Kategori : ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ, GÜNEŞ ENERJİSİ - Tarih : 11 Mart 2021
1 Mart 2011’de meydana gelen ve dünyanın en büyük 3 nükleer felaketinden biri olan Fukuşima’nın üzerinden tam 10 yıl geçerken buna rağmen Fukuşima bölgesinde radyasyon tehlikesi devam ediyor. Ekosfer Derneği konuya yönelik basın açıklaması yayınlayarken Japonya’nın suda ve karada radyasyonla boğuştuğuna dikkat çekti. Kaza sonrası öne çıkan yenilenebilir enerji kaynaklarından güneş ise bugün Japonya’da nükleer santrallardan daha fazla elektrik üretimi gerçekleştiriyor.
Fukuşima nükleer kazasından sonra 28 milyar doları bulan, kirlenen toprakları temizleme çalışmalarına rağmen Radyasyondan Arındırma Özel Bölgesi’nin % 85’inin hala kirli olduğu ortaya çıktı. Bu çalışmadan geriye 17 milyon ton radyoaktif atık kaldı . Bu yüzden de sayıları 160 bini bulan ve evlerini terk eden insanların birçoğu bölgeye geri dönmeyi düşünmüyor. Fukuşima’nın Namie kasabasında yapılan araştırma, kasaba halkının sadece % 8’inin geri döndüğünü gösterdi.
Santral sahasında biriken 1 milyon 200 bin ton radyasyon bulaşmış suyun ise okyanusa bırakılması planlanıyor . Bu miktara her gün 150 ton trityum içeren su daha ekleniyor. Balıkçılığa zarar vereceği ve okyanusu kirleteceği gerekçesiyle trityum içeren suyun okyanusa boşaltmasına hem Japonya’daki sivil toplum kuruluşlarından hem de diğer ülkelerden itirazlar var.
Nükleer kazadan sonra Japonya’nın gıda ürünlerine 54 ülke ithalat sınırlaması getirmişti. İçlerinde AB, Birleşik Krallık ve ABD’nin de olduğu 15 ülke bu sınırlamaları uygulamaya devam ediyor. Türkiye ise sınırlamaları kaldıran ülkeler arasında yer alıyor.
Japonya’da güneş nükleeri geçti
Fukuşima nükleer kazasından önce elektriğinin % 29’unu nükleerden elde eden Japonya’da 54 adet çalışabilir nükleer reaktör vardı. 10 yıl sonra çalışan reaktör sayısı 9’a, elektrik üretiminde nükleerin payı ise % 7,5’a geriledi. Kaza sonrası öne çıkan yenilenebilir enerji kaynaklarından güneş, bugün Japonya’da nükleer santrallerden daha fazla elektrik üretiyor. Japonya’da hidroelektrik hariç yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı da 2019’da %19’a ulaştı. Japonya’nın, 2030 yılında elektrik üretiminin % 24’ünü yenilenebilir enerji kaynaklarından elde etmesi bekleniyor.
Dünyada nükleerden çıkışı hızlandırdı
Fukuşima kazası sonrası 17 nükleer reaktöre sahip Almanya tüm nükleer santrallarını 2023’e kadar kapatma kararı aldı ve bugüne kadar 11 reaktörünü kapattı. İsviçre yeni nükleer santral yapmaktan vazgeçip mevcutları kapatma kararı alırken, İtalya’da yapılan nükleere geri dönüş referandumu “hayır”la sonuçlandı. Bazı ülkeler ise nükleerden tamamen çıkış kararı almasalar da nükleer enerjinin payını kademeli bir şekilde azaltmaya başladı. Nükleer enerji konusunda Türkiye’ye örnek gösterilen Fransa, 2035’e kadar elektrik üretiminde nükleer enerjinin payını % 78’ten % 50’ye indirmeye karar verdi ve 2019 itibarıyla nükleerin payı % 70’e geriledi. Fukuşima, Güney Kore gibi kendi nükleer enerji teknolojisini geliştirmiş bir ülkeyi de nükleerden uzaklaştırdı. Güney Kore 2030’a kadar mevcut 25 rektörden 11’ini kapatmayı planlıyor ve nükleer enerjiden çıkış kararı aldı.
Türkiye Fukuşima’yı görmezden geliyor
Ekosfer Derneği Kampanyalar Direktörü Özgür Gürbüz, “Nükleer enerji gerçek yüzünü Fukuşima’da bir kez daha gösterdi. Birçok ülke bu kazadan ders çıkardı ve daha ucuz ve sorunsuz enerji kaynaklarına yöneldi. Türkiye ise “inadına nükleer” santral yapmaya devam ediyor. Fukuşima nükleer felaketinin maliyetinin 470 – 660 milyar dolar arasında olacağı tahmin ediliyor. Bu miktar Türkiye’nin bir yıllık GSYİH demek. Elektrik üretmek için böyle bir risk almamıza gerek yok. Sadece enerji verimliliği potansiyelimizi kullansak Akkuyu’da kurulmak istenen nükleer santralın üreteceği elektrik ihtiyacını boşa çıkartırız. Güneş enerjisi “resmi potansiyelinin” 10’da biri de bize nükleerden daha fazla ve ucuza elektrik sağlar. Fukuşima’da 10 yıl sonra bile sorunların çözülmediği ortada. Bu kazadan ders çıkartıp Mersin’deki inşaatı hemen durdurmalıyız” dedi.
Photo credit: Photo by Mariana Proença / Unsplash.com