya, Umman’dan Kanada’ya kadar kuzey yarım kürede rekor sıcaklıkların görüldüğü bir yaz yaşanıyor. Manşetler, aşırı sıcaklığın insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin altını çizerken, uzun süreli yüksek sıcaklıklar da kuraklık ve orman yangınlarını körüklüyor. Bunun yanı sıra sıcaklıkların artan enerji de dahil olmak üzere hepimizin bağlı olduğu temel sistemler ve hizmetler üzerindeki etkilerini tanımlamak da oldukça önemli.
Bu yazın olağandışı yüksek ve devamlı sıcaklıklarının enerji sektörü üzerindeki etkilerini tespit etmek için fazla uzağa bakmamıza gerek yok. Fransa’da dört nükleer reaktör, su boşaltımı için belirlenen maksimum sıcaklık regülasyonlarına uymak üzere kapatıldı. Ren Nehri’nde su seviyesinin düşmesi, rafine yağ ürünlerinin Almanya ve İsviçre’deki pazarlara girmesine engel oldu. Klima satışları patlarken, klimaların aşırı kullanımı puant elektrik yükünü artırdı. Bu durum Los Angeles’ta elektrik kesintilerine sebep olurken Tahran ve Karaçi’de yetkililerin yük azaltımına başvurmalarına neden oldu. Pakistan’daki kurak hava koşullarından dolayı ülkedeki iki büyük barajdaki su seviyesi, tarihinin en düşük değerine düştü. Son olarak Kaliforniya’daki sıcaklık ve kuraklığa bağlı orman yangınları enerji altyapısına zarar verdi ve kesintilere sebep oldu.
Bu durumların hepsinin de yönetilebilir olmasına rağmen iklim değişikliği sebebiyle “normal”in değişmesi; aşırı sıcaklık olaylarının, su kıtlığının ve artan soğutma talebinin zaman içerisinde ciddi boyutlara ulaşması anlamına geliyor. Yeterli hazırlık olmadan bu değişiklikler er ya da geç enerji sistemlerimiz üzerinde artan şekilde baskı oluşturacak ve daha geniş çaplı aksaklıkları da beraberinde getirecek.
Uluslararası Enerji Ajansı (UEA), enerji sektörü üzerindeki iklimsel etkiler üzerine bir dizi analiz hazırladı. Örneğin, artan hava sıcaklarının soğutma talebi üzerindeki etkileri değerlendirildi ve soğutma talebinin ölçülmesinde kullanılan standart sıcaklıklardan sapma derecesinin 2050 yılına kadar %25 artacağı tespit edildi. İklim değişikliği sebebiyle su modellerinin değişmesi sorunu konusunda, enerji sektörünün su ihtiyaçlarının farklı enerji dönüşüm senaryolarına göre nasıl değiştiği ve farklı teknolojiler ile farklı yakıt seçimlerinin su stresini nasıl etkilediği incelendi. Bunun yanı sıra artan su kıtlığının Çin ve Hindistan’da yer alan termik santraller üzerindeki etkileri de değerlendirildi. Yapılan değerlendirme sonucunda artan su kıtlığı senaryosunda Çin’de kuru soğutma teknolojisine sahip termik santrallerin kapasitesi 2040 yılına kadar 2,5 katına çıkıyor.
Kaynak: IEA