Kategori : ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 13 Eylül 2013
İzmir’in çöpünün nasıl değerlendirileceğinden çok, nereye taşınacağı tartışılıyor. Bunun için de vahşi depolama yerine, üstü kapalı ve modern biyolojik arıtmalı, metan gaz toplamalı tesislerin yapılması öneriliyor, ancak Büyükşehir Belediyesi’nin bu yönde bir çalışması bulunmadığı için ilçe belediyeleri, çöp depolama alanı için tepki gösteriyor.
Bu durumu mercek altına alan Makine Yüksek Mühendisi Dr. Ali Kemal Çakır, konuyu doktora tezi olarak seçti. Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makina Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Günerhan’ın denetiminde yapılan çalışmada, ilginç veriler ortaya çıktı.
Dr. Çakır, Büyükşehir Belediyesi bünyesinde bir şirket kurulmasını, 49 yıl süreyle katı atıkların toplanması, taşınması, geri kazanılması, bertarafı ve depolanmasıyla ilgili hizmetler vermesini önerdi. Böylece, Büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarafından bir yılda çöpe harcanan yaklaşık 111 milyon liranın kamuya kalacağını öngören Çakır, elde edilecek çöpten de yaklaşık 7 bin konutun ihtiyacı kadar elektrik üretilebileceğini kaydetti.
Gelişen dünyada hızla büyüyen problemlerden birinin atık ve atıkların bertarafı olduğunu vurgulayan Ali Kemal Çakır, “Dünya ve Türkiye’de olduğu gibi İzmir’de de katı atıkların, çevreye en az zarar verecek şekilde bertaraf edilmesi gerekmektedir. Sadece bertaraf etmekle yetinilmeyip bu atıklardan geri kazanım ve yenilenebilir enerji kaynağı olarak da yararlanmak gerekmektedir. İzmir özeli düşünüldüğünde, çözüm bulunması zaruri olan atık sorunu hakkındaki bilgi ve çözüm önerilerimi tezimde topladım. Çalışmamım belediyemiz ve İzmir halkına katkı sağlayacağını umut ediyorum.” dedi.
İzmir’in yoğun göç aldığını, günde ortalama 4 bin ton çöp üretildiğini belirten Dr. Çakır, bunların 1992 yılında açılan Harmandalı Düzenli Katı Atık Depolama Tesisi’ne gönderildiğini anlattı. Burasının ömrünü tamamladığını vurgulayarak, evsel katı atıkların döküm alanına transferinin transfer istasyonu aracılığıyla yapıldığını fakat mevcut istasyonların şehir merkezlerinde kaldığını, bu durumun da tepkiye sebep olduğunu kaydetti. Harmandalı’nda deponi gazı için halihazırda herhangi bir toplama ve değerlendirme işlemi yapılmadığını ifade eden Çakır, atıkların yüzde 60’ı organik içerikli olmasına rağmen herhangi bir geri kazanım amaçlı enerji tesisi kurulmadığını, oysa bu atıklardan gübre yapılabileceğini ifade etti. Ayrıca, oluşan metan ve karbondioksit gazlarının gelişigüzel doğaya salınmasını da eleştiren Dr. Çakır, Harmandalı’nda 77 adet baca bulunduğunu ancak bunların büyük çoğunluğunun kullanım dışı kaldığını aktardı. Çöp depolama alanlarının yüksekliğinin 25 metreyi geçmemesi gerektiğini vurgulayarak, çöp yüksekliğinin 75 mere civarında olmasının ciddi sıkıntılara yol açabileceğini kaydetti.
İzmir’de mücavir alan içinde dokuz adet transfer istasyonu bulunduğunu, ilçelerin atıklarının toplanması ve taşınmasında aksaklıklar oluştuğunu aktaran Ali Kemal Çakır, “İzmir için 30 yılı kapsayacak şekilde bir çöp master planı yapılmalıdır. Bunun yanında, Harmandalı deponi alanının üst örtü tabakasının geçirimsiz hale getirilmesi, alanda yaşanan kaymalar sonucu oluşan gaz kaçağı noktalarının geçirimsiz yapı veya toprakla kapatılması ve alanın sıkıştırılmasının iyileştirilmesi işleminin yapılması gerekmektedir. Depolama alanında çok üst seviyede bulunan sızıntı suyunun drenajı da yapılmalıdır.” diye ifade etti.
Rehabilitasyon çalışmasıyla alanın yeşillendirilebileceğini de söyleyen Çakır, şunları ifade etti: “Yaklaşık 900 dönümlük arazinin üstünün örtülmesiyle geri kazanım ve enerji değerlendirme tesisi kurulabilecektir. Alana ilk planda 4,5 MW gücünde bir enerji tesisi kurulabilir, yani alanda yapılacak gaz değerlendirme çalışmaları neticesinde bir kojenerasyon tesisi kurulabilirse bu tesisle yaklaşık 7 bin konutun elektrik enerjisi de sağlanabilecektir. Gelişmiş ülkeler, atık konusuna kaynak olarak yaklaşmakta ve ülke ekonomilerine önemli kazançlar sağlamaktadırlar.
İzmir mücavir alan sınırları gözönüne alındığında, tek bir deponi tesisinin yapılması ve işletmeye açılması, kentsel katı atıkların sağlıklı bir şekilde taşınması ve bertarafını zorlaştıracağı gibi ileriye dönük maliyetlerin de artmasına sebep olacaktır. Bu bağlamda mücavir alan sınırları dahilinde düzenli depolama tesis sayısının arttırılması ve ileri teknolojiye sahip katı atık bertaraf sistemiyle çalışan deponi tesislerinin açılması, çevre ve insan sağlığı açısından önem arz etmektedir. Ayrıca, bu ve benzeri tesislerin açılmasıyla Kyoto Protokolü kapsamında sera gazı salımının azaltımı nedeniyle karbon sertifikası alınabilecek, bu sertifikanın ticaretiyle ek kazanç sağlanabilecektir.”
Kaynak: Energy World