Kategori : ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ - Tarih : 24 Ocak 2015
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, sürdürülebilirliğin artık iş dünyası için seçmeli değil zorunlu ders olduğunu söyledi.
Enerji Piyasaları Düzenleme Kurumu’nun ev sahipliğinde, Enerji Uzmanları Derneği tarafından 20 Ocak Salı günü Ankara’da düzenlenen Enerji Piyasaları Zirvesi`nde konuşan Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, sürdürülebilirliğin artık iş dünyası için seçmeli değil zorunlu ders olduğunu söyledi.
Sabancı konuşmasında, “Dünyadaki en güçlü trendlerden biri urbanization yani şehirleşme. Bu trendin olmazsa olmazı ise electirification yani; hayatımızda elektriğin, enerjinin öneminin giderek artması. Bu durumda da bize, bu alanda çalışan herkese daha çok sorumluluk düşüyor. Sürdürülebilirlik artık iş dünyası için, hepimiz için seçmeli değil zorunlu bir ders. Faaliyetlerimize toplumsal, ekonomik, ve sosyal pencereden bakarak oluşan ihtiyaç ve beklentileri yönetmemiz gerekiyor. Bu anlayışla, enerji sektöründe hedefimiz insanların yaşam kalitesini yükseltmeyi mümkün kılan, tüketicinin lehine olan; şeffaf ve rekabetçi bir piyasadır. Dünya enerji sektöründe arz ve talep dengeleri, enerji politikaları ve enerji teknolojileri alanlarında çarpıcı gelişmeler yaşanıyor. Enerji talebindeki artışta gelişmekte olan ülkeler belirleyici olmaya devam ediyor. Enerji teknolojileri ve inovasyon alanındaki gelişmelerin enerji verimliliğini artırıcı etkilerine tanıklık ediyoruz. Akıllı şebekeler ve talep yönetimi uygulamalarının yaygınlaşması, enerji sisteminin daha verimli ve sürdürülebilir bir yapıya ulaşmasını destekliyor.” dedi.
DÜZENLEYİCİ ÇERÇEVE HAYATİ
Bütün bu gelişmelerde “düzenleyici çerçevenin” çok hayati bir rolü olduğuna dikkat çeken Sabancı, enerji sektöründe düzenlemelerin sektörün gereksinimlerine cevap verebildiği, öngörülebilir ve şeffaf oldukları ölçüde etkili olduğunu söyledi. Sabancı, “İyi tasarlanmamış düzenlemeler ise, uygulamada pek çok sorunu beraberinde getiriyor. Örneğin; Avrupa’da, pek çok ülkede yenilenebilir enerji kaynaklarına verilen teşviklerde uygulanan yöntemin başarısızlığı açık bir şekilde görüldü. Türkiye’nin bu konuda sürdürdüğü doğru yaklaşım, enerjide düzenlemelerin geleceğine, hep birlikte daha umutla bakmamızı sağlıyor. Elektrik piyasasının faaliyete geçtiği 2002 yılından bu yana Türkiye elektrik kurulu gücü iki kattan daha fazla büyüdü. Bu büyük artışın tamamına yakını özel sektör yatırımları ile gerçekleşti. Bu çarpıcı büyümede, Enerji Bakanlığımız ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun rekabetçi ve serbest bir piyasa yapısının oluşmasına yönelik, değerli çabaları çok etkili oldu. Kendilerine bir kez daha teşekkür ediyoruz”. dedi.
SEKİZ YILDA 22 MİLYAR LİRA YATIRIM
Sabancı, Enerjisa olarak, bu politikalara güvenerek elektrik üretimi, ticareti, satışı ve dağıtımıyla, bir özel sektör oyuncusu olarak en ön sıralarında yer almaya çalıştıklarını belirterek, son sekiz yılda 22 milyar TL’nin üzerinde yatırım gerçekleştirdiklerini söyledi.
Son birkaç yıl içerisinde talep artışının oldukça üzerinde gerçekleşen yeni kapasite ilavesi ile elektrik sektöründe bir arz fazlası oluştuğuna dikkat çeken Sabancı, bu arz fazlası dönemin, özellikle tüketicilerin yararlanacağı, daha rekabetçi, liberal ve şeffaf bir elektrik piyasasına geçme yönünde cesaretli adımlar atmak için bir fırsat sunduğunu söyledi.
REKABETÇİ ÖZEL SEKTÖRÜN PAYI ARTMALI
Sabancı sözlerini şöyle sürdürdü: “Son dönemde tamamlanmış çeşitli özelleştirmelere rağmen, kamunun bir piyasa oyuncusu olarak halen kontrolünde olan elektrik arzı, toplamın yaklaşık %50’sini oluşturuyor. Önümüzdeki yıllarda, kamunun pazardaki hakim durumunun azaldığı, rekabetçi özel sektörün payının daha yüksek seviyelere çıktığı bir yapıya ulaşmalıyız. Bu hedef gerçekleşene kadar da, üretim özelleştirmelerinin devam etmesini ve kamunun piyasa oyuncusu olarak faaliyetlerini diğer özel sektör oyuncuları ile “aynı şartlarla” sürdürmesini bekliyoruz. Tüm bunları rekabetçi piyasanın doğru yönde gelişimi için atılması gereken önemli adımlar olarak görüyoruz.
Elektrik sektörünün serbest piyasaya geçişi bakımından önemli bir diğer konu da “fiyat oluşumu”dur. Liberal ve rekabetçi bir piyasanın olmazsa olmazı, fiyatın arz ve talep dengesi içinde pazar tarafından belirlenmesidir.
Haberin Devamı İçin TIKLAYINIZ>>>
Kaynak: Enerji Günlüğü