Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, ENERJİ VERİMLİLİĞİ - Tarih : 02 Mayıs 2019
İPM–Sabancı Üniversitesi–Stiftung Mercator Girişimi ve ACKnowl-EJ ağı tarafından düzenlenen “Tabandan Yukarıya Çevre Mücadeleleri ve Sürdürülebilirliğe Doğru Dönüşümler” toplantısında, çevre mücadelesinin güçlenmesi için şimdikinden daha kapsayıcı bir çevre bilincinin yerleşmesi gerektiğine dikkat çekildi. Kanada, Güney Afrika, Lübnan ve Türkiye’den konuşmacıların olduğu toplantıda, çevre mücadelelerinin önündeki en büyük riskin örgütlenme alanında yaşandığını vurgulandı.
İPM – Sabancı Üniversitesi–Stiftung Mercator Girişimi ve ACKnowl-EJ ağı tarafından düzenlenen ”Tabandan Yukarıya Çevre Mücadeleleri ve Sürdürülebilirliğe Doğru Dönüşümler” başlıklı toplantıda, akademisyenlerin ve aktivistlerin tabandan yukarıya sürdürülebilirliğe doğru dönüşümler için nasıl bir arada öğrenebilecekleri ve üretebilecekleri tartışıldı.
Kanada, Güney Afrika, Lübnan ve Türkiye’den konuşmacıların olduğu toplantıda, çevre bilincinin aktivistler ve akademisyenlerin ortak bilgi üretimi ve birbirlerinden öğrenmesi ile sağlanabileceği vurgulanırken, çevre mücadelelerinin önündeki en büyük riskin örgütlenme alanında yaşandığına dikkat çekildi.
26 Nisan’da Studio-X İstanbul‘da gerçekleştirilen “Tabandan Yukarıya Çevre Mücadeleleri ve Sürdürülebilirliğe Doğru Dönüşümler” adlı toplantıda farklı ülkelerden katılımcılar görüşlerini dile getirdi:
Kanada McGill Üniversitesi’nden ACKnowl-EJ projesi ve EJAtlas Koordinatörü Leah Temper “Acknowl-EJ projesi, EJAtlas ve dünya çapında çevre adaleti mücadeleleri” konusunda ve Güney Afrika Witwatersrand Üniversitesi’nden Patrick Bond, “Küresel Yönetişimin Çöküşü Sırasında İklim Adaleti İçin Sosyal Hareketler” konularında görüşlerini aktardı. Mercator-İPM Araştırmacısı Cem İskender Aydın’ın kolaylaştırıcılığını gerçekleştirdiği “Alandan yansımalar: Aktivist Diyaloğu”na ise Artvin’den Cemil Aksu ve Beyrut/Lübnan’dan Jana Nakhal katıldı.
Çevre sorunlarının çözümü eğitime dayanıyor
Çevre mücadelelerinin önündeki en büyük riskin örgütlenme olduğunun belirtildiği toplantıda, iklim adaletini tartışmanın avantajının yerel sorunları global düzleme taşıyarak konuşma potansiyeli olduğu ifade edildi. Hidroelektrik santrallerinin geldiği yerlerde tarım ve hayvancılığın bittiği önemle belirtilerek iklim adaletsizliği nedeniyle tarım ve hayvancılıktaki üretim gücü azalan yerel nüfusun istemediği halde göç etmek zorunda kaldığını ve bunun da hem büyük kentlerde verimsiz nüfus yığılması yarattığı hem de uzun vadede genel nüfusun beslenme olanakları bakımından ciddi tehlike oluşturduğu vurgulandı.
Örgütlenme ile ekolojik ortaklıklar meydana getirilmesinin önemi vurgulanarak günümüzdeki egemen ekonomik ve siyasi sistemlerde iklim adaleti ile ilgili çözüm üretmenin zor olduğu ve dünyada küresel çevre mücadelelerinde benzer vakaların olduğu belirtildi.
Çevre konusundaki çözümlerin temelinde eğitimin yattığı ve bu bilincin yerleştirilmesi gerektiği ifade edildi. Toplantıda, çevre eğitiminin temel amacının bilinçlendirme olması gerektiği, birey ve toplumların tüm çevre ve çevre sorunları hakkında bilinç ve duyarlılık kazanmalarını sağlanmasının sonrasında birey ve toplumların çevre sorunlarına çözüm geliştirmeleri için beceri kazanmalarında çevre sorunlarına çözüm geliştirmede etken olmalarını sağlayacağı ve böylece çevrenin korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir bir çevre ve toplumun oluşturulmasının sağlanabileceği vurgulandı.
Toplantıda şu konular üzerinde duruldu:
– Günümüzde dünyanın dört bir yanındaki yerel toplulukla topraklarını, sularını, ormanlarını ve geçim kaynaklarını iklim değişikliğinin yaratacağı felaketlere ve hayatın devamlılığını sağlayan ekosistemlerin tahribatına karşı korumak için yoğun bir mücadele içerisindeler.
– Yerel topluluklar sadece hafriyatçı madencilik projelerine, büyük ölçekli barajlara, yağmur ormanlarını yok eden endüstriyel plantasyonlara, termik santrallere ve çılgın inşaat ve altyapı projelere karşı çıkmakla kalmıyor, aynı zamanda doğayı tahrip eden bu projelere karşı yeni alternatifler de geliştirmeye çalışıyor
– Dünya çapında benzer amaçlara ve çevre adaleti anlayışına sahip aktivist gruplar çoğunlukla kendi yakın çevrelerinin ötesine geçip bölgesel, ulusal ve küresel çevre adaleti ağları kuruyorlar.
– Dünyanın her yanına dağılmış bu ilk bakışta birbirinden farklı görünen vakaları bir araya getirmek ve haritalandırmak amacıyla 2014 yılında Küresel Çevre Adaleti Atlası (Global Atlas of Environmental Justice, EJAtlas www.ejatlas.org ) çevre adaleti mücadeleleri için çevrimiçi bir envanter olarak kuruldu.
– Uluslararası Bilim Konseyi (International Science Council – ISC) tarafından desteklenen ACknowl-EJ (Çevre Adaleti için Akademi-Aktivist ortak bilgi üretimi, Academic-Activist Co-Produced Knowledge for Environmental Justice) projesi de bu atlastan yola çıkarak, “hafriyatçılık” karşıtı tabandan yukarıya hareketlerin dönüştürücü rollerini vurgulamakta ve bu hareketlerin günümüzdeki çevresel ve sosyal krizlerle başa çıkmak için önemli ve etkili aktörler olduklarını öne çıkarıyor.