Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, ENERJİ VERİMLİLİĞİ - Tarih : 25 Mayıs 2022
Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu tarafından Rusya – Ukrayna savaşının enerji verimliliğinin dünyadaki kritik öneme sahip değerinin bir kez daha hatırlandığına vurgu yapıldı.
Sektörlere göre enerji tüketimi incelendiğinde; % 32,7’lik pay ile konut ve hizmet sektörlerinden oluşan bina sektörü ve yüzde 32,3’lük pay ile sanayi sektörü öne çıkıyor. Binalarda tüketilen enerjinin yüzde 80’inin ısıtma ve soğutma amaçlı tüketildiğine dikkat çeken Emrullah Eruslu, “Enerji ithalatına milyarlarca dolar aktarmamıza rağmen ısınamıyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2021 sonuçlarına göre, konutun izolasyonundan dolayı ısınamama en çok karşılaşılan konut ve çevre problemi oldu. Kurumsal olmayan nüfusun yüzde 34,3‘ü konutunda izolasyondan dolayı ısınma sorunu, % 33,9‘u sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçeveleri vb. problemleri yaşarken, % 23,4‘ü trafik veya endüstrinin neden olduğu hava kirliliği, çevre kirliliği veya diğer çevresel sorunlarla karşılaştı.
Doğalgaz ve elektrik faturasını % 50 azaltmanın tek yolu, yaşadığımız binalara ısı yalıtımı uygulaması yaptırmaktır. Türkiye’deki binaları ısı yalıtımlı hale getirerek, ülkemizin toplam enerji faturasını yaklaşık % 15, yakıt giderlerini % 50 azaltmamız mümkün. Sadece binaların enerji verimli hale getirilmesiyle (En az C sınıfı binalar) her yıl 9-10 milyar dolar tasarruf elde etme potansiyelimiz var.” dedi.
Isı yalıtımı seferberliği başlatılmalı
Ülkemizde mevcut bina stokunun sadece % 20’sinin ısı yalıtımı ile ilgili mevzuatlar kapsamında olduğuna dikkat çeken İZODER Başkanı Emrullah Eruslu açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Geri kalan % 80’lik mevcut bina stokumuza yönelik tedbirler almadan, arzulanan enerji verimliliği hedeflerine ulaşılması mümkün değil. Yalıtım uygulamaları için mevsimsel olarak en uygun aylara girdik. O nedenle hemen harekete geçilmeli. İZODER olarak tüketicinin alım gücünü desteklemek amacıyla uzun süredir üzerinde çalıştığımız yalıtım kredisi kampanyasının hayata geçmesi için çabalıyoruz. Bankalarımızın “yeşil kredi – yeşil finansman” kapsamında vatandaşlarımıza yönelik olarak düşük faizli veya faizsiz, uzun vadeli kredi seçeneklerini oluşturarak ısı yalıtımı seferberliğini desteklemelerini bekliyoruz. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Fatih Dönmez kısa süre önce enerji verimliliğini hanelerde yaygınlaştırmak, bilinçlendirme ve farkındalık oluşturmak, yalıtımsız konutlar için uygun şartlarda kredi verilmesini sağlamak amacıyla ilgili bakanlıklarla görüşüldüğünü açıkladı. Atılacak bu adımların ülkemizin enerji stratejisi açısından çok önemli olduğuna inanıyoruz. Yalıtım uygulamalarının kredi desteğinin yanı sıra, tüketiciye yönelik KDV iadesi gibi çalışmalarla devlet tarafında teşvik edilmesinin de yalıtımın yaygınlaşması açısından önemli görüyoruz.”
Konutlarımızı ısıtmak için çok enerji harcıyoruz
Gelişmiş ülkelerle mukayese edildiğinde ülkemizde yeni yapılan bir bina 2,4 ila 5 kat daha fazla enerji tükettiğinin altını çizen Emrullah Eruslu şunları söyledi: “Bu farkın sebebi ülkemizdeki mevzuatın gelişmiş ülkelerin çok gerisinde kalması. Tüm gelişmiş ülkeler binalardaki enerji tüketimlerini azaltmak için mevzuatlarını sürekli iyileştirirken biz 2008 yılında takılıp kaldık. Aramızdaki bu farkın kapatılması ve 2008 yılından beri iyileştirmediğimiz mevzuatlarımızın gelişmiş ülkelerin seviyesine getirilmesi için esaslı ve cesur adımları atmamız gereklidir. Dernek olarak hayata geçirdiğimiz “Tek Yol U Dönüşü” kampanyamızla Türkiye’deki binaların daha az enerji harcayan çevre dostu bir yapıya kavuşması için çatı, duvar ve döşemelerimizdeki yalıtım kalınlıklarını artırarak ve kaplamalı yalıtım camı üniteleri kullanarak U değerlerimizin iyileştirilmesi gerektiğine dikkat çektik.
Tüm vatandaşlarımızı daha kalın yalıtım yapmaya davet ediyoruz
Diğer yandan her ne kadar yetersiz olsa da mevzuatlarımızın asgari şartları tarif ettiğini unutmamalıyız. Tüketici olarak mevzuatlarımızın daha iyisini talep edebilir ve mevcut binalarımızda mevzuatlarımızın tanımladığı asgari kalınlıklardan çok daha kalın ısı yalıtım yapabiliriz.
Yalıtım kalınlığının artmasının inşaat maliyetine etkisi oldukça az
Yalıtım kalınlıklarının, enerji verimliliğine etkisi çok fazla olsa da kalınlık artışının uygulama maliyetine olan etkisi oldukça azdır. Yalıtım kalınlığı arttıkça sağlanacak enerji verimliliği aynı oranda artar. Buna karşılık kalınlık artışının inşaat maliyetine etkisi oldukça azdır. Yalıtım kalınlığını 2 katına çıkardığımızda toplam maliyet ikiye katlanmaz ama bu sayede ısıtma ve soğutmada tasarruf potansiyeli iki kat olur. Isı yalıtımı uygulamaları hem ilk yatırım hem işletme maliyetlerini düşürerek kendini kısa sürede geri öder, bina ömrü boyunca tasarruf sağlamaya devam eder.
Genel olarak uygulamalarda yalıtım malzemesinin maliyetinin dışında, yalıtım kalınlığından bağımsız olarak; iskele kurulumu, elektrik, su gibi alt yapı maliyetleri, yapıştırıcı, sıva, dübel, file vb yardımcı malzeme maliyetleri, boya, dış cephe kaplaması gibi tamamlayıcı malzeme maliyetleri ve işçilik maliyetleri oluşur. Tüm bu maliyetlerin içerisinde yalıtım malzemesinin kalınlığının arttırılmasından oluşacak ilave maliyeti uygulamadan uygulamaya değişmekle birlikte oldukça düşüktür. Yani iskeleyi kurdurmuş, işçiyi iskeleye çıkarmış, yapıştırıcı, sıva, boya gibi malzemeleri almışken enerji verimliliğini sağlayacak yalıtım levhasını mümkün olduğunca kalın kullanmalıyız. Artık bizim de Antalya ve İzmir gibi sıcak iklim bölgelerinde 6-8cm, İstanbul gibi ılıman iklime sahip bölgelerde 9-10cm, Ankara gibi soğuk olan yerlerde 10-12cm ve Erzurum gibi çok soğuk olan yerlerde 14-15cm kalınlıklarda yalıtım yapmamız gerekiyor. Benzer durum pencereler için de geçerli. Pencerelerde kaplamasız klasik camlar yerine ısı ve/veya güneş kontrol kaplamalı yalıtım camlarını kullanmalıyız. Bu noktada tüm vatandaşlarımızı mevzuatın ötesine geçmeye ve daha kalın yalıtım yapmaya davet ediyoruz.”