Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 18 Ekim 2017
KPMG, 49 ülkenin en büyük 100 şirketinin yıllık faaliyet ve kurumsal sorumluluk raporlarını inceledi. Dünyadaki şirketlerin yüzde 72’si iklim değişikliğini finansal bir risk olarak görmüyor. KPMG Türkiye Denetim Komitesi Enstitüsü Başkanı Şirin Soysal, “Türkiye’deki 100 şirketin 74’ü iklim değişikliklerini raporlarına taşımadı. İklim değişikliği sebebiyle artan olağanüstü doğa olayları, sosyal ve ticari hayata ciddi zararlar verdi” dedi.
KPMG, Kurumsal Sorumluluk Raporlaması Araştırması 2017 ile dünyanın 49 ülkesinin en büyük 100 şirketinin yıllık faaliyet ve kurumsal sorumluluk raporlarını inceledi. KPMG araştırmasından çıkan en dikkat çekici sonuç, dünyadaki şirketlerin dörtte üçünün iklim değişikliğini finansal bir risk olarak görmemesi oldu. Toplam 4 bin 900 şirket raporunun incelendiği araştırmada, raporların yüzde 72’sinde iklim değişikliğinden bahsedilmiyor. Türkiye’deki 100 şirketin 74’ü de bu kritik konuya raporlarında yer vermedi. KPMG Türkiye Denetim Komitesi Enstitüsü Başkanı Şirin Soysal, “Araştırma, iklim değişikliğinin dünya çapındaki şirketler tarafından göz ardı edildiğini bize anlatıyor. Riskleri raporlayan şirketlerin sadece onda biri iklim değişikliğinin potansiyel finansal etkilerini hesaplıyor” dedi.
Şirin Soysal: Riskleri raporlamak artık kaçınılmaz
Araştırmada yer alan Türkiye’nin en büyük 100 şirketinin yüzde 50’sinin kurumsal sorumluluk ya da sürdürülebilirlik raporlaması yaptığını belirten Şirin Soysal, “Yüzde 50’lik oran araştırmadaki diğer ülkelerin gerisinde olduğumuzu gösteriyor. Ülkemizde ve dünyada son dönemde iklim değişikliği kaynaklı çok ciddi doğa olayları yaşanıyor. Bu afetlerin sosyal ve ticari hayata verdiği zararları düşünürsek, iş dünyasının riskleri raporlarına taşımaları artık kaçınılmaz olacak. Global kuruluşların ve örgütlerin hazırladığı rehberler ile düzenlemeleri Türkiye’deki şirketlerin yakından takip edeceğine inanıyorum” dedi.
Yatırımcılar şeffaflık istiyor
Soysal, “Finansal İstikrar Kurulu, küresel finans sisteminin tutarlılığı açısından iklim değişikliğinin risklerini öne çıkarıyor. Bu çerçevede kredi verenleri ve sigortacıları aydınlatmak adına İklim Kaynaklı Finansal Dipnotlar Çalışma Grubu isimli bir ekip kurdu” dedi. Şirketler açısından şartların zorlaştığını belirten Soysal, “Yatırımcılar, sigortacılar ve kredi verenler, şirketlerin karşı karşıya geldiği iklim kaynaklı finansal riskler hakkında şeffaflık istiyor. Raporlarında stratejilerini anlaşılır bir şekilde yapmayan şirketler çok yakında yatırımcılarını kaybetme, sermaye bulamama ve sigorta teminatlarının artması riskleriyle karşılaşacak” dedi.
Sadece beş ülkedeki şirketlerin yarısından fazlası raporlarında iklim değişikliğinin finansal risklerine yer veriyor. Bu ülkeler Tayvan (yüzde 88), Fransa (yüzde 76), Güney Afrika (yüzde 61), ABD (yüzde 53) ve Kanada (yüzde 51). Bu beş ülkede iklim kaynaklı finansal risklerin raporlanması devlet kurumları, borsa ya da düzenleyici kuruluşlar tarafından zorunlu tutuluyor.
KPMG araştırmasında öne çıkan diğer noktalar ise şöyle:
– İklim değişikliğinin yarattığı finansal riskleri raporlama oranı en yüksek olan sektörler şöyle: Ormancılık ve kağıt (yüzde 44), kimyasallar (yüzde 43), madencilik (yüzde 40). Bu sektörleri elektrik, gaz veya su dağıtımı (yüzde 39), petrol ve gaz üretimi (yüzde 38) izliyor. Türkiye’de ise en yüksek oran yüzde 15 ile otomotiv sektöründe.
– Dünyayı koruma, refahı yükseltme ve yoksulluğa son verme hedeflerinden oluşan BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, yayımlandığı 2015 yılında iş dünyasında yankı uyandırmıştı. Araştırmada incelenen her 10 rapordan dördü bu hedefler ile ilişkilendirilmiş. Türkiye’deki oran ise yüzde 14.
– Şirketlerin yüzde 73’ü insan haklarını raporlanması gereken bir kurumsal sorumluluk konusu olarak görüyor. Dünyanın en büyük 250 şirketinde bu oran yüzde 90’a yükseliyor. En yüksek orana sahip ülkeler: Birleşik Krallık, Hindistan ve Japonya.
– Türk şirketleri insan hakları konusunda yüzde 46 raporlama oranı ile dünyanın gerisinde kaldı.
– Dünyanın en büyük 250 şirketinin üçte ikisi raporlarında karbon emisyonunu azaltmayı amaçladığını belirtti. Ancak raporların yüzde 69’unda hedefler, devletler veya AB ve BM tarafından belirlenen iklim hedefleriyle ilişkilendirilmiyor.