Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ, GÜNEŞ ENERJİSİ, RÜZGAR ENERJİSİ & RES - Tarih : 08 Ocak 2016
Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Cemali Dinçer: “‘Su akar Türk bakar’ çok doğru bir söz. Potansiyelleri değerlendirmede çok eksik kalan bir ülkeyiz. Potansiyel enerjiyi sürdürülebilirlik açısından kullanabilmeliyiz.”
Yenilenebilir enerjinin Türkiye için önemi hemen herkes tarafından kabul ediliyor. Buna karşın, dünyayla kıyaslandığında Türkiye’nin alacağı çok yolun olduğu da görülüyor.
Rüzgar ve Güneş Enerjisi’nde Türkiye’nin geleceğini kanaat önderleri tartıştı. “Gelecek Yenilenebilir Enerjide” platformu, ekolojik ve temiz enerjinin vazgeçilmezleri olan rüzgar enerjisi ve güneş enerjisinin geleceğini tartıştı. Yenilenebilir enerji ve özellikle de RES’lerkonusunda, Ege Bölgesi’ndeki yanlış algılamaya dikkat çekildi. Türkiye’nin önde gelen çevre uzmanı akademisyenler ile Greenpeace’in katılımıyla gerçekleşen toplantı yoğun ilgi gördü.
Paris İklim Zirvesi’nde en çok tartışılan konu olan yenilenebilir enerji dönüşümü konusunda uzmanlar konuyu İzmir’de masaya yatırdı. “Gelecek Yenilenebilir Enerjide” Platformu tarafından düzenlenen etkinlikte, “Yenilenebilir Enerji Devriminde Türkiye lider mi olacak? Takipçi mi?” sorusuna cevap arandı. İzmir DoubleTree by Hilton Otel’de gerçekleşen sempozyumun moderatörlüğünü Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak yaparken, Dünya Gazetesi Yazarı Rüştü Bozkurt, Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Nezihi Bilge, Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Cemali Dinçer, Greenpeace Rüzgar Enerjisi Bölge Koordinatörü İbrahim Çiftçi ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rüzgar Enerjisi Kulübü Genel Sekreteri Soner Gültekin katıldı.
Toplantıda söz alan Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Cemali Dinçer Türkiye’nin potansiyeli değerlendirme açısından yeterli olmadığını vurgulayarak, Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili; güney ve batı bölümü yılda ortalama 300 gün güneşli gün yaşıyor. ‘Su akar Türk bakar’ çok doğru bir söz. Potansiyelleri değerlendirmede çok eksik kalan bir ülkeyiz. Potansiyel enerjiyi sürdürülebilirlik açısından kullanabilmeliyiz. Balçova’da enerji potansiyeli var. Ondan da tam olarak yararlanamıyoruz. İzmir’de ciddi bir hava kirliliği var. Akşamları havayı solumak çok zor. Yenilenebilir enerji hava kirliliğine de çözüm getirebilir. Rüzgar enerjisi oldukça temiz bir enerji kaynağı olarak yer alıyor. Üniversitelere önemli görevler düşüyor. Yaşar Üniversite’sinde 3 yıl önce kurduğumuz Enerji Sistemleri Mühendisliği bölümümüz var. Salt üniversite eğitimleriyle olmaz toplumda genel farkındalık yaratmalıyız” dedi.
“Rüzgar enerjisinde doğru bilinen yanlışlar var”
Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar (Dünya Rüzgar Enerji Birliği Başkan Yardımcısı) : Rüzgar enerjisi özellikle Paris’teki İklim Zirvesi sonrasında bir kez daha geleceğe dair önemini bizlere ispat etti. Paris’te tüm devletlere bir hedef kondu ama bu sadece bir karardan ibaret… Ne yapacaksa ülkeler kendi gelecekleri için kendileri yapacaklar. O nedenle rüzgar enerjisinde şu unsurlar büyük önem taşıyor. Birincisi sesin 45 desibeli geçmemesi gerekiyor. Nitekim türbinlerde artık bu sorun ile karşılaşmıyoruz. İkincisi de gölge yarattığı iddiası… Artık tümtribünlerin alan içerisine yerleştirilmesi bu kurallara uygun yapılıyor. Bu oranın üzerine çıkan türbinler zaten yasal olarak kurulmuyor. Türkiye’de rüzgar enerjisine ilişkin oluşan bu muhalif duruş da yanlış bir seyir olarak gözlemleniyor. Kamuoyunu da yanlış bir yöne sevk ediyor. Öyle ki tüm dünya rüzgar enerjisini de kapsayan yenilenebilir enerjiyi en temiz ve en ucuz enerji olarak benimsedi…
“Geleceğin teknolojilerine yatırım yapmalıyız”
İbrahim Çiftçi (Greenpeace Rüzgar Enerjisi Bölge Koordinatörü): Büyük bir bilgi kirliliği var. Geçmişe baktığımızda elektrik üretimindekullandığımız bu teknolojiler diğer teknolojilerle kıyaslandığında yeni teknolojiler. Güneş enerjisi fiyatları mesela son 10 yılda yüzde 45 düşüş gösterdi. Son 10 yılda yenilenebilir enerjinin pazar payları arttı. Yenilenebilir enerji günden güne dünyadaki birçok pazarda şebeke kalitesini yakaladı. Dünya enerji piyasaları bir yöne doğru evriliyor. 2023 hedeflerimizde üretim kapasitemizi ikiye katlamak ve bununla ilgili ciddi miktarda yatırım yapmak hedefimiz var ve bu alt yapı yatırımlarını da beraberinde getirecek. Böyle bir yol ayrımındayken geçmişin teknolojilerini değil geleceğin teknolojilerine yatırım yapmanın daha mantıklı olacağını düşünebiliriz.
“Şehir efsaneleri yaratılıyor”
Rüştü Bozkurt (Dünya Gazetesi Yazarı): Yenilenebilir enerjide şehir efsaneleri yaratılmaya çalışılıyor. Bir insan elinde olan kaynakları kullanmak zorundadır. Türkiye’de üretilen argümanlarla sonuç kıyaslandığında tutarsızlığı görüyoruz. Yenilenebilir enerjide her şeyden önce işi bilip konuşmak gerekiyor. Bilimsel kanıtı olmayan haber ve bilgilerle yatırım yapıldığında bunların başarıya ulaşmadığını görüyoruz. Kesinlikle ülkemizin kaynakları çok ciddiye alınmalıdır. Onun yerine de gerçekliğe ve bilgiye dayanmayan stratejiyle yapılan yatırımların sürdürülebilirliği mümkün değildir. Bütün bunların hepsinde fizibilite eksiği var. Gerekli çalışmaları, araştırmaları yapmadan yatırım yaparsanız batarsınız.
“Rüzgarın sesine kulak verelim”
Soner Gültekin (Yıldız Teknik Üniversitesi Öğrencisi-Rügar Enerjisi Kulübü Genel Sekreteri): Yetkin yetişmiş mühendislerimizin yenilenebilir enerji alanına ilgisini çekmemiz gerekiyor. Yenilenebilir enerjiye geçmediğimiz her gün kaybediyoruz. Bugün kaybettiğimiz esen rüzgâr yarın geri gelmeyecek. O yüzden yenilenebilir enerjiyi kurmadığımız her gün esen rüzgârı kaybediyoruz. Yenilenebilir enerjiye geçebilmek için rüzgârın sesine kulak verelim.
“Verimli fizibilite çalışmaları yapılması şart”
Prof. Dr. Ali Nezihi Bilge (Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi): Rüzgar enerjisindeki hedeflere ulaşabilmek için rekabetin de arkasında çok iyi fizibilite çalışması yapılması lazım. Rüzgar enerjisinin yaşama etkisi çok farklı. O nedenle Türkiye’nin geleceğinde önemli bir enerji yatırımı olarak değerlendirilebilecek RES’lere ve güneş enerjisine gereken ilgi ve önemi göstermesi gerektiğini ifade etti.
Kaynak: Bültenler