Kategori : DOĞALGAZ ENERJİSİ, ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ, NÜKLEER ENERJİ - Tarih : 31 Ağustos 2013
Yakın zaman önce Almanya’da enerji güvenliği üzerine bir konuşma yaptım. Geçen haftaki yazımda bahsettiğim ‘şist devrimi’ ana konuydu.
Almanlar doğalgazın yüzde 80’ini ithal ediyor ve bunun çoğu, Türkiye’nin de bildiği üzere, anlaşması pek de kolay olmayan Rusya’dan geliyor. Almanlar ayrıca nükleer elektrik santrallerini kapatmayı konuşuyor. Almanya’da elektriğin çoğu nükleer tesislerde üretilir. Yani ya rüzgâr, güneş gibi alternatif enerji kaynaklarına yönelecekler, ya da Rusya, Norveç gibi doğalgaz tedarikçilerine güvenecekler.
Almanlar ABD’den doğalgaz ithal etme ihtimaliyle yakından ilgileniyor. ABD’deki kaya gazı devrimini bilmeyenler için; ABD doğalgaz ithal etme tesislerine yatırım yapmayı bıraktı, artık ihraç tesisleri planlıyor, birkaç tanesi onaylandı bile…
Almanya’da ve konuşma yaptığım yerlerde sık sık karşıma çıkan bir soru var: Artık ABD’nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika petrolüne çok az ihtiyacı kaldığına göre, bölgeyi terk eder mi? Bu soruya verdiğim ilk cevap, ABD’nin belli başlı ticari ortaklarının bölgeden petrol ve gaz aldığı olur. Bu ticari ortaklarımızdan mal aldığımız zaman, bu mallarla beraber sanal olarak Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan petrol ve gaz ithal etmiş oluyoruz.
Ticaretimiz ülkemizin refahı ve istihdamı için önemlidir. Bu yüzden Çin, Japonya, Güney Kore ve diğer ticari ortaklarımızın Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan sorunsuzca gaz ve petrol alarak mal üretmesini ve bize ihraç etmesini ve karşılığında bizden mal almasını isteriz. Dünya ekonomisi ve enerji piyasası çok büyük ve önemli bir şebekedir.
Bu soruya verdiğim bir sonraki cevap bazılarınız şoke edebilir. ABD’nin bölgede kalıp kalmayacağını belirleyecek en önemli unsur bütçesi ve borçları olacaktır. Son dönemlerde yıllık 1.3 trilyon dolar bütçe açığı verdik. Federal hükümetimizin borcu 17 trilyon dolara yaklaştı. Vergilerimiz sosyal güvenlik ve sağlık sigortası ödemelerine gidiyor. Geri kalan işler ise borç ile hallediliyor. Şoke edici değil mi?
Daha şaşırtıcı olan ise önümüzdeki yıllarda bu emeklilik ve sağlık harcamalarına olan ödemelerin çok hızlı bir şekilde artacağı ve hükümetin kemeri daha da sıkmak zorunda kalacağıdır. Savunma Bakanlığı şimdilik hükümetin en çok bütçe kıstığı yer ve muhtemelen kesintiler artacak. Buna ancak ulusça sigorta harcamalarıyla ilgili ve neye ödeme yapmak istiyoruz ve ne kadar vergi vermek istiyoruz gibi konularda zor kararlar alarak engel olabiliriz. Eğer bu şekilde devam edersek 2040 yılında vergi miktarı yüzde 60-80 bandında olacaktır. Bu ise olacak şey değil. Bir şeyler gitmek zorunda.
Gidebilecek şeylerden biri ABD’nin enerji, ticaret, NATO, gemi güzergâhları ve daha birçok şeyi korumak için sağladığı güvenlik şemsiyesine yaptığı trilyonlarca dolar harcamalardır…
Burada dikkat edilmesi gereken nokta, biz savunma harcamalarını kısarken, dünyanın daha barışçıl ve istikrarlı hale gelmediğidir. ABD bazı zor kararlar almak zorunda. Bütçe sıkıntısının tam gerçekliği yakın zaman içinde davranışları büyük şekilde etkilemeyecektir, ama eninde sonunda etkileyecektir.
Yazan: Dr. Paul Sullivan
Kaynak: Enerji Enstitüsü