Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, GÜNEŞ ENERJİSİ - Tarih : 19 Ağustos 2016
Hem ekonomik büyüme ve kalkınma isteriz, hem de sahip olduğumuz imkânların kıymetini bilmeyiz. Bu ne yaman bir çelişkidir?
Haklı olarak dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer almak isteriz, ama bunun tembellikle olmayacağını unuturuz. Bahane olarak da ülkemizde petrol olmamasını sayarız. Su gibi petrolümüz olsa, mevcut anlayışla, işlemeyen sistemle en zengin, en huzurlu ülke olabilecek miyiz? Bu soruya gönül huzuruyla ‘evet’ demek kolay değil. Çünkü en az petrol kadar kıymetli ‘su’yumuz var, belki ondan daha kıymetli ‘güneş’imiz var, ‘rüzgâr’ımız var… Bu imkânlardan olması gerektiği kadar istifade edebiliyor muyuz? Etmiyorsak, bunun sorumlusu da ‘dış güçler’ midir? Elbette ‘dış güçler’in de dahli, engellemesi vardır ve olabilir, ama ‘iç güçler’in, hantal bürokrasinin, siyasetçilerin hiç mi sorumluluğu yoktur?
Konunun uzmanları, Türkiye’nin sahip olduğu güneş enerjisi imkânının heba edilmemesi gerektiğini her defasında dile getiriyorlar. Şaka değil, gerekli yatırım yapılsa belki 10 yıl içerisinde başka kaynaklara ihtiyaç duymadan elektrik enerjisinin tamamına yakını güneşten sağlanabilir. Elbette güneş enerjisinden istifade etmek için ‘para’ya ihtiyaç vardır. Bugün itibarıyla güneş enerjisi sistemleri, santralları kurmak pahalıdır. Ancak şunu bilmek lâzım ki, iyi bir planlama ile ‘devlet’in yaptığı israfın azaltılmasıyla bile bu mesele hallolur. Ülkemiz her yıl bu sahaya 5 milyar dolar yatırım yapsa, belki de 10 yıl sonra enerji sıkıntısını aşmış oluruz. Peki, enerji sıkıntısını aşmış olsak, diğer ekonomik sıkıntılarımız aşılmış olur mu? Sistem değişmediği müddetçe o da şüpheli…
Yakınlarda Konya Kızılören’de 22.5 MW kapasiteli bir güneş enerjisi santralının 18.5 MW’lik bölümü açılmış. Firma yetkililerinin verdiği bilgileri şöylece özetlemek mümkün:
– 30 yıl önce 100 birim güneş, bir birim elektrik enerjisine dönüşürdü. Bugün elektrik enerjisine dönüşme oranı yüzde 17. Güneş enerjisi için megawat başına 1 milyon dolar yatırım gerekiyor.
– Teknoloji geliştikçe yatırımın geri dönüş süresi kısalıyor. Bugün güneş santralinde yatırımın geri dönüşü 6-7 yılın altında.
Güneş enerjisinde dünyada en çok dikkati çeken ülkeye, Almanya. Türkiye’nin kurulu elektrik enerjisi üretim gücü toplam 73 bin megawat. Almanya’nın sadece güneşe dayalı üretimi 44 bin megawat.
– Almanya’nın en iyi güneşi, Türkiye’nin en kötü güneşinden daha kötü!
– Türkiye’de 200 dolayında organize sanayi bölgesi var. OSB’lerdeki fabrikaların çatısı bu iş için kullanılsa, Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yarısı güneşten karşılanabilir. (Aktaran: Vahap Munyar, Hürriyet, 13 Mayıs 2016)
Tam bir “Un var, tuz var, su var; ama helva yok” durumuyla karşı karşıyayız. “Helva” yapamayışımızın bir sebebi de şu: 1 megawatı aşan güneş santrali yatırımı için ihaleye girme şartı varmış. Ee! İhale, bir yatırım için izin alma süresini 2 yıla uzatıyormuş! Kızılören’deki santralı kuran Tekno Ray Solar’ın yöneticileri, “Biz her megawat için bir şirket kurduk. Bu gördüğünüz alanda 22 şirket var” demişler.
Anladık mı ‘güneş’, zenginliği, ‘Büyük Türkiye’yi kimlerin perdelediğini? Güneş enerjisine yatırım yapmanın önündeki engellerin, ayağa kurşun sıkmaktan farkı var mı?
Yazan: Faruk Çakır
Kaynak: Yeni Asya