Kategori : ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 13 Aralık 2015
Doç. Dr. Emre İşeri
Büyük resimden bakınca iki ülkenin de kayıp içinde olduğunu ifade eden İşeri, “Doğalgaz ve kömürde göbek bağımız olan ülkeye, gittik yine nükleer enerji projesini verdik. Anlaşma var ve iptali halinde çok büyük bir tazminat doğabilir. Rusya için de bizden aldığı ürünlerin yerine alternatif ürün koyma gereksinimi var. Zaten ekonomik olarak zor durumdalar, doğalgazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya göndereceği Türk Akımı’na ihtiyaçları var. Pazar kaybetmeye tahammülleri yok. Ambargo nedeniyle ekonomik olarak sıkıntı yaşıyorlar. Avrupa ile Ukrayna krizi var. Dünya piyasasında gaz fazlası olduğu için Rusya zor durumda, doğalgazının arzı için geçiş yolu olan ve her yıl gaz için milyarlarca dolar fatura ödeyen Türkiye’ye bağımlılar. Ruslar, bu durumdayken Akkuyu Santrali inşaatı işini de kaybetmek istemeyecektir” diye konuştu.
İşeri, “Uçak krizinde, NATO Türkiye’nin arkasında sağlam durmayabilirdi. Böyle bir risk alındı. Ancak şu anda geldiğimiz nokta gösteriyor ki NATO, bunu kendisine ve sınırlarına yapılmış bir tecavüz olarak nitelendirdi. O yönüyle, Türkiye’nin bazı dönemlerdeki anti Batı söyleminin yeri olmadığı görüldü ve tekrar yönümüz Batı’ya çevrildi. Bu açıdan da son gelişmeler önemli. NATO ve ABD Başkanı Obama’nın diyalog çağrıları da önemli, Türkiye ile Rusların diyalog kurmaması da onlar açısından çok olumlu bir resim ortaya koymuyor. Çünkü IŞİD ile Rusya’sız bir mücadele mümkün görünmüyor” şeklinde konuştu.
Yalnızca rüzgarla iki kat enerji üretebiliriz.
Yrd. Doç. Dr. Nurdan Yıldırım Özcan
Türkiye için enerji arz güvenliğinin sağlanması, enerjideki ithalat bağımlılığı ve cari açığın azaltılması bakımından yerli kaynaklar ile yenilenebilir enerjinin büyük önem taşıdığını belirten Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nurdan Yıldırım Özcan ise, “Türkiye, yılda tüketilen elektriğin iki mislini rüzgardan elde etme potansiyeline sahip bir ülke. Bu yalnızca karadaki rüzgar potansiyeli, Danimarka’daki gibi denizde rüzgar santralleri kurulursa bu rakam daha da fazla. Son zamandaki büyük artışa karşın bu potansiyelin henüz yüzde 5’i bile kullanılamıyor. Türkiye’de mevcut hidrolik enerji potansiyelinin yarısından azı, rüzgar ve jeotermal enerji potansiyelinin ise çok azı kullanılıyor. Asıl enerji potansiyeline sahip olduğumuz güneş enerjisinde ise yeni yeni yatırımlar yapılmaya başlandı” dedi.
Kaynak: Dünya