Kategori : NATURAL GAS ENERGY NEWS, ENERGY AGENDA NEWS - Tarih : 04 August 2014
Avrupa Birliği, 1957′de Roma Paktı’yla ilk adımını atmasından bu yana krizlerle şekillendi. Bu nedenle AB genellikle iç ve dış sorunlarının arttığı dönemlerde genellikle birbirine yakınlaştı ve büyüdü. Yine de Roma Paktı’nda geçen “giderek birbirine daha çok yaklaşan bir birlik” çağrsından kaçış yok. Her yeni mücadele, bloğu birbirine yakınlaştırabilir ya da uzaklaştırabilir. Euro krizi, birliğin son dönemde yaşadığı en önemli iç sorundu ve henüz sonlanmamış da olabilir. Ancak euro krizi, euro kullanan ülkeleri birbirine daha da yakınlaştırdı.
Avrupa Birliği şimdi de, Ukrayna’daki hamleleriyle, komşularının sınırlarını değiştirmeye hazır olduğunu göstermiş olan Rusya ile bir dış sorun ile karşı karşıya. Avrupa bunu yaparken de, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da oynanan oyunun kurallarını göz önünde bulunduruyor.
Rusya’nın duruşunun blok üzerinde uzun zamandır etkisi var. AB’nin temelinde Almanya ve Fransa arasındaki krizleri önleme isteği yatıyor olsa da, blok Soğuk Savaş ve Sovyetler Birliği tehdidi gibi önemli jeopolitik gerçekliklerin etkisinde daha dayanıklı hâle geldi. Kore Savaşı’nın Soğuk Savaşı daha da kızıştırdığı 1950′lerde Avrupa başkentleri ve Washington, Avrupa’nın birlik olmasında stratejik bir fayda gördü.
Benzer şekilde AB’nin son 20 yılda bu kadar büyümesine olanak sağlayan da Sovyetler Birliği’nin 1991′de dağılması ve Doğu-Batı geriliminin azalmasıydı. O zamandan bu yana blokun üye ülke sayısı 12′den 28′e çıktı.
Şimdi asıl soru, kavgacı Rusya’nın, AB’yi birbirine daha mı yakınlaştıracak, yoksa ülkeleri birbirine mi düşüreceği.
Rusya-Ukrayna krizi şimdiye kadar AB’yi birbirine yakınlaştırmış görünüyor. Verilecek tepkilerin ölçüsüne ilişkin anlaşmazlıklara rağmen, AB’deki müzakerecilr bu hafta Rus ekonomisindeki sektörleri hedef alan yaptırımlar uyguamaya karar verdi.
Brüksel’deki kıdemli bir yetkili konuyla ilgili, “Bu belirleyici, büyük bir sıçrama ve insanlar bunu hafife almamalı” dedi.
Aynı yetkili gelecek için en önemli sınavın, bloğun, AB’yi Rusya’nın enerji arzına bağımlılığını nasıl azaltabileceğine ilişkin konular tartışılırken verileceğini söyledi. Eğer AB bunu başarırsa, enerji konusunda Rusya’ya bağımlı olan Doğu ve Orta Avrupa ülkeleri Batı’dan enerji alacak.
Brüksel’deki yetkili bu noktada en önemli sorunun, geçmişte daha iyi koşullar için Rusya ile ayrı koldan anlaşma yapmış olan üye ülkelerin, bu kez benzer yaklaşımı önleyip önlemeyecekleri olduğunu söyledi. Aynı zamanda Macaristan, Bulgaristan ve Avusturya gibi, Rusya destekli Güney Akım boru hattı projesinde yer alan ülkelerin, diğer AB ülkelerin itirazlarıyla bu projeyi hızlandırmaya meyilli olup olmayacağı da önemli bir konu olacak.
Diğer bir konu ise, krizin, dış politika konusunda üye ülkeler ile Brüksel arasındaki ağırlık merkezini değiştirip değiştirmeyeceği. Kriz, bir sonraki dış politika liderinin, enerji ve ticaret dahil, tüm dış ilişkiler sorunlarında liderlik rolü üstlenmesi gerektiği tartışmasına da hız verdi.
Londra’daki AB yanlısı Avrupa Reform Merkezi’nin direktörü Charles Grant, krizin AB ülkelerinin, “ayrı ayrı hareket etmek yerine birlikte çalışarak daha fazla şey elde edebilecekleri”ni gösterdiğini söyledi.
Grant, bunun AB’nin dış politika şefi olarak Catherine Ashton’ın yerine geleceğini seçmesinde etkili olacağını belirterek, “Rusya o kadar önemli ki, eğer deneyimsiz birini o göreve getirirseniz, Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov onu ezer” dedi.
Bu endişeler, AB’nin Haziran’daki zirvesinde, İtalya’nın AB dış politika şefliği için aday gösterdiği Dışişleri Bakanı Federica Mogherini’nin desteğini azalttı. Blok bunun üzerine kararı Ağustos’a erteledi.
Kimse güç başkentlerinin, tamamen Brüksel’in kontrolü altına girmesini beklemiyor. Rusya sorununun, AB hükümetleri arasında birliğe mi, yoksa ayrılığa mı neden olacağı ve AB’nin dışişleri konusunda daha fazla ağırlığa sahip olup olmayacağı henüz belli değil.
Ancak tek bir sonuç çıkartılırsa, o da Berlin’in AB ilişkileri üzerindeki etkisinin arttığı olur.
Haberin Devamı için tıklayınız>>>
Kaynak: WSJ