Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, ENERJİ VERİMLİLİĞİ - Tarih : 02 Mayıs 2013
Hesaplamalara göre İstanbul Türkiye’nin toplam sera gazı salımlarının yüzde 11’ine neden oluyor. İstanbul karbon ayak izini ortaya koyan ilk çalışma tamamlandı.
İngiltere Büyükelçiliği’nin finansal desteği ile İBB Çevre Koruma Müdürlüğü Başkanlığı’nda GTE Carbon, ERM ve İTÜ’den Doç. Dr. Alper Ünal tarafından gerçekleştirilen çalışmanın sonuçlarına göre İstanbul’da 2010 yılında neden olunan sera gazı salımları 43.8 milyon ton CO2 eşdeğeri seviyesinde gerçekleşti.
Bu rakam İstanbul’un Türkiye’nin toplam sera gazı salımlarında yüzde 11’lik paya sahip olmak ile birlikte zararlı gaz salımlarının Londra ve Paris’ten fazla New York’tan ise az olduğunu gösteriyor. Bu şehirlerin aynı yılda yol açtıkları emisyonlar sırası ile 43,4 milyon ton, 24.6 milyon ton ve 54.4 milyon ton seviyesinde gerçekleşmişti.
18 Nisan 2013 tarihinde gerçekleştirilen projenin kapanış toplantısının açılışında konuşma yapan İBB Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Cevat Yaman kentlerin küresel enerji tüketiminin yüzde 80’ninden sorumlu olduğu bilgisini verirken iklim değişikliği ile mücadelede kentlerin sahip olduğu öneme vurgu yaptı.
Toplantıda çalışma hakkında bilgi veren GTE Carbon Projeler Yöneticisi Zeren Erik ise çalışmada C 40, ICLEI ve WRI’in geliştirmekte olduğu Global Protocol for Community-Scale Greenhouse Gas Emissions, Pilot Version 1.0 (GPC) kılavuzunun esas alındığını ve hesaplamaların 2010 yılı için yapıldığını belirtti.
Zeren Erik sunumunda, Kapsam 1 ve Kapsam 2 emisyonları baz alınarak, kentteki konut, ticari, kurumsal binalar ve endüstriyel tesislerdeki enerji tüketimi, kent içi ulaşım, atık ve demir-çelik, kireç ile çimento üretiminden kaynaklı proses emisyonlarının hesaplandığını aktardı. Bunlara ek olarak, veri olması sebebi ile Atatürk ve Sabiha Gökçen Havalimanları’ndaki yurtiçi ve yurtdışı uçuşlar ile 300 gros tonun üzerinde olan ve Haydarpaşa ile Ambarlı limanlarında demirleyen gemilerden kaynaklanan Kapsam 3 emisyonlarının da çalışmaya dahil edildiğini söyledi.
Açıklanan verilere göre İstanbul’daki zararlı gaz salımlarında en büyük pay yüzde 17 ve yüzde 16’lık oranlar ile dizel araçlar ve konut sektöründeki elektrik tüketiminin oldu. Bunu konutlardaki doğal gaz kullanımı yüzde 13, ticari binalar ve endüstriyel tesislerdeki elektrik tüketimi yüzde 9, kömür tüketimi ise yüzde 7.5 seviyesindeki oranlar ile takip etti.
Sunumunda, çoğu verinin birincil ve güvenilir kaynaklardan elde edildiğini belirten Erik, veri kalitesinin iyileştirilmesi gereken kaynaklar ile çalışmada veri eksikliğinden kaynaklanan ve kapsama dahil edilemeyen emisyon kaynaklarından da bahsetti. Buna göre, gelecek çalışmalarda özellikle F gazları, tarım ve hayvancılıktan kaynaklı emisyonlarında dahil edilmesi gerektiğini, kömür ve arazi kullanımı gibi bazı kaynaklar için de veri kalitesinin iyileştirilebileceğini aktardı.
Çevre Koruma Müdür Yardımcısı Nizamettin Mangır ise toplantıda İBB’nin de taraf olduğu, yerel yönetimlerin iklim değişikliğine uyum ve emisyonların azaltılması yönünde gönüllü olarak çalışmalar yapmayı taahhüt ettiği ve dünyada pek çok kent tarafından imzalanan girişimleri aktardı. Buna göre Mexico City Pact, CDP Cities, Covenant of Mayors, Cities Act gibi platformlara İBB Başkanı Kadir Topbaş düzeyinde katılım ve desteğin gerçekleştiği; gerçekleştirilen bu çalışma ile bu girişimler çerçevesinde İstanbul’un daha aktif rol alacağını ve belirtti.
ERM kıdemli danışmanı Ian McCubbin ise olimpiyat oyunları gibi küresel organizasyonları ağırlayan Londra, Rio de Janeiro ve Sydney gibi kentlerin emisyonların yönetilmesi ile ilgili olarak yaptığı çalışmaları aktardı.
Kaynak: Yeşil Ekonomi