Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, ENERGY EFFICIENCY NEWS - Tarih : 18 June 2014
Dünyada 1900’lü yılların ortasından itibaren nüfus artışı, küreselleşme, teknolojideki hızlı gelişme, gelir ve refah seviyesinin yükselmesi enerji tüketiminde bir artışa yol açmış, artan bu talebi karşılamanın en kolay yolu olarak da “fosil yakıtlar” görülmüştür.
Fakat bu kaynakların sınırsız olmaması, petrol krizi, enerji fiyatlarındaki artışlar ve bunun dünya ekonomisindeki etkileri, çevre kirliliği, iklim değişikliği vb. faktörler birlikte değerlendirildiğinde, bu çıkmazdan kurtulmak için enerji verimliliğine ve yenilenebilir kaynaklara yönelmekten başka çözüm görünmemektedir. Bu anlayış içinde tüm ülkeler enerji verimliliği konusuna önem vermelidir. (TMMOB-EMO, s. 27)
Batılı sanayileşmiş ülkeler ve Japonya yetmişli yıllarda petrol krizleri ile enerji fiyatlarındaki dalgalanmalarında olumsuz etkisiyle alternatif enerji kaynakları arayışlarını hızlandırmış, nükleer, yenilenebilir enerji teknolojileri ve enerji verimliliği üzerine çalışmalar ağırlık verilmiştir. Geliştirilen yeni enerji kaynakları ve enerji verimliliği konusundaki gelişmelerde bugüne kadar ciddi seviyelerde başarılar sağlanmıştır. Enerji verimliliği kavramı, gelişmiş ülkelerin enerji ve kalkınma politikalarının vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiş ve kendisine gittikçe yaygınlaşan bir uygulama alanı bulmuştur.
Gelecek projeksiyonda enerji talebinin %50’ye yakın kısmı Çin ve Hindistan tarafından talep edilecektir.
Aynı senaryoda, 2008-2035 döneminde enerji talebinin artmaya devam edeceği, bununla birlikte petroldeki hızlı talep artışının bir miktar düşerek toplam enerji tüketimi içinde 2008’de %34 olan payının 2035’de %29’a ineceği, yenilenebilir enerjinin ise hızlı bir artış göstererek 2008’de %10 olan payının 2035’de %14’ün üzerine çıkacağı öngörülmüştür. (DEK-TMK , 2013)
Enerji ve verimlilik araştırmalarına AB, Japonya ve ABD büyük yatırımlar yapmakta ve standartların geliştirilmesinde öncü rol oynamaktadırlar. Oluşturulan standartlar doğrultusunda hazırlanan direktiflerin bu ülkelere rekabet avantajı sağlayacağı gerçektir. Bu direktifler uygulandığında enerji tasarrufu sağlanmakla kalınmayacak aynı zamanda iç pazarlara canlılık gelecek ve yeni ihraç ürünleri geliştirilmiş olacaktır. Ar&Ge kapasitesi sınırlı, rekabetçi, yenilikçi şirketleri zayıf olan, hazırlıksız ülkeler, pazarlarını hazırlıklı ülke ürünlerine açmak zorunda kalacaklardır. Gelinen noktada enerji ve iklim cağının gereklerini yerine getirenlerin galip çıkacağını söyleyebiliriz. (TEVEM, s. 21)
Dünyadaki enerji verimliliği uygulamalarını incelemeden önce hatırlanması gereken başka bir konu da, Türkiye‘nin bu konuda yalnızca gelişmiş ülkelerle değil, gelişmekte olan ülkelerle de kıyaslanması gerektiğidir. Daha önce de belirtildiği gibi gelişmekte olan ülkelerle gelişmiş ülkelerin enerji verimliliği eğilimleri arasında farklılıklar görülmektedir. Enerji yoğunluğu değerinde zaman içinde gözlenen değişim genellikle doğrusal değil ters U şeklindedir. Buna göre ülkelerin gelişme sürecinde enerji yoğunluğu değerinde bir artış görülür. Bu değer zirveye ulaştıktan sonra, gelişmişlik sürecinde düşmeye başlar. Gelişmekte olan ülkelerin enerji verimliliği performansları incelenirken, bu eğilimin göz önünde bulundurulması önemlidir. 2000‘lerin başından itibaren yüksek büyüme oranları ve krize dayanıklı yapılarıyla istisnai bir blok oluşturan Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin gibi gelişmekte olan ülkeler, her ne kadar enerji verimliliği konusunda mütevazı adımlar atma eğilimi göstermiş olsalar da, Türkiye‘nin yakaladığı enerji verimliliği grafiğine yetişememektedirler. Bu durum, enerji verimliliği konusunda Türkiye için bir rol modeli olma fırsatını doğurmaktadır. (KOÇ ÜNİVERSİTESİ, s. 97)
Geçtiğimiz dönemde gelişmiş ülke ekonomilerinin enerji yoğunlukları bütün sektörlerin ortak çabalarıyla azaltılmıştır. Örneğin 1990-2004 yılları arasında, bütün AB alanında enerji verimliliği endeksi düşmüş olup, bu durum %14 oranında artan enerji verimliliğini göstermektedir. Bütün sektörler değişen enerji yoğunluklarıyla bu sonuca katkıda bulunmuştur; söz konusu iyileştirmeye sunulan katkılarda konutların payı%10, ulaşımın payı %11 ve sanayinin payı ise %20 düzeyindedir. 1 Dünyada tüm ülkelerde aynı dönemde aynı düzeyde birincil enerji yoğunluğu iyileşmesi sağlanamamıştır. Ülkelerin ekonomilerindeki gelişmelere ve uygulanan politikalara paralel olarak farklı gelişmeler kaydedilmiştir. Önemli bir enerji üreticisi olan Suudi Arabistan dışında ülkelerin tamamı, bazı dönemlerde artış gösterse de, 1990-2008 döneminde genellikle birincil enerji yoğunluğunda azalan bir trend izlemiştir. şekil 54’te de görüleceği üzere; Türkiye bu dönemde ortalama olarak birincil enerji yoğunluğunda küçük de olsa bir azalma sağlamakla birlikte en önemli başarı 2001- 2004 arasında % 3’e yakın bir azalma ile Dünyada Rusya’dan sonra en iyi performansı gösteren ülkelerden birisi olmuştur. Bu dönemde sanayi kuruluşlarında yürütülen yaygın etüt ve eğitim çalışmaları ile binalarda ısı yalıtımı için çıkarılan yeni yönetmeliğin bu sonuçta etkili olduğu düşünülmektedir. ((WEC) DEK-TMK, 2014)
JAPONYA’DA ENERJİ VERİMLİLİĞİ
Japonya, enerji verimliliği konusunda en ileri uygulamalara sahip ülke olarak, Dünyada enerji yoğunluğunu asgari seviyelere indirebilme mücadelesinde en iyi sonuçları elde etmektedir.
Japonya’da Enerji Tasarrufu Kanunu 1999 yılında yenilenmiştir. Yenilenen kanunun en önemli ayaklarından birini “Top Runner Programı” (Piyasada satılan aynı gruptan ürünler içinde en yüksek enerji verimliliğine sahip ürünün esas alınarak enerji verimliliği hedefinin belirlendiği ve her tip ürün için tespit edilen zaman zarfında hedeflenen rakama ulaşmak için çalışılan bir sistemdir.) oluşturmaktadır. OECD’ye üye ülkelerin çoğunda, önemli miktarda enerji tüketen buzdolapları, klimalar ve diğer elektrikli ev aletlerinde enerji tasarrufunu teşvik etmek için ürünlerin ne miktarda enerji verimli olduklarını gösteren etiketleme yöntemi imalatçılar açısından zorunlu hale getirilmiştir. Japonya ise, bu cihazlar için bir enerji verimliliği hedefi belirleyen ve imalatçıların belirlenmiş bu hedefe ulaşması için yaptırımlar uygulayan bir ülkedir. Japonya’da eski kanuna göre her cihaz için ortalama enerji verimliliği hedef olarak belirlenirken, 1999 yılında yenilenen kanunla birlikte piyasadaki mevcut en verimli cihaz hedef olarak alınmaktadır.
Top Runner Programı’nın kapsadığı ürünlerden başlıcaları otomobiller, dizel yakıtlı otomobiller, kamyonlar, dizel yakıtlı kamyonlar, klimalar, floresan lambalar, buzdolapları, televizyonlar, bilgisayarlar, videolar ve fotokopi makineleridir. Program kapsamına giren ürünler farklı boyutta, modelde ve işlevde olduğundan, ürün grupları çeşitli kategorilere ayrılmakta ve her bir ürün için farklı standartlar tanımlanmaktadır.
Japonya’da enerji tasarrufu ve verimliliğine yönelik çalışmalar devlet tarafından çeşitli finansal modellerle desteklenmektedir. Bu yöntemlerden biri vergidir. Enerji verimliliğine yönelik ekipman satın alan üretim şirketlerin %7’si tutarındaki payın gelir vergisinden düşülmesi kolaylığı getirilmiştir 1996 yılından beri her yıl 20.000’in üzerindeki irili-ufaklı yatırım için bu teşvik uygulanmaktadır. Diğer bir teşvik unsuru da düşük faizli ve uzun geri ödeme süreli kredilerdir. Devlet bankaları; enerji üreten kuruluşlar, sanayi kuruluşları, kojenerasyon tesisleri ve diğer şirketlere projenin enerji verimliliğine katkısı oranında 1-30 yıl arasında değişen geri ödeme süreleriyle düşük faizli kredi vermektedir.
Enerji verimliliği bilincinin çok yüksek olduğu Japonya’da, çalışmalar sadece devlet eliyle yürütülmemekte, hem sanayi kuruluşları hem de halk çalışmalara gönüllü destek sağlamaktadır. Diğer yandan, şehir yönetimleri de kendi sınırları içinde zaman zaman çeşitli verimlilik programları uygulamaktadırlar.
Enerji tasarrufuna yönelik çalışmalarda dünyanın en ileri ülkesi durumunda olan Japonya’da, hemen her alanda enerji verimliliğine yönelik plan ve programlar geliştirilmektedir. Enerji verimliliği, birincil enerji kaynakları açısından büyük oranda dış bağımlılığı bulunan Japonya’da hükümetlerin öncelikli konuları arasında yer almaktadır. Bu yüzden de konuyla ilgili plan ve programlar geniş bir çerçevede ele alınarak uzun vadeye yayılmaktadır.
Enerji verimliliğinin stratejik bir hedef olarak görüldüğü ve buna yönelik düzenlemelerin gerçekleştirildiği Japonya’da, 2010 yılına yönelik başlıca enerji tasarrufu programları şunlardır:
– Sanayide gönüllü faaliyet programı,
– Bütün fabrikalarda her yıl %1 oranında enerji tasarrufu programı,
– Enerji verimli ekipmanların alımı için finansal destek yaklaşımı,
– Enerji verimli aparatları sınıflandırma kataloğu,
– Enerji tasarrufu sağlayan ürünler hakkında (giyecek, yiyecek, vb.) bilgi servisi,
– Top Runner Programı’nın diğer bazı ürünler için de (Isıtıcılar, gazla çalışan sıcak su sistemi, petrolle çalışan sıcak su sistemi, termal mutfak fırınları, fanlı ısıtıcılar, elektrikli tuvalet seti, otomatik satış makineleri, elektrik transformatörü) uygulanması,
– Ulaştırma sektöründe Top Runner Programı’nın otomobiller için uygulanması,
– İleri trafik sistemlerinin (ulaştırma talep yönetimi, kent ulaştırma ve park sistemi planlaması, akıllı ulaştırma sistemleri, elektrikli geçiş parası toplama sistemi, araç bilgi ve iletişim sistemleri, vs.) uygulamaya konulması. (DPT, s. 57-58)
ABD’DE ENERJİ VERİMLİLİĞİ
ABD enerji verimliliği konusuna farkındalık yaratan ilk ülkelerden birisidir. 1970’li yılardaki enerji krizinin de etkisiyle günümüze kadar etkin uygulamalarla, somut ciddi kazanımlar sağlamıştır. 1970’li yıllardan günümüze kadar ABD’de yapılan etkin çalışmalar sonucunda %50’nin üzerinde enerji yoğunluğunun düşürülmesi, enerji verimliliğindeki artış başarısını ve konu ile ilgili ülke ekonomisine olumlu etkisini göstermektedir.
1973 yılından bugüne ekonomideki büyüme %126 oranında gerçekleştirilirken, aynı süre zarfında enerji kullanım oranındaki artış yalnızca %30 olmuştur.ABD’de, 1970’lerin ortalarından beri kongre ve ilgili yönetim birimleri tarafından federal kuruluşlarda enerji verimliliğini yükseltmeye yönelik çeşitli programlar geliştirmiştir.(DPT, 2005, s. 59)
ABD, 2009 yılına kadar dünyada enerji tüketimi en yüksek birinci ülke konumunda seyretmiştir. Kişi başına düşen enerji tüketimi, 7 tep olarak hesaplanmıştır. Bu da, ortalaması kişi başına 4.3 tep olan OECDülkelerinden yüzde 60 daha fazla bir tüketime denk gelmektedir.1990-2000 dönemi boyunca ABD‘deki enerji tüketimi senelik olarak %1.7‘lik bir artışla büyümüş, 2007 yılında ise duraklamaya geçmiştir. Bu duraklamadan sonra ise, senelik ortalama %2.3‘lük bir düşüşle küçülmeye geçmiştir.Ne var ki, yüksek enerji tüketimini azaltmayı başardığı 2009 yılı itibariyle ABD, birinciliğini Çin‘e devretmiştir. Özellikle 2008-2009 küresel ekonomik krizinin bir sonucu olarak, ABD‘de enerji verimliliği yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik bir ihtiyaç olarak da gündeme gelmiştir. 2009 yılına kadar kişi başına enerji tüketimi en yüksek ülke olan ABD‘nin, 3 yıl içerisinde tüketimini gözle görülür seviyede düşürmesi, özellikle sanayi alanında fark edilir bir verimlilikve dolayısıyla tasarruf sağlamıştır.Bu enerji tasarrufunun devam edebilmesi, kriz sonrası süreçte ABD ekonomisi için yüksek önem taşımaktadır. (KOÇ ÜNİVERSİTESİ, s. 111)
Enerji verimliliği konusunda uzun yıllardan beri çalışmalarını sürdüren gelişmiş ülkelerin bu konudaki başarılarının arkasındaki en önemli etken; hükümetler tarafından atılması gereken adımların atılmış olması ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlarının başarılı bir işbirliği içerisinde bulunmalarıdır. Gelişmiş ülkelerin enerji verimliliği konusundaki gelişmelerinin, gelişmekte olan ülkelerle ve Türkiye ile kıyaslanması sonucu ortaya çıkan resimde Türkiye’de daha çok yol kat edilmesi gerektiğini göstermektedir. Ancak Türkiye’nin sadece gelişmiş ülkelerle değil gelişmekte olan ülkelerle de kıyaslanması değerlendirme açısından doğru olacaktır.
Son yirmi senelik verilere bakıldığında, yukarıdaki grafikte de görüldüğü gibi, ABD‘de enerji yoğunluğunun 1990-2009 döneminde yüzde 1.7‘lik bir düşüş sergilediği, ancak bu verinin 2000-2009 döneminde daha da başarılı bir performans sonucu yüzde 2.2‘ye kadar indiği izlenmektedir. Bu da, 2007 yılından itibaren duraklamaya başlayan enerji tüketimindeki artış eğiliminin bir sonucu olarak yorumlanmaktadır. Yani, ABD‘nin kişi başına düşen yıllık enerji tüketimindeki artışı durdurup azaltmayı başarmasıyla, enerji yoğunluğu göstergeleri de orantılı olarak düşüş sergilemiş, buna bağlı olarak da enerji verimliliği artmıştır.
Tüm bunların yanı sıra, vergi düzenlemeleri de ABD hükümetinin enerji verimliliğini teşvik programlarında önemli bir yer kaplamaktadır. Ev içi enerji tüketim vergisinin 2009 yılında Amerikan Yeniden Yapılanma ve Yeniden Yatırım Yasası tarafından güçlendirilmesi, bu konuda atılan önemli bir adım olmuştur.
Sacramento Busines Journal, “PUC approves $3.1B for energy-efficiency programs” raporuna göre, ABD’de yürütülen enerji verimliliği çalışmaları sonucu 1973–2005 arasında aşağıdaki kazanımlar elde edilmiştir:
– Enerji verimliliği en büyük ve yerli enerji kaynağı olmuştur.
– Çevrenin korunmasında 1 milyar arabanın yollardan çekilmesine eşdeğer katkı sağlamıştır.
– Sadece buzdolaplarının verimlerinin iyileştirilmesi ile 30.000 MW gücünde ilave santral kurulmasına gerek kalmamıştır.
– Binalarda uygulanan yalıtım sonucunda, yılda 4 milyar varil petrole eşdeğerde 250 milyar $ tasarruf ve çevreye 1340 milyon ton daha az CO2 salımı sağlanmıştır.
– Büyüyen ekonominin artan enerji ihtiyacı için kurulması planlanan 107.000
MW kapasiteli 97 nükleer santral projesi iptal edilmiştir. (1978’den beri yeni nükleer santral kurulmamaktadır.)
– Federal hükümet binalarında enerji verimliliğinde 1985–2000 döneminde %20 artış sağlanmıştır.
ABD enerji verimliliği konusunda yukarıda elde ettiği başarıyı yeterli görmeyerek “Vision 2025” isimli bir Ulusal Eylem Planı hazırlamıştır. Bu planın hazırlanma nedenlerinden bazıları aşağıda özetlenmiştir:
– Enerji verimliliği, büyük, bakir ve düşük maliyetli bir enerji kaynağıdır.
– Enerji verimliliği, enerji arz güvenliğini arttırır.
– Enerji verimliliği, (halihazırda belirsizliğin hakim olduğu) karbon politikalarında ileride karşılaşılabilecek riskleri azaltır.
– Gerekli mevzuat değişiklikleri yapılarak, enerji dağıtım (elektrik/doğal gaz) firmalarının enerji verimliliği programlarının kullanıcılara ulaştırılmasında etkin rol oynaması sağlanabilir
– Enerji verimliliğini benimseyen tüm tarafların motive edilmesi için uygun çözümler üretilebilir.
Bu plandaki hedeflerden bazılarını;
– Tüm ekonomik (uygulanabilir) enerji verimliliği projelerinin hayata geçirilmesi ve böylece çevre ve ekonomi açısından önemli getiriler sağlanması, ülkenin enerji sisteminin modernizasyonu,
– Enerjideki talep artışının yarısının enerji verimliliğinden karşılanması,
– Enerji faturalarında 100 milyar $’lık düşüş, ekonominin genelinde ise 500 milyar $’ın üzerinde tasarruf sağlamak,
– Sera gazlarının salımında yıllık 500 milyon ton civarında azalma – ki bu 90 milyon aracın trafikten çekilmesine eşdeğerdir – sağlamak,
– 20 yılda, her biri 500 MW gücünde 100’den fazla elektrik santraline gereksinim duymamak, şeklinde özetleyebiliriz.
Vizyon 2025 Planı aşağıdaki 10 amaç etrafında düzenlenmiştir:
– Ekonomik enerji verimliliğinin öncelikli bir kaynak olarak ele alınması,
– Enerji (üretim/dağıtım) firmalarının yeni enerji yatırımı yerine enerji verimliliğine yatırım yapmalarını özendirecek tedbirlerin alınması,
– Ekonomiklik testlerinin geliştirilmesi,
– Ölçme, değerlendirme ve doğrulama mekanizmalarının geliştirilmesi,
– Etkin (faydalı) enerji verimliliği projelerinin saptanması için mekanizmaların geliştirilmesi,
– Sağlıklı enerji verimliliği uygulamaları için, politikaların geliştirilmesi,
– Enerji verimliliği yatırımları için tüketici fiyatları ile teşviklerin uyumlu hale getirilmesi,
– Modern/detaylı enerji faturalama sistemlerinin tesis edilmesi,
– Enerji tüketimi/verimliliğindeki son bilgilerin tüketicilerle etkin paylaşımı ve ulaştırılması için modern sistemlerin kurulması,
– En son teknolojilerin uygulamalara dâhil edilmesi (örneğin kojenerasyon).
ABD’nin Kaliforniya eyaletinde sera gazları salımının sınırlandırılması ve enerji verimliliğinin arttırılması konusunda kayda değer çalışmalar yapılmaktadır. Sera gazları salımının 2020 yılında 1990 seviyesine, 2050’de ise 1990 yılındaki salımın
%80 altına indirilmesi hedeflenmektedir. 48 Enerji verimliliği konusunda ise 2009 sonunda 3 yıllık bir program için 3,1 milyar $’lık bir bütçe onaylanmıştır. Bu proje kapsamında:
– Yüksek enerji verimli kamu binaları yapımı için 260 milyon $ harcanması,
– Enerji ihtiyacını kendi karşılayan sıfır net enerjili konut ve ticari binalar için 175 milyon $ fon ayrılması,
– Eğitim programları için 100 milyon $ harcanması öngörülmekte ve Yılda 7 milyar kWh tasarruf sağlanması,
– 1500 MW’lık yeni santral yapımına gereksinim duyulmaması
– Ülkenin en büyük konut yenileme programı ile yaklaşık 130.000 evde enerji kullanımının %20 azaltılması,
– 15.000 ila 18.000 kişiye istihdam yaratılması hedeflenmektedir. (TMMOB-EMO, s. 29)
AB’ DE ENERJİ VERİMLİLİĞİ
AB Dünyada birlikte hareket eden en büyük siyasi ve ekonomik topluluk olarak enerji sektörünü de tek pazar ve aynı programla yönetmek isteyen toplulukların başında gelir. Enerji kaynaklarına sahip olmasa da enerji sektörünün en büyük tüketici guruplarından birisi olup enerji teknolojilerinde lider üreticisi olarak dünya enerji politikalarında etkin bir rol sahibidir.
AB Enerji Verimliliği Yönetmeliği 2020 yılına kadar % 20 oranında Birliğin birincil enerji tüketimini azaltmayı hedefliyor. Enerjinin dönüşümü ve nihai tüketim ve dağıtımına kadar, EED enerji zincirinin her aşamasında enerjiyi daha verimli kullanmak için üye Devletlerin çabalarını hızlandırmaya yasal ileri bağlayıcı önlemler getiriyor. AB’nin 20 20 20 Hedefleri:AB 2020 yılına kadar; sera gazı salımlarını 1990 seviyesine kıyasla%20 azaltmayı,Yenilenebilir enerji kaynaklarının payını %20seviyesine çıkartmayı,Enerji verimliliğini %20 artırmayı hedeflemektedir.
AB üyesi ülkeler ve topluluk, petrol bağımlılığını azaltmak üzere 70’lerin başından itibaren yaptıkları çalışmalarla enerji yoğunluğunu düşürmüş, bir bakıma gelişme (Gayrisafi Yurt içi Milli Hasıla artışı) ile enerji tüketimi arasındaki paralel artış bağıntısını kırmıştır. Örneğin Almanya % 40, Danimarka ve Fransa % 30 oranında enerji yoğunluklarında azalma sağlamışlardır. Eğer süregelen bu ilgi olmasaydı Topluluk (25 ülke) bugün 1.725 milyar TEP değil 2.55 Milyar TEP enerji tüketecekti.
Avrupa Birliği, bu hedeflerini gerçekleştirmek üzere; Politika hedeflerini ortaya koyan Yeşil Tebliği 1997 yılından bu yana sürekli güncelliyor. Yeşil tebliğ Avrupa ve vatandaşları için çok önemli olan bir enerji stratejisi ortaya koyuyor. Enerji tüketicisine en ucuz fiyattan, kesintisiz ve sürdürülebilir enerji arzı en önemli hedef olarak alınmış durumda. AB enerji stratejisi bu dokümanda eksen üzerine inşa edilmiş. Birincisi Kyoto olarak da kısaca ifade edilen sürdürülebilirlik, İkincisi Lizbon olarak ifade edilen daha rekabetçi bir ortam ve ekonomik kalkınma ve üçüncüsü de enerjide daha çok da doğal gazda büyük ölçüde bağımlı olunan ülke olması nedeniyle Rusya şeklinde ifade edilen enerji güvenliği. (Keskin, 2006)
Avrupa Birliği İklim ve Enerji Politikası rekabetçilik, sürdürülebilirlik ve arz güvenliği eksenlerine üzerine inşa edilmiş ancak 3 eksenin ortak noktası enerji verimliliğidir.
Üretimden tüketime, sanayi, hizmetler, konutlar ve binalar, ulaşım, uluslararası ilişkiler gibi her boyut ve sektördeki enerji tasarrufu seçeneklerinin belirlendiği Yeşil Tebliğ’de, ulusal, bölgesel, yerel seviyedeki karar vericiler, bankalar, uluslar arası kuruluşlar ve tüm tüketiciler göz önüne alınarak; mali teşvikler, mevzuat düzenlemeleri, hedef belirleme, bilgi ve eğitim, uluslararası diyalog gibi çok çeşitli politika aracı öngörülmüştür. (A.Ü. , 2013, s. 172)
Yasal bir bağlayıcılığı olmayan ancak, enerji konusundaki politikanın somutlaştırılmasındaki diyalog dokümanı şeklinde tanımlanabilecek Green Paper, 6 öncelikli faaliyet alanı çerçevesinde 30 somut öneriyi içermektedir.
Avrupa’nın ekonomik büyümesi ve istihdamın arttırılması için enerji: Avrupa ortak enerji iç pazarı oluşumunun gerçekleşmesi
– Enerji arz güvenliğini sağlayan bir iç pazar: Üye ülkeler arası dayanışma:
– Enerji arzında arz güvenliği ve rekabeti sağlama: Daha sürdürülebilir, verimli ve çeşitlendirilmiş bir enerji mixi
– İklim değişikliği ile mücadelede entegre yaklaşım
– Yenilik ve buluşların teşviki: AB için stratejik bir enerji teknolojisi planının yaratılması,
Avrupa Birliği Enerji Verimliliği Mevzuatı:(EC.EUROPA)
– Energy Efficiency in Buildings: Binalarda enerji performansı direktifi (EPBD),
– End-use Efficiency & Energy Services: Nihai sektörde enerji kullanım verimliliği ve enerji hizmetleri direktifi (ESD),
– Energy Labelling of Domestic Appliances: Kazanlar, buzdolaplar, klima, fırın, aydınlatma ve diğer cihazlar için etiketleme ve standartlar direktifi,
– Eco-design of Energy-Using Products: Enerji verimliliği için eko-tasarım gerekleri ve ürünleri direktifi (EUP),
– Energy Star Programme: Elektrikli ofis ekipmanları için etiketleme ve yönetmelikler direktifi.
– Combined Heat and Power : Kojenerasyon – ikincil enerji direktifi (CHP),
Aşağıdaki şekilde AB-25 ülkelerinde 1990-2020 yılları arasında enerji tüketim ve enerji yoğunluğundaki değişim görülmektedir.
AB ülkelerinde 2020’ye kadar sera gazlarında %20 düşüş sağlanması, enerji tüketiminde yenilenebilir kaynakların oranının %20’ye ulaşılması, enerji tüketiminde 1990 tüketiminin %20 altına inilmesi hedeflenmişken, Aşağıdaki şekil’ de görüleceği üzere enerji tüketimi yönünden hedefin tutturulamayacağı (hesaplanan oran %9–10) belirlenmiştir.Öngörülen bu hedefin tutturulabilmesi için, yapılan çalışmalar sonucunda daha fazla inisiyatif alınması gerekli görülerek yeni bir enerji verimliliği direktifi hazırlanmış ve Haziran 2011’de tanıtımı yapılmıştır. Hazırlanan bu direktifin gerekli prosedürler tamamlandıktan sonra 2012 sonunda yürürlüğe girmesi ve 2013 sonunda üye ülkelerde uygulanmaya başlanması planlanmaktadır. (TMMOB-EMO, s. 33)
AB Enerji Verimliliği Yönergesi Yeni direktif 4 Aralık 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Enerji üretim, dağıtım, sanayi, kamu ve binalarla ilgili AB yönerge önlemleri aşağıdaki gibidir:
AB Enerji Verimliliği Yönergesi Enerji Üretim ve Dağıtımı Önlemleri:
– Üretim tesislerinin verimlilik düzeyini takip etmek için izlenmesi ve yıllık raporlanması,
– On yıllık ulusal ısıtma ve soğutma planı ile yatırımlar için şeffaflık, öngörülebilirlik, politikalarda uyumlaştırma mevzuat ve desteklerin verimli kullanılmasının sağlanması,
– Aynı anda ısı ve elektrik üreten kojenerasyon sistemleri %30 daha az yakıt sarf etmekte ancak kullanımı yaygın değildir. Elektrik ile ısıyı aynı anda kullanabilen mevcut ve yeni tesislerde kojenarasyon ile atık ısı geri kazanım yükümlülüğü,
– Tüketicilerin enerji tasarruflarını ve tüketimlerini kontrol etmelerini sağlayacak hizmetlerin sunumunu teşvik etmek üzere tarifelerin düzenlenmesi, yeni yatırımlarda en uygun teknolojilerin düzenli kullanılmasını sağlamak,
AB Enerji Verimliliği Yönergesi Sanayi Önlemleri:
– Enerji etütlerinin küçük işletmelerde yaygınlaşması için teşviklerde bulunmak,
– Enerji yönetim sistemleri kurulması ve kullanılmasını daha da yaygınlaştırmak,
– Büyük şirketler için etüt zorunluluğu ile etüt sonucu önerilen tedbirlerin ve Enerji Yönetim Sistemlerinin uygulanması için teşvikler,
AB Enerji Verimliliği Yönergesi Kamunun Önlemleri:
– AB’de Kamu sektöründe yapılacak satın alımlarda enerji verimliği yüksek ürün, hizmet ve bina özellikleri aranmasına,
– EPC (Enerji Performans Kontratları) uygulamalarıyla yenilemelerin yapılması yoluyla tasarruf sağlanması,
– Yerel enerji verimliliği planları ile enerji verimsiz özel sektör binaları ve Kamu binalarında enerji yönetim sistemlerinin hayata geçirilmesi,
– Bina stoku içerisinde %12 payı olan kamu binalarında 250 m² üzerinde olanları her yıl %3 oranında yenilenmesi,
AB Enerji Verimliliği Yönergesi Tüketici Önlemleri:
– Enerji tüketimlerini kapsamlı izlenmesini sağlayan akıllı enerji sayaçlarının kullanımı,
– Enerji verimliliği faydaları konusunda bilgi ve farkındalığın arttırılması,
– Konut ve hizmet sektörlerinde önemli ölçüde tasarruf potansiyelinin kazanılması için tesisler için yükümlülük getirilmesi,
Etkili bir ortak çerçeve etrafında birleşilenbu yönergede, enerji verimliliği ile ilgili birliğin 2020 %20 başlık hedefinde başarı sağlamak ve gelecekte daha fazla enerji verimliliği iyileştirme yolunu açmak amacıyla, Birlik içinde enerji verimliliği tanıtımı ve önlemleri için ortak bir çerçeve oluşturulmuştur. Bu yönerge ile bütün AB-28 ülkeleri, böylece enerji zincirinin her aşamasında, enerjiyi daha etkin ve verimli kullanma çabalarını geliştirmeye yönelik tedbirler içermektedir. Enerjinin üretiminde, dağıtım ve nihai tüketime kadar oluşabilecek, enerji temini ve kullanımında verimliliği engelleyen piyasa aksaklıklarını aşabilmesi sağlanacak. Tüm üye devletler enerji tasarrufu programının tesis edilmesi yönünde hukuki yükümlülük tedbirlerini alarak 2020 için gösterge ulusal enerji verimliliği hedeflerine ulaşılması sağlanacaktır. (AB, 2014)
KAYNAKÇA:
(WEC) DEK-TMK. (2014). 2013 ENERJİ RAPORU.
A.Ü. . (2013). ENERJİ YÖNETİMİ VE POLİTİKALARI-YAYIN NO:2787. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ Web-Ofset.
AB. (2014). http://ec.europa.eu/energy/efficiency/eed/eed_en.htm. 5 18, 2014 tarihinde www.ec.europa.eu: http://ec.europa.eu/energy/efficiency/eed/eed_en.htm adresinden alındı
DEK-TMK . (2013). İL İL ENERJİ VERİMLİLİĞİ-(ENERJİ VERİMLİLİĞİ MEVZUATI).
DPT. (2005). DÜNYADA VE TÜRKİYEDE ENERJİ VERİMLİLİĞİ VE TÜRK SANAYİİNDE ENERJİ VERİMLİLİĞİ İNCELEMESİ.
EC.EUROPA. (tarih yok). http://ec.europa.eu/energy/demand/legislation/end_use_en.htm. 5 18, 2014 tarihinde http://ec.europa.eu/energy/demand/legislation/end_use_en.htm: http://ec.europa.eu/energy/demand/legislation/end_use_en.htm adresinden alındı
Keskin, T. (2006). Avrupa Birliğinde ve Türkiye’de Enerji Verimliliğinin Enerji Sektöründeki Beklenen Etkileri
KOÇ ÜNİVERSİTESİ. (tarih yok). TÜRKİYE’NİN ENERJİ VERİMLİLİĞİ HARİTASI VE HEDEFLER
TEVEM. (2010). Türkiye Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışmaları Raporu “Yeşil Ekonomiye Geçiş”. Türkiye Enerji Verimliliği Meclisi
TMMOB-EMO. (2012). ENERJİ VERİMLİLİĞİ RAPORU
Genel Müdür
Coşkun KARABAL
Haziran 2014
Yayıncı: Enerji Gazetesi