Kategori : ENERGY AGENDA NEWS, OIL & FUEL SECTOR NEWS - Tarih : 28 June 2013
Arap Baharı’nın bölgedeki petrol ve doğal gaz yatırımlarına olumsuz etkileri nedeniyle önümüzdeki 5 yıllık dönemde petrol fiyatlarının artması bekleniyor. Petrol talebinin ise ABD bütçe tartışmaları, Çin’in beklenenin altında ticari faaliyetleri ve AB’deki kronik işsizlikten dolayı bu yıl yüzde 9′luk zayıf bir artış göstermesi öngörülüyor.
Türkiye Petrolleri AO Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan raporda, petrol ve doğal gaz sektöründe beklenen gelişmeler değerlendirildi.
Rapora göre, Avrupa Birliği’nin İran’dan ham petrol ve akaryakıt ithal edilmesini yasaklayan ambargo kararı İran üzerinde büyük etkisinin olması bekleniyor. Çünkü başta Yunanistan ve İtalya olmak üzere, Avrupa Birliği’nin 2011 yılında İran’dan ithal ettiği petrol miktarı İran’ın toplam ihracatının yaklaşık dörtte birini oluşturuyor.
AB’nin, ABD ile işbirliği içinde yürürlüğe soktuğu düzenleme sadece petrol ithalatını değil, petrol sevkiyatlarının sigortalanmasını ve finanse edilmesini de yasaklıyor. İranlı yetkililer ise AB’nin yaptırımının etkilerine karşı önlem aldıklarını belirtiyor. İran, geçen yıl olası bir müdahale karşısında Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidinde bulunarak petrol piyasalarında dalgalanmaya neden olmuştu. İran ambargosu sonucu İran petrol ihracatı 2012 yılında 1986 İran-Irak savaşından bu yana en düşük seviyeye gerileyerek yüzde 39 azalışla 1,5 milyon varil/gün olarak gerçekleşmişti.
Upstream yatırımların yüksek risklerine rağmen orta vadede OPEC üyesi ülkelerin yaklaşık 300 milyar dolar bütçe ile 132 proje gerçekleştirmesi bekleniyor. Arz güvenliğini sağlamak amacıyla yeni upstream yatırımlara öncelik veriliyor. Arap Baharı’nın bölgedeki petrol ve doğal gaz yatırımlarına olumsuz etkileri nedeniyle önümüzdeki 5 yıllık dönemde petrol fiyatlarının artması bekleniyor.
Uluslararası Enerji Ajansı projeksiyonlarında dünya enerji yatırım harcamalarının 2011- 2035 yılları arasında kümülatif 38 trilyon dolara ulaşacağı, 10 yıllık periyotta hampetrol üretimindeki artışın yüzde 90 oranında Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan sağlanacağı öngörülüyor.
Geçen yıl küresel ekonominin beklentiler doğrultusunda yavaşlamaya devam etmesine rağmen, Yunanistan’ın kontrolsüz iflasının önüne geçilmesi, ABD’den gelen pozitif haberler küresel ekonomik gidişata yönelik olumlu beklentileri artırdı. Öte yandan, İspanya ekonomisine dair endişeler merkez bankalarının likidite önlemleriyle yatıştırıldı.
Ancak Avrupa Birliği ekonomilerinin krizden çıkış için aldığı tasarruf tedbirleri, geçmiş dönemlerde güçlü büyüme performansı gösteren gelişmekte olan ülkeleri de olumsuz yönde etkileyerek, büyüme ivmelerini yavaşlattı. Avrupa’da krizin odağındaki ülkeler olan Yunanistan, Portekiz, İspanya ve İtalya ekonomileri, 2012 yılında daralma yaşadı, durumu en kritik ülke ekonomisi ise Yunanistan oldu. 2011 yılında yüzde 7,1 daralan Yunanistan ekonomisinin 2012′de yüzde 6,4, bu yıl ise yüzde 4,4 oranında daralması bekleniyor.
Sahip olduğu tahvillerle Yunanistan ekonomisine büyük oranda bağımlı olan ve son dönemde piyasaları baskı altına alan Kıbrıs Rum Kesimi de geçen yıl yüksek yüksek oranda daraldı. Bu daralmanın 2013′te ise yüzde 3,5 oranında olacağı öngörülüyor.
Uluslararası Enerji Ajansı tarafından yapılan projeksiyonda 2013 yılında petrol talebinin, ABD bütçe tartışmaları, Çin’in beklenin altında ticari faaliyetleri ve AB’deki kronik işsizlikten dolayı yüzde 9′luk zayıf bir artış göstermesi bekleniyor.
Kaynak: Enerji Enstitüsü