Kategori : ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ, NÜKLEER ENERJİ - Tarih : 02 Ocak 2023
Nükleer enerji, küresel enerji piyasasında ve uluslararası kamuoyunda uzun yıllardır tartışmalı bir konu olmaya devam ediyor. Güvenlik, verimlilik, sürdürülebilirlik, yenilenebilirlik, fiyat/performans oranı vb. gibi konularla ilgili bilim dünyasında da görüş ayrılıkları var.
İklim, enerji ve çevre uzmanlarının, nükleer enerjinin düşük karbonlu geleceğimizde nasıl bir rol oynaması gerektiği konusunda farklı düşünceleri bulunuyor. Nükleer enerjiyi savunlar, santral alanının verimli bir şekilde kullanıldığını, çok az atık ürettiğini ve çok büyük miktarda enerji ürettiğini ifade ediyor. Karşıt olanlar ise radyoaktif atıkları bertaraf etmenin temiz bir yöntemi bulunmadığını, nükleer elementleri çıkarmanın neden olduğu çevresel zararları ve eskiyen santrallerin büyük bir risk ihtiva ettiğini dile getiriyor. Aslına bakılırsa iki taraf da büyük ölçüde haklı.
Nükleer enerjinin kullanımıyla ilgili yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde nihai kararı alacak merciler vardır. Bizlere düşen bu konuyla ilgili fikir sahibi olmadan önce doğru bilgileri edinmektir. Bu bağlamda nükleer enerjiyle ilgili kimi zaman yanlış bilinen doğruları anlamak önem arz ediyor.
Her şeyden önce nükleer enerji yenilenebilir bir kaynak değildir. Nükleer enerji santralleri, enerjiyi serbest bırakmak için atomların bölünmesini içeren nükleer fisyon adı verilen bir süreçle enerji üretir. Bu süreç, yakıt oluşturmak için uranyum adı verilen kimyasal bir element kullanır. Uranyum dünyanın birçok yerinde bulunabilse de, enerji santrallerinin ihtiyaç duyduğu uranyum türü olan Uranyum-235‘in arzı sınırlıdır. Bu nedenle, enerji arzı planlanırken kaynakların sınırlı olduğuna dikkat edilmelidir.
Nükleer enerji teknik olarak yenilenebilir olmasa da geleneksel fosil yakıtlardan daha temiz bir enerji kaynağıdır. Enerji, bugünün ihtiyaçlarını gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılıyorsa sürdürülebilirdir. Fakat nükleer enerjide sınırlı yakıt arzı, radyoaktif kaza riskleri ve on binlerce yıl süren atık sorunu, nükleer enerjiyi sürdürülemez hale getirmektedir.
Nükleer enerjiyle ilgili bilinmesi gereken diğer konuları şöyle özetleyebiliriz:
– Nükleer santraller, aynı kapasitede enerji üretmek için güneş ve rüzgar enerji santrallerine göre çok daha az bir alana ihtiyaç duymaktadır.
– Fosil yakıtlara göre çok düşük karbon emisyonu değerlerine sahiptir.
– Nükleer santraller zehirli nükleer atık üretmelerine rağmen, üretilen atık miktarı şaşırtıcı derecede oldukça düşüktür. Fakat üretilen atığın toksisitesi nedeniyle nükleer enerjiyi tamamen temiz bir enerji kaynağı olarak nitelendirmek çok zordur. Tartışmaların en büyük kaynağı da budur.
– Nükleer santralleri işletmek, fosil yakıtlarla çalışan tipik bir termik santrali işletmekten daha uygun maliyetlidir.
– İşletmesi ucuz olmasına rağmen bir nükleer santral inşa etmek oldukça pahalıdır. Bu yüksek maliyetin en önemli nedeni alınması gereken güvenlik önlemleridir.
– Radyoaktif atıklar nükleer enerjiyle ilgili en kritik konudur. Zira bu atıkların bir kaza sonucu toprağa, suya ve havaya karışması yüzyıllarca süren sağlık ve güvenlik sorunlarına neden olabilir.
– Uranyum-235 arzının sınırlı olması nükleer enerjiye olan ilginin azalmasına neden olmaktadır.
– Nükleer enerji santrali inşa etmek, güneş veya rüzgar enerji santrallerine göre çok daha uzun zaman almaktadır. İklim krizinin aciliyeti göz önüne alındığında, inşa sürelerinin uzaması karbon emisyonlarını artıracağından nükleer enerji iyi bir tercih olmaktan çıkacaktır.
Dilek AŞAN – Taksim Danışmanlık / dilek@taksimdanismanlik.com – www.dilekasan.com