Kategori : BİYOKÜTLE & BiYOGAZ ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 07 Mayıs 2015
Türkiye gibi fosil kaynaklara sahip olmayan ülkeler için ekonomik büyüme ve kalkınma konusunda temel sorun enerji bağımlılığıdır. Özellikle fosil kaynaklar olan petrol, doğalgaz gibi kaynaklar açısından zengin olmayan ülkeler, üretimlerini sürekli kılmak adına alternatif arayışlarına giriyor.
Bu noktada “yenilenebilir enerji” başvurulan ilk çarelerden biri…
30 yıl önce Türkiye’de pek de bilinmeyen yenilenebilir enerji kullanımı, 2014 yılı itibariyle yüzde 20’lere yaklaştı. Bu oran önemli, çünkü güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, jeotermal ve biyoyakıtların enerji kaynağı olarak kullanılması, enerjinin büyük bir kısmını ithal eden Türkiye ekonomisi için yeni bir kapı açıyor.
Bu nedenle Türkiye, 2023 ekonomi hedefleri için rüzgâr, güneş ve jeotermal potansiyelini kullanmak zorunda. Bunun için, karar vericilerin sektörde üretim yapan tüm aktörlerin işlerini kolaylaştıran ve hızlandıran bir anlayışa sahip olması gerekiyor.
Yenilenebilir enerji sektöründe Ar-Ge hızlanmalı
Yenilenebilir enerji, bir taraftan büyüme trendini devam ettirmek isteyen, bunun sonucunda da enerji maliyeti artan ülke ekonomisinde enerji sorununa önemli bir çözüm getirecek.
2005 yılında hidroelektrik, güneş, rüzgâr, jeotermal ve biyokütle santrallerinden elektrik üretimine verilen teşvik, Türkiye’de yenilenebilir enerji alanını yeni baştan dizayn etti. Ulusal ve uluslararası yatırımcıların bu sektöre yatırımlarında ciddi bir artış kaydedildi. Öyle ki bu sektörde olan şirket sayısı 3000’e yaklaştı.
Ancak, yenilenebilir enerji sektörünün güçlenmesi için sektördeki şirket sayısının artması, teşvikler, yatırım miktarının yükselmesi kadar sistemin tüm aşamalarında ithalatı azaltacak adımların atılması büyük önem taşıyor. Güneş, rüzgar ve jeotermalde yerli üretim mutlaka teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. Aksi halde, yenilenebilir enerji üreten yapıların yurtdışından satın alınması, bu sektörün üreteceği enerjinin maliyetlerini artıracaktır.
Başlangıçta belli parçaların, zamanla da tüm aşamalarda kullanılan mekanizmaların yurtiçinde üretimi hem yenilenebilir enerji sektörünü geliştirecek, hem de Türkiye’nin ithalat miktarını, dolayısıyla da cari açığını azaltacak. 2023 ekonomisini Ar-Ge alanında yapılacak çalışmaların etkinliğinin belirleyeceği dikkate alındığında, yenilenebilir enerji sektöründe Ar-Ge yatırımlarının önemi de ortaya çıkıyor.
Ülkeler söz sahibi olmaya çalışıyor
Yenilenebilir enerji konusunda yalnızca Türkiye’de değil, birçok ülkede de farkındalık arttı. Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2014 Dünya Enerji Görünümü raporuna göre, dünya genelinde yenilenebilir enerjiden elektik üretiminin payı artacak. Bu durumun farkında olan ülkeler, yenilenebilir enerji sektörünü büyütmek adına ciddi adımlar atıyorlar. Mesela, Danimarka ürettiği elektriğin yarısını yenilenebilir kaynaklardan sağlıyor.
Yabancı yatırımcıları çekmek için, yasa ve uygulamalarda kolaylaştırıcı bir yol izleniyor. Türkiye de yenilenebilir enerji alanındaki gelişmeleri yakından takip ederek politikalar oluşturuyor. 2005 yılından sonraki süreçte yapılanlarla Türkiye’de bürokratik işlemlerin azalması, Türkiye’yi Yenilenebilir Ülke Çekiciliği Endeksi’nde 18.sıraya taşıdı.
Bu sürecin hızlanarak devam etmesi, güneş, rüzgâr ve ülkede yaygın olan jeotermal kaynaklardan sağlanacak kesintisiz enerji, ülke ekonomisine enerji çeşitliliği ve güvenliği sağlarken aynı zamanda ülkenin enerji merkezi inşasına bir tuğla daha koyacak.
Ancak, Türkiye’nin yenilenebilir kaynaklarının etkinliğini ve verimliliğini artırması, diğer ülkelerin yer altındaki enerji kaynaklarının geçişini sağlayacak ve bağlantıyı kuracak ülke konumundan vazgeçmesi anlamına gelmiyor.
Haberin Devamı için tıklayınız>>>
Kaynak: Yeni Şafak