Kategori : ELEKTRİK ENERJİSİ, ENERJİ GÜNDEMİ, ENERJİ VERİMLİLİĞİ - Tarih : 22 Kasım 2019
Yapılan son araştırmalar açıkça ortaya koyuyor ki, şiddetli iklim etkilerinden kaçınmak için küresel sera gazı (GHG) emisyonlarının önümüzdeki 10 yıl içinde sadece yarı yarıya düşmesi yetmeyecek, yüzyılın ortalarına doğru net sıfıra ulaşması gerekecek.
Bu aciliyetin farkında olan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri, devlet liderlerinden 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedeflerini belirleyerek, Eylül 2019 tarihli BM İklim Eylem Zirvesi’ne katılmalarını ve burada bu hedeflerini duyurmalarını istedi. Pek çok ülke, eyaletleri, şehirleri ve şirketleri ile birlikte bu hedef için harekete geçmeye karar verdi.
Bu çalışmada net sıfır hedefinin ne anlama geldiğini inceliyor ve hangi ülkelerin halihazırda bu tür taahhütler verdiğini ele alıyoruz.
1- NET SIFIR EMİSYONA ULAŞMAK NE ANLAMA GELİYOR?
Mevcut insan kaynaklı sera gazı emisyonları, atmosferdeki sera gazlarının giderilmesi (karbon giderimi olarak da bilinen bir işlem) ile dengelendiğinde net sıfır emisyonu yakalayacağız. Her şeyden önce, fosil yakıtlı araçlar ve fabrikaların sebep olduğu insan kaynaklı emisyonlar mümkün olduğu kadar sıfıra indirgenmelidir. Mevcut sera gazları, örneğin ormanları onararak veya doğrudan hava yakalama ve depolama teknolojisi ile eşdeğer miktarda karbon giderimi ile dengelenebilir. Net sıfır emisyon kavramı ‘‘iklim nötrlük (climate neutrality)’’ ile benzerlik göstermektedir.
2- DÜNYANIN NET SIFIR EMİSYONA NE ZAMAN ULAŞMASI GEREKİYOR?
Paris Anlaşması kapsamında, ülkeler ısınmayı 2°C’nin altında ve ideal olarak da 1,5°C ile sınırlamayı kabul etti. Dünya geneline yayılmış olan iklim etkileri, sadece 1,1°C’lik ısınmayla bile buzulların erimesi, yıkıcı ısı dalgalarının ve sert fırtınaların gerçekleşmesi ile birlikte, sıcaklık artışının en az 1,5°C düşürülmesinin aciliyetini göstermektedir. Son araştırma, Paris Anlaşması sıcaklık hedeflerine ulaşmak için dünyanın net sıfır emisyona aşağıdaki zaman dilimlerinde ulaşması gerektiğini gösteriyor:
– Isınmayı 1,5°C’ye kadar sınırlayan senaryolarda, karbondioksit (CO2) ortalama olarak 2050 (hedefi az aşan veya hiç aşmayan senaryolarda) ile 2052 (sıcaklık artışının düşürülmeden önce 1,5°C’nin üzerine çıktığı, hedefin çok aşıldığı senaryolarda) yılları arasında net sıfıra ulaşır. Toplam sera gazı emisyonları ise 2063 ile 2068 arasında net sıfıra ulaşmaktadır.
– Isınmanın 2°C’ye vardığı senaryolarda ise CO2 ortalama olarak 2070 (2°C’ye kadar olan ısınmanın sınırlandırılma olasılığının %66’dan fazla olduğu senaryolarda) ile 2085 (%50-66 arası olasılık) yılları arasında net sıfıra ulaşır. Toplam sera gazı emisyonları ise yüzyılın sonuna doğru net sıfıra ulaşır.
Hükümetler Arası İklim Paneli’nin 1,5°C Küresel Isınma Özel Raporu, dünyanın net sıfır emisyona 10 yıl erken, yani 2040’a kadar ulaşması durumunda, ısınmayı 1,5°C’ye kadar sınırlandırma şansının oldukça yüksek olduğunu tespit etmiştir. Emisyonlar zirve noktasındayken ne kadar kısa sürede azaltılırsa, net sıfıra zamanında ulaşmamız da bir o kadar gerçekçi olur. Ayrıca, yüzyılın 2’inci yarısında karbon giderimi işlemine de daha az bel bağlayabiliriz.
Daha da önemlisi, net sıfır emisyona ulaşmak için öngörülen zaman planı, sadece CO2’nin mi yoksa tüm sera gazlarının mı (metan, azot oksit ve yaygın olarak HFC’ler olarak bilinen hidroflorokarbonlar gibi ‘‘F gazları’’) kastedildiğine bağlı olarak önemli ölçüde farklılık gösteriyor. Aşılması daha zor olarak kabul edilen, tarımsal kaynaklı metan gibi, CO2 harici emisyonlar için net sıfır tarihi biraz daha geç olacaktır. Bununla birlikte, bu gazlar kısa vadede sıcaklıkları yükseltir ve 1,5°C’lik eşiğin de daha önceden geçilmesine sebep olur.
Bundan dolayı, ülkelerin net sıfır hedeflerinin yalnızca CO2’yi mi yoksa tüm sera gazlarını mı kapsadığını belirtmesi önemlidir. Kapsamlı bir net sıfır emisyon hedefi, CO2 harici gazların da azaltıldığından emin olmak için tüm sera gazlarını içermelidir.
3- TÜM ÜLKELERİN NET SIFIRA AYNI ZAMANDA ULAŞMASI GEREKLİ Mİ?
Ülkelerin ekonomileri ve gelişmişlik düzeyleri geniş çapta değiştiğinden dolayı her ülke için aynı zaman çizelgesinden bahsetmek mümkün değil. Bununla birlikte, küresel sıcaklık artışı Paris Anlaşması’nın kabul edilmiş hedefleriyle sınırlandırılırken, atmosferin kaldırabileceği toplam emisyonların da fiziksel sınırları var. En azından ABD, Avrupa Birliği ve Çin gibi başlıca emisyon yayan ülke ve bölgelerin 2050 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonlarına ulaşması gerekir. Yoksa bu denklem, diğer ülkelerin ne yaptığından bağımsız olarak geçersiz kalacaktır. En büyük ekonomilerin küresel emisyonların gidişatını belirlemede büyük bir rol oynadığı göz önüne alındığında, başlıca emisyon yayıcı olan bu ülkeler çok daha önce net sıfıra ulaşmalıdır.
4- KAÇ ÜLKENİN NET SIFIR HEDEFİ VAR?
Butan, Kosta Rika, Danimarka, Fiji, Finlandiya, Fransa, İzlanda, Japonya, Marşal Adaları, Norveç, Portekiz, İsveç, İsviçre, Birleşik Krallık ve Uruguay olmak üzere on beş ülke hemen net sıfır hedeflerini benimsedi. Güncel ülkeler listesine buradan da ulaşabilirsiniz. Bu listeye her ay yeni ülkeler eklense de net sıfır hedefi ile giderilen küresel emisyonların oranı hala %5 civarındadır. Bu hedeflerin bazıları yasada, bazıları ise diğer politika dokümanlarında bulunuyor. Bazı net sıfır hedefleri doğrudan ülkelerin uzun vadeli, düşük emisyonlu kalkınma stratejilerine dahil edilmiştir, diğer ülkeler ise uzun vadeli bir strateji sunmadan önce net sıfır hedeflerini benimsemiştir.
5- NET SIFIR EMİSYON HEDEFİNE NASIL ULAŞIRIZ?
Politika, teknoloji ve davranış biçiminin bir değişim geçirmesi gerekiyor. Örneğin, 1,5°C için yapılan projeksiyonlarda 2050 yılına kadar elektriğin %75-80’inin yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanması bekleniyor. Enerji verimliliği ve yakıt değiştirmeye yönelik önlemler ulaştırma sektörü için de kritik öneme sahip. Gıda üretiminde verimliliği artırmak, yemek yeme alışkanlarını değiştirmek, ormanların tahrip edilmesini durdurmak, vasfını yitirmiş arazileri onarmak ve gıda kaybını ve israfını azaltmak da emisyonları azaltmada önemli bir potansiyele sahip. Isınmayı 1,5°C ile sınırlandırmak için gerekli olan yapısal ve ekonomik geçişin, özellikle yüksek karbonlu sanayiler için ele alınması gerekir. Bu geçiş sürecinde iyi haber de şu: ihtiyacımız olan düşük karbonlu teknolojilerin çoğu zaten mevcut ve giderek daha uygun maliyetli hale geliyor. Piyasalar bu fırsatlara ve yüksek karbonlu bir ekonominin risklerinin farkına varıyor ve buna bağlı olarak da değişiyor.
Bunlara ek olarak, karbon giderimine yatırım yapılması gerekiyor. IPCC tarafından 1,5°C hedefini başarmak için değerlendirilen farklı yollar, farklı seviyelerde karbon giderimine dayanmaktadır. CO2’nin atmosferden kaldırılması, havacılık gibi sıfır emisyona ulaşmanın daha zor olduğu sektörlerden kaynaklanan emisyonları telafi etmek için gerekli olacaktır. Karbon giderimi, kara kökenli yaklaşımlar (ormanların onarılması ve toprağın karbon alımının arttırılması gibi) ve teknolojik yaklaşımlarla (doğrudan hava yakalama ve depolama veya madenleştirme gibi) gerçekleştirilebilir.
6- PARİS ANLAŞMASI ÜLKELERİN NET SIFIR EMİSYON HEDEFİNİ YAKALAMASINI MÜMKÜN KILIYOR MU?
Tek kelimeyle söylemek gerekirse, Evet.
Paris Anlaşması’nın uzun vadeli hedefi, içinde bulunduğumuz yüzyılın 2’inci yarısında, eşitlik temelli ve sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğu ortadan kaldırma çabalarını gözeterek, insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının salımı ile sera gazı emisyonlarının giderilmesi arasındaki dengenin sağlanmasıdır.
Isınmayı 2°C altına düşürmeye çalışan esas hedef ile 1,5°C’de tutmaya çalışan hedef birleştiğinde, Paris Anlaşması, hükümetlerden iklim değişikliğinin en kötü sonuçlarından kaçınmak için hızlıca emisyonlarını düşürmelerini ve zamanında net sıfır emisyonlara ulaşma çabalarını artırmalarını taahhüt ediyor. Paris Anlaşması, ayrıca ülkeleri net sıfır hedefler belirlemede bir araç olacak uzun vadeli ve düşük emisyonlu kalkınma stratejileri sunmaya davet ediyor.
*Bu yazının orijinali Kelly Levin ve Chantal Davis tarafından kaleme alınmış olup 1 Eylül 2019 tarihinde “What Does ‘Net-Zero Emissions’ Mean? 6 Common Questions, Answered” başlığıyla World Resources Institute’a ait blog sayfasında yayınlanmıştır. İngilizcesine buradan ulaşabilirsiniz.
Kaynak: TheCityFixTurkiye